- 3062 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
BERDEL
Yıl 1989 görevimle ilgili olarak Şırnak ili Cizre ilçesinde bulunmaktaydım.Nüfus idaresinde birkaç şahsın açık kimliklerini alabilmem için görevli memurenin işinin bitmesini, ortamın daha sakin olmasını bekliyordum. Nüfus müdürlüğü kapısının yakınında bazan oturan bazanda ayakta bekleyen bir kadın kardeşimiz, bir bebe kucağında yaşını doldurduğunu zannetmiyorum ,yürümekte zorlanan bir bebeğide eliyle tutmuş,karnı burnunda ikiz bebek olmalı tam bir anne profili çizerek beklemekteydi.
Memure bayan bir ara of of çekerek ne olacak şu bizim halimiz dedi ve bana doğru döndü bende ne var halimizde Allah’a şükür sağlığımız yerinde dedim oda dışarıda bekleyen kadını göstererek baksana şuna iki tane elinde belkide iki tanede karnında 5 tanede evde çocuk var daha 29 yaşında deyince bende şaşkınlıkla baktım ve ablası neden bekliyor dedim nüfus cüzdanı çıkaracak , kocasını bekliyor dedi.
İyiya dedim ne var bunda hankisine çıkaracak dediğimde ne hankisi kardeşim kendine dedi kendine bu sefer iyice şaştım ve bu zamana kadar nerdeydi dedim nerde olacak evinde, birkaç ay sonra seçim varya oy kullanabilmesi için kayıt olması lazım , kocası mahkemede hakimle o konuyu görüşüyor dedi.
Vay be ne zamanda yaşıyoruz ne cehalet beki dedim nerde oturuyor köydenmi geldi yok dedi sizin lojmanların yanındaki mahallede oturuyor , ismide zozan kocasını tanırsın deyince bir şahıs geldi aa ne göreyim bizim topal ramo ismi Ramazan olabilir herkes ona topal ramo derdi ve hali vakti yerinde dört beş tane tankeri olan. Iraktan Mersine ham petrol taşıyan bir adam banada selam verdi ben dışarıya çıkıp ayrıldım orda ne yaptığımı bilmesini istemedim.
Aradan üç dört ay geçti, lojmanların yanındaki mahallede düğün kurulmuş davullar çalınıyor.Bir gün ,iki gün, üçüncü gün dedimki bu nasıl düğün ne zaman bitecek galiba adamın tek oğlu’ki üç gün üç gece düğün yapıyor ahtı vardı belki diye düşündüm.Aynı mahalleden bize süt getiren bir kız vardı sabah evden çıkarken o kız geldi süt getirdi parasını verirken dedimki kızım o düğün kimin merak ettim üç gündür devam ediyor.
Zozan kadının kocası topal evleniyor kızı yaşında bir kız bulmuş dedi düzova köyünde o kızı kendine almış kızınıda o adamın kör oğluna vermiş,üç gündür düğün yapıyor kızın babasına öyle söz vermiş dedi.
Dedimki topal ramo evli değilmi diye evli,evli dedi karısı son doğumda ikiz doğurdu köy ebesi doğumunu yaptırdı oda sakat kalmış onun için bizim burda evlere sağlam karı lazım zozan kadına bile sormadan evleniyor yani kız alıp kız veriyorlar dedi bizim sütcü güzeli.
Demek berdel buymuş kendi iştahını söndürmek için 14 yaşındaki kızını kurban ediyor hemde fikri alınmadan haberi bile olmadan.
Neden diyorum neden bu cahillikmidir töremi yoksa cinayetmi bence her üçüde. İnsanın durumu olmaz, evlenecek yaşa gelmiş kız ve erkekler olur denk gelmiştir kız alıp verilir buna asla karşı değilim de yaşı ondort olan bir evladı nasıl yaşca çok daha büyük olan bir adamın koynuna atarlar böyle babalıkmı olur.
Bu adamlar kızımı evlendirdim kayın pederim ,diğeride oğlumu evlendirdim bende kayın peder oldum diyebiliyorlarsa pes doğrusu.
Nerde delikanlılar nasıl rahat ediyorlar.Batmanda bir ara intihar eden kızlarımızın soruşturmaları neden örtpas ediliyor neden suçlusu aranmıyor bu kızları zorlayan babalara neden hesap sorulmuyor.Büyüklerine ,törelerine karşı çıkmayıp ölümü seçen o temiz masum kızların akibetlerini neden sormuyorlar.
Ben derimki delikanlılık devlete karşı gelmekle olmuyor haklarınızı yiyen ağalara saçma sapan töre kanunlarına karşı koyun bizde yüreğinize yürek katalım.
Bu durum ülkemizde acı bir durumdur bana göre savunanda var savunmayanda fikir ve zikirlere karşı değilim ama mantık dışı uygulamalar bana çok acı ve saçma gelmektedir.
Maalesef hayvan pazarlarında mal satışına benzer uygulamalar kahve köşelerinde üç liralık kürsülerin üstünde sarma sıgaralar tüttürülerek konuşuluyor, pazarlıklar ediliyor.
En acısıda nedir bilirmisiniz ne kızın anasına sorulur nede kurban edilen o sebilere.
.....................................Herkese saygılar sunarım.
YORUMLAR
berdel nedir?
berdel, bir korku dur.
olüm dür.
acıdır.
cığlıktır.
berdel, bin yıllardır bitmeyen bir ağıtın adı dır.
o küçücük bir kızdır aslında. Ama hayalleri yoktur, sevmek, aşık olmak hakkı yoktur.
cünkü o kan bedelidir. o namus bedelidir. o beşik kertmesi dir.
o henüz aşkı tanımadan kaderine hükmedilen bir kurban dır."
ellerinize sağlık çok önemli bir sosyal konuydu işlediğiniz .
Evet Şair ne yazık ki yaşananların indirgenmiş halleri bunlar.G.Doğu d hemen hemen her gün her yerde rastlanası olaylardır berdel.Diğer adıyla takas.
-Anlamlıydı makaleniz.Keşke seven ve sevilenin söz hakları baki olsa ve de G.doğu kaderini değitirebilse.
Dahası çocuk doğumları neden bu denli çok çocuk doğururlar anlamak mümkün değil ?
Devlet politikaları berdeli yasaklamadığı müddetce bunlar süregelecek.
-Aşiretler ortadan kalmadığı sürece de yine devam edecek velhasıl bizlerin ömrü vefa etmez düzelmişlikleri görmeğe şair...
-Bin selam ile kalemine sağlıklar olsun.
Değerli Dost; son derece önemli bir sosyal yaraya parmak basmışsınız. " Berdel" veya başka bir şey, ne farkeder...Bu sığ anlayış güzel ülkemin belli bir bölgesinde "kader, yazgı" olarak bilinç altına yerleştiriliyor daha bebekken. Ve geleceğiyle, kendi yaşamıyla, duygularıyla ilgili hiç bir şeyde söz hakkı tanınmıyor. Bu kaderci yaklaşımla susturularak dayatma baskıların gölgesinde sessiz çığlıkların kahreden yalnızlığında yaşamlara terk ediliyor kadınlar ve nice gençler...Tabii, yaşamaksa bu...Geri kalmışlık, ne yazık ki bazı kesimlerin çıkarlarıyla örtüştüğü için köklü bir değişim, insanca yaşama uygun iyileştirici yaptırımlar uygulanamıyor. En çok da kadınlar ve çocuklar çekiyor bu çileyi.
Sorumlu ve duyarlı kaleme saygıyla...
BERDEL
( Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın )
Şiirin Hikayesi
[ kalin ]Bu şiirimi yazmamda iki etken var. birincisi, tv. gördüğüm bir proğram.
Adamın biri bir proğramda kırk küsur çocuğunun olduğunu söylüyordu.
Spiker çocukların ismini biliyormusun? dediğinde sırıtarak, hepsini değil dedi. O an kahroldum. Bir öğretmen sınıfında ki kırktan fazla çocuğu tanıyıp biliyor. Ruh hallerini analiz ediyor. Peki bu babaya ne demeli. Yada şöyle söyleyeyim, sevgisiz büyüyen çocuktan ne beklemeli...
İkincisi, gittiğim bir seminerde ünlü bir sosyoloğ çocuklarımıza günde en az dokuz kez sarılmamazı, çocukların gelişimi ve kendine güveni açısından bunun gerekli olduğunu söylüyordu. bir de anısını anlattı. (Kars'da verdiğim bir seminer de adamın biri çıkışta önümü kesip, hocam benim 20 çocuğum var, hepsine günde dokuz kez sarılırsam, hanımlara ne zaman sarılacağım) dediğini söyledi.
İşte buyrun, ben başka bir şey demiyorum ve bu çocukların nasıl ve nerelere gideceğini taktirlerinize bırakıyorum...
Saygıla...[ /kalin ]
Ata binmiş gidiyor
Kardelen.
Tıpkı umutlarının gittiği gibi.
Dokuzuncu kardeşini,
Doğururken öldü
Anası.
Babasına yeni eş lazım.
İhtiyaçları çok önemli
Çünkü.
Çocukların pabucu yok.
Varsın olmasın.
Yalınayak geziversinler.
Baba yalnız kalamaz,
Karısızda yatamaz.
Başlık parası yok
Verecek.
Ama çare tükenmez…
Berdel olacak kızları var,
Sıra sıra…
On üç yaşında kızını,
Kime verse kabul.
Nasılsa, onunda vardır verecek
Kızı.
Hemen değiştirilir kızlar.
Ufukta göründü yeni
Pabuçsuzlar…
Yazınız beni etkiledi ama; daha önce okumak kısmet olmamıştı. Ben de böyle olaylara üzülüyorum, şiirlerimde ve yazılarımda işlemeye çalışıyorum. Toplumu ilgilendiren yazı yazdığınız için sizi kutluyorum... selam ve saygılar...
MERYEM
Ne İsa’nın,
Ne Mesih’in anası,
Diyarbakır karası
Olsada okumak yarası
Daha çocuk,
Nesi kadın olası.
Çaresiz bir anası,
Üvey baba belası
İster çocuk kalası
Nedeni başlık parası
Bu bir töre belası
Belki ellisinde bir kişi,
Yok ağzında dişi,
Körelmiş gönül kuşu
Neylesin Meryem,
İntihar mı eylesin?
Yok ..Meryem yok..
Hayat ucuz, hayat acı
Bekler akbabaların bir kaçı,
Bilmez bu bir çocuk,
Görür bir et parçası.
Meryem neylesin
Kime isyan eylesin?
Sosyal devlet seyreylesin.......
.......Dost bunları dile getirsinler,nüfüs planlamasına ihtiyaç var....Ama birileri daha çok çocuk yapalım diyorlar...
...Yaşayarak,görerek gerçekleri anlatma bir başka....
KUTLUYORUM SAYGILAR DOST
İstanbulda aynı mahallede oturan bir aile var nereli olduklarını yazmak istemiyorum çünkü amacım o aileyi rencide etmek değil.
Bu aile beş kardeş hepsininde maşallah beşer altışar çocuğu var yaptıkları işe göre durumları çok iyi hepsi aynı işi yapıyorlar yani birlikteler işleri bir evleri ayrı.
Bir tanesinin yirmi yaşlarında kızı aynı mahallede oturan başka bir şehirli çocuğu sevdi çocuğun durumu onlar kadar iyi olmazsada evini geçindirecek kadar,kimseye muhtaç olmayacak kadar iyi.
Aile karar verir ve kızı isterler ama kızın ailesi daha ilk görüşmede restini çeker ve olmaz der.Kızla oğlan zaman zaman buluşup kaçmaya karar verirler bunları duyan kızın ailesi çocuğu kaçırıp ölümle tehdit ettikten sonra bırakırlar.Çocuğun aileside bu saatten sonra yapacak bir şey olmaz derler ve kızı istemeden vaz geçerler.
Kızımız bir gün aşırı şekilde ilaç içerek intihara kalkışır on günü yoğun bakım olmak üzere yirmi gün hastahanede yattıktan sonra taburcu our ve birkaçgün sonra kızı memleketlerinde bir akrabalarıyle evlendirirler.
Altı ay içerisinde kız üç kez çıkıp baba evine döner ve her defasında ölümle dehdit edilerek tekrar koca evine teslim edilir.
Geçenlerde kız tarafı topluca bir kaçgün bir yere gitti sonra yine dönüp geldiler ama nereye gittiklerini bilmiyoruz bir kaç söylenti oldu kız koca evinde kendini asmış diye .
Ne acıdırki ömrünü geçireceğin kişiyi sen seçemiyorsun büyükler karar veriyor ve sonradanda işte böyle acıklı ölümler meydana geliyor.Bu işlerin en nahoş tarafı kız ve oğlan ailelerinin kahraman ilan edilmeleri güya namuslarını temizlemişler gülermisiniz ağlarmısınız bilmem......
Bu gün TV'DE izledim. Çok dikkatimi çektiği için. Samsun/Çarşamba ilçesinde 25 yıl önce 18 yaşında bir delikanlı ile 20 yaşında bir genç kız evleniyor. Delikanlının ablası, kendine gelin gelen kızın abisi ile evleniyor. Yani berdel yapılıyor. Delikanlı kızın yüzünü bile görmüyor ve düğün gecesi evlendirildiği kızın 3.5 aylık hamile olduğu çıkıyor ve Selma Başoğlu hastanesinden rapor alınıyor. Ama oğlanın babası asla geri gönderemezsin kabul edip oturacaksın. Eğer biz kızı geri gönderirsek ablanı da onlar geri gönderir. Çocuk kaçıyor Samsun’dan ve 2 yıl sonra eşinden gıyabında ayrılıyor. Başka bir kadınla evleniyor. Babası beş yıl önce öldüğünde, 24 yaşında ki çocuğun kendi çocuğu olmadığına dair dava açıyor ama dava evlendikten 1 yıl sonra açılmadığı ve çocuğun reşit olduğu için reddediliyor ve adam hala uğraşıyor 24 yaşındaki çocuğun kendisinin olmadığını kanıtlamak için.
Şimdi soruyorum burada suçlu olanlar kimler. ve neden bu suçun cezasını 24 yaşındaki delikanlı çekiyor.
Lanet olsun böyle törelere ve geleneklere.
Ülkenin her yerinde hala var ve biz onları yok etmek için çabalamıyoruz.
Kutluyorum kaleminizi. Saygılar yüreğinize
oy uşağum yakmışsın yürekleriiiiiiiiiii
şaka bir tarafa gerçekten hala anadolumuzda iç kanatan bir yara ve bunu gündeme getirmişsiniz.
her şey ama her şey eğitimden geçiyor eğer biz eğitim seviyemizi özellikle kadınlardaki eğitim seviyesini yükseltemessek bir adım ileri gidemeyiz.
zira o kahva köşelerinde pazarlığı yapılan kızlarımızın babaları yaptıklarının korkunç bir şet olduğunun farkında bile değiller.Kös köste gezerler namus ve şereften dem vururlar.
daha aydınlık yarınlar umudu ile..
selam ile arkadaşım.
merhaba tesadüfen okudum yazınızı inanın şu sıralar beni en çok düşündüren konulardan biri diyebilirim.bende o kadar çok şey görüyorum ki .sizin kadar güzel anlatamam herhalde 'Ben derimki delikanlılık devlete karşı gelmekle olmuyor haklarınızı yiyen ağalara saçma sapan töre kanunlarına karşı koyun bizde yüreğinize yürek katalım'çok doğru söylemişsiniz.