- 2844 Okunma
- 38 Yorum
- 0 Beğeni
181 - ÖLÜM NEDİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Onur BİLGE
Önce dedemin, hemen arkasından babaannemin ölümü, iki ilkokul öğretmenimi arka arkaya kaybedişim, ölümü düşündürüyordu. Bizi en güzel varlık olarak yaratan Allah-ü Teâlâ, neden yok ediyordu? Neden yaşlandırıyor, hastalandırıyordu?
“Her kime uzun ömür verir isek, hilkatini nekse uğratırız.” diyordu. Yaşlanmayı durdurmak, hastalıklardan kaçabilmek, ölümden kurtulmak mümkün değildi. Her yer O’nun mülküydü. Yerin yedi kat altı, göğün yedi kat üstü O’na aitti. Yıldızlara kaçsak, mülkünden çıkmamız imkânsızdı. Teslim olmaktan başka çare var mıydı?
Ölümü kabul etmeliydim. Hastalıkları, yaşlanmayı, kazayı, kaderi
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 7
TIRNAK - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Ölümü düşünmeyen hiç bir insanın olmadığını sanmıyorum. Özellikle de yakınlarımızı kaybedince. Ölümle yatıp, ölümle kalkıyoruz. Annemi kaybedene kadar ölüm çok soğuk geldi bana da. Fakat annemin gözlerimin önünde eriyip zayıflaması öyle çok canımı acıttı ki, secdeye durup ellerimi açarak acımı Yaradanıma arzettim...Acı içinde gözyaşı dökerken Ölüm yüreğimde bir bahar çiçeği gibi açtı...Evet ölüm temizlikti. Yaradan her şeyi öyle güzel hazırlayıp ayarlıyor ki, düşünen beyinin çözememesi aptallık inanın. Yaradanıma acımı bildirdiğim gece annem ruhunu teslim etti. Annemin ayrılığından bir ay sonra kendimden nefret ettim. Küçükken ''ikimiz bir ölelim anne'' diye ağlayan ben yiyor, içiyor, gülüyor eğleniyordum. Ben nasıl bir insandım...Uykusuz gecelerin ardından onu da çözdüm...TESLİMİYET. Şimdi biliyorum ki benim bir sahibim var ona kendimi teslim ettim. Her ne gelirse ondan gelsin, beni benden daha çok seven, koruyan, gözeten...Neylerse güzel eyler. Ölüm güzel olmasa Mevlana mız ''düğün gecesi'' dermiydi ? Sizde yazınızda dediğiniz gibi''Ölüm, kurtuluş bir nevi... Bedende hapsolmaktan, yerçekimine bağlı bir madde olmaktan kurtulma ve düşünce hızıyla hareket serbestisine kavuşma... Bilmediğimiz fakat hissedebildiğimiz boyutta arzumuzca seyahat, seyran her yeri...''
İzninizle Facebookta paylaşacağım...Ölümü güzel bir pencereden izlettiğiniz için teşekkürler. Dualarınıza benide alırmısını ? selamlarımla Onur Bilge.
Evet Onur.
Ölüm güzel olmalı.
Her sabah uyandığımızda, çoğunlukla keşke biraz daha uyuma imkanımız olsaydı diye uyandığmıza üzülüyoruz.
Bunu yaşadığım he sabah!
UYKU BUKADAR GÜZEL, ACABA ÖLÜM NEKADAR GÜZELDİR düşünmeden edemiyor ve Allahın emri olmazsa bu sıkıntı ve musibetlerle dolu dünyada bir dakika bile yaşamaya değmez diyorum.
Yazılarından dolayı tebrik ederim.
Her yer O’nun mülküydü. Yerin yedi kat altı, göğün yedi kat üstü O’na aitti. Yıldızlara kaçsak, mülkünden çıkmamız imkânsızdı. Teslim olmaktan başka çare var mıydı?
ondan geldik hayati sevdik insani sevdik.
severek te canimizi verecegiz.
her sey yalan ölüm gercek.
yüregine saglik ve tebrikler
gec okuyorum yine cok.
selamlar sevgiler.
Ölüm soğuktur kimse güzeldir diyemez en yaşlı insan bile bir gün daha yaşayayım der.
Tabiiki öleceğiz bu Tanrının koymuş olduğu kuraldır bir taraftan ölüp diğer taraftan doğacağızki dünya her daim genç kalsın.Ömek önemli değil mademki bir gün öleceğiz ha bir gün önce ha bir gün sonra önemi olan gideceğimiz gerçek dünyaya hazır gitmek " yarın öleceğimiz gibi öbür dünyaya hiç ölmeyecekmişiz gibi bu Dünyaya " çalışmak lazım .Mümin devamlı çalışmalı helalinden kazanmalı haramdan kaçmalı Bunun için Abduülkadir Geylani Hazretleri "mümine dünya cehennem kafire cennet demiş".
Mevlam ölümünde hayırlısını nasip etsin son nefesimizde kelimeyi şaadet getirmeyi nasip etsin......
....................tebrikler
Ölümden sonra bizi neler beklediğinden agahız. El Hak! Ancak sıcak yataklarında Allah'ı arayanlar.... Dünya nimetleri peşinde koşanlar.... siretten ziyade surete kıymet biçenler değer verenler hatta surete tapanlar... size kötü haberi ben dahi verirdim Rabbimin Affı bol olmasaydı... Saygılarımla.
yazınızı okuduğumda öğrenmem gereken çok şey olduğunu anladım ve de ne kadar cahil olduğumu gördüm.korktuğum ölümün bir nimet olduğunu anladım.çok tebrik ediyorum sizi bilgilerinizi paylaştığınız için de teşekkürler ediyorum Onur Hanım..eline yüreğine kalemine sağlık...
Gerçekten sevmek tanımaktan geçer diye düşünürüm hep.
Dünyada hiç sevmediğimiz bir şeyi, iliklerine kadar tanıyabilsek, sanırım sevmemizliğimiz sevgiye dönüşecek...
Onun yaratılışında ki varoloşunda ki luzumu seveceğiz en azından... Bir kişi çıkıp Mevla'mızın yarattığı bir şey için bu luzumsuz diyebilir mi? Yaratılışında ki luzumu bilmezse tanımazsa diyebilir! O zaman "sevmek" tanımaktan bilmekten geçiyor... Ölümün bile luzumlu olduğunu ve iyice anlaşılırsa, sevilmesi gerektiğini anlatan bu güzel yazınız için sizi kutluyorum...
Saygımla...Sayın Bilge.
SİZE ÇOK ÇOOOOOK TEŞEKKÜR EDİYORUM YAZINIZI ÖYLE BİR ZAMANDA OKUDUM Kİ 26 YAŞINDAKİ OĞLUMU KAYBEDİŞİMİN 4. YILDÖNÜMÜ VE ÇOK KÖTÜ OLDUĞUM BİR ANDI. YAZDIKLARINIZI BİLMEME RAĞMEN RUHSAL ÇALIŞMALAR DERNEĞİNE DEVAMLI GİTMEME RUHLARLA İLGİLİ ÖLÜMLE İLGİLİ BİR ÇOK ŞEY ÖĞRENMEME RAĞMEN EVLAT ACISINA DAYANAMIYORUM RUHUMUN DEĞİL BEDENİMİN HİSSETTİKLERİ AĞIR BASIYOR ÖLÜM ÇOK GÜZEL OLSA DA EVLAT ACISI AYRILIĞI ÇOK ZOR BİRDE OĞLUMUN DOKTOR OLMASI ÖLEN HASTALARINA ÇOK ÜZÜLMESİ MORGTA YAŞADIĞI BAZI ÖZEL OLAYLARI ANLATMASI BENİ DEVAMLI DÜŞÜNCELERE ÜZÜNTÜLERE SOKUYOR......BENİM İÇİN ÖLÜM BİR DÜĞÜN ......DÜĞÜN GÜNÜMÜ DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM RABBİM DİNİMİZDEN İMANIMIZDAN AYIRMASIN VE KİMSELERE EVLAT ACISI VERMESİN SEVGİLERİMLE KUTLARIM KALEMİNİZİ........AYTEN ÇIKRIKCI
Tebrikler Onur Bilge, Onk. Dr. Haluk Nurbaki'den gerçek bir hatıra sayfanıza yakışacağını düşündüm...
Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.
Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler
gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa bir süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:
-''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.'' ''Niçin?" diye sordum.
-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"
Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım.
O'nu üzmemeye çalışarak:
-"Doktora ulaşmak kolaydır" dedim. "Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."
Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün
ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:
-"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"
- "Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter." O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:
-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. " *Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?*.
İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa, son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim. Ertesi gün O'na:
-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin. Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
-"Doktor bey... Azrail bana nasıl görünecek?"
-"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir." Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim. Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:
-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:
-Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!...
En güzel temenni uzun ömür dilemek.Ayhan Sarıkayanın yorumu ilginçti ölememek benide korkutur can çekişmek zekaret beklemek.Her şeyin hayırlısını allahtan istemek bu devrede daha çok dua larla yakarışla umut etmek yani kısacası vakti geldimi hemen bitmek isterim sürünmek birde ecel de nasip olmasın.Allah sanada uzun ömür ler versin güzel mutlu yaşa .Hastalarada şifa versin
Saygılar Onur Bilge sevgiler tebrik ederim
Ölüm kelimesi beni hep korkutmusdur ve herzamanda korkarım.Daha hayata doymadan olumu dusunmek haksızlık gıbı gelıyor.mutlaka bir gün hepimizin gıdeceğı yer orası ama yınede korkutucu gelıyor.Bende yakın zamanda babamı kaybettım olume alısmak gercekten zor helede hıc beklemedıgın bı anda gelıyorsa.Gündüz sesını duyuyorsun ama aksam eve gıdıyorsun kı o artık yok ne kadar acı.Çok güzel anlatmıssınız gonulden tebrık edıyorum.
Ne kadar da seviyoruz, bu sürgün yerini! Ölümü bilmediğimiz için belki. Bebek, anne karnında rahattır. Ona kalsa, orada yaşamak ister. Bilmez ki dünyada renker, sesler, güzellikler, bin bir çeşit nimetler var. Biz de dünyanın bedenindeyiz. Atmosferin karnında... Hayat etenesinde rahatız. Doğmak istemiyoruz, ölüme. Ölümün güzelliklerini tahayyül bile edemediğimizden belki.
Düşündürücü...
Kutluyorum...
Selam ve sevgimle.
Ölüm,Âşkım.
Ne güzelsin sen
Ne kadar güzelsin.
Perdelerin arkasındaki
En güzelsin.
İçimdeki tatlı sızım,kırmızı gülüm.
Göz yaşım,tasımdaki leziz aşım.
Can yoldaşım,hayatım,canım,kanım.
Adalet dağıtan elsin,
Putları deviren selsin.
Nefretle aranılan aşksın.
Aşk ırmağım,
Saf sular kadar aksın.
Berraksın.
Bırak,bırak bir damla da
Kuruyan arkımdan aksın.
Varsın senin âşkın yaksın beni
Senin âşkın yaksın.
28.4.2009
elinize sağlık.kutlarım efendim.