- 710 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Öylesine...Kış Çiçeği
Kafamdan geçenlerin bir tanesini bile ben düşünmüyordum aslında…
Sen vardın hayallerimin uçurum noktasında. Tutunduğum tek dal sana olan sevdam idi. Islanmış gözlerinden akıttığın yağmur selinin bende yarattığı heyelan ile ruhum senin uçurumundan düşmekte ve hiçlikle varlık arasında asılı durmaktaydı. Düşerken ufuk çizgisinin ne kadar yakın güneşin aslında hiç ısıtmayan ve sadece bir lamba gibi havada durduğunu, aldığım nikotin nefesler artık ciğerlerime değil sanki direk kalbime gidiyordu.
İşte üzülmek böyle bir şey. Biliyorum sende üzülüyorsun ve ben senden önce yaşadım bu hançerin soğukluğunu. Ama inan ne yara izlerin geçecek ne de zaman ilaç olacak. Tek ilaç var ölmek onda da alacaklılar gelip kapına dayanacak.
Ve sevgi şairini dahi kıskandıracak bir edebi ölüm olacak şairin şiirsel ölümü ve aslında ilk değil ölmek vicdanlarda. Ne zaman öldürmüştün vicdanını? Ben söyleyeyim. Beni ipe saldığın o bayramın sabahında idi. Ben rüya gördüm sen sonraları hayal dedin ama ben inanmıştım rüyalarıma çünkü uyandım o gecenin sabahında uykumdan.
Mesut olmak ne demek? Bahtiyarlık ne zor ve ağır bir kelime oldu benim için yüreksiz sevdaların kucağında ve kendini tanımadan dünyayı tanımaya kalkan birinin bataklığındayım. Benim hakkımda da şerefsiz diyenler vardı elbet çünkü insan olarak doğdum bir kere artık günaha bulaşmak benim yazımda var.
Sonra ay gibi geldin, güneş gibiydin, benim hayatımı değiştireceğini sandığım bir gece ama sonra anladım ki hepsi hayal imiş, hecelerini saydığım bir şiirin meçhul şairi tarafından sahipsiz aşklara ithaf edilen bir hayal. Bense bu hayalin figüranı, varlıkla yokluk arasında durup, piyeste ağacı oynayan oyuncu misali. Keseceklerdi elbette yutkunduğum tek ânın sesini ve sonra işte karşımda soğuk elleri ile bekleyen ayrılığın postacı sesi. Kalk gidelim diyen sözlerin mektupta değildi sanki. Harikalar diyarının giriş kapısı bileti senin el yazın. Ama tam kalktım, ay battı, güneş doğmadı. Karanlık odanın ve penceresiz yalnızlığımın çaresizliğinden ne sesim çıktı nede ağlayabildim. Sonra boğuldum içime akan gözyaşların ruhumda yarattığı sel ile.
Söyle şimdi kim bulacak kaybettiğimiz zamanın efendisini. Biz değimliydik gül bahçelerinin en güzel köşesinde sahipsiz gezinenler, kimsenin bilmediği boyutlardan sadece düşlerimizde de olsa geçerek hayrete düşürenlerden değimliydik? Bitti dendiğinde filmlerde hep çıkan yazıları okurum kimdir bu filmin aktörleri diye. Sen bitti dediğinde, okuduğum yazılardan anladım aslında gölgesi bile değmemişti aşkın bana, ben hala yalnızlıkların kışında, kış çiçeğinin açmasını bekliyordum...
Gökhan Keven/16.10.2009/Nevşehir