- 2233 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
BAĞIMSIZLIK ÜZERİNE
Bir ülkenin bağımsız olması ne demektir ve bağımsızlık nasıl bir şeydir ?Tarife girmeden önce, şunu bilmekte yarar vardır ki, herkes bağımsızlığı arzu eder ; halkının, ülkesinin bağımsızlığı için her türlü fedakârlığı yapar. Ne kanlar dökülür, ne canlar yitirilir, ne ocaklar söner, ne kadınlar eşsiz, ne çocuklar babasız,nice anne – babalar evlâtsız kalır bağımsızlık uğruna..
Günümüzde, ülke sınırlarımız dahilinde, Kürt asıllı vatandaşlarımızın bir çoğu da bu
sevdanın peşindeler. Bu uğurda çok canlar yaktılar, çok canlar da yitirdiler. Ülkemiz ekonomisinin bu yüzden uğradığı büyük kayıpların da hem sorumlusu hem de mağduru oldular.
Bizler bağımsız olmadığımız günleri hatırlamıyoruz bile. ‘’ Türk esaret altında yaşa
maz ! ‘’. Gurur duyarız bununla. Koskoca bir İmparatorluğun mirasçılarıyız. Peki ne durumdayız ? Kendi dilimizi konuşabiliyor, kendi bayrağımızı dalgalandırabiliyor, dinimizi – inancımızı koruyabiliyoruz. Bunlar da elbette çok güzel..
Peki bağımsızlığımızın bize kazandırdıkları neler ? Ülkemizi gerçekten bizim seçtiğimiz yöneticiler mi yönetiyor ? Ülke kaynakları ve imkânları hepimizin ortak çıkarları için adilce kullanılabiliyor mu ? Sıkıntı ve refahı eşit olarak hakça paylaşabiliyor muyuz ? Gelişmişlik, millî gelirden alınan pay eşit mi ? Sağlık ve eğitim hizmetlerinden, iç güvenlik ve hukuk sisteminden adilce , eşit olarak yararlanabiliyor muyuz ? Ülkemiz dünyadaki sayılı gelişmiş ekonomilerden biri olarak kabul ediliyor. Peki , ne kadarımız açlık ve yoksulluk sınırının üzerinde yaşıyoruz ?
Saymakla biter mi sizce ? Şunu açıkça söyleyebilirim ki ; bağımsızlığımızın gerçek kaymağını hâkim bir azınlık sınıf paylaşıyor. Geri kalanı ise, bağımsız olmayan ülke halkları neyse, o durumda. Hatta bazılarınınkinden daha kötü. Yakın zamana kadar ‘’ demir perde ülkeleri ‘’ dediğimiz, Sovyetler’in peyki olan ülkelerde bile, en azından eğitim ve sağlık hizmetleri herkese eşit ve ücretsiz sağlanıyordu. Oysa çok bağımsız ülkemizin
insanları, otuz yıl çalışıp, sigorta primi ödedikleri halde, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamıyor, sürünüyorlar.
Sonuç olarak ; bağımsızlık günümüzde hiç de özenilecek bir şey değil. ‘’ Bağımsız Kürdistan ‘’ diye bir devlet kazara kurulabilmiş olsa bile, onun da kaymağını hâkim bir sınıf yiyecek, çoğunluk bizim gibi sürünmeye devam edecektir. Örgütte öyle değil mi ? Kuzey Irak’ta başka türlü mü ?
En doğru olanı, ezilen sömürülen insanların, yiyici hâkim sınıflara karşı birlikte mücadele etmeleri, mevcut ülke içinde demokrasinin, adaletin, eşitliğin, insan haklarının tam yerleşmesini sağlamalarıdır. Hâkim sınıf diye bir şey kalmayıncaya kadar mücadele devam etmelidir.Tam demokrasi işlediğinde zaten özgürlükler de işleyecektir. Herkes anadilini de konuşabilecek, dinini – inancını ya da inançsızlığını yaşayabilecektir. Dünya bir taraftan globalleşmeye çalışırken, aynını savunan bazı ülkelerin, diğer taraftan bazılarını bağımsızlık gazına getirmeleri de oldukça manidar değil midir ? Bir taraftan birleşelim diyenler, diğer taraftan – özellikle Kürtlere – ayrılın diyorlarsa, bu onların ne kadar art niyetli olduklarını gösterir.
Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti oluşturulabilirse eğer, Kürt kökenli, Lâz vb. kökenli tüm vatandaşlar bu ülkede varlık ve huzur içinde yaşayabilirler. Ezilen insanların mücadelesi, ayrılık üzerine değil, birlik üzerine olmalı. Ezenlere, sömürenlere, yiyenlere karşı birlik olunmalı. Hâkim sınıfın hâkimiyetine son verilmedikçe, ezilmekten, sömürülmekten, sürünmekten kurtulamayız….
Fikret TEZAL - 9 EKİM 2009
YORUMLAR
efendim konu yine bir ayırımcılık hevesine kapılmış kimliklerin heyecanında bastılırıldı!
bir toplum içerisinde her görüşün yer bulabildiği ülkedenmi bahsediyoruz?
yoksa her görüşün kesinlikle kabul edilmesi zorunluluğundanmı?
tarihi boyunca bir devlet olamamanın sancılarını bugünkü türkiye cumhuriyeti devletinden hınç ve kinle yıkarak yakarak öldürerek çıkartmayı hayal edenleri tarih bakınız ne durumlara sokmuş?
kimse bir millete gelin sizi kullanalım sömürelim demez derse bunun adı işgalle eşdeğerdir.
bu günkü evrensel düşüncelerin insan haklarının gelişmiş olma prensibiyle yakından ilişkisi varsa bu demek değildirki önce parçala sonra bütünleştir!!!
tabi hem nalına hem mıhına çalışan iktidarların düşündüğü çıkarlarıdır.
kimbilir belkide AKP hükümetinin derdi ülkeyi bölüp parçalamak kalan kısmıylada bir din devleti kurmaktır!!!
saygılarımla.
oğuz gölçik yazar...
Değerli arkadaşlar ; ilginiz ve yorumlarınuız için hepinize yürekten teşekkürler.
Benim adım Fikret. Annem - babam öyle koymuşlar. Bu ülkenin hâkim sınıfı tarafından harcanmış, ezilmiş, sömürülmüş insanlarından biriyim. Biri çıkıp da adımı değiştirmeme , soy adımı değiştirmeme izin verse ne olur. Ben yine de açlık sınırının altında yaşayan ve çok yakında borçlarından dolayı hapse atılacak biriyim. İster sarıya bıyanayım ister kırmızıya, hiç bir şey değişmeyecek.
Takıntılar devam ettikçe, bu sömürü düzeni böyle gider işte.
"Bu ülkenin adı bu durumda TÜRKİYE CUMHURİYETİ olmamalı, Buradan başlayabilirsiniz mesela...
ANADOLU diyebilirsiniz mesela...
KÜRT & TÜRK ayrımcılığını kaldırıp BÜYÜK MİLLET diyebilirsiniz mesela...
Lakin TÜRKİYE diyemezsiniz..."
Bunlar gibi haddini bilmezler bu gücü malum hükümet ve açılımdan alıyorlar galiba bu ne cüret...
Alın size açılımın faydaları daha şimdiden!!!
Sayın Tezal...Yazınızda her zamanki bildik uslüp hakim...Görüşlerinizin bir çoğuna katılıyorum. Ama Hicret&Vuslat adlı vatandaşa nasıl müdahale edilmez onu anlayamadım. Bence bazıları çok yüz aldı. Astar istemeye başladı...Bakınız memleketin adını bile kabul etmiyorlar. Hani birileri başörtülülere Arabistana İrana gidin diyordu. Bu zatlara Kuzay Iraka gidin diyen yok mu...Bu sözler kabul mü yani....Bence hevesliler şanslarını fazla zorlamasın....Bu Kürt hakları saçmalıkları yüzünden aylardır siteye girmiyorum. Gına geldi artık. Beni onların ezildiğine, onlara ayrımcılık yapıldığına kimse inandıramaz. Ben şahidim ya... Ben şahidim bir çok şeye... Herkes kadar hakka sahipler ve kullanıyorlar. Kocaelide Toki dairelerinin yarıdan fazlasına Kürtler sahip. Batıdan biri tuncelide Tokiye girsin bakalım neler oluyor. Bizim belediye Kürt dolu. Hadi bir yiğitte çıksn da Diyarbakır belediyesine işçi olarak girsin bakalım. Diyarbakır ki bildiğin köy...Büyükşehir yapmış devlet.Türkiyenin bir çok gelişmiş kenti büyükşehir olamamışken...
gelde saygı duy bu görüşlere " Bu ülkenin adı bu durumda TÜRKİYE CUMHURİYETİ olmamalı, Buradan başlayabilirsiniz mesela...
ANADOLU diyebilirsiniz mesela...
KÜRT & TÜRK ayrımcılığını kaldırıp BÜYÜK MİLLET diyebilirsiniz mesela...
Lakin TÜRKİYE diyemezsiniz" lafa bak ya...Yok yok...Bu millet doymaz...Allah doyursun...
Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti oluşturulabilirse eğer, Kürt kökenli, Lâz vb. kökenli tüm vatandaşlar bu ülkede varlık ve huzur içinde yaşayabilirler...
Demişsiniz,
Bu ülkenin adı bu durumda TÜRKİYE CUMHURİYETİ olmamalı, Buradan başlayabilirsiniz mesela...
ANADOLU diyebilirsiniz mesela...
KÜRT & TÜRK ayrımcılığını kaldırıp BÜYÜK MİLLET diyebilirsiniz mesela...
Lakin TÜRKİYE diyemezsiniz..
Saygılarımla...
Fikret TEZEL
Sizin zihniyetiniz devam ettikçe ağaların, aşiretlerin, diktatörlerin sömürüsü de devam edcektir böylece. Hep işiniz ayrımcılık. İşte o ayrımcılık böldü Türkiye solunu ve devrimci güçleri. O ayrımcılık yüzündendir ülkenin başından sömürücülerin eksik olmamaları.
İyi sömürülmeler size...
merhaba.
milletlerin bağımsızlıklarını ölçen bir alet yoktur tabiiki.
bağımsızlık kök hücre gibidir!
netice olarak o millet hangi koşullarda yaşarsa yaşasın hangi zorluklarla mücadele ederse etsin.
sonuçta kendi bağımsızlığını oluşturacak köklere sahipse bunu yeniden var edecektir.
iki bin yıllık bir devletçilik geleneğinden gelen ülkemiz insanı bu nedenledirki hürriyetine bağlı ve düşkündür.
bağımsızlık sözü yeni doktrinleşmelerin önünü açar gibi görünsede merkezi sistemlerin insanları hergün biraz daha bağımsızlıktan kopardıkları bir gerçektir.
bağımsızlıktan ne anladığımız gerçeği örnek yazıdaki gibi kısırlaştırılsada bir aşiret anlamındaki topluluktan ileri gidemeyenlerin hayal çizgisidir kendilerine taktıkları isim.
öncelikle bağımsız olma kriterleri ve yerine getirilemeyen sayın yorumculardan birinin değindiği üzre aksaklıkların bağımsızlığı rencide ettiğidir.
tabi biz buna bağımsızlığımız tehlike altında diyoruz.
bağımsızlık milletlerin geleneklerinde ve varoluş felsefelerinin içinde doğar büyür ama ölmez.
saygılarımla.
oğuz gölçik yazar...
Benim yaşadığım coğrafyada ağa diye bir kimse yoktur herkes kendi ağası paşasıdır.Onun için ağalık nasıl olur datmadım.
Yanlız çalıştığım bir kaç yerde gördüm ağaları beş altı köyün sahibidirler topraklar onundur hatta oralarda yaşayan halkında onun emrinde o halk üzerinde söz sahibi olduğunu biliyorum.
Devletin kanunları başkentdedir köyde ağanın kanunları geçer orda mahkeme beş dakikada sonuçlanır uzun sürmez şahitlerde ağanın yalakalarıdır.
Halkın ihtiyaçlarını karşılarlar bir parça yeri olanlara bol bol pborç para verirler ,önemli değil elin bollaşınca ödersin derler sonra umulmadık bir anda parayı ver diye tepelerine binerler. ağanın lafı kanundur o ne derse o olur kimse ağaya gözünün üstünde kaşın var diyemez ağa sıkıştırdığı köylüye ya karıyı ya parayı der ve o köylünün elindeki toprağıda alır .Bütün köylüler eşşek gibi çalışır hasat zamanı malın onda dokuzu ağanındır onda biri köylünün.köylü karısının koynuna ağanın izniyle girer ,köylü çocuğunu ağanın izniyle okula gönderir veya göndermez
ağanın izni olmadan erke çocuklar sünnet edilemez
Hülasa bütün köylüler ağanın eline bakar hepsinin ağanın kasasında borç senedi vardır kimse kıbırdayamaz ağa ne verirse onu yerler ve canlı kalmaya çalışırlar.
Şimdi Türk halkıda böyle halkın yüzde sekseni borçlu kimsenin konuşacak gücü yok bu ülkede medya patronu konuşamıyorsa ben nasıl konuşacağım..
Sayın TEZAL yazınızın sonuç bölümünde olmamız gereken gibi nasıl olunur hiç fikrim yok bu insanlar nasıl bir araya gelir onuda bilmiyorum..
Tek bildiğim bu insanların tümünü ot biçer gibi biçip yeniden yeşermesini sağlamak belki o zaman bazı sistemleri yeniden yaşayarak alışırız .Ağaç yaşken eğilir misali......
On sene önce benim gibi maaşla geçinen bazı insanları tanıyorum şimdi çok zenginler bir iki seçimde x partinin seçim çalışmalarında yağcılık yaptıklarını biliyorum.....
...........................Teşekkürler Sayın TEZAL....
Bu gün gazetelerde bir yazı vardı. Orta sayfa yazısı olduğu için çok fazla dikkat çekmiyordu.
Bir istatsitik yapılmış. Tüm bankalardan bilgi istenmiş. "Ülkede kaç kişinin Bankada ne kadar parası var" diye.
Bilgiler teker teker gelmiş ve ortaya çıkan gerçek bildiğimiz ama kabul etilmeyen gerçek olmuş.
75 milyonluk ülkede 29 bin kişi eski para ile trilyoner, 68 milyon kişinin 10 liranın altında parası var ( yani bankada beş kuşruş parası yok"
Şimdi soruyorum Fikret bey 68 milyon insanın,29 bin kişinin vermiş olduğu karralar doğrultusunbda yaşadığ bir ülkede, özgürlük ve bağımsızlıktan söz etmek mümkün mü? Bu ekenomik yönü. diyebilirsiniz.
Ama şu sözü hiç unutmam. "Eğer bir ülkede yaşayan insanları sağır, dilsiz ve kör yapmak istiyorsanız önce fakirleştireceksiniz, sonra kıdım kıdım verip köleleştireceksiniz"
İşte bizim durumumuz bu. Düzelir miyiz? Hiç sanmıyorum inanın.
Güzedi yazınız. Saygılar yüreğinize