- 539 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖRTMENİM
ÖĞRETMENİM
Unutamadığım olumsuz çocukluk anılarımdan bir tanesidir ilkokul 1. sınıf öğretmenim. Kendisi şişman, uzun boylu, sarışın biriydi. Hatırlıyorum da yüzü hep makyajlıydı. (özellikle kırmızı rujunun rengini unutmam.) Bu söylediklerim onun özellikleri ve öğrencileri olarak bizi ilgilendirmeyen şeyler. Beni asıl ilgilendiren onun bize davranışları ve onun nasıl bir öğretmen olduğu. Şimdi bu yazıyı okuyan herkese soruyorum OKULA YENİ BAŞLAMIŞ 6 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK OKULA NEDEN GİTMEK İSTEMEZ? Ben söyleyeyim çünkü öğretmeninden korkar. Ve bunu kimseye söyleyemez ve kimsede bu gerçekle ilgilenmediği için bunu bilmez. Neden mi korkar? Çünkü öğretmeni öğrencilerine sevgiyle ve hoşgörüyle değil de kızarak ve bağırarak davrandığı için. Düşünün annenizin yanından yeni ayrılmışsınız. 6 yaşındasınız Öncesinde kreş ya da anaokuluna gitmemişsiniz ve öğretmenin daha ne demek olduğunu bilmiyorsunuz ve annenizden görmeye alıştığınız yaklaşımı bekliyorsunuz öğretmeninizden. Siz ne yapardınız? (ben çareyi kaçmakta aradım.)
Kalem tutmayı öğrenmeye çalıştığımız ve elimizin alışması için çubuklar çizdirildiği günleri hatırlıyorum da. Masanın üzerinde bir defter bir silgi ve yanımda bir arkadaşım. Şimdi düşünüyorum da; ben, arkadaşım ve silgi ne kadar bedbaht bir üçlüymüşüz. Hele o silgi. Meğerse o silginin yeri, defterin yanı değişmişte kapının arkasıymış. Çünkü ben çubuğu yanlış çizdikçe silgi kendini kapının arkasında buluyordu. Sonrasında silgiyle uzun bakışmalarımız oluyordu öğretmenimiz görmeden. Haa bu arada defterdeki yanlışta silgiyi beklemekle meşguldü. Benim için en büyük ve çözülmez soru o an başlıyordu kafamda. Acaba o silgiyi kalkıp kapının arkasından alayım mı? Fakat öğretmeni gördüğüm anda kafamdaki soru nereye uçuyordu bilmiyorum soruyu dahi kendime soramıyordum öylece donmuş gibi sadece defterimdeki yanlışıma bakıyordum. O anlar çok uzundu, benim için geçmiyordu zaman ;çalmıyordu teneffüs zili. Ben sadece akşam olsunda eve gideyim diye bekliyordum. Öğretmende bu arada bağırıyordu. Kimse yanlış yapmayacak. Bu cümle benim öğretmenimin eğitim ve öğretim şeklini açıklıyordu Yani doğruları yanlış yapmadan öğreneceksiniz. Ama doğrulara yanlış yapmadan ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. O bir öğretmen, ben bir öğrenci, orası bir okul. İyide öğretmenim ben okula doğrusunu öğrenmeye gelmişim ve doğruları bana öğretecek kişi sizsiniz. Asıl en büyük yanlışı siz yapıyorsunuz canım öğretmenim. Çocuk olmasaydım bunu size o gün söyleyebilirdim.
Ben doğruları öğrenmekten vazgeçmedim. Her ne kadar yanlışlarımı silecek silgi bulamasam da yanlış yapmaktan korkmadım öğretmenim. Belki sizin de öğrenecek bir şeyleriniz hâlâ vardır. Silgiye ihtiyacınız olursa kapının arkasına attığınız silgi hâlâ orda kapının arkasında. Ben okulumu her gördüğümde, kapının arkasına her baktığımda o silgiyi görüyorum. O silgiyi hiç bir şey silemez yok edemez. Çünkü o silgi hiçbir yanlışı silemedi.
Öğrendiğim doğrular hatırına
SAYGILAR ÖĞRETMENİM.
YORUMLAR
Yaşamış ve yazmış olduğunuz bu anıyı yazılacak kadar içinizde büyüten öğretmeniniz yaptığı yanlış davranışın bir ömür boyu içinizde kalacağını bilse sanırım yapmazdı.Mesleğini yeni öğrenen acemi bir öğretmen olabilir.Zira hata götürmeyen bu meslekte ,yıllar geçtikçe öğretmeninde davranışı değişir.Sonunda kullanmış olduğunuz asil cümlenizi yürekten kutluyorum.Saygı ve esenlikle.