- 828 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
HATÇEM’E MEKTUP (2)
Gara gözlüm,Hatçem,geçen ay sağa gönderdiğim mektupdan bu tarafa çoh şeyler geçti buralarda.Hemi de çoh farklı şeyler öğrendim yerin dibinde…
İlkokuldan sona yohsullukdan okuyamamış,üzülmüştüm ya.Burada yerin dibinde hayat mektebinde pişmeye başladım.Yeni yeni şeyler öğreniyom.Öğrendiklerim o gadar ilginç ki;okuduğun zaman şaşırıp galacan…
Hatçem,burada yerin dibinde göstebek gibi eşeleyip duruyoh.Hani köyde;göstebekler,toprağı devamlı eşeleyip delik deşik ediyo ya biz de burada aynısını yapıyoh eyi mi?...
Bah,gıymatlım,gara gözlüm, beni şinci eyce oku;neler yaptığımızı:
“Önce glavuz diye eni, boyum gadar olan tünel gibi yol açıyoh.Kömür doldurduğumuz vagonun gidip gelmesini sağlamak için,açtığımız yola raylar döşüyoh…Sona bacalar açıp bulduğumuz topuhları gazıyoh…Dediklerimi heç anlamadın değil mi?
Sağa yazdığım,köyümüzdeki evlerimizde olan baca gibi emme bu bacaların içinde yine göstebek gibi eşleyip topuh tabir edilen kömürü çıkarıyoh…Yani senin anlayacan bu bacalardan duman falan çıhmıyo…”
Hatçem,bazen yerin dibinde havasız galdığımız zaman ne yapıyoh biliyon mu?Dışardan aşağıya doğru yani yerin dibine gadar uzatılan mavi bir hortuma makinayla temiz hava üfleniyo.İşte o zaman galbimizin sıkışıhlığı hemen gayboluyo da biz de rahatlıyoh…Eğer hava pompalamahta geç galınsa var ya hepimiz de tahtalı köyü boylayacağız eyi mi..
Gara gözlüm,başını yoruyom emme sağa şinci yine bi şey yazacam:
“Beş gün önce böyük bir tehlike atlattık.Glavuzun içerisinde komprosörlü dabancayla yeri gazmaya devam ederken,zaman zaman damlayan su,aynen üzerimize çocuğun işemesi gibi fışkırmaya başlamaz mı…Yanımdaki tecrübeli ustalar,hemen :
“-Herkes dışarıya,herkes dışarıya!..” diye bağırmalarıyla gendimizi nasıl dışarıya attık bilemezsin.Can pazarı bu.Gözünü uyanıh dutmazsan valla geberip giden.Yaşamın heç şakası yoh,gara gözlü Hatçem..Yaradanım,beni sağa bağışlamış da gurtuldum.Yo sa suyun içinde boğulup gidecedim ya…Kimileri aşk ateşiyle buz gibi sulara gendilerini atarken ben de yerin dibindeki suda az daha geberecektim…”
Sevdiğim,gıymetlim Hatçem,bu ocahlarda patlama olmuyomuş, gorhma…Bu patlamaya “grizu” diyolarmış ya.Neden olmuyo muş dersen;Grizu patlaması olan ocahların derinliği bin metreye gadar derin oluyomuş.Ben ise yüz metre derinlikte çalışıyom.Bu yüzden gönün rahat olsun…
Hatçem,sağa şimdi farklı bi şey daha yazacam:
“Galdığımız barahaların önünde dört dene yavrusu olan bir köpek var.Gri renkli.Köpeğin hikayesini,eski işçilerden dinledim de yüreğim paramparça oldu ya.Valla gözlerim yaşardı da ağladım eyi mi..Erkekler ağlamaz derlermiş emme ben dayanamadım karabaşın öyküsüne…
“Köpeği bir yıl önce uzah diyarlardan getirip bir gece atmışlar,çalıştığımız ocahların yanına…Hayvancağız,günlerce ağlamış,çaresiz havlamış.Sona işçiler sahip şıhmışlar..Mutfaktaki yemeklerin artıhlarından veriyoh da hayvan aç galmahtan gurtuluyo.Ona geçenlerde güzel bi gulübe yaptım…Boşta galdığım zamanlar o hayvan benim sırdaşım oluyo.En çoh da onunla dertleşiyom…Adına da:GADERSİZ goydum…Bundan önceki yaşantısı nasıldı bilemiyom.Bazen gecenin garanlığında acı acı ağladığına ve uluduğuna şahit oluyom da işte o zaman anıyom ki;mazideki geçen günlerini arıyo ya da insanların nankörlüğüne sitem ediyo…”
Gara gözlüm, bu mektubum biraz acıhlı oldu gusura bahma…Sen,nasılsın bi denem.Yine tütün gırmaya gidiyon mu,yine ellerin yapış yapış oluyo mu?Senin için yüreğim her gün yanıp dutuşuyo emme dayanmalıyım,gavuşmamıza az galdı…
Bu mektubuma burada son verirken gara gözlerinden hasretle öpüyom aşgım…
Sağa en gısa zamanda yine yazacam,Hatçem…Allah’a emanet ediyom seni…
Sevgilin Rüstem…
NOT:Tokat şivesiyle yazılmıştır.
YORUMLAR
ÇOK GÜZELDİ..CİDDEN..ARADA Kİ ANLATIMLAR ÇOK HOŞ ..GÜLDÜRDÜ...SAYENİZDE ,MADEN İŞÇİLİĞİNİN NE ZOR OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUK..İNSAN HAYATTA BİR HAYVANDA OLSA YARDIMINI ESİRGEMİYOR..ÇÜNKÜ YÜREĞİ BOZULMAMIŞ .SAF VE ŞEVKATLİ..HAYAT YAŞAM NE KADAR ZOR KOLAYMI MÜCADELE ETMEK....HER AN HER ŞEY OLABİLİYOR...ALLAH BETERİNDEN KORUSUN ...SAYGIM DAİM