Altı Numaralı Koltuk Arkadaşım..!
Uykusuz gecen gecenin arkasında yoğun ve yorucu bir yolculuk var Ankara’ya..
Afyona yaklaşıyoruz..
Başımda Nemrut’un sivri sineğinin yaptığı ağrı var ki, nasıl bir ağrı, tarifi zor..
Gözlerimi yumdum hafifler belki diye..
Ne mümkün, gittikçe daha da artıyor ..
Homurdayan yanardağ lavları gibi başıma vuruyor da vuruyor ..
Otobüsün penceresine vuran damlaların sesiyle açtım gözlerimi..
Rahmet yağıyor..
Yağmur yağıyor sağanak sağanak dışarıda…
Yıkıyor, pırıl pırıl, tertemiz tabiat..
Yunup yıkanıyor..
Rabbimin Kuddus İsminin tecellisini Kainatın üzerinde, bir kez daha görmeyen gözlere gösteriyordu..
Bakında görün diye..
İnsanoğlu, insanlarımız ne kadar dertli, tasalı..
Yanımda altı numarada oturan koltuk arkadaşım Hatice Teyze özür dileye dileye, çok konuştum diye diye kısacık yolculukta bir ömür hikayesini anlatıvermişti bisolukta..
Bimecal düşmüş hayat hikayesinin hangisini anlatayım ki..
Kara toprağa verdiği, altı evladının bitmeyen acısını mı..?
Başından geçtiği mutsuz iki evliliği mi..?
Yapmak isteyipte yapamadığı ideallerini mi..?
Hayatın, insanların zorluklarına karşı gösterdiği sabrını mı..?
Neler, neler..!!
Dışarıda yağmur devam ediyor..
Aklıma Mustafa Yıldız Doğan’ın ‘’ Ankara’da yağmur var ‘’ ezgisi geldi..
Bu satırları yazarken neler yazıyorsun demişti..
Yaşadıklarım, gördüklerim, hissettiklerim bunları yazıyorum işte demiştim..
Hatice teyzem bir şeyler mırıldandı..
Kulağıma öyle tatlı geldi ki..
Hemen yeniden tekrarlar mısın, yazacağım dedim..
Başladı:
Bir mektup yazdım mavi boyadan..
Garip kuşlar gibi çıktım yuvadan..
Gurban olduğum Allah sen kaldır bu hasretliği aradan..
Ne kadar inçe, latif, kadifemsi duygular bunlar Hatiçe Teyze dedim..
Dinleyen birisi olunca,acılı, sancılı, dolu yürek boşalıveriyor..
Sadırdan satırlara neler neler, nakış nakış nakşediliyor..
Müthiş bir duygu bu inanın..
Paylaşmanın esrarı yeniden bir kez daha ortay çıkıvermişti bu kısacık yolculukta..
Şimdi yürek seslenişini tamamen Hatice Teyzeme bırakıyorum..
Hatice Teyzemin Sadırından Satırlara...!
Ekin oldum tarlanızda biçildim..
Bir gül oldum bağınızda açıldım..
Hasta oldum içinizden seçildim..
Kaderim böyleymiş kime ne diyeyim..!
Otobüse bindim ağrıdı başım..
Sırayla kesildi ekmeğim aşım..
Yok muydu benim çifte gardaşım..
Eğirdir hastanesinde garip kalmışım..
Hastanenin önü kayalık, taşlık..
Kantin pahalı yetmiyor harçlı..
Hastanede geçti benim gençlik..
Kaderim karaymış ben nedeyim..
Hastanenin kapısı dardır geçilmez..
Ameliyat masasından kalkıp kaçılmaz..
Yaşım gençtir doktor beyler kefen biçilmez..
Kaderim kara imiş kime ne diyeyim..
Balkona çıktım soğukmuş..
İki film çektirdim derdim çokmuş..
Doktora söyledim derman yoğumuş..
Dermansız derdime doktor neylesin ..
Trene bindim dönüyor teker..
Eğirdir yolları çok uzun çeker..
Gurbette yavrularım boynun büker..
Kaderim böyleymiş kime ne diyeyim..
Kalbime yazmışım, unutmamışım..
Bunlar unutulmayanlardan bir demet dedi Hatice Teyzecim..
( herkese derdimi dökmem ama siz herkes değilsiniz..! )
Ve devam etti Hatice Teyzem:
Derin kuyuya attılar urganı..
Üstüme verdiler hastane yorganı..
Bu yılda bensiz yapın yavrularım bayramı..
Kaderim böyleymiş kime ne diyeyim..
İşte böyle bazen okur okur ağlarım..
Özdilek tesislerine gelivermişiz hoş sohbetle..
Telefon numaramı istedi, kaydediverdim numaramı..
Birde çaldırdım kendi numarasını da ben kaydedeyim diye..
Afyon otogarında Hatice Teyzemle elini öperek, sarılarak vedalaştık..
Neden suskunsun sorusunu soranlara yine diyeceğim cevap aynı..
’ Anlamak, anlamlandırmak, onlarla beraber yaşamak için..’
’ Bir avuç GüL sunabilmek için..’
Konuşmaya ihtiyaç duyanların dinleyiciye hem de samimi dinleyiciye gerçekten çok ihtiyaçları var..!
Bunu bir kez daha yaşadım..
Zonklayan baş ağrıma rağmen böyle güzel bir insanla tanışıp hasbihal edebildiğim için kendimi çok bahtiyar saydım..
Değmen benim gamlı yaslı gönlüme fon müziği ile Ankara’ya girdik..
Yüreğime, ruhuma öyle hitap ediyordu ki ezgi..!
Ve Ankara’da yağmur var..
Yağmur yağıyor çisil çisil..
Yağsa yüreğime de..
Yağsa gözlerime de..
Çisil çisil..!!
@granur
20 eylül 2008-Isparta-Ankara Yolunda-15.15
YORUMLAR
granur
Uzun bir aradan sonra cevap yazdığım için öncelikle özür diliyorum..
Sık giremediğim için cevaplarda vaktinde olmuyor maalesef..:(
Anadolu insanım bie başkadır nerde olusa olsun samimiyeti hemen bellidir birde samimi bir dinleyici buldumu değme keyfine ne acılar ne kederler ne güzellikler dökülüverir yüreğinden yüreklere, sadırdan satırlara..
Bende gönülden teşekkür ediyorum..
Dua ve sevgiyle kalın..
Selametle..!
"Neden suskunsun sorusunu soranlara yine diyeceğim cevap aynı..
‘’ Anlamak, anlamlandırmak, onlarla beraber yaşamak için..’’
Konuşmaya ihtiyaç duyanların dinleyiciye hem de samimi dinleyiciye gerçekten çok ihtiyaçları var..!
Bunu bir kez daha yaşadım..
Zonklayan baş ağrıma rağmen böyle güzel bir insanla tanışıp hasbihal edebildiğim için kendimi bahtiyar sayıyorum..
Değmen benim gamlı yaslı gönlüme fon müziği ile Ankara’ya girdik..
Yüreğime, ruhuma öyle hitap ediyordu ki ezgi..!
Ve Ankara’da yağmur var..
Yağmur yağıyor çisil çisil..
Yağsa yüreğime de..
Yağsa gözlerime de..
Çisil çisil..!!"
....
çok çok güzel... ne kadar güzel duygular... buradan hissettim can...
yagmur huzur verir hep ruhuma... berekettir... bütün kainatta Rahmet yagiyor.. toprak kokusu.. hele birde günes varsa..
....
fakat niçin "alti" numarali koltuk.. niçin "alti" evlat.. sadece merak..? anlamak.. anlamdirmak için :))
yazan kalemin daim olsun @granur..
sevgi ve saygilarimi gönderiyorum hemen buradan...
........
granur
Uzunca bir aradan sonra güzel yorumuna dönmek nasip oldu..
Vaktinde cevap yazamadığım için kusura kama lütfen affola emiii..;)
Bilmem ki nedir hikmeti 6 ların..?!
Vardır mutlaka göremediğklerimiz, yaratılışta hiç bir şey başı boş yaratılmadığından bunda da vardır kesin bir güzellik bir hikmet amma onu görebilecek gönül gözü lazım o da bende yok maalesef..:(
bende hemen alıverdim sevgini ve saygımıda seriverdim toprak misali sevginin altına..:)
Özlendinnnnnnnnnnnnnnnnnn..
Dua ve sevgiyle kal..
Selametle..!