- 1870 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ACILARINDAN BESLENEN ASALAKLAR'a dair!!!
Kardeşime
Bazı insanlar yaraları üzerinden rant sağlarlar...
Yaraları üzerinden yaşarlar....
Yaralarının asalağıdır aslında onlar...
Ne demek yaralarının asalağı olmak?...
O yaralar üzerinden yapıcı, yatıştırıcı, toparlayıcı, affedici bir edebiyat-şiir-duruş-ahlak-kararlılık-insanlık geliştirmez de; o yaralar üzerinden MELANKOLİ üretirler...
O yaralar üzerinden ARABESK üretir...O yaralar üzerinden EMRAHİZM üretirler...
Nedir Emrahizm?: HERKES BENİ SIRTIMDAN VURDU paranoyasıdır...
BENİ KİMSE ANLAMADI paranoyasıdır..
UZAKLARA BAKIP BAKIP DUYGUSAL DRAMALAR yaşama halidir.
Bazı insanlar çektikleri acılarla derinleşirler...Yaşadıkları ve uğradıkları haksızlıklar onları daha da deruni ve hikmetli insanlar olmalarına doğru yönlendirir.
Bazı insanları ie acıları yüzeyselleştirir. Yaşadıkları ve uğradıkları haksızlıkları silah gibi kullanırlar.
Sen onları sürekli tehdit ederken görürsün...
Eğer ellerinde imkan varsa muhattabına dünyayı dar eder...İmkanı yoksa ve inançlıysa(!) insanı ahiretle tehdit eder...Hesap günü görüşeceğini, ahirette ellerinin yakanda olacağını vurgular durur.
Onlar cahillerle karşılaştıklar zaman SELAM deyip geçmezler...Aylarca sürecek ağız kavgaları ve iç dünyalarında sürekli öfkeleriyle yaşadıklarını görürsün...Onlar kendi cahilliklerini başkalarının cahillikleriyle örterler..Ve sen onları sürekli başkalarını şikayet ederken görürsün...
Onlara güya akrabaları, aileleri, en yakın dostları, sevdikleri hep ihanet etmişlerdir...Onlar güyya ortada böyle bir çınar ağacı misali dimdik kalabilmiştir...Bu edebiyatı da böyle kurguladığı için kendilerini de buna inandırırlar...
Bu tipler Duygulu buldukları şarkılarda uzaklara dalar ve ağlar, kendilerini yapay bir bunalım içine sokarlar.
"Genelde bu kafalar:
lafı uzatıp bir türlü konunun özüne inemez. Çok konuştuğu halde birşey anlatamaz. Gereksiz girişler, anlamsız bağlantılarla çok basit bir konuyu bile içinden çıkılamaz bir hale sokar. Konuşmalarının arasına kendine dikkat çekmeye, fikir ve düşüncelerini önemli göstermeye ya da bilgi ve kültürünü ispatlamaya yönelik imalı sözler katmaya çalışır. En hayati konularda bile kendi şahsının öne çıkması birinci planda, konuşulan konu ikinci plandadır. "Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ’(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ’çoğalma-tutkusu’dur..." (Hadid Suresi, 20) ayeti nde haber verilen özellikler böylesi tiplerde konuşmalarında da çok yoğun olarak kendini gösterir. alıntı:Harun Yahya)"
Kendime hep şunu sormuşumdur? Hayatımdan bugün ilgilendiğim gündelik gelip geçici bu meseleleri çıkartırsam yine beni sürükleyen beni ilgilendiren ne kalır diye?..
Sende sor bunu kendine...Bak çevrendeki insanlara...
Birçok insanın hayatından son günlerdeki gündem konularını çek al...Üzgünüm ki hiçbirşey kalmaz...Çünkü dünyasında başka bişey yok..Aslında birçok insan kendisinii üzdüğünü söylediği meselelerden BESLENİYOR...bunu unutma AYŞE kardeşim..
.Birçok insan bir hüzün hastası.Birçok insan ACILARINDAN BESLENİYOR..Bu onların hoşuna gidiyor...Çünkü toplumda insanların yüzüne karşı iyi davranan, sonra da arkasından çekiştiren insan modeli son derece yaygındır. Birçok insan birbirinin eksik ve hatalı yönleriyle, düzeltmek kastıyla ilgilenmez. Zaten, başkalarının hatalarını düzeltmek de pek arzu edilmez. Kişinin herhangi bir hatası, ancak bir alay ya da dedikodu konusu olarak gündeme gelir.
Çünkü bunlar olmazsa gerçekten bir boşluğa düşer...Sen olmazsan ben olmazsam neyi bu kadar düşünecek acaba?..
Aynısı bizler içinde geçerli..
al benim hayatımdan gündelik meselelerimi ...Şayet benim yapacak başka bişeym kalmıyorsa bu durum üzülünecek bir durumdur...
Bu tarz insanlar üretmez , tüketir...Bu tarz dostluklar özgür bırakmaz tutuklar...Çoğu sevgi anlayışı da böyle...sana sürekli biz ömür boyu dost kalacaktık diyerek....Elinden geldiğince seni tekelinde tutmaya çalışırlar...
Kardeşim seni kim avuçlarının içine almaya çalışıyorsa ona göz yumma...Bunu en yakının bile yapsa izin verme...Ben bunu en yakınıma bile yapsam o da izin vermesin...Kimse kimseyi sevgi dostluk aşk adına tutuklamasın...Buna izin verme kardeşim...
İnsanlar sadece gençliğine yazık ediyor....yazık ,belkide 30 lu yaşlarda geriye dönüp baktığında ben ne saçma işlere güzin ablalık yapmışım...ne komik dalgaların içinde kahramnlık yapmışım diyecek...
sana da acizane tavsiyem kardeşim
Özel-Kişisel İlişkilerinin ortasında asla ama asla bir Allahın kulu bulunmasın....İnsanlara danış fikirlerini al ama mutlaka son noktayı sen belirle bacı...
Onlar sadece bazılarının üzerinden kendisine bir hikaye yaratan...Ama gerçekleri ters yüz eden bir hikaye sermayesi üretiyorlar....YAZIK....
sözlerimi Mısıri’nin bir şiiriyle bitiriyorum.Esselamualeyna KARDEŞİM!
Zat-ı Hak’ta mahrem-i irfan olan anlar bizi,
İlm-i sırda bahri bipayan olan anlar bizi.
Bu fena gülzarına bülbül olanlar anlamaz,
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi.
Dünye-vü-ukbayı tamir eylemekten vaz geçmişiz,
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar biz.
Biz şol abdalız, bıraktık eğnimizden şalımız
Varlığı ndan soyunup uryan olan anlar bizi.
Kahr-u lutfu şey-i vahid bilmeyen çekti azap,
Ol azaptan kurtulup Sultan olan anlar bizi.
Zahide ayık dururken anlamazsın sen bizi,
Cür’ayı safi içip mestan olan anlar bizi.
Arifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanmaki hayvan olan anlar bizi.
Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi.
(MISIRİ)
YORUMLAR
acılar tıpkı bir ateş misali yakar insanı...ama bu öyle bir ateştir ki
yok etmez... öldürmez... aksine yandıkça büyür... büyüdükçe pişer insan... piştikçe olgunlaşır ve güçlenir...
yazının her bir satırı okkalı bir tokat gibi patladı suratımda kayıpkentli...çünkü bazen ben de o dediğin insanlardan oluveriyorum... canımı yakanlara karşı... bir yerden değişmeye başlmak gerek!ve ben ufaktan başladım...