- 763 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Takvim Yaprağıdır( Üçüncü Bölüm)
HAYATTA YÜRÜMEYE BAŞLADIM
İnsanoğlu ne tuhaf değil mi? Yaşamında hatırlamak istemediklerini beyninden hemen atıyor. Onu mutlu eden güzel şeylerle yaşamak istiyor. Ben de öyle yaptım. Yaşantımın belli bir bölümünü beynimden sildim yani bilgisayar diliyle resetledim.
Çok cesur bir kızdım, adımlarımı doğru atmayı, hakkımı aramayı,söz söylenecek yerde söylemeyi öğrenmiştim.Bana bunu yatılı okul hayatım öğretmişti. Bana ’’ben de varım bu hayatta’’ felsefesini hayata geçirmeyi kavratmıştı.
Tatil dönüşünde lojman hakkımı isteyecektim. Tek başına bekar bir bayan oturuyordu, kendisine benim de hakkım olduğunu söyledim.Umursamadı, ona süre tanıdım, eşya alıp geleceğimi söyledim. Beni Milli Eğitim Müdürlüğüne ’’seminerlere katılmıyor’’diye şikayet etmiş. O arada ben eşyalarımı ister istemez okulun içine koydum. Müfettişler gelip baktılar ki eşyalar okulda, ona beni lojmana almasını söylediler, o kabul etmeyince her ikimize üçer gün maaş kesimi cezası verdiler. Ben bu konuya hiç değer vermedim. Beni mutlu eden tarafı ise hakkımı aramam,sözümün arkasında durmamve kişiliğimi korumamdı.
Lojmana gitmedim,nasıl olsa o da cezasını almıştı.Köylüler beni çok seviyordu,beni hemen beş tane kız çocuğu olan bir ailenin yanına yerleştirdiler. İki kızı ben okutuyordum, sabah okula gidiyor, öğleyin dönüyorduk. Bence böylesi daha iyi olmuştu, onların hayatları içindeydim.
Köylü kızlarla öğleden sonra toplanır, güzel havalarda dağ yamacına giderdik. Onlara bazen kitap okurdum, onlar elişlerini yaparlardı. Ben de beş işile çorap örmeyi, boncuk oyası yapmayı öğrenmiştim.Onlara kendi hayatları hakkında karar vermeyi, evlenirken mutlaka resmi nikah istemelerini, kaçmadan evlenmenin önemini,sağlıkları için temizliğin önemini kısa bilgilerle öğrettim.
Yaz tatiline girmemize yakın, evlenecek kızların çeyizlerini gözden geçirdik. Artık tarla işleri onları bekliyordu, hep beraber patates çapası,vişne ağaçlarının badanasını yaptık ve okul tatile girdi. Onlara evleneceğimi ve gideceğimi söyleyemedim çünkü bu bir yaz boyu onlara eziyet olurdu.
O yaz evlendim.Eşim asker dönüşü olduğu için benim tayin olduğum yere gelecekti, öylede oldu.Onunla beraber; yine o ilin,bir ilçesinin, uzak bir köyüne verildik.İki öğretmenli bir köydü, birleştirilmiş sınıf sistemi vardı.Susuz, yolsuz ve elektriksiz bir yerdeydik ama Türkiye daha karanlık günlere gebe kalmış, sancılar içindeydi, kurtulmaya çalışıyordu ama ne yazık ki hiçbir ışık görünmüyordu. Parti kavgaları,gençlik kavgaları ve en acısı Kahramanmaraş olayları.
Okışı orada geçirmiştik, yazın bir bebeğimiz oldu adını’’Barış’’ koyduk dileğimiz heryerde barış olsundu