HAYATIN İÇİNDEN-5-
Sabah kahvaltısından sonra,Şehriban,la Elif ,Eminönü,ne doğru yola çıktılar..Durağa gelip ,otobüse bindiler..
Havalar biraz serindi,hazan rüzgarının tatlı fısıltıları arasında ,Eminönün,e indiler...Aman Allahım ne kokular mis gibi deniz ,
balık kokuları, cıvıl cıvıl insanlar ,birden güneş açıyor sanki.......Yer altı çarşısından geçtiler..Eminönü meydadına geldiler..
Güvercinlere yem attılar...Kanatlarıyla birer küçük teyyareyi andıran,güvercinlerin yemlere yaklaşıp yemeleri ne kadar garipti.Hiç korkmuyorlardı.
sanki hepsi evcilleşmiş gibiydiler...Şaşmıştı bu işe Meltem..Ama bir tedirginlik vardı yinede..
Sirkeciye doğru yürüdüler..
Ardı sıra öyle çeşitli dükkan,lar vardı ki..Gökkuşuğının bütün renkleri buraya nüfuz etmişti...Yaşanmış bütün hayatlar ,bütün söylenmemiş, nakışlardaki, kilimlerdeki, kimi zaman şaşalı renk cümbüşü, kimi zaman hüzünde keder.......
Ne güzel ne zengin bir toprakta yaşıyoruz..Neler paylaşıyoruz...Kırk ırktan, kırk renkten, kırk farklı kelamda ki , kırk farkı medeniyetlerden gelen insanlarla, ne güzel bir bütünleşme yaşıyoruz..Diller farlı olsada hep bir tebessüm yüreklerde...
Ne büyüleyici bu kent...SULTAN AHMED CAMİİ.....DİKİLİ TAŞ....YERALTI SARNICI...Alacalıklar içindeki kırmızılıklardaki sulara kucak açmış,nice dilekler....Nice zamanların akıp kaybolması ve yaşanılan farkındalıklar...Sanki bir zaman tünelinden geçiyorsun...Farklı tarihlerde,esir alınmış ,sahiplenilmiş, korkunç intikamları ,sonsuz aşlara bezenmiş...Simaları görüyorsun..Tekrar girdaplarında kaybolmamak için, yollardan geçiyorsun...Evet hayata dönüşşş...Şehriban,la Meltem kolkola yürüyorlar..Ver elini BEYAZIT...Meltem büyük bir şaşkınlık yaşıyor!
-AAA ne çok kitap var böyle ,hepsini alalımmı. Şehriban ,diyor..Dükkanlardan birine giriyorlar...Meltem derin bir nefes alıyor,ve.
-Oh ne güzel bir kokudur bu, kitap kokusu değil ,sanki binlerce ,çiçeğin kokusu sarmış burayı, harika çok güzel..Deyip kitaplar arasında,koşturmaya başlıyor...Beğendiği ne kadar kitap varsa alıyor ,Meltem..Diyorki ...
-Ben bunları bir solukta okurum,biraz daha alalımmı diyor...
-Tamam bir tanem ,sen nasıl istersen, ama ilk önce bunları oku ,yine gelir alırız, sen tasa etme diyor..
Kendide bir kaç kitap alıyor ama ne kadar gezdiyse, okumayı çok istediği kitabı bulamıyor...Nerden temin edebilirim diye soruyor ordaki satıcıya ,oda ancak, büyük bir ihtimalle , yayınevinden bulabileceklerini , söyleyip adres veriyor...Kapalı çarşıdan geçiyorlar..
-Aman Allahım bu nedir böyle. Sanki gökyüzündeki bütün yıldızları alıp buraya asmışlar..Şıkır şıkır...Tarih,sarraflar, adım başı farklı dünyalar...Yolun sonuna gelince adresi yine soruyorlar,biraz ilerleyince ...Meltem yine coşuyor..
-Şehribancığım ,şimdi bizim okuduğumuz kitaplar ,dergiler burdamı yayına giriyor...Sende benim duyduğum kokuyu duyabiliyormusun..Sanki,sanki kendimi ...Hanımeller, Güller, Ortancalar, Defneler, Papatyalar , Gelincik tarlasındaymış gibi hissettim..Demek ilmek ilmek buralarda işleniyor öylemi ,o harfler, o,heceler,o yaşamlar ,o, farklı umutlar..Burada hayat buluyor ..Demek hep burda dokunuyor,kitaplar...
-Sende duyuyormusun ?Duyuyormusun ?Şehribancığım.....Hissediyormusun kokuları ? diyor...
-Çok haklısın..Gönlü Engin denizler gibi,eşsiz şelaleler gibi çağlayan kardeşim diyor..
Ama ne yazıkki !Aradıkları yayın evi,başka bir semte taşındığı için bulamıyorlar kitabı.Ama yinede farklı bir dünyanın, kapısını aralamak heyecan veriyor.....Geriye dönüyorlar...
Tekrar; KAPALI ÇARŞI, BEYAZIT....BEYAZIT CAMİİ,nde ALLAH,a tesbih ediyorlar..Huşu ile...İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ,ni geçip,EMİN ÖNÜNE ,yürüyorlar.....Birer tabure çekip,balık ekmek yemenin tadına varıyorlar...Martıların saadet-i andıran nağmeleriyle... Galata Köprüsünü geçip ,balık pazarından balık ,yeşillik alıp evin yolunu tutuyorlarr...VEE!