VEDA
Seni çok seviyorum ama bütün o yaşananların bedeli ne olacak. İçimde bir türlü durduramadığım kanayan o yer ne olacak. Şimdi böyle aniden çıkageldin işte tıpkı gidişin gibi ne kadar da kolay; ne kadar da kolay vazgeçmiştin benden ne kadar kolay… sanki bütün yaşanan anları, söylenen sözleri, bütün o geçen saatleri, sohbetleri hepsini her şeyi toplayıp bir çuvala doldurmuşsun da bir anda işte o kadar kolay bırakıp torbanı içerde kapıdan çıkıp gitmişsin. Ve hiçbir şey kalmamış usunda bizden ne bir görüntü ne bir ses ne de bir hissediş… İşte o kadar kolaydı gidişin. Bense bir yığın anı, ses, görüntü arasında kalakalmış ve üstelik solmasınlar silinmesinler diye umutsuzca çırpınıp durmuştum. Umutsuzca bekleyip durmuştum kapıyı çalarsın diye ve geldiğinde her şeyi tüm tazeliğiyle sunabilmek için sana… Zamanı zamansızlıkta kaybetmiştim. Kendimi bu zamansızlığın içindeki bir girdapta dönüp dururken yakalardım çoğu anlar. Yaşananlar kadar da yaşanmamışlıklar biriktiğinde fark ettim artık yenilenmekte olduğunu evrenin; artık eskiler tavan arasına kalkmalı ve kendi zamanlarının zamansızlığında kalmalıydılar. Ve şimdi ödenen bu bedel neyin nesiydi bu dönüşse eğer… Seni sevmekten vazgeçmedim, vazgeçemedim desem daha doğru olur. Bilinçli bir tercih değildi aksine çok sebepler buldum seni sevmemem için ama yine de vazgeçemedim. İçimde bir ses hep beklemekten yorulma umutlarına gölge düşürme geliyor sana; gün gün, saat saat, dakika dakika geliyor dedi. Ve inandım o sese bu nedenle de vazgeçemedim seni sevmekten. Ama artık bu şehir ağırlaşmaya başlamıştı, kirlenmeye ve tükenmeye başlamıştı. Caddeleri, sokakları ve ruhu kirlenmişti bu şehrin. En ağır olanı aynı gökyüzünü paylaşmaktı seninle. Trafikteki arabaların plakalarına bakmaktan yorulmuştum, karşılaşabilme olasılığından kaçmaktan yorulmuştum. Ve dostlarımla yaptığın sohbetlerden yorulmuştum. Biliyorum nereye gidersem gideyim ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım zamansız ve mekansız bir uzayda hep benimle olduğunu yan yana içe içe geçmiş bir halde olduğumuzu ama yinede bu algısal aldanışı deneyimlemek istedim böylece ruhum daha dingin ve ruhlarımız daha özgür kalabilecekti. Ben yarın gidiyorum… Dünyanın bir başka ülkesine… Hoşçakal 29/06/2007