KADINLARA GÜVENMEK
Bir oturma takımı,iki çekyat,tv ve tv masası, kitaplık ve en ortaya yerleştirilmiş bir yemek masası. Yemek masası dört kişilik ama etrafında altı sandalye var. İşte öğrenci evimizin geniş salonundaki eşyalar. Salon o kadar geniş ki geriye kalan üç odayı toplasanız anca o kadar geniş olur. Malum üniversite okuduğumuz şehir soğuk,yakıt tasarrufu amacıyla odaları kulalnmıyoruz. Tüm sosyal alanımız geniş salonumuz.
Bu akşam kafaları çekeceğiz,mutfakta mezeleri hazırlıyoruz. Bir yüzlük alınmış ve çok önemli bir misafirimiz var;Gökmen Abi.
Gökmen Abi bir doktor,bir sene kalmış uzman olmasına. Öve öve biteremiyorlar ama hastalarına gösterdiği özeni kendisine göstermiyor;Çok alkol tüketiyor bir de fazlaca sigara içiyor. Bir Kürt atasözünde denildiği gibi:"Marangozun kapısı iple bağlıdır." Ona kalırsa alkol olmadan fakülteyi altı senede bitiremezmiş, artık nasıl oluyorsa ben de anlamadım. Ayrıca kendisini çok severim;ilerde edebiyat kariyerimde bana sponsor olacağı için.
İki ev arkadaşım Osman,Tuncay ellerinde mezelerle içeri giriyorlar. Ben salonun ortasındaki masayı toparlamaya kalkışıyorum, Gökmen Abi orada içmeyeceğimizi söylüyor. Oturma gurubunun oraya bir sehpa çekiyor. Mezeler sehpa üzerinde sıralanıyor. Neler yok ki mezede: Dilimlenip üzerine limon sıkılmış ayva,katı cacık,dilimlenmiş karışık meyve,dilimlenmiş sebze ve tabii ki bir de kızarmış et. Bir ufak bardak dört tane de su bardağı hazırlanmış. Ben tekli koltuğa,Osman Gökmen Abi’nin yanına geçiyor. Tuncay frekansı sabit olan radyomuzu açıyor. Radyoda Aynur Doğan "Dar héjerok" u söylüyor. Tuncay sandalyeyi çekiyor,karşıya oturuyor.
"Şimdiden kesene bereket"diyorum Gökmen Abi’ye.
"Afiyet olsun"diyor.
Rakı şişesi açılıyor,radyoda Aynur bitiyor,Hakan Yeşilyurt:"Acıya gülmek" i söylüyor.
"Eeee kim konuşacak?"diyor Gökmen Abi."Biliyorsunuz ki rakının asıl mezesi sohbettir." Laf lafı açıyor.İlk önce biraz siyaset falan filan derken laf dönüp dolaşıp kadınlara geliyor. Bodoslama bu konuya giren ben oluyorum:"Abi sen neden evlenmiyorsun,?Yakışıklısın,çevren var, fıstık gibi mesleğin var.."
İçme sırası bende,ufak bardağı yarısına kadar dolduruyor Gökmen abi. Üzerine su dolduruyorum ben de .Osman:"Rakı içiyorsun oğlum,su değil"diye uyarıyor beni.
Ben:"Karışma bana,sen sek içerken ben sana bişey diyor muyum?"
Bir dikişte bardağın dibini görüyorum.Gökmen Abi ayvayı işaret ediyor,iki dilim ayva atıyorum ağzıma. Ve farkediyorum ki rakıya en yakın tad tuzlanmış,üzerine limon sıkılmış ayvadır.
Gökmen Abi anlatmaya başlıyor:"Gelgelelim senin soruna.Evlenme yaşım geldi,geçiyor bile. Kesinlikle haklısın. Benim bir problemim var:Kadınlara güvenmiyorum. Güvenemiyorum. O problemim bir olay yüzünden ortaya çıktı. Üniversiteye başlayalı ikinci yılım olmuştu. Yurtta aynı odada birlikte kaldığım bir sınıf arkadaşım vardı. Tarık. Tip desen yok,yakışıklılık hiç yok,biraz da aksak yürüyordu ama ağzı çok iyi laf yapardı. Allah bir yerden aldığını diğer taraftan tamamlıyordu işte. Ben de onun tam tersi. Yakışıklı,sempatik,efendi ama iki lafı bir araya getremeyen,utangaç biri.
Tarık’ın o sene annesi vefat etmişti,çok üzgündü.Elimden geldiğince acısına ortak olmaya çalışıyordum ama benden ziyade yurtta temizlikçi bir bayan vardı,daha fazla onunla sohbet ediyordu Tarık. Temizlikçi kadın hanım hanımcık,kırklı yaşlarda, sevecen bir kadındı. Ona "abla" diye hitap ederdik. İlk önce Tarık annesini kaybetmiştir,annesinin sıcaklığını onda buluyordur diye düşündüm. Taa ki o güne kadar.Yurtta odalarda telefon olurdu. Bir gün oturup ders çalışıyordum odada,baktım telefon çaldı. Kalkıp telefona baktım.Karşıda bir bayan sesi bana "Tarık" diye hitap ediyordu. Tarık olmadığımı söyleyince hemen yüzüme kapattı telefonu. Anlam verememiştim. Bir süre sonra Tarık geldi,olayı ona anlattım,kadının kim olduğunu sordum.Tarık gülmeye başladı ve anlatmaya başladı. Kusmak için kendimi lavaboya atabileceğim o anlatışını ve Tarık’ın o laubali hali halen gözümün önünde. O kadın tamizlikçi kadındı ve uzun süredir Tarıkla yatıyordu. Kocası uzun yol şöforuymuş,kocası yolda olduğu zaman o hakkında hiçbir zaman kötü bir şey düşünemyeceğim kadın koynuna Tarık’ı alıyormuş.Tarık anlattıkça karnımdan mideme doğru bir şeyler çıktığını hissediyordum, bundan sonra metabolizmam gibi yargılarım da tersten işlenecekti. O karnımdan mideme doğru ilerleyen ta ağzıma kadar gelmişti,kendimi ancak lavaboya attım. Kustum.
İşte o gün bugündür kadınlara güvenemiyorum. Belki şunu da düşünebilirsiniz kadınları suçlamak için güzel bahane diye. İnanın ki öyle değil. Bana güven verebilen kadınlar da hayatıma girdi ama o olayı hatırladıkça iş ciddiyete binince pes ettim. Hatta psikolojik destek bile almayı düşünüyorum."
Lafını bitirdikten sonra masaya bi sessizlik çöktü. Diğer arkadaşlarımı bilmem ama içimde bir ses:"Sen sen ol,kadınlara güvenme" diyordu.
YORUMLAR
değişik ama güzel yazı ve bu kalemden okumaya alışık olmadığım bir anlatımdı, gerçekti yani...
acizane bir kaç kelam etmek isterim dost;
kadınlara güvenmiyorum diye bir kaide/bahane olmaz evlenmemek için
en az erkeklerde bizler kadar güvenli veya güvensizdir
cinselliğin tirle tiple alakası yoktur, önemli olan isteklerdir
tarık bir ölçü olmamalıdır derim...
ve hikayenin giriş bölümüyle ilgili de yorum yapmak isterim
alkol almadan da tıp fakültesi biter, ki delilim var.
terzi kendi söküğünü dikemez
ve lütfen içme/yin...sağlığa zararlı derim, samimiyetine güvenerek dost...
kalem yine anlatmış güzelliğini...
tebrik ederim...
Aslında çoğu içki masasında konuşulan konulardan sadece biriydi yazdığınız. Hayatta gerçekten yaşanan olayların dile getirilmesinde bir sakınca görmüyorum ben.
İnsanların gerçek hayatta yaşanan olayları yokmuş gibi düşünmelerini, bunları dile getirmek istememelerini, dile getirenlere de tepkide bulunmalarını anlayamıyorum. Dikkat ederseniz eleştiriyorum demiyorum, sadece anlayamıyorum. Olayların dile getirilmesi engellenince olaylar yaşanmıyor mu yani...
Ne yazık ki öyle bir zamanda yaşıyoruz ki böyle uygunsuz ilişkiler çevremizde çok fazla. Ancak şunu da söylemeliyim ki keşke bu konuyu kadınlarla sınırlamak yerine genel olarak ele alsaydınız. Çünkü erkekler tarafından bakıldığında söz konusu güvensizlik oranı bayanlara göre bir hayli daha fazla...
Kaleminize sağlık...
Öncelikle ekonomik bağımsızlığını kazanamayan ve ülkemizde öğrecilerin ve velilerin ekonomik koşullarını ğöz önüne alırsak içkil toplantıları uygun görmediğimi söyleyebilirim.....
......Kadınlara güvenmeme konusunu sadece kadına inirgemekte yalnış..
İnsanın olduğu her yerde hatalar ve aldatmalar olabilir...Bundan kadına güvenmeme anlamı çıkarmakta oldukça yalnış....
Güzel anılar...Kutlarım
olaya kendi açınızdan yaklaşmışsınız ,çok önyargılı davranmışsınız.bence birdaha bu tip yazılara sayfanızda yer vermeyiniz.bizleride günahınıza okuyarak ortak ediyorsunuz.sizi çok ayıpladım...ben ne o bayanı nede arkadaşınızı nede sizi tanırım ama içki masasına meze olmuş bu tip konuların yazıldığı yer edebiyat defteri olmamalıydı.saygılarımla.