- 1037 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANADOLU’YA YAPILAN İHANET, İSLAM’A YAPILAN EN BÜYÜK İHANETTİR
Tarihi hakikatlerden uzak anlayışlara şövalyelik nişanlarının takıldığı günümüzde, ihanet şebekelerinin faaliyetlerinde, gözle görülür bir artma görülüyor. Anadolu topraklarında nefes alıp veren, sadece kendi nefsi için kaygılanıp tasalanan, gelecek endişesine düşüp telaşlanan, dört mevsimi aynı anda yaşadıkları halde, Anadolu’ya hainlik yapmaya devam ediyorlar. Anadolu’ya yapılan ihanet, İslam’a yapılan en büyük ihanettir.
Her ne hikmetse son yıllarda ekolojik dengenin bozulmasıyla birlikte Anadolu coğrafyasında kızıl renkli pamukların kök salıp yeşermesiyle birlikte, ayrık otu gibi dört bir tarafımızı kaplayan hainlerin arasında kaldık.
Saflar birbirine girdi, saflar karıştı. Kafalar bilgi kirliliği ile doldu, kafalar karıştı. Sevdalar tekelleşti, sevdasız kaldık. Emanet libaslar giydik, emri kanlı papazdan aldık. Üstüne üstlük şehidimin yüreğinden sevdalarını çaldık. Hikmeti kendimizde sanıp, nefsimize ululuk yükledik. Vahiy deyip şeytani sözler sarf ettik, sözümüzün esiri olduk. Toplumun vicdanında, ufaldıkça ufaldık.
TÜRK DOSTU FRANSIZ YAZAR; CLAUDE FERRARE
Bu gece yine uyku tutmuyor gözlerimi. Yılların yorgunluğuna dayanamıyor artık ihtiyar bedenim. Kalkıp evin içinde geziniyorum. Kütüphanemin önünde durup raflarda sıralanmış kitaplara bakıyorum. Bu gecenin geç vaktinde başlayan ruhumdaki sıkıntının fırtınaya döneceğini hissediyorum. Elimi uzatıyor bin bir emekle, özenle ciltlenmiş “Türklerin Manevi Gücü” isimli kitabı alıyorum.”Tercüman 1001 Temel Eser” serisi içerisinde yayınlanan Fransız Akademi Üyesi Claude FARRERE tarafından yazılan ve Orhan BAHAEDDİN tarafından Türkçeye çevrilen kitabı okumaya başlıyorum.
Claude kitabına şu sözlerle başlıyor.”Vatandaşlarımın merakını gidermeye karar verdim. Onlara Türkler’i niçin sevdiğimi, Türkler’in düşmanlarını niçin sevmediğimi anlatmaya çalışacağım. Pierre Loti gibi, Pierre Mille gibi, Edouard Herriot gibi, Paul de Cassagnac, Mösyö Ribot, Mösyö Rouillon gibi, daha ne bileyim, meselâ benim gibi insanların Türkler’i niçin sevdiğini bütün Fransa’ya anlatmaya çalışacağım. Ve unutmayalım ki, adlarını saydığım bu insanlar, şu veya bu şekilde birbirlerinden farklı kimselerdir. Ama hepsi de bu konuda anlaşıyor ve bütün güçleriyle haykırıyorlar:”Türkiye’nin bozgunu, Fransa’nın bozgunu demektir; Yunanlılar’ın zaferi, medeniyetin gerilemesi demektir…”(1)
Bu satırları Kurtuluş Savaşı’nın başında, Yunanlılar’ın Batı Anadolu’yu istilası sırasında yazılmış olması ayrı bir anlam taşımaktadır. Claude bu satırları yazarken günümüz Türkiye’sindeki sözde aydınların başlatmış olduğu ihanet kampanyalarına şahit olsa acaba hangi düşüncelere dalardı. Okumaya devam ettikçe ilginç nüanslarla karşılaşıyordum.
Claude 3 Ekim 1913 tarihinden, yani Balkan Savaşı’nın çıkmasından onbeş onaltı gün önce, Paris’in önemli gazetelerinin birinde bir makale yayınlıyor. Claude ”Makalemi aşağı yukarı şu şekilde bir sonuca bağlamıştım: hazırlanan bu kavgada ben, kuvvetliye karşı zayıfın, zalime karşı mazlumun, Hıristiyan’a karşı Müslüman’ın tarafındayım.” (2)
BİR YANDA DOST CLAUDE, BİR YANDA SÖZDE AYDINLAR
Kitabı okudukça yazarın Türk Milletine karşı duyduğu derin hissiyatın, hayranlığın ve bağlılığının izlerine rastlıyor ayrı bir muhabbet besliyorsunuz. Türklerle ilgili şu düşünceleri de bunu açıkça gösteriyor.”Ama Türkler gerçekten şuurlu millettir. Doğu Hıristiyanlarından, Levanten Ortodokslardan çok daha fazla şuurludur, vicdanlıdır.” (3)
Claude’yi okudukça; feryatlarına, samimi bir şekilde çıkışlarına denk geldiğim satırlarda, bu vefalı Türk dostuna karşı hayranlığım bir kat daha artıyordu. Kalemini satan sözde aydınlar aklıma geldikçe gecenin bu geç vaktinde çıldırmak üzereydim. Neyse dedim kendi kendime, hain hainliğini yapacak elbet. Satırlarında vefa kokan kitabını okumaya devam ettim.
Claude’nin şu satırlarını “ Peki ya Türkiye? Allah için söyleyin, Fransa’dan hiçbir şey çalmamış olan Türkiye’nin kendi malını korumaya hakkı yok mu? Elbette var,herkese karşı,hatta Fransa’ya karşı.Ve eğer Fransız olmasaydım,Yunanistan’a karşı,İngiltere’ye karşı,hemen hemen bütün Avrupa’ya karşı Ankaralı dostum Kemal Paşa’nın yanında öyle candan savaşırdım ki!..” (4) Okuduğumda her ne olursa olsun bu insana karşı muhabbetim artmaya başladı. Tahlilleri, tespitleri güçlü ve yerindeydi.
CLAUDE’NİN GÖZÜNDE TÜRKLER
Bir yabancının gözünden İstanbul’umuzla ilgili tarihi tespitleri ise okunmaya değer şaheser satırlar. Türk Milletinin üstün özelliklerini bir bir sıralıyor.” İstanbul’un Türk mahallelerinde ne ağlayan bir kadın sesi duyulur, ne de ağlayan bir çocuk vardır. Hatta ürkek bir hayvan bile göremezsiniz. Türk kedileri insandan kaçmaz. Çünkü onlar hiçbir zaman hayvanlara kötü muamele etmezler. Bütün İstanbul’da dolaşan sokak köpeklerini aptalcasına öldürmek için birtakım alçak serserinin –Türk değildiler herhalde- sürgünden gelerek İstanbul’un idaresini ele geçirmeleri lazım geldi. Bu köpeklerin idam hükmünün infazına gelince; bir tek Türk, cellât vazifesi görmeyi kabul etmedi. Bu işi ancak Rumlar’a ,Ermeniler’e ve Levantenler’e yaptırabildiler.”(5) Her hangi bir yoruma gerek kalmadığı kanaatindeyim.
CLAUDE’NİN ERMENİLERE BAKIŞI VE ÖZÜRCÜLERİN YAKLAŞIMI
Bu satırları okuduğumda www.ozurdiliyoruz.com da 25 Şubat 2009 tarihi, saat 16:27 itibarı ile toplam 29.258 kişi şu sözleri demeyi içine sindirebiliyorsa ne demek gerek bilemiyorum. “1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”(6) Diyen bu zatlar arasında kimler yok ki. Eminim sizlerde çok yakından takip ediyorsunuzdur.Hangi akla hizmet ettiklerinin farkında olmayan bu zavallı ………yakıştıracak sıfat bulamıyorum.Eminim ki sizler çok uygun sıfatlar bulmuşsunuzdur.
Bu vatanın ekmeği ile büyüyen bu zatların Ermeniler ile ilgili düşünceleri ve yaptıkları da ayan beyan ortada. Vicdanları rahat mı? Onu bilemem. Gece rahat uyuyabiliyorlar mı? Onu da bilemem. Ama tek emin olduğum vakti saati geldiğinde Yüce Türk Milleti ve Türk Tarihi önünde ihanetlerinin bedelini ödeyeceklerdir.
Claude’nin Ermenilerle ilgili düşüncelerine bir göz atalım.”Ermeniler’e gelince… O büsbütün berbat bir iş. Aslında Ermeniler Doğu’nun gerçek Yahudileri’dir.-- burada Yahudi sözünü en kötü manasında alıyor ve benden daha fazla Yahudi olmadığını bildiğim sayısız İsrailli dostlarımdan özür diliyorum.—Aslında Ermeniler gerçekten Yahudi sıfatına layık Yahudilerdi. Öylesine vahşi, öylesine kan içici. Ermeniler tarafından ezilen gerçek İsrailliler, Doğu’da resmen açlıktan ölmektedir.”(7)
“Artık, Selanik ordusundaki bütün Fransız askerleri Doğu’daki kurbanların Hıristiyanlardan çok Müslümanlar, cellâtların da, Osmanlı’dan çok Ermeniler olduğunu biliyor.”(8)
“Ve benim bütün arkadaşlarım, Türkiye’de yaşayan bütün Fransız subayları… Onlar biliyorlar ki, Doğu’daki kavgalarda Türk daima haklıdır, düşmanları da daima haksız!” (9)
Claude bir Fransız ünlü yazar olarak bu tespitleri yapıyor ve tespitlerini kitaplaştırarak tarih sayfalarına kaydediyor. Kahramanmaraş’ta, Kars’ta, Van’da, Erzurum’da ve Anadolu’nun dört bir yanında en vahşi bir şekilde insanlarımızı katlettiler. Zengezor, Ordubad, Vedi bölgelerindeki insanlık dışı vahşeti,"Ermenistan Gizli Ordusu’nun " (ASALA) 1974–1985 yılları arasında 45 Türk diplomatını ve onların aile üyelerini öldürdüklerini, Hocalı katliamını yapanları da unuttular. Cemal Paşa’yı, Talat Paşa’yı ve Enver Paşa’yı şehit eden, insanlık dışı yöntemlerle öldürdükten sonra insanlarımızın kulak memelerinden koleksiyon yapıp bununla övünen Ermeni Mamalarını, Ermeni Komitacılarının yaptıklarını hatırlamayıp unutarak Ermenilerden özür dileme kampanyası başlatan sözde aydınlarımızın ise soylarının gereğini yaptıkları kanaatindeyim.
BU İHANETLER KARŞISINDA BÜYÜK TÜRK MİLLETİ NE YAPMALIDIR?
O halde büyük Türk Milleti bu ihanet oyunları karşısında ne yapmalıdır? Sorusu kafamın içinde zonklamaya başladı. Dört bir tarafımda yankılanan bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyor, beynimin içinde hummalı bir düşünce fırtınası esiyordu. Anadolu’yu vatan yapmak için her karışını kanlarıyla yoğuran atalarım gözüm önüne geldikçe beynimdeki fırtınanın şiddeti daha da artıyor ve sınırları zorluyordum. İşte o anda Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal’in şu sözü yüreğimin bam teline düşüveriyordu.” Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.” Evet, yapılması gerekenleri büyük Türk Milletine gün öncesinden bildirmiş, gelecekte yaşanılabilecek ihanetlerin hangi odaklardan kaynaklanacağı konusunda da ipuçlarını bizlere miras olarak bırakmıştı.
Tarihin derinliklerinden yükselen sese kulak verin.” Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek âlimler çıkabilir.” Haklı değil mi? En büyük cahiller meydanlarda cirit atmıyor mu? En okumuş olanlardan ise en büyük hainler çıkmadı mı? Sözde aydınlarımız internet sitelerinden aldıkları makaleleri kopyala-yapıştır, yapıştır-değiştir, değiştir-sahiplen, sahiplen-yayınla yoluyla akademik kariyerlerinde yükselmediler mi? İsimlerinin önüne bin bir çeşit sıfatlar eklemediler mi?
Evet, sevgili okuyucularım yorumu sizlere bırakıyorum. Yüce Türk Milletinin bir mensubu olarak sözlerimi Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal’in şu sözüyle bitirmek istiyorum.” Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.” Aynı inanç ve imanla yüce Türk Milletine bağlılığımı bildirir, saygılarımı sunarım.
Haftaya buluşmak umuduyla hoşça kalın.
1. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:11, Paragraf:1
2. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:12, Paragraf:1-2
3. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:18, Paragraf:4
4. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:21, Paragraf:6-7
5. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:22, Paragraf:2-3
6. www.ozurdiliyoruz.com ana sayfa giriş metni
7. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:24, Paragraf:1
8. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:13, Paragraf:2
9. Farrere Claude, Türkler’in Manevi Gücü, Shf:21, Paragraf:1-3
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.