- 1758 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Takvim Yaprağıdır( Beşinci Bölüm)
Yeni geldiğimiz bu şehire ve bu tempoya alışmıştım. Yeni meslektaşlarım olmuştu, yeni yaşamlar ve onlarında sorunları vardı, dünyada bir tek benim sorunlarım yoktu. Onlarla görüştükçe hayatı yüklenmek daha kolay gelmeye başladı.Ailem içinde de güzel günler ve hüzünlü günlerde oluyordu. Her zorluğu ve riski göze alarak çocuk yapmaya kara verdik ve çok şirin bir kızım oldu. O yıl bebeğimiz büyürken bir yandan da açık öğretimi bitirdik. Kızımın nasıl birden büyüyüp okula başladığını ve üçüncü sınıfa nasıl geldiğini ancak kendimi kolon kanseri ile karşı karşıya bulunca anladım.Hayatımın ortasına bir bomba gibi düşmüştü.
Bu hastalıkla tanışmam yapılan tetkikler sonucu belli olmuştu.Bu bomba ile yaşamak mümkün değildi ve yirmibeş aralık bindokuzyüz doksanbeşte büyük bir operasyon geçirdim. Artık sabıka kaydı olan bir hastalığım vardı ve ben daha kırk yaşıma gelmemiştim. Hayat milli piyangosunun büyük ikramiyesi bana vurmuştu. Yaşanacak güzel günlerim olmalıydı, kızım küçüktü!
Uzun süren bir operasyon ve arkasından her hafta almam gereken kemoterapi ve uzun bir nekahat dönemi.İçimden alınan yumurtalıklarım, safra kesem, kalın bağırsağımın büyük bir bölümü, buna da şükür deyip çetin bir yola girdik. Tüm ailem zor aşamalarımda yanımda koşmaktan yorulmuşlardı. Onları evlerine yolladım arada uğramalarını söyledim. Kızım ve eşimle başbaşa kaldık. Kızım birden büyümüş ve olgunlaşmıştı o daha ilkokul üçüncü sınıfa gidiyordu. Sabah bana kahvaltı hazırlıyor, bulaşıkları yıkıyor sonra anneannesi gelince, hazırlanıp okula gidiyordu.Kızım, aklı başında, başarılı ve terbiyeli bir çocuktu ve hala daha öyle devam ediyor.
Haftanın çarşamba günleri kemoterapi alıyordum, o gün benim tecrit günümdü, ailemi kendimden uzak tutuyordum.Perşembe günü ise Zelihalı ve Sultanlı günlerim idi. Onlar okuldan dönerken bana uğrarlar, makarna pişirirler, yeriz, çayımızı demler içeriz ve bulaşıklarımı yıkarlar ve kendi evlerine giderlerdi.
Hiç unutmuyorum hastane çıkışımdan dört ay sonraydı, saçlarım iyice uzamıştı kestirmek için kimseye söylemeden evden çıkıp kuaföre gittim. Hastalanmadan önce bu yol benim için beş dakikalıktı oysa ben kırk dakikada gitmiştim ama yinede çok mutluydum kendi başıma artık heryere gidebiliyordum, benim için artık zamanın önemi yoktu. Akşam kızım gelince ona da anlattım, bu mutluluğum onu çok etkilemişti. Okulda öğretmeni Türkçe konusu işlerken’’ sizi çok sevindiren’’ bir olayı yazın demiş. Kızımda benim işlerimi tek başıma yapabildiğime çok sevindiğini yazmış, öğretmeni ona yazısını okutunca ona sormuş’’annene ne oldu ki?’’ diye, oda durumu anlatmış.Bana telefon edip, geçmiş olsun dileklerini iletti ve ayrıca beni kutladı, bu kadar düzgün ve terbiyeli bir çocuk yetiştirdiğim için. Çünkü hastanede ve evde yattığım sürece hiç derslerini ve okulunu aksatmamıştı.Daha çok özen göstermişti. Sorumluluğunu bilen benim kızım o.
Yavaş yavaş kendimi toparlamaya başlamıştım bazen bu bir rüya mı diyordum ama kemoterapi günü gerçekle yüzleşiyordum.Hayatın ne güzel olduğunu bazı ufak tefek hataların anlamsızlığını şimdi daha iyi anlıyordum. Kimbilir hayat bana ne süprizler daha hazırlayacaktı ama bundan sonra geçip gitmekte olan hayatı bir kıyısından yakalamış oluyordum.Kızım gibi sevdiğim bir öğretmen arkadaşımız vardı, onu hastalığımın ikinci yılında ani bir trafik kazasında kaybetmiştik. Yine böyle hayatı kıyısından yakaladığım zamanlarımdan bir gün onunla buluşup çay içmeye gidecektik Zeliha ile karşılaştık onu da alıp Buca heykele gittik orada bize çayımız kalmadı, kola verelim dediler, biz de öyleyse amikrodalgada su ısıtın çay yapın dedik ve yaptırıp içtik, o günü hep Zeliha ile anıp iyi ki içmişiz o şimdi yok diyoruz.Bu bana hayatın her zerresinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu zamanlar içerisinde hayat bana çok şeyler öğretti; gerçek dostları, dostlukları,yalansız, dolansız olan insanların mutluluklarını.
Zaman su gibi akıp gidiyordu, nerdeyse bir yıl olmuştu,emekliliğimi isteyip emekli oldum.
Gecemin karanlığında pencereme bir güneş çizmiş, yeni hayatıma başlamıştım.
YORUMLAR
sevgili Fatma hanımcığım,
yüreğinizin güzelliği yazınıza okadar aksetmişki bende size hayran oldum.rabbim bu meşakkatli yaşamınızda yar ve yardımcınız olsun.rabbim dağına göre kar verirmiş.rabbimde sizin gönlünüze göre evlat ve doslar nasip etmiş.inşallah sizin nice güzel yazılarınızda buluşmak dileğiyle.sevgiler,saygılar.