- 490 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? -10
Sinir krizi geçirmişti. İlk defa bu şekilde bir olayla karşılaşmıştı. Bu durum da sinirlerini bozmuştu. Onurunu düşündüğü için de o deliliği yapmaya kalkmıştı. Etraftaki insanlar uzaklaştırıldı. Polis çağrılmamıştı. Bu olayı orada bitirmek gerektiğini düşündü Nihal. Banka Müdürünün odasına geçtiler hep birlikte.
Banka Müdürü, içecek bir şeyler söyledi telefon ile. Ahmet Bey’ in gözleri kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan.
Hikayesini o olay sırasında anlatmıştı. Son çare olarak o deliliği yapmış olmalıydı. Banka Müdürüne döndü ve ,
“ Müdür Bey, bugünkü olay için çok özür dilerim. Ben, hayatımda bugüne kadar hiçbir kuralı çiğnemedim. İşim ve evim çok önemlidir. İşlerimi zamanında yaparım. Çünkü oradan ekmek yiyorum. Evime, karıma ve çocuklarıma değer veririm. Onlar benim her şeyim. Kıt kanaat da olsa geçinip gidiyordum. Ama bir gün arkadaşım yanıma geldi. Çok üzgündü. Benden yardım istedi. Durumunu biliyordum. O da benim gibi tek maaşla geçinmeye çabalıyordu. Acıdım. Kredi çekmek istediğini söyledi. Beraber bankaya geldik. Krediyi çekmek için evrakları imzaladık. Fakat elindeki başka bir belgeyi bana uzattı. Ne olduğunu sorduğumda ise kredi kartının limit artırımı olduğunu söyledi. Bir an tereddüt ettim. İmzalamayacaktım ama gururuma yediremedim. İçimden “ Sen bu durumda olsaydın ? Ne yapardın? “ Diye sordum. O iç sesine vicdanım hükmetti. İnsani duygularıma yenildim ve ellerim titreyerek imzaladım. Öyle ya ! Kötü günde birbirimize yardım etmek için vardık. Bize ailemizden bu şekilde öğretilmişti. İmzaladım o evrakı. Arkadaşıma da yalvardım. Beni zor durumda bırakmaması için. O da söz vermişti.
Aradan uzun bir zaman geçti. Kredi borcunun bittiğini söyledi bana. Zaten, yakın masalarda çalışıyorduk. Hatta dekontları gösterdi. Ama kredi kartı hiç aklıma gelmedi. Unutmuştum da. Geçenlerde içime bir kurt düştü.Bugün,izin aldım ve bankaya geldim. Araştırma yaptım. Öğrendiğim bilgi beni beynimden vurdu. Hiç ödememişti borcunu. Ben, borcuna sadık bir insanım. Ödeyemeyeceğim eşyayı almam. Yeri gelir üzerimden kısarım, yeri gelir boğazımdan. Ama o, her şeye saldırır. Gücü yetecekmiş, yetmeyecekmiş umursamaz. Sonuç bu Müdür Bey ! Bir çare bulamaz mıyız ?
Banka Müdürünün canı sıkılmış ve üzülmüştü. Nihal’ de ondan farklı değildi. Ahmet Bey ise onlara umutla bakıyordu.
Banka Müdürü telefonla banka memurlarından bir tanesini çağırdı. Ondan, evrakı istedi. Evrakı uzunca bir süre inceledi. Telefonla borçluyu aradı. Durumu izah etti.Telefonu kapattı.
“ Ahmet Bey, asıl borçlu olan arkadaşınız ile görüştüm. Biraz sonra gelecek. Tekrar anlaşma yapacağız kendisiyle. Taksitlere böleceğiz. O da aylık olarak ödeyecek. Size de herhangi bir zarar gelmeyecek. Size önerim, bir daha ödeyemeyeceğini bildiğiniz insanlara kefil olmayın lütfen. Bu olay da kulağınıza küpe olsun. Ha bu arada, kefilliğinizi iptal edelim. Kartı da iptal edelim. Bu tarihe kadar olan borçtan siz de sorumlusunuz. Bu tarihten sonra ise esas borçlu. “
Ahmet Bey’in yüzü gülmeye başladı. Sonra da müsaade isteyerek gitti. Borçlunun gelmesiyle gerekli işlemler tamamlanmış ve şimdilik bu sorun çözülmüştü.
Omuzlarının, stresin etkisiyle gerildiğini hissetti Nihal. Odasına çıktı. Telefon ile kendisine adaçayı istedi. Ne oluyordu ? Neden insanlar güven vermiyordu ? İyi niyeti kullanıyorlardı. Sanki zevk veriyordu başkasını da o çukura çekmek.
Tarık, Canan’ ın bebeği aldırmayacağını anlamıştı. Kendisi ile mücadeleler ve sorgular neticesinde de bebeğe karşı olumlu değişiklikler olmaya başlamıştı. Canan’ ın gönlünü alma yollarını denemeye karar verdi.
Akşam eve gelirken, çiçekçiye uğradı. Canan, kırmızı gülü çok severdi. Bir demet gül satın aldı. Üzerindeki nota da el yazısıyla “ Seni ve doğacak bebeğimi çok seviyorum “ Diye yazdı.
Haber vermedi. Eve geldi. Kapıyı açtı. Canan, salondaki her zamanki koltuğuna oturmuş ve körfezi gören camdan denizi seyrediyordu.
Kapının açılma sesiyle, o tarafa baktı. Karşısında kocasını gördü ve tekrar aynı noktaya çevirdi bakışlarını. Tarık, süt dökmüş kedi gibi karısının yanına geldi ve gül demetini kucağına bıraktı. Ve Canan’ a sımsıkı sarıldı.
“ Özür diliyorum senden Canan. Affet beni ne olur. Ben de istiyorum bebeğimizi. İyi bir baba olmaya çalışacağım ona. “
Günlerdir, konuşmadığı için çıldırmıştı. Konuşmak istemiş fakat bir el onu tutmuş, engel olmuştu. Kalben kırgındı. Onu çok seviyor ve ondan bir parça dünyaya getirmek istiyordu. Onun duyarsız gibi görünen davranışları da daha çok kırılmasına sebep olmuştu. Ama şimdi ondan özür dileyen bir erkek çocuğu vardı karşısında.
Sıkıca sarıldı Tarık’ a. Bu da affettiğini gösteriyordu.
“ Haydi Canan, hemen üzerini değiştir. Yemeğe gidiyoruz. Haydi ! “
Canan, hiçbir şey söylemeden üzerini değiştirmek için odasına geçti. Üzerine, krem rengi, omuzları açık ve en çok sevdiği elbisesini giydi. Hafif bir makyaj yaptı. Saçlarına şekil verdi ve salona girdi.
El ele tutuşarak evden dışarıya çıktılar. Arabalarına binerek, sahildeki şık lokantalardan birine gitmek üzere yola çıktılar.
Sanki yaşam yeniden başlamıştı. Aralarında o büyük kavga olmamış gibiydi. O gece çok güzel geçti. Eve geldiklerinde ise gece yarısını geçmişti. Salona geçtiler. Tam oturdukları esnada , Canan,
“ Aman Allah’ım, ne oluyor bana. Tarık ! Beni doktoruma götür ! Ne olursun yalvarıyorum sana. Bebeğime bir şeyler oluyor galiba. “
Zorla ayağa kalkan Canan’ ın elbisesine gözü ilişti Tarık’ ın. Koltuğun üzeri ve yerdeki halı bir anda kan gölüne dönmüştü sanki. Yüzü bembeyaz kesilmişti. Zorlukla yürümek istiyor fakat başaramıyordu. En sonunda da bulunduğu yere yığıldı kaldı.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Hayat işte değerli şairem.Tüm bunlar aynen yaşanıyor hayatta.Neler olmuyor ki.Kefil olmalar,ödenmeyince borcun üstünüze yüklenmesi.İyi niyetli olnca da insanın başı dertten kurtulmuyor bazen.Bu yazınızı da takibediyorum.Rahatsızdım,öncekilere yorum yazamasam da başından beri okudum.İnşallah Canan bebeğini kaybetmez.Çok üzülürüm.Yazı sadece diyerek geçilmiyor.Çünkü gerçek yaşamda olan yaşanmışlıklar satırı,satırına.Tebrik ederim,takipteyim,bakalım nasıl olacak.Sevgi ve selamlarımla değerli yazar arkadaşım.
Şu kafil işine kafayı taktım ben.Nihal,daha gerçekleri bilmiyor.Benim başıma çok geldi çünkü.bir de şöyle yapsın:
Kefil olduğu arkadaşının taksitlendirerek ödediği borçları bittiği gün hemen notere gidip, "kefilliğimden kendimi men ediyorum" diye talimat bidirsin bankaya.Yoksa haberi olmadan başı daha fazla yanar.Ona göre...Benden söylemesi...
Yazı yine akıcydı...Tebrikler...
Off 1997 yılına döndüm. İkiz bebeğe hamile idim ve bir anlık bir ağrı ile her tarafım ahvolmuştu. Sonra hastaneye yetiştirdi eşim. 5.5 ay gibi uzun bir süre yattım ama bebeklerimi kurtaramamdım. Biirni 4.5 aylıkken, birini 5.5 kaybettim.
Canan umarım bebeğini kaybetmez. Çünkü bir anne için çok zor bir döenm bu dönem.
Ne olur kaybetmesin bebeğini Nemin hanım. :-((
Sevgiler yüreğinize