- 721 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ANA DİLİNDE BİR ŞÜKÜR(AŞK)
Durdu gözleri, derin derin nefes alıyordu..Sabahın loşluğu içinde kaldı bakışları.Çiçeklerin arasından fırlayıp,arsızca boy uzatan sarmaşıklar gibiydi sözleri..Etrafını saran kalabalığa aldırmadan, şakaklarındaki tozları savurup rüzgara meydan okurcasına koştu..
Baharın kokusuyla taptaze ışıklar, sokak lambasına kızgın kelebekler, toprağı doyuran minik yagmur damlaları, ve bir pazar yeri kalabalığıydı gözlerine serilenler..
Kentin neresinden geçtiğini bilmiyordu aslında.Bir gün öncesinde :_Kırmızı beyaz kareli masada,eski bir gramofon sesiyle,bir taburenin üzerinde hatırladığı son kadehin getirdiklerini yaşıyordu.Ve tabiki aklında :Onu yaka paça dışarı atan iki beyaz önlüklü adam vardı..başında deli eden bir ağrı .
/
Eğilip yol kenarındaki menekşelerle konuştu.
Dört mevsimi anlatan sözleri.
kimi zaman buğulanan gözleri.
Bazende şüpheli birkaç damla gözyaşı.
Hayalinde kuruyan çeşme gibi.
Çatlamış avuç içlerini ıslatacak bir aşkın olmayışı,
Ve kendi dogum gününü bile hatırlamadığından bahsetti.....
Mor menekşe onu soluksuzca dinliyordu sanki.Başını kaldırdığında güneşini kesen otobüsü gördü.Pala bıyıklı sürücü çıktı içinden pervasızca.Bir hışımla kalkıp dolandı çevresini otobüsün.Birden yolun karşısındaki çiçekçi dükkanı ilişti gözüne.Dükkanın önünü süpüren bi kız gördü,narin ellerini daldırıp tasa, sokağı suluyordu.Beline varan sarı saçları,minicik pembe dudakları,çekik çekik elâ gözleri,upuzun kirpikleri vardı...
Unuttu o an herşeyi.Alkolmüydü bunca başını döndüren,aşık mı olmuştu..!Önceleri anlamadı...Karşıya geçerken her bir adımda,kalp atışları hızlanıyor,elleri titriyordu.
Usulca yaklaşıp çıkardı ellerini ceplerinden.Mor menekşeleri işaret edip ,
_’onu istiyorum’ diyebildi.
Söylediği son söz bu oldu aslında.
Daha fazlasını yapamamıştı.
Onu hayata küstüren herşeyi Sıralıyordu beyni şimdi.Çiçeği aldı koşar adımlarla uzaklaştı oradan..
Güneş batmış,ay karanlığa kavuşmuştu,artan rüzgar daha bir çarpıyordu. tokatladığı her ağaç dalı,kızdırıyordu yapraklarını.isyanları duyuluyordu dalların alabildiğine hışırtılı.
Bayram yerine döndü pazar yeri o an...!Aşk ilk kez zamanında gelmişti.Hayata bağlayan sebep adına merhaba dedi yeniden..
’merhaba’..
Şehrin keşmekeş haline suskun,kan çanağına dönmüş gözleri kadar alevliydi adımları.Evlerin kapıları ardına kadar açıktı.Ne yana baksa ..bir sevda.Yağmurun elleri kadar hafifti yalnızlığı.İçini dolduran aşkın sarhoşluğuydu bu.. sokak ıslak , cadde ıslak,her pencereden bir ses dökülüyor,notalar saçılıyordu ıslak kaldırımlara.Aşkın ritmini mi arıyordu yoksa..!Aslında hiç tanımadığı bir sesti bu..
Neyseki başının ağrısı diner gibiydi.Dilinde kalbinin sesi.Sağ eli sol göğsünün üzerinde,
Sokağın sonuna doğru ilerledi.
Karanlık bastıkça,yağmur yağdıkça , üşüdükçe her çıkmaz sokağa küfrettikçe, hızlanıyordu adımları.Bütün Ankarayı yayan gezmişti sanki.Peki yorulmuş muydu.? Hayır..!
Sarı saçlı kızı düşündükçe:Bir romanın ölü sanılan kahramanı kadar hafifliyordu.
Caddeye vardığında yağmur dinmiş,koşuşan insanların telaşı bitmiş,pervazların altında bekleyenler çıkmış,yollarına koyulmuşlardı bile.
Ve işte bir otobüs’Sıhhıye / Ostim / Lalegül’ ...Hemen bindi tuttu evin yolunu.geldiğinde saat 10:00’ u vuruyordu.İlk defa kızmadı akreple yelkovana.Ve kız kardeşine bağırmadı kapıyı geç actı diye.Annesinin, elleri boş gelen oğluna hayretle bakışı kaçmadı gözünden Gazete kağıdına sarılmış,kahverengi şişeler yoktu nede olsa.Şaşkınlıgını gizleyemeyen ev halkı,herşeye ragmen soru sormaya korkuyordu.Ama, ana dilinden bir şükür geçmişti ki değmeyin mutluluguna...!
Anacığının elinden çatlamış soba kovasını aldı.Kömürlüğe doğru yürüdü ardından bakan şaşkın gözleri, görmüyordu.Vardığında oturmuş yere kömür tanelerini elleriyle tek tek
kovaya dolduğunu gören anne anladı herşeyi..Bu ne büyük bir huzurdu...
Camdaki çiçeklerle konuşdu sonra,adını sordu sarı saçlı kızın--
_’Size yakın’ dedi
_’Ne olur söyleyin...!’
Tüllerini savurdu akşam sefasının .Pempe pempe küpelerini sevdi.Yorgunluğa yenik düşen gözleri kapanıyordu artık.Hemen yattı.Sabah kalktıgında içine dolan huzurun kurbanı olup
Tuttu yolunu çicekçinin .Bir süre hergün aynı saatte.Aynı ses tonuyla.Aynı heyecanla
Bir mor menekşe alıp kayboluyordu.Eve her geldiginde,bir çicekle karşılaşan annenin Anladığını belli etmeden duâlarında bir sefaat..
’Şükür Yarabbi oğlumun gönlüne koyduğun AŞK için’