HER ÇİÇEK BÜYÜYECEK
Soğuk ve paslanmış anılardan ışık yansıyınca, güneşin halen var olduğunu fark ettim. Her defasında kor ateşlerde harlayıp da nasıl dağlamışlardı ruhumun yaralarını..
Bir çift gözüm vardı, herkesin gördüğü ise iki siyah nokta. Hatta iki kara delik ruhumun uçurumlarına.
rengi, boyutu, sağlığı gibi ince detaylar farklı kılmıyordu hiçbir gözü diğerinden. gözlemler gözlerden düşmüştü, insan insanı anlayamazken.
Bir iki uçurumdan düşürülme sonrası, ölümsüzlük acı hıncını almaya başladı yüreğimden. Zamanla taşıdığım yükün neden ağır olduğunu, taşlaşan kalbime bakınca anladım.
Bir yeşilin hücrelerinde gezen oksijen, nasılda rahatlatıyordu mis kokusunu duyarken ben. Kaldırıp kurutmak istedim taze güzelliğin izlerini… tazelerini almaya elim değmedi, dökülmek üzere olanlardan kendime izin istedim. Gelir misiniz geçmişin mutlu sayfalarına?...
Kaç çiçek tanıdınız, kaçının ömrünü ruhunuzla kokladınız bilmiyorum. Ben hem çiçeği hem geleceği kokladım çocukların yüreklerinde…
Yanlış toprak, yanlış bakım yitirir gonca güllerinizi. En az sizin kadar başkalarının da nasıl davrandığı önemli.
Kasırgalar koparken dünyanın ucu bucağında, ellerinizden önce yüreğiniz sarar yavrunuzu. Ana yüreği, baba bileği, kol kanat olur gelecek baharlara..
Ha gayret ilk güneş ışıkları, paslanmadan çocukların umutları, gayretle yanlarında olun işleyen ömürlerinde yavrularınızın.
Kalem ile kelam ile, gelecek nesillerin ellerinden tutan, henüz anılarla paslanmamış, gelişen ve geliştiren velilerimize saygılarımla.