İncir Ağacının Gölgeleri !
Kalemim bugün beni çocukluğumdaki incir ağacının gölgelerine
attı. A a a arkadaşlarım da orada, incir ağacının gölgelerinde.
Kocaman yapraklarının arasında incir meyveleri.arkadaşlarım incirleri toplamaya ,bende
yapraklarını yolmaya çalışıyordum.
Ellerim incirlerin acı sütünden yanıyor olsa da her gün mutlak
yoluyordum , bir kutu da kibrit, annem görmeden tabi; ağacın altında oturup çantalar,sepetler, şapkalar yapardım ve saatleri
mi alırdı. Öyle düzgün ve itinalı çalışırdım ki , kibrit çöplerinle
tuttururdum ve çok sağlam olurdu.
Arkadaşlarım da hep beni seyrederlerdi, çabuk bitir benim çantamı, bana sepet yap
dedikleri sesleri hala kulaklarımda kalmıştır.
Ellerim iyice usta olmuştu, incirlerin altında olduğum
bir gün, daha değik bir sepet yapıyordum , çiçekli sepet yapıp
içine ballı incirleri koydum. O kadar güzel olmuştu ki,vermek istemiyordum arkadaşıma .Çok
yalvardı ,ben de annene götürürsen
sepet senin dedim de, içim eriyordu en güzelini yapmıştım;
sepeti verdim arkasından bakıyorum daha bahçenin köşesine gelmeden incirleri
yiyiyordu, koştum yanına seni kandırdım dedi.
Hepsini yediği gibi sepetimi de parça parça yaptı,neden kop ardın sepetimi bir daha sana
hiç bir şey yapmayacağım. Sen ne aptalsın o çanta incir yaprağından çanta mı o , ben ki
saatlerimi harcamış, annesine götürecek diye çok heyecanlanmıştım.
Arkadaşımın annesi beni çok severdi sarı kızım diye, mutlu etmeyi düşünmüştüm
annesini. Birde incir yapraklarının acı sütü
elimi çok yakmıştı ,ellerim kömürcü çırağı gibi kara olmuştu.
Aslında bu yapmış olduğum çocukça, çocukluk tasarım ve sanat tutkumu anlayamamışlardı.
Meğer beni besleyen incir meyvelerinin , kurs gördüğüm yapraklarından mezun olmuşum ve sanat tutkusu başlamıştı .
Hey gidi incir ağacı hey..İncir ağacının gölgeleri çok serin
olur da , ısıttı çocukluk anılarım!
Oya Gedik
Üsküdar’daki ’Baba evim..