Kırk yalan çeşmesi
..................Bir zamanlar şırıl şırıl akarmış bu çeşme.Yoldan gelip geçenler,Çeşme çevresine pikniğe gelenler.Bu suyun tadını bilipte evinde de içmek isteyenler içer,kaplarınıda dodururmuş.Çanağından geyikler,kuşlar arılar su içermiş.Önünde eskiden beş-on kadar da kavak varmış.Rüzgar şarkılarını kavak dallarında söyler herkes dinlermiş.Yazın buz gibi soğuk,kışın da çanağın üzerinde donan buzun altından ılık bir can gibi akarmış bu çeşme.
...................Çeşmenin daimileriden biri Seher.Çeşmenin ne zaman yapıldığını bilmez.Ömrünün çoğunu bu çeşmenin başında geçirmiş.Beli incecik.Boyu uzun saçları beline inen iki örgü.Yay gibi kaşlarının altında iri kestane gibi gözler,Burnunun ucu kalkık ve altında küçüçük gül dudaklar.Çeşmenin önünde salınıp bekler hep.Çeşme kurumuş ama Seher hala bekler.Aç,susuz olsada bekler.Umudunun gözünde söndüğü besbelli,yine de bekler.Hiç yüzünün kırıştığını bilmeden.
....................Çeşmenin yanından geçen yolun ucunda kıraç bir köy var.Ekinleri bazı biter bazı bitmez.Köy ayağında bir derecik.Yılda birkaç gün akar.Çoğu zamanda kuru toprağı rüzgarda tozar.Tozlar köyün içine hem konar hem göçer.Köyün içinde kocaman bir dut ağacı.Ben bu dut ağacının altında dinledim kırk yalan çeşmesinin öyküsünü.
.................... Seher onyedisinde saçları rüzgarda,Yüreği göğsünde çırpınır dururmuş.
Sabah gider çeşmeye,öğlen gider,akşam gidermiş.Yasak demişler,ayıp demişler kimse engel olamamış.Anası onu evin direğine bağlamış.Seher yine kurtulmuş bağlarından yine çeşmeye koşmuş.Neden mi ? Rüyasında görmüş sevgilisi gelecekmiş.Çeşme başında ondan bir tas su isteyecekmiş.Dört yıl boyunca üç öğün çeşme başında beklemiş.Giderken koşa koşa gidermiş;yel gibi.Herkes lakap takmış adı Seher yeli olmuş.Dönerken çeşmeden boynunu büker utanarak geçermiş dutun gölgesinin ta uzağından.
......................Dört yıl sonra Seheryeli sevinçle dönmüş evine.Saç örgülerinin ucunu kıvırarak,sanki şarkı mırıldanıyor gibi.Sonra anasından öğrenmiş herkes.O gün oğlan çeşmeye gelmiş.Rüyasında gördüğü oğlan.Hem soluklanıp atını sulamış, hemde bir tas su istemiş o nun güzel ellerinden.Aralıksız kırk gün gelmiş.Saçlarına,gözlerine vurulmuş kızın.
Bakışları sanki zümrütten süzülmüş.Elleri ve dudakları titrermiş kızın güzelliğinden.Her gün çeşmenin başında daha fazla kalmaya başlamış.Birbirlerine de alışır olmuşlar.Adını sormuş kıza; "Seher Yeli "demiş kızcağız."Senin adın ne "demiş.O da adının "Celal" olduğunu söylemiş.
......................Kırk günün muhabbeti dillere destan.Kırkıncı günden sonra yalan söylemeye başlamış celal oğlan.Her gün bir yalan ve hergün çeşmenin suyu biraz daha azalmış.Seher bunun çabuk farkına varmış."Celal !"demiş."Yalan söylediğini biliyorum" ve söze devam etmiş."Bu gidişle çeşmenin suyu tükenecek.Bu güzel aşkımız da bitecek"
......................Celal gerçeği söylese Seher’i kaybedeceğini biliyormuş.Yalana devam etmiş.Tam otuz dokuzuncu yalanda çeşme sadece damla damla akabiliyormuş.Seher Yalancıya vurulmuş bile bile.Gönül bu kaptırmış kendini.Deli gönül söz dinlermi ?Atılmış celalin boynuna ve uzatmış dudaklarını.Bu öpücük o kadar tatlıymışki epey zaman kendilerine gelememişler.Geldiklerinde de olanlar olmuş.Çeşme kurumuş.Seher’in aklı başına gelmiş.Birden Celal Düşmanları Kavruk Hamdi’nin oğlu Kör Ömer oluvermiş.Kör Ömer se onun hiç sevmediği adam.
.......................Aklını yitirmiş zavallı.Köylü artık Seher yeli demez olmuşlar.Adı kalmış Deli Seher.Kırk yalan çeşmesi artık kupkuru.Deli Seher gelmiş ellisine.Otuzüç yıldır Deli Seher bekler.Ne sevdiği Celal gelir,ne de çeşme akar.Kör Ömer su getirmiş köyün ortasında dudun dibinde akar.Deli Seher ne gelir dudun dibine ne bakar.