YAĞLAMA REZALETİ
Sel felaketindeki yağma rezaleti kanımızı dondurdu. O ne kepazelik. Hatta ona Allah’tan korkmamazlık. Yapılanlar ne Türkün töresinde nede dinimizde yakışır.
Her şeyden önce bunu yapanlar insan değildir. Yapılması gereken davranış şu olmalıydı. Sellerin getirdiği malları bulunduğu yere istif edip güvenlik kuvvetlerimize emanet edilmesiydi atalarımız çok güzel bir benzetme yapmışlar gibilerine (kefen soyanlar) demişlerdir. Bu gibi insanlar ölümün ağzındaki altın dişleri bile sökerler.
Sadeye giden hastanın cebindeki telefonunu alırken kamaraya yakalanan yüzsüzü de gördük. Eskilerde esnaf dükkanlarının kepeklerine anahtar bile vurmazlarmış.
Geçmişteki ecdatlarımızın müstesna bir karakterleri vardı. Camilere yakın yerlerde tasaduk taşları koyardı. İhtiyacı olan kişi ihtiyacı kadarını alırdı.
Şu yüce karaktere hayran olunmaz mı? Verende alanda İslami kurallara göre davranırdı. Yapılan tesadduk ALLAH’ın rızası için verilir. Kural şu sağ elin verirken sol elin görmesin kuralı. Bu yüce ahlaka sahip olan Türk milletinin bu hale gelmesi bizim gibi düşünenleri hayrete düşürüyor.
Yavuz Sultan selim sefere çıkarken şöyle sesleniyor.
Gırtlağımda haram lokma geçen var iken ayrılsın. Ordunun bir çok kademelerinde delalllar gibi zabitler seslenmiştir. Bir yerlerden geçerken bir bahçenin yanından geçerken aldıkları meyvelerin dallarına bedeli olan akçeleri sarıp asmışlar. Bahçe sahibi geldiğinde bu manzarayı görüp yakındaki yerlere sormuş. Aldığı cevap gayri mülim olan kişinin kanımı dolduracak kadar hayrete düşürmüş. Sorduğu kişi şöyle demiş.
Yavuz Sultan Selim’in orduları senin bahçenin yanındaki yoldan geçtiler. Bizlerde seyre gittik. Aldıkları meyve ve üzümlerin bedelini o meyvenin dalına astılar. Gayri Müslim olan zat topladığı akçeleri saydıktan sonra.
-İnandığımız dinin hakkı için bu paralar alınan meyvelerin bedelinden misli misli fazla. Şu andan itibaren bende Müslüman oluyorum deyip şahadet kelimesini getirmiştir. Eğitimcilerimizin yapması gereken bu gibi konuları işlemeleri gerekir. Yalınız ders eğitimi yeterli değildir.
Belediyemiz aş evi açtı. Allah razı olsun. Birkere gittim. Şöyle bir kolaçan eğitim yemeği yiyenler masalardaki ekmekleri toplayı çantalara dolduruyorlar. Gidip bir daha alıyorlar. Bu yapılanlar açlıktan değildir. Evine erkenden yemek götürenler birde yine yemek yemeye geliyorlar. Yağma yapanlar meşru haklarıymış gibi utanmadan kendilerinin hakkıymış gibi tavır takınıyorlar.
Sokak ve caddelerimizi yapmak için canını atarcasına çalışan belediyemize sonsuz teşekkürlerimi iletirken. Parke taşlarını yağmalayan utanmazlarıda kınıyorum. Akrabalarda. Elk arabalarıyla evlerine döşeme taşlarını taşıyorlar. Sayın belediye başkanım. Bunu bir ihbar olarak kabul edin. Kimin evinin önünde çalışmış parke taşları var ise ücretini ödesinler. Yollarımızın bu kadar güzel olacağına sevinmeyenler bu işleri yapıyorlar. Bunun adıda yağmadır.
İslamladaki ahlak ve fazileti Türklükteki şuur ve gururu taşımadığımız müddetçe bu gibi hallerden kurtulamayız
YAŞASIN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ
YAŞASIN BAĞIMSIZ YARGI ORGANLARI
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE