- 1345 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ALDATMAK(öykü)
ALDATMAK(öykü)
ALDATMAK
Kocasını aldatmak için araya araya beni bulmuş.Bunu sonradan öğreniyorum tabi.Başta bil- sem asla tanışmak istemezdim. Aracılık yapan hanım bir defasında beni ona göstermiş ve bol bol da övmüş olacak ki beni gözüne kestirip uygun bulmuş ve tamam demiş.Ama ben onu hiç görmemiş ve tanımıyordum.Aracılık yapan hanım bana durumu anlatınca önce inanamadım.
-Tanışınca şoke olacaksın,çok güzel ve eğitimli bir hanım,dedi ve cep telini verdi.
-Peki neden ben? diye sordum,neden oturduğu yerden değil de ta uzaktan beni seçti?
-Sen orasına karışma,o herkesi seçecek biri değil .Seni bir defasında uzaktan ona gösterdim,beğendi ve o yüzden seni seçti,bir nedeni de bu.Sen onu göremedin ama o seni uzaktan iyice gördü ,hatta yan yana bile geldiniz ve kim bilir belki de konuşmuşsunuz…
-Nerede ? diye sordum şaşırarak.
Otobüs garında,sanırım İstanbul’a dönüyordun,biz de Bursa’ya dönüyorduk,Yalova’da oldu. Sen beni göremedin acelen vardı etrafına bakacak durumda değildin.
-Neden bana seslenmedin ?
-Aslında seni çağırıp tanıştırayım dedim kabul etmedi,bırak doğal haliyle göreyim dedi.Zaten acelen de vardı.
-Peki o nasıl biri,biraz anlatsana...Merak ettim.
-Uzun boylu,yüksek tahsilli,oldukça kaliteli bir hanım.Çok güzel,görünce zaten hak verecek- sin bana.Seni garda görünce bak şu bey hoş birine benziyor dedi, aa o benim arkadaşım tanı- yorum,dedim.İşte o zaman ,bizi tanıştırsana,dedi ve sen öylelikle gündeme girdin.Merak etme kesin beğenirsin…Eşiyle mahkemelik ve boşanıyorlar…Eşi çok zengin ama mutsuz…
Önemli bir fakülteyi bitirmiş,kariyer sahibi ve iyi bir fiziğe sahip,yakışıklı sayılabilecek biri olarak farkında olmadan böyle seçilmiştim işte.O günden sonra bu güzel hanım beni beğendi diye epey havaya girmiş,neredeyse zıplaya zıplaya yolda yürür olmuştum. Dük- kanların önünden geçerken vitrin camlarından kendime bakıyor,kendimi çok yakışıklı buluyor ve içimden bu fizik olmasaydı o güzel hanım beni seçer miydi? diye kendi kendime bir hayranlık duyuyordum.
Telefonu bana verildikten sonra birkaç kez telefonla konuşmuştuk.Güzel,kadınsı bir sesi var- dı.Yalova’ da buluşacaktık.Telefonda ,mesafe sizin için sorun olmaz mı diye sorun- ca, ”özellik le oturduğum şehirde olmasın istedim,mesafe dediğiniz bir saatlik yol hiç sorun değil,,”dedi,” yeter ki gönüller arasındaki mesafe uzak olmasın..”
Buluşma günü sabah erkenden İstanbul.dan telefon ettim,Yalova’ya gelmemi istedi,Kadıköy ’dan deniz otobüsü ile Yalova’ya geçtim ve sözleştiğimiz yere gittim beklemeye başladım.
İlkbaharın tüm güzelliklerinin sergilendiği harika bir haziran günüydü.Parklar,çay bahçeleri cıvıl cıvıldı.
Çok geçmeden cep telefonum çaldı ve o hanım geldiğini söyledi.Arabasını uzak bir yere park ettiği için geldiğini görememiştim.Oturduğum çay bahçesinden kalkıp parkın içine doğru yürüdüm ve karşıdan lacivert renkli ,kumaş bir pantolon üzerine,beyaz bir bluz giymiş,beyaz tenli,siyah saçlı ve oldukça güzel bir hanım gülümseyerek bana doğru yürüyordu..İnce uzun topuklu lacivert ayakkabılarıyla yürürken bile bir zarafet örneği idi..
-Hoş geldiniz! dedim,tokalaştık.
-Hoş bulduk,umarım çok bekletmedim.
-Hayır ben de az önce geldim zaten.
-Nereye gidiyoruz şimdi?
Parkın içinde,yüksekçe bir yerde,manzarası güzel bir çay bahçesi vardı oraya götürdüm. Karşılıklı oturup iki saat kadar hem birbirimizi inceledik hem de sohbet ettik.Yemek yerken tabağından aldığı birkaç köfteyi tabağıma koyarak,
-Bunlar bana fazla gelir,dedi,siz yiyin lütfen.
-Siz değil sen diyin lütfen.
-Yani yakınlaşabileceğimize inandığınız için mi öyle diyorsunuz? diye sordu gülümseyerek.
-Evet,dedim.
-Peki beni beğendiniz mi?
-Evet,ya siz?
-Beğenmeseydim telimi vermez ve buraya da bunun için gelmezdim.
Açık sözlüydü,politika da yapmıyordu,duygularını açıkça söylüyordu.
-Hem fizik hem de kişilik olarak ben de sizden çok hoşlandım,dedim
İnsanin en cesur organları elleri olmalı sanırım,masa üstünde,son cümlemden sonra aniden elim onun elini tutmuş ve o da çekmemişti.O andan itibaren resmiyetin yerini samimi bir sohbet aldı.Zaten az sonra da el ele oradan ayrıldık,arabasına gittik.Arabayı Koruköy yoluna doğru sürdü.Deniz kenarına gittik ve akşama kadar orada el ele dolaştık,çayırla- rın üzerine arabasından aldığı kilimi sererek üzerine oturduk.Bir kaç kez de sarılıp öpüş- tük.
-Gel bu gece misafirim ol,dedim.
-Olmaz yavrucuğum,dedi gülümseyerek,gelip arabanla beni alacaksın.O kadar da değil, bugün tanışma idi.Adettendir kız evi naz evi,buraya gelmen gerekir ve beni oradan alıp evine araban-la getireceksin,gelin böyle gelmez mi?
Bunları söylerken kahkahalarla gülüyordu..O sırada cep telefonu çaldı,aracılık yapan hanım arkadaşımızdı.
-Tamam canım,bugün buluştuk,Koruköy yolu üzerinde deniz kenarında oturuyoruz..Harika bir gün geçiriyoruz,hayır çok eğleniyoruz,evet çok beğendik bir birimizi.Hadi sen de gel,bak Aydın bey bizi evine çağırıyor,gelin bu gece misafirim olun…diyor.Yarın mı,tamam,hayır bu gece gitmiyorum ama sen gelirsen Aydın’a gideriz…. Ta- mam yarın Aydın gelip beni evden alacak,öyle konuştuk,tamam sen de yarın gelirsin...Sen akşama gel,erken gelme.Yavrucuğum anla işte,yemek falan hazırlarız…tamam hadi bye, ben de öptüm.
Akşam olunca yeni tanıştığım arkadaşım Ayla’dan ayrılıp İstanbul.a döndüm.Ertesi gün, erkenden İstanbul.dan arabamla hareket ettim.Ayla’yı alıp eve geldiğimiz zaman saat birdi.
O günden sonra sık sık Ayla ile buluşmaya başladık.Her yönüyle inanılmaz harika bir kadındı Kısa sürede bir birimizi çok sevdik.Gündüz geliyor gidiyordu.Bazen arabasıyla gelip giderken
bazen de ben gider alır sonra götürür bırakırdım ama geceleri kalmazdı.Sadece ilk geldiği gün gece kalmıştı.Akşamları evdeyken de telefonla aramamı istemez mesaj çek derdi.
Bu durum eylül ayına kadar sürdü ama gün geçtikçe buluşmalar azalmaya başladı.Onda da bir yavaşlama ve az da olsa bir soğukluk başlamış gibiydi.Bir gün evimde yatakta sırtüstü uzanmış sohbet ediyorduk.
-Sen niçin karından boşandın?diye sordu.
Anlatmaya başladım.Bir ara ,
-Dur! dedi heyecanla,orasını bir daha anlat!...
Pür dikkat kesilmiş yüzüme bakıyordu yarı doğrularak,
-Akşam işten sonra eve gitmeye çekinir olmuştum,diye devam ettim,eve değil sanki hapis- haneye gidiyordum….
-Neden? diye sordu heyecanla.
Çıplak olduğu için güzel göğüsleri dik dik,bir hoş,yüzüme doğru uzamışlar ama o bunun far- kında bile değil,sadece ağzımdan çıkacak sözlere dikkat kesilmiş…
-Çünkü ev sanki beni boğuyordu,dedim,eve gidince yine ekşi suratlı karım durmadan bana
bir sürü sorular yağdıracak,kıskançlığı ile adeta beni boğacaktı.…O böyle yaptıkça da onu adeta özgürlüğümün ve yaşamımın önüne dikilen bir duvar gibi,engelleyici bir gardiyan gi- bi görüyor,varlığından rahatsız oluyor huzurum kaçıyordu.Ondan kurtulmak,onun olmadı- ğı bir ortamın özlemeni çekiyordum.
İyice doğrulup gözlerimin içine dik dik bakıyordu,göğüsleri yüzüme değdi değecek..Dayanamadım ve öpmeye başladım onları.
-Dur hele koca bebek,dedi,orasını bir daha anlat.
-Neresini?
-Hani dedin ya evi hapishane gibi görüyordum.
-Anlattım ya!
-Bir daha tüm detaylarıyla anlat.
Şaşırmıştım ama yine bir daha anlattım.
-Akşam olunca eve gideceğim gelmiyordu çünkü yukarıda anlattığım nedenlerle ev de o da beni adeta boğuyordu.Güzel giyinmekten,,duş alıp temiz olmaktan ve güzel bir koku sür- mek- ten bile korkar olmuştum…Hatta bana bol bol sarımsaklı soğanlı yemekler yedirerek sanki pis kokmamı istiyordu.Yemem diyince de deliriyordu.
-Peki neden?
-Çünkü her hareketimi bir kadın var o yüzden yapıyor diye düşünüyordu ve bu da beni itiyor adeta boğuyordu,zaten yorgun gelmişim eve bir de onun o hali beni bunaltıyor ve evden ka- çırtıyordu.Evden çıkınca da oh be dünya varmış derdim, çünkü o boğucu or- tamdan çıkınca rahat ve özgür oluyordum….
-Tamam,dedi Ayla,anladım ,hem de çok iyi anladım,Teşekkür ederim.
-Neyi anladın?diye sordum şaşırarak.
O beni duymuyordu bile,gözleri uzaklara dalmıştı.Bir süre öyle kaldıktan sonra gülümseyerek bana döndü ve,
-Sen çok iyi bir insansın,her güzelliği hak ettin.yaşanılan her şeyi …Harika bir şeyi öğrettin bana.,çok sağol…Harika! Vay be demek öyle? Vay be,vay be!....demek ki öyle oluyor?
Hiçbir şey anlamamıştım ama o andan itibaren o güzel kadının o güzel şen ve sevgi dolu ruhu sanki bedeninden ayrılıp uçup gitmişti..Geride ise hiç tanımadığım yabancı biri kalmıştı.
O gün onu götürürken bile yolda her zamanki hali de yoktu.Sus pus olmuştu birden.Nedenini
sordum.
-Biz kadınlar böyleyiz,dedi,hormonlar değiştikçe biz de değişiriz,biz bile kendimizi tanıyamı- yoruz ve o yüzden erkekler bize haklı olarak sizi anlayamıyoruz diyorlar
O gün soğuk bir şekilde vedalaşmıştık ve bir daha da evime gelmedi,hep yoğun ve işinin olduğunu söyleyerek mazeret belirtiyor ve gelmekten kaçınıyordu..Kasım ayıydı,bir gün beni aradı,İstanbul’a geldiğini söyledi..Serin bir gündü ve gittim buluştuk.Ceket pantolon giymiş ve sanki irileşmişti kalın giysilerini giyince.Yine de çok neşeli ve espri yapıyor hem benle hem de kendisiyle dalga geçiyordu.Deniz kenarında bir cafede oturuyorduk,en az altı bardak çay içti ve o arada teli çaldı.
-Selam aşkım! dedi yüzü gülerek ve beni adeta unutarak,şimdi İstanbul.dayım,akşamüzeri deniz otobüsü ile Yalova.ya dönerim.Hayır aşkım sen zahmet etme ben gelebilirim.Evet işimi bitirdim şimdi dinleniyorum.Tamam canım,deniz otobüs saatini bekliyorum …
Hiçbir şey demedim.Telefon konuşması bitince benim orada olduğumu yeni hatırlamış gibi,
-Affedersin,dedi biraz mahçup olarak,eşimdi…Barıştık da.Kusura bakma,fabrikanın hisseleri,
evler ve diğer tüm mallarımız onun üzerine kayıtlı,senle çok güzel günler yaşadım teşek- kür ederim,beni fazlasıyla hak eden bir erkeksin ama adam çok uyanık,ayrılırsam bana pek fazla bir şey kalmıyor.Barışmak zorunda kaldım.
-Peki o genç sevgilisine ne oldu? Hani ev tutmuştu,fabrikaya gidiyorum diye sabah beşlere kadar birlikte kaldığı genç kadın?
-Bitti galiba,artık sormuyorum…hani sen anlatmıştın ya,evi ona hapishaneye çevirmemek için pek sorup boğmuyorum,o da çok mutlu ben de…
-Anlıyorum,dedim sadece üzüntüyle karışık bir sesle.
Ne diyeceğimi şaşırmıştım,bir yerde onu ben ,verdiğim akılla kocasına dönmesine yardım etmiştim.İkinci şaşkınlığımı da o aracı kadın telefonda bana,
-Ayla şimdi çok mutlu,bir yerde intikamını da aldı ya,çok rahat!...diyince yaşadım.
r.yaman .22 şubat 2007.İst
[email protected]