- 2343 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Takvim Yaprağıdır( Birinci Bölüm)
Hayat bir takvim yaprağıdır
önce;
birinci yılın, birinci ayı ile başlar
yavaş yavaş kopar
tek tek dökülür yapraklar
İlkbahar
Yaz
Sonbahar
Kış
hiç anlayamazsın
elinden kayıp gider yıllar
İlkbaharda hayatın yemyeşil
cıvıl cıvıldır
Yaz ise
sımsıcak sevgiler ve mutluluklarla geçer
Sonbaharda ise
yapraklar sararmaya, düşmeye başlar
Kış ise
acımasızdır
sevdiklerini
dostlarını
aileni
ve
seni deli gibi sevenini bırakıp
beyaz toprak altına girersin.
Hayat bir takvim yaprağıdır
en güzel armağan
iyi yaşadıklarındır.
İşte size gerçek olan bir hayat; bu benim hayatım bölüm bölüm okuyacağınız bazen de düşüneceğiniz bir hayat daha doğrusu acı, tatlı, hüzünlü, çocuksu ama ayakları yere iyi basan vatanına hizmet etmiş bir insanın hayatı.Arada şiirlerimle duygularımı süsledim ilginç bir yazım olacak sanıyorum. Bazı duygular vardır; şiirle güzelleşir, bazı duygular vardır nesirle güzelleşir ve özdeşleşir.
DOĞMAK ( Birinci Bölüm)
Ellidört yaşındayım; yaşantımı anımsamaya ve hiç unutmadan devam etmeye beş yaşında başladım(27 Mayıs 1960) unutulması mümkün olmayan yıllardı.
Olaylar bizi hemen büyüttü; bu günlerle ilgili bir şiirimi size aktarayım:
BİZ HAYALLERİMİZİ YAŞAYAMADIK
Biz hayallerimizi yaşayamadık
birden büyüdük
bizden küçükleri büyüttük
onlara masallar anlattık
ninniler söyledik
ekmeğimizi
onlarla bölüştük
biz daha küçüktük büyümeden onları büyüttük.
Şimdi hayallerimizi yakalamaya
çalışıyoruz
ben doyasıya
dönme dolaba binmek istiyorum
ben hiç gökgürültüsü
olsun istemiyorum.
Ben hayallerimi,
kalelerimi, şatolarımı
ve
kırmızı pabuçlarımı
istiyorum.
Ben koşmak istiyorum doyasıya
düşeyim, dizlerim kanasın
o acıyı yaşamak
annemle, babamın şefkatle
başımı okşamasını istiyorum.
Ben sevdalar;
yüreğimi çarptıran sevdalar
istiyorum
ama bulamıyorum.
Biz hayallerimizi yaşamadık
hemen büyüdük
keşke hiç büyümeseydik
o güzel hayallerden hiç uyanmasaydık.
İlkokul yıllarımı hiç unutamam; ailemin yanında güzel yıllardı.Özlemim ablam ve ağabeyim içindi. Onlar yatılı okulda okuyorlardı.Hele yaz tatillerini çok severdim. Babam öğretmendi ama köyde yaşadığımız için çiftçilikte yapardık. Tütün, pamuk, buğday, bakla, sebze, tavukçuluk bizim işimizdi.
Küçük bedenlerimiz tarlada yorulurdu ama bu bizim yaşama tutunmak için en büyük destekçimizdi. O yıllarda dedemi kaybetmiştim, küçük yüreğim ilk kez hüzün ile tanıştı.
Yavaş yavaş ev işlerini de öğrenmeye başladım. Bulaşıkları yıkıyabiliyor,kızartma, makarna,çay pişirebiliyordum. O minicik ellerimle birşeyler yapmaya çalışıyordum. Bazen elimden düşen bardaklarda oluyordu, kırılan bardaklar için gözyaşı döküyordum. Bununla ilgili bir şiirimi size aktarayım, ta o zamandan beynime yer etmişki bu dizelerimi aniden sıralamıştım:
CAM KIRIKLARI
Küçüktüm;
bardak kırınca
cam kırıkları ellerime batardı
babam bağırınca da
sanki o kırıklar
gözlerimi yakardı
kalbimde camdandı
kırılır,dağılırdı
ama canım çok yanardı.
Büyüdüm;
şimdi bardak kırmıyorum
ellerime camlar batmıyor
babam ise bağıramıyor
büyüdüm artık
kalbimi kimse kırmıyor
dağılmıyorum cam kırıkları gibi
büyüdüm, büyüdüm anneyim şimdi.
Biz çocukken babamın katı kuralları vardı, belki de küçük yer olduğu için dikkat ediyordu.Biz çok dikkatli yaşamak zorundaydık.Belki de yatılı okula gönderilmemin sebeplerinden biri de bu olabilirdi.Biz herşeye yeniden başlardık geriye dönüşümüz asla olmazdı. Hata yapma lüksümüz yoktu.Böyle katı kurallarla yetiştik.Bunun için herşeyimizi içimizde yaşardık.Yüksek sesle gülemedik,büyüklerin yanında oturamadık, haksız yere yediğimiz tokadın hesabını soramadık. Birden büyüdük, bizden küçükleri büyüttük.Ben büyüydüm ama yüreğim hala çocuk gibiydi.Aynı aşağıda yazacağım şiir gibi:
BÜYÜDÜM BEN ÇOCUK KAL YÜREĞİM SEN
Büyüdüm birden;
umutlarımı kaybettim
umut yollarında ben
çocuk kal yüreğim sen
Büyüdüm birden;
coşkumu kaybettim
ellerimde bez bebeklerimle
uçurtma ipleriyle
koşarken ben
çocuk kal yüreğim sen
Büyüdüm birden
karşılıksız sevmeyi kaybettim
şimdi severken
koşullarım var
çocuk kal yüreğim sen.
Büyüdüm birden;
düşlerimi kaybettim ben
yok artık şimdi
düşlerimde ne kırmızı
pabuçlarım
ne de pembe kodelalarım
çocuk kal yüreğim sen.
Büyüdüm birden;
duygularımı kaybettim
akmıyor gözümden yaşlar
ağlamıyorum artık düştüğümde
acımıyor dizlerim
yerden kalkmayı öğrendim ben
çocuk kal yüreğim sen.
Büyüdüm birden;
şimdi çok pişmanım ben
oynayamıyorum meşelerle
bez bebeklerle
dağıtamıyorum saçlarımı
rüzgar essede
uçuramıyorum eteklerimi
ip atlarken ben
çocuk kal yüreğim sen.
Hızla geçen çocukluk günlerim otuz Eylül bindokuzyüzaltmışyedi yılında sona ermiş, kazandığım sınavlarla onbir yaşında yatılı okula gitmiş mesleğim için okumaya başlamıştım.
Şimdi evimden uzakta, benim gibi uzakta olan çocuklar,ablalar ve ağabeylerle beraberdim.Burası kocaman bir aile idi, tabiki onunda kuralları vardı.Düşe kalka bu yolda yürümeye başladım.Aşağıdaki şiirimi bunu daha güzel anlatacak:
BEN YAŞARKEN
Gözyaşlarımı yüreğime akıttım
yüreğim sularda boğuldu
dilime sus dedim
söyleyeceklerim gözlerimden
okundu.
Dört mevsimleri yaşadım ben
kaç yıl geçti bilmiyorum
her yılı dörtle çarptım
hep hüzündür yazdıklarım
sevinçleri bilmiyorum
çünkü
hep yarım bıraktım.
Hayat;
kocaman bir deniz
bodoslama daldım içine
herşeyi ben yarım yaşadım.
Hayat seninle ne zaman bitecek ki hesabım?
Tatiller gelsin diye dört gözle beklerdik. Okuldan ayrılırken evleri çok uzak olanlara üzülürdük.Bir kaç yıldan sonra alıştık burası artık tamamen evimiz gibiydi. Bu arada öyle çok anılarımız oldu ki! İyi, kötü bir sürü anı içinde unutamadığım hala daha yaşantımda etkili olanı paylaşmak isterim.
’’Ben resim derslerini hiç sevmem neden mi her nefes alışında sırtımın sol tarafındaki ağrı resime karşı olan nefretimi pekiştirir.Bir kış günü yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu, resim malzemelerimi dolabımda unutmuştum, öğretmenim ceza olsun diye beni arası uzak olan yatakhaneye o yağmurda gönderdi; eğer geç gelirsen yok yazacaktı, derste yok yazılmak müdürün yanına gitmekti. Küçüktük, korkularımız vardı. Koşa koşa gittim ama o yağmuru iç çamaşırlarıma kadar hissediyordum. Saçlarım,ayaklarım su içindeydi. Akşama kadar ıslak bekledim, yemek zamanı üstümü değiştirdim. Ama iş işten geçmişti ertesi sabah ateşler içinde revire yatırdılar. İğne yaptılar. Doktor baktı, üç gün ateşim düşmedi ve Aydın Devlet Hastanesine yatırıldım Zatürre olmuştum.
Uzun bir süre sonra iyileştim, aileme sonra haber verilmişti. O hastalığın izlerini hala taşıyorum.Beni aramadılar diye babama kırılmıştım, o duygularımla oluşan bir şiirimi yazacağım:
BABAM
Benim babam öğretmendi;
sonra evet
film koptu
hatırlayamıyorum
benden çok başka çocukları
düşünürdü.
Kendisi aç sa, onlar da açtı
kendisi üşüyorsa
onlar daüşürdü
kendisi hasta ise onlarda hastaydı
onlar ağlarsa, babamda ağlardı.
Ya ben baba!
yatılı bir okulda
yatılı garip bir kız çocuğu.
Oradakiler senin gibi değildi.
Ben aç yattım
ben üşiüdüm
ben hasta oldum
hala daha hastayım
benim için ağlayan olmadı
sen parçalanmış bir
sevgiydin baba
sevgine ulaşamadım.
Evimden ayrıldım
sen bizden ayrıldın,
ama ben hala
evime varamadım
hala sol yanım ağrıyor
yıllar geçti ama
acım bitmiyor.
Böyle yatılı okullarda bazı merhametli,iyi niyetlive sevecen öğretmenlerimiz de vardı.Şengül Hanım, hiç evlenmemişti ama bizleri çok severdi. Bizi hayata o hazırladı diyebilirim. Sosyal Bilgiler dersimize o girerdi.Gülünce sanki yüzünde güller açardı, öyle iyidiyki onu hala unutamam.Geçen gün onun anısına bir şiir yazdım:
YANIMDAYDIN
Düştüğümde,
kalktığımda
karanlıkta kaldığımda
hep sen yanımdaydın.
Rüzgar eserken
yağmur camları döverken
yüreğim titrerken
hep sen yanımdaydın.
Bana;
düşünce kalkmayı
kalktığımda yürümeyi
karanlıkta kalınca
ışık yakmayı
hep sen öğrettin
yalnız kaldığımda
hep sen yanımdaydın.
Yağmurdan sonra
açan güneş ile
geceden sonra
gündüz ile
mutsuzluğumu silerken bile
hep sen yanımdaydın.
Bana şarkı oldun
bana beste oldun
bana nota oldun
mutluluğuma
mutluluk kattın
hep sen yanımda oldun.
Biz yatılı okuyorduk, gündüzlü okuyan arkadaşlarımızda vardı. Zaman su gibi akıp gidiyordu, orta son sınıfa gelmiştik artık büyüdüğümüzün farkına varıyorduk. İçimizde ufak ve tefek kıpırtılar başlamıştı.Kitaplarımızın haricinde romanlara, şiirlere başlamıştık. O zamanlar Ümit Yaşar Oğuzcan’ın, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Nazım Hikmet’İn şiirlerini bir defterde toplamıştım.Çok okurdum, kitap kurduydum, derslerim biraz vasat geçerdi.
Yatılı okuldaki bazı kayıplar bizi çok üzerdi, çünkü ailemizden çok hepimiz bir arada yaşıyorduk.Saliha diye bir arkadaşımız o yaz intihar etmişti.O günler bizim için çok önemliydi çünkü artık hayata bizde varız diyorduk ne yazık ki biz de varız derken kayıplar yaşıyorduk.O meslek yuvasında böyle acıyı yaşamak çok zor, hele çocuk yüreklerimiz bunu nasıl kaldırdı anlayamadık, hemen sanki birden büyüdük anılarımıza değer vermeye başladık ve onları yazıya dökmek en güzeliydi, ömür boyu sana ait bir belgeydi.
ANI YAZMAK
Keşke sen
ölmeden anılarını yazsaydın
keşke sana acılarımı saysaydım
kolay mı sanıyordun
benim içinde yaşamayı
sen benim yarımdın
seninle paylaşırdım
elmamı,ekmeğimi
acılarımı
asla doğmayacak artık
senin güneşin
bu kadar zormuy du
hayat ile güreşin.
Şimdi kanadı kırık kuş
misali
yarım yaşıyoruz herşeyi.
O yıl sınıfımı doğrudan geçmiştim.Güzel bir yaz yaşadım. Tatil bitmiş okula dönmüştük, değişik ve ağır derslerle cebelleşirken yarı yıl tatili gelmişti bile. Bu sefer hayat bana kötü bir oyun oynadı.Dört Şubat bindokuzyüzyetmişiki de kalp krizi sonunda babamı kaybettik. Kötü bir kış günüydü babama yazdığım sitemli şiirlerimin arkasından bir başka şiirde yazdım.
AĞLAYACAĞIM
Bugün matem günüm
siyah elbisemi giyip
ağlayacağım
bugün tufanlar kopacak
yüreğimden parça parça
acılar dökülecek
senin ölüm günün
benim yüreğim üşüdü
sen gittin bugün
yaslara büründüm
siyah elbisemle sana
ağladım
bütün gün.
O yıl kötü olaylar peşimizi bırakmamıştı; hem ailemde, hem de okul ailemde zor günler yaşıyorduk.Yeni müdür, yeni öğretmenler ve eğitim sisteminin değişmesi, okulumuza başka okullardan öğrencilerin gelmesi, olumsuz tavırlar bizleri çok üzmüştü.
Yıllar öyle hızlı geçti ki kendimizi son sınıfın, son üç ayında acı bir olayla karşı karşıya bulmuştuk hayat bize yaşadığımız sürece daha neler öğretecekti. Bizler hayata karşı gardımızı almak zorundaydık.Bir arkadaşımızı daha kaybetmiştik, anılarımızda yeri kalacaktı.
Zaman çok arsızdı, yıllar su gibi akıp geçmiş o eğitim ve öğretim yuvasından kanatlanıp uçmuştuk.Her birimiz bir tarafa dağıldık. Kimimizin kanatları kuvvetliydi çok yükseklere uçtu, kimimizin kanadı kırıktı yerlerde gezdi.
Mesleğimin ilk günlerinde; artık emeklemeden kurtulmuş, yürümeye başlayan çocuklar gibiydik. Anadolunun yeni gelişmeye başlayan bir şehrinin, merkezi bir köyüne verilmiştim.Sözde merkez köy; benim kendi köyüm ilçenin köyü olduğu halde yolu,suyu,elektriği olan yerdi.
Yatılı okumuştum, devlete borcum vardı ve bu borcu ödemek zorundaydım.Köyümü görmeye gittim;asil tayinim yapılmıştı.Aynı çocukken okuduğum Fakir Baykurt’un romanlarındaki gibi bir yerdi.Toprak evler, kiremitsiz damlar, yamru yumru taşlı mezarlık. Öyle şaşkındım ki o günü hiç unutamadımve unutamıyorum benim için oniki Kasım bindokuzyüzyetmişaltı sözün bittiği yerdi ama vatan toprağı idi ve devlete borcum borçtu.
* Lines and paragraphs break automatically.
* You may insert videos with [video:URL]
More information about formatting options
Notify me when new comments are posted
CAPTCHA
This question is for testing whether you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.
Image CAPTCHA
What code is in the image?: *
Enter the characters (without spaces) shown in the image.
Üye Menüsü
* Üye Sayfam
* Şiir ekle
* Resimli şiir ekle
* Sesli şiir-mp3 ekle
* Yazı / blog ekle
* Kitap ekle
* Şarkı sözü ekle
* Güzel söz ekle
* Fıkra ekle
* Video ekle
* Biyografi ekle
* Resim albümü ekle
o Resim yükle
* Forum Mesajı Ekle
* Logout / Çikiş
* Anasayfa
* Ünlü Şairler
* Tüm Şairler
* Tüm Üyeler
* Yazılar / Yazarlar / Blog
* Yeni Şiirler
* En güzel şiirler
* Sesli şiirler
* Resimli Şiirler
* Rastgele şiir
* Fıkralar
* Güzel Sözler
* Forum
* Resimler(üye galerileri)
* Video
* Haberler
* Kitaplar
* Anketler
* Chat-Sohbet
* Contact / iletişim
Yeni resim
IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞIĞI ZAMAN
Son Yorumlar
* Seni Sevmek Başka Bir Şey
* çok güzel bir şiir
* Dost mekanı, Celil kardeşime
* Nefsimin arzuları burası
* TAbiri cahizse hani biliyor
* mahfettin beni öldürdün
* Bir buz dağıdır kalbim ne
* bu fane değil emeğine sağlık
* hayır bundada neyi
* çok sacma hiç olmamış bir
Sitemizde şuan 965 kişi online.
Cinsiyetiniz nedir?:
Bay
Bayan
fatma_hasbioglu hakkında
View full user profile
Forum
* Uzaktan uzağa
* Ceylan’da Bir çocuk’tu...
* öyle
* bülbülü altın kafese koymuşlar... ne demiş?
* Öykü Nedir?
* En çok şair Diyarbakır’dan mı çıkıyor?
* paranın hayatımızdaki yeri ve önemi?
* Anlamadim Gitti...
* DÜŞÜNMENIN ÖNEMİ HAKKINDA...
* Mahoney’li Kürtçe komedi filmi "Ay Lav Yu" Aralık’ta sinemalarda
more
ben sende tutuklu kaldim
Yeni üyeler
* adem kort
* zehra kaydi
* sedefli
* izmir
* safakseli
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.