"Devlet Dersinde Öldürüldü"
"yalnız bir ufak kusuru
var bu bombanın
oyuncağı bırakıyor
çocuğu götürüyor
o kadar olacak artık,hoş görün
neye yarar yoksa
bunca teknik gelişme
bir çocuğu bile
öldürmedikten sonra"der İsmail Uyaroğlu bir şiirinde. İnsan sormadan edemiyor;acaba Ceylan’ın oyuncakları var mıydı? Sonuçta 12 yaşında koyun otlatmaya giden bir çoban kız çocuğuydu. Ben de onun çocukluğuna benzer bir çocukluk geçirdim. Bizim oyuncaklarımız çamur ve taştı.
Geçen hafta TARAF gazetesinin manşetinde bir haber vardı. 12 yaşındaki Lice’li Ceylan Önkol’un karakoldan atılan havan mı yoksa roket mi olduğu belli olmayan bir silahla paramparça olduğu. Havan mı yoksa roket olduğu belli değildi çünkü savcı ve karakol yetkilileri olay yerine gidip incelemelerde bulıunmamışlardı. İmamın eline bir kamera verip yollamışlardı sebep ise "can güvenliğiymiş". Oysa o köyün çevresinde üç tane karakol varmış. TARAF işin peşini bırakmadı diğer medya yine sustu,ertesi gün de gazetenin manşetindeydi. Diğer günde medya sustu,TARAF yine manşet attı, ve Ahmet Altan çileden çıktı;"Susacak mısınız" diye bir yazı yazdı. Yine medya sustu taa genelkurmay bilgilendirme toplantısına kadar, genelkurmay sözcüsü konu hakkında konuştuktan sonra medya yer verdi bu cinayete. Tabii burda TARAF gazetesinin üstün gazetcilik başarısının çok büyük payı vardı. Cinayet işlendikten iki hafta geçtiği halde gazete hep cinayeti en ön sayfasında veriyor.
Neden bir gazete dışında kimse bu konuyu göndeme getirmedi? Bunun cevabı çok net:Ölen bir Kürttü,çünkü en iyi Kürt ölü Kürttür. Bir Kürt bu dünyada eksilmiş ne önemi var ki. Yaş olarak büyük olmasına bile gerek yok,hem zaten hangi yaşta olursa olsun;Ceylan bir Kürttü. Şimdi olayın başka bir boyutuna geçelim,PKK Ceylan’ın ölümünden sonra ateşkesi uzatmayacaklarını ilan etti. Ve ortalık karıştı. 2004 yılında da 14 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın 15 kurşunla öldürülmesinden sonra örgüt ateşkesi sona erdirmişti. şu soruyu sormadan edemeyeceğim;bazı kesimler bilerek mi örgütü işin içine çekiyorlar. Ortamın durulması demek ki o kesimin hoşuna gitmiyor ve o kesim ülkenin en önemli kurumunda görev yapıyorlar.
Bazı arkadaşlarımız bu sitede Kürt diye bir halkın olmadığını aslında Kürtlerin "Türk" olduklarını yazıp çiziyorlar. Oysa ceylan o iri gözlerini açıp bize şunu diyor:"Ben Kürt olduğum için öldürürldüm,eğer ben Türk olsaydım,ya da batıda bir ilde olsaydım,bu kadar sessiz mi kalınacaktı? Ben Kürt olmazsam bile ’ÖTEKİ’yim"diyor.
Açılım sürecine muhalefet edenler neden bu konuyu hiç göndeme getirmediler. Mesala bir muhalefet partisi lideri,bu topraklara barış gelmesi halinde dağa çıkacaklarını söyledi,Ahmet Altan o muhteşem yazısında şöyle bir soru sormuştu ona:" Bir çocuğa bile sahip çıkamıyorsun, dağa çıkıp ne yapacaksın?" Sahip çıkmıyorlardı çünkü asker öldürmüştü,Allah korusun asker ülkeye bir ayar çeker de onlar da gümbürtüye giderlerdi. 12 yaşındaki bir kız çocuğu için bu değer mi hem de bir Kürt için?
Roj Tv kızın görüntülerini yayınlamıştı. Tek kelime ile korkunçtu. İnsanlar çalılıkların üzerinden Ceylan’ın vucuduna ait parçalar topluyordu ve annesi oturmuş paramparça cesedin yanına Kürtçe ağıt yakıyordu. Kürtçe acının dilidir,Kürtçe hüznün dilidir,Kürtçe isyanın dilidir,bu yüzden Kürtçe ağıtlar insanın içini parçalıyor. Annesi TARAF’a söylediği şu cümle bile her şeyi anlatıyor:"Kızım bana makarna yapmamı söyledi,koyunları getirdiğinde oturup o çok sevdiği makarnayı yiyecekti. Sonra patlamayla dışarı fırladığımda kızımın parçalarını etekliğimde topladım". Bunun üzerine söylenecek bir söz var mı.
Şimdi samimiyet zamanı,şimdi elini taşın altına koyma zamanı,şimdi kimseyi ötekileştirmeden bu cinayeti protesto vakti. Çünkü bugün Ceylanın başına gelen yarın bizim başımıza gelmeyeceği ne malum. İnternet üzerinde yapılan bir imza kampanyası var, tepkisiz kalmak istemeyenler Ceylan Önkol için bir imza atablirler. site : yesilgazete.org/2009/10/06/ceylan-onkol-icin-imza-kampanyasi/[email protected].
Ekşi sözlükte bir arkadaişın deyimiyle:"bombaların yerden kopardığı çiçekler yerine , çocukların çiçekleri kopardığı bir türkiye için ben de varım." diyen herkese açıktır site.
YORUMLAR
Kalktım baktım yol düzüne
Doyamadım yar yüzüne
Çocukların sebep oldu
inanmadın dost sözüne
Aman kızım nazlı kızım Yaralarım azdı kızım
Ben söyleyip yazdım kızım
Dağ başına çadır kurdum
Esen yelden hile duydum
Kızıım bahçemde ölmüş
Haberini yeni duydum
Aman kızım nazlı kızım Yaralarım azdı kızım
Ben söyleyip yazdım kızım
Felek sana dert yanarım
Evimde kızım ararım
Uzun sözün kısası bu
Bu dünyada çok yanarım
Aman kızım nazlı kızım Yaralarım azdı kızım
Ben söyleyip yazdım kızım
Duvarımda resmin kaldı
Felek pençesini çaldı
Ben feleğe ne diyeyim
Nazlı kızımı aldı
Aman kızım nazlı kızım Yaralarım azdı kızım
Ben söyleyip yazdım kızım
Dağ başında kara bir taş
Kızım mı çağırdı kardaş
Gel gel dedim, sen gelmedin
:((( ne denir ki dost, ne denir?
Uçan Süpürge Haber Merkezi
5/10/2009
Adalet bakanlığı, başbakanlık, içişleri bakanlığı, genelkurmay başkanlığı ve basına gönderilecek olan açıklamaya imza atmak için [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz.
İmza kampanyası için hazırlanan açıklama ise şöyle:
“28 Eylül 2009 tarihinde Lice'nin Şenlik köyü Aşağı Hambak mecrasında koyun otlatan kız çocuğu Ceylan Özkol'un acı dolu, korkunç ölümünü öğrenmiş bulunmaktayız. Ceylan'ın ailesinin feryadı hala kulaklarımızda çınlamaktır. Ceylan'ın bir havan mermisi ile öldürüldüğü söyleniyor. O havan mermisini kim attı? Ceylan nasıl öldü? Ceylan'ın ölüm nedeni nedir? İvedilikle bu soruların cevaplanması gerekmektedir. Bu soruları cevaplamak, olayı aydınlatmak devletin sorumluluğudur. Ceylan'ın ölümü hakkında devletin ve ölümünden sorumlu olduğu iddia edilen tarafların suskunluğu bizi ürkütmektedir. Devletin hiçbir görevlisinin Ceylan’ın ailesi ile görevleri gereği bir iletişim kurmamış olması dikkat çekicidir. Görevli savcıların ve en yakın karakol görevlilerinin olay yerine gitmemesi, bu cinayet ile ilgili inceleme yapmaması hukuk dışı ve ayrımcıdır.
Yetkililerin hukukun üstünlüğü ve bağımsızlığı ilkelerine sadık kalarak yargı mekanizmalarını derhal harekete geçirmesini ve devletin kamuoyunu en kısa zamanda aydınlatmasını beklemekteyiz. Devletin, artık bu topraklarda insanların Anayasa'nın 2, 5, 17. Maddelerinde belirtildiği üzere özgürce, mayına basma veya havan topu ile öldürülme korkusu duymadan yasama hakkını garanti altına almasını istiyoruz. Özellikle basının bu olay üzerinde önemle durmasının da toplumsal barış için bir sorumluluk olduğunu göz önünde bulundurarak, Ceylan'ın ölümüne sebep olanların bir an önce bulunarak yargılanmalarını adalete olan umudumuzun tükenmemesi adına talep etmekteyiz.
Özellikle, basının toplumsal barış için sorumluluğunu idrak ederek bu konunun takipçisi olmasını istiyoruz. Biz aşağıda adları bulunan kadınlar ve kadın örgütleri Ceylan Özkol’un ölümüne sebep olanların bir an önce bulunarak yargılanmalarını adalete olan güvenimizin tükenmemesi adına talep etmekteyiz.”
.................................
Ben imzamı verdim, umarım insanlarımız böylesi üzücü olaylarda sessiz kalmazlar sevdalım...
Sevgilerim çokça...
"Ben Kürt olmazsam bile ’ÖTEKİ’yim"diyor"
işte meselenin özü...
bunu yakalamış olmanız gerçekten çok güzel...
Savaşımızı Kürtlük veya etnik köken üzerine değil adalet üzerine yapmalıyız...
Zavallı çocuklar.... hiç bir bebeğin milliyeti yoktur günahı yoktur bilinci yoktur... hepsi doğduğunda masumdur... insanlık adına savaş vermeliyiz... umarım bu ve bunun gibi onlarca vahşet ortaya çıkar suçlular cezasını bulur... dediğiniz gibi elini taşın altına koyma zamanı herkesin... hatta bu zaman geldi de geçiyor... adaletimiz bağımsız olmadan, savcılarımız hepimizden daha yürekli olmadan, polisimiz herkesten daha hoşgörülü, askerimiz herkesten daha temiz olmadan, ve en önemlisi siyasetçimiz herkesten daha dürüst olmadan çözüme ulaşılamayacak.... bunların halledeilmesi gerekiyor... zor gibi görünüyor şu an özellikle bu kadar pislik varken dünyada ve ülkemizde.. ama her pislik temizlenebilir... herkes kendi kapısının önünü temizlerse bütün şehir tertemiz olur demişler ya.. olay bu işte... her kurumun her topluluğun kendi iç denetimi olmalı.. ve bu denetim mekanizması tamamen bağımsız ve sınırsız yetkilerle donatılmalı... ve tabiki bu mekanizmanın içindekiler peygamberleri andıran insanlardan olmalı... onlar kadar doğru dürüst tarafsız adil ve cesur!
Günahsız insanlar ölmesin......