- 1888 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hiçbir Niteliği Olmayan Yarışma Programları
Yarışma programı denilince ülkemizde TRT’nin daha fazla izlenildiği zamanlarda "Bir Kelime Bir İşlem" gibi bilgiyi sınamaya yönelik, kaliteli yarışmalar akla gelirdi. Daha sonraları özel kanalların izlenirliği arttığı 2000’li yılların başlarında özellikle dünyanın bir çok ülkesinde yayınlanan Türkiye’de de ismi "Kim 500 Milyar İster?" olan ilk olarak Show Tv’de Kenan Işık’ın sunumuyla gerçekleştirilen yarışma programı sayesinde ülkemizde yeniden bir yarışma furyası başlamıştı. Tabi bu program iyi rating oranı tutturunca onun kadar kaliteli olmayan kısa süreli yayın hayatına devam edebilmiş taklitleri de çıkmıştır. Fakat bu taklitler "Kim 500 Milyar İster?" kadar kaliteli olmasa da yine de belli bir niteliği olan, bilgiyi sınamaya yönelik programlardı. şimdiye kadar sıralamış olduğum tüm yarışma programlarının bir niteliği, belli bir düzeyi vardı. Şimdi asıl eleştirmiş olduğum yarışma programlarına gelelim. Hiçbir niteliği olmayan bu yarışma programları ilk olarak yurt dışında büyük bir popülarite sağlayan Big Brothers programının devşirilmesinden oluşmuş BBG (Biri Bizi Gözetliyor) adlı programla ülkemizde başlamıştır. Adından da anlaşılabileceği üzre bir eve toplanan kişilerin hayatlarının gözetlenmesinden oluşan garip, hiçbir mânası olmayan, herhangi bir amaç gütmeyen bu programla ülkemizde niteliksiz yarışma programları furyası başlamıştır. Bu programın fazlasıyla rating toplamasından ötürü rating iştahı kabaran televizyon yöneticileri farklı konularda ama aynı kalitesizliği! koruyarak çeşitli yarışma programları düzenlemeye başladılar. Hatta bu programlar öyle bir boyuta taşındı ki bunların bazılarında hem sabah programlarında, hem öğlen vakti canlı yayınlanmak üzere ayrı bir program halinde, hem de akşamları prime time diliminde ayrı bir program halinde yayınlanmaya başladılar. Yani anlaşılacağı üzre bir tv programından üç ayrı program elde etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalındı. Bu düzeysiz yarışma programlarıyla yapılan tv izleyicisi halkın izleme algısına bombardıman ederek böyle programları kabul edilebilir ve izlenebilir kılmaktır. Kimisi yayından kalkmış, kimisi ise hâla yayında olan bu programların bazılarını adlarıyla liste halinde belirtelim.
1. Biri Bizi Gözetliyor: Amacı insanların günlük yaşamlarını canlı yayında vererek adeta izleyiciye televizyon röntgencinliği yaptırmaktı.
2. Dokun Bana: Bir otomobile dokunan yarışmacılardan en uzun süre kesintisiz olarak araca dokunanın o otomobili kazanmasına dayanan bir yarışmaydı. Bu programı yarışmacısına işkence yapan yarışmalar listesi yapsak kesinlikle bir numaraya koyabileceğimiz garip bir yarışmaydı.
3. Ben Evleniyorum: 3 kadın ve 12 erkeği bir evde toplayıp bu 3 kadını 12 erkekten seçtikleriyle evlendirmeye kalkan ve yine BBG örneğinde olduğu gibi evin içindeki yaşanılan tüm hayatı canlı yayın veren, yani toplumu röntgencilik yaptırmaya çalışan bir evlilik&yarışma programıydı.
4. Biz Evleniyoruz: Bu programda "Ben Evleniyorum" adlı yarışmanın ad değiştirmiş ve formatında ufak bir değişikliğe gidilmiş haliydi. Bu yarışma 3 erkek 12 kadından oluşan bir format şeklinde yapılmıştı. Aynı düzeysizlik tıpkı Ben Evleniyorum" programında olduğu gibi bu programda da devam etmiştir.
5. Gelinim Olur Musun?: "Ben Evleniyorum", "Biz Evleniyoruz" tarzı programların formatında olan sadece burada potansiyel kaynanaların da bir şekilde programa dahil olduğu rezilliğin diz boyu olup tavan yaptığı gelin&kaynana formatlı bir yarışma programıydı.
6. Size Anne Diyebilir Miyim?: "Gelinim olur musun?" yarışma programının ad ve kanal değiştirmiş halidir. Aynı diz boyu rezillik burada da devam etmiştir.
7. Kalplerde ikinci Bahar: "Biz Evleniyoruz" programının orta yaş grubu için yapılmış olanıdır. Bu programda da tıpkı diğer evlilik yarışmaları gibi yine rezillik tavan yapmıştır.
8. Güzel ve Dahi: Bu program türk televizyonculuk tarihinin en berbat ve en rezil yarışma programıydı. öyle bir rezillik ki, yarışmanın adı bile aslında bu rezilliği anlatmaya yeter. 8 güzel! (sıradan bir bilgiyi dahi bilemeyecek kadar bilgisiz veya bilgisiz numarasına yatan), 8 dahi! (bu yarışmaya katılarak zaten çok üstün! zekâlarını kanıtlamış olan) erkeğin bir evde eşleştirilmesinden oluşan bir yarışma programıydı. Bu programın daha ilk haftasından rezilliğe rezillik katarak kızların yarışmacı erkek partneri önünde masa üzeri dans etmiştir. Allahtan yapılan bu rezillikler RTÜK’ün tepkisini çekmiş ve program erken bir finalle kısa sürede bitirilmiştir.
9. Buzda Dans: Buzda Dans ise bu niteliksiz yarışmalara bir yenilik getirilmiş ve ünlülerde yarışmaya dahil edilmiştir. Yarışmada 10 ünlü! (Asena, Tuğba Ekinci gibi) ve 10 tane de dünyaca ünlü buz pateni sporcusuyla birlikte eşli olarak yarışmışlardır. bu programda ayrıca rating oranlarına tavan yaptırmak için acayip ve sürekli konuştuklarıyla polemik yaratan bir jüri eklenmiş böylece kalitesizliğe yeni bir boyut kazandırılmıştır.
10. Survivor: Acun Ilıcalı’nın sunmuş olduğu yarışmacıların ıssız bir adaya götürülerek orada yarıştırılmasıyla oluşan bir programdır. Bu yarışma o kadar saçma bir programdır ki Türkiye-Yunanistan ve Galatasaray-Fenerbahçe gibi serileride olan ve aşırı rekabet nedenli bir nevi insanları şiddete yönlendiren bir yarışma programıdır. Hatta öyle bir yarışma ki Türkiye-Yunanistan serisinde programın kanalında dönen reklamında bir yarışmacının şu kelimeleri kullandığı görülmektedir; "Yunanlılardan biri ölse var ya, umrumda bile olmaz". böyle ifadeleri olan bir yarışmanın ne kadar kötü ve rezil olduğunu daha fazla anlatmaya lüzum yok sanırım.
11. Fear Factor: Yine Acun Ilıcalı’nun sunduğu bu yarışmanın diğer yarışmalardan bir farkı kalitesizliğinin yanı sıra bir de yarışmanın format olarak da iğrençlikleri barındırmasıdır.
Bir örneği için: www.internethaber.com/news_detail.php?id=69224
Sanırım linkte de görülen görüntülerden sonra bu yarışmayla ilgili fazla bir yorum yapmaya gerek yok.
12. Şarkı Söylemek Lazım: Bu yarışmada müzik camiasının içinde yer almayan ünlülerle! (Esra ve Ceyda Ceyhan kardeşler gibi), şarkıcı olan ünlülerin! (Asuman Krause gibi) eşli olarak birlikte yarıştığı bir programdı. Bu programda hem jüri üyeleri hem de programa katılan yarışmacıların türlü türlü rezillikleriyle türk televizyonculuk tarihine rezillik abidesi olarak damga vurulmuştur.
13. Yemekteyiz: Bu programda yine yurt dışı formatlı olup Türkiye’ye uyarlanmış bir versiyondur. Yarışmada 5 tane çeşitli meslek gruplarından amatör aşçının yemek yaparak yarıştığı bir programdır. Yarışmada her hafta bir başka yarışmacıya diğer yarışmacılar konuk olup evini açan yarışmacının yaptığı yemekleri tadıp eleştirilerini yapmakta ve bunun sonucunda da puan vermektedirler. Yukarıda sayılan diğer yarışmalara göre içerik anlamında biraz daha iyi olmasına rağmen özellikle eleştiri ve puan verme bölümlerinde ciddi anlamda seviyesizlikler yaşanılan bir yarışma programıdır.
14. Var Mısın Yok Musun?: 24 yarışmacının yarışmış olduğu, her hafta bir yarışmacının kutu seçerek tamamen tesadüfi olarak yarışmaya katıldığı ve yarışma esnasında seçtiği kutulara göre büyük miktarlarda (500.000 tl) gibi parayı tamamiyle şansıyla kazandığı bir yarışmadır. bu yarışmanın diğerlerinden farkı kalitesizliği bir yana, insanlara "şansınız yardımıyla da para kazanabilirsiniz imajını vermektedir". Yani topluma bu yarışma "yarışmamıza katılın hiç çalışmanıza da gerek yok, hiç emek harcamadan bakın insanlar nasıl da para kazanıyorlar" fikrini tv yardımıyla insanların beynine yerleştirerek kolay yoldan para kazanmanın "büyüsünü" izleyiciye vermeye çalışmaktadır. Bu programda kalitesizlikten başka sosyolojik olarak da toplumda tahribat yaratan bir durumda söz konusudur.
Sonuç: Hiçbir niteliği olmayan bu yarışma programları izleyici üzerinde ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Bu yarışmalar yukarıda da belirtildiği gibi kimi zaman Fear Factor gibi içinde her türlü iğrençliği barındırır şekilde olmakta, kimi zaman ise tıpkı Var Mısın Yok Musun? programında olduğu gibi tamamen şans eseri, kişinin hiçbir niteliğine dayanmadan havadan para kazanmasına yönelik olmaktadır. Yukarıda eleştirilen bu 14 program belirli zaman aralıklarında televizyonlarda yer almış ve ciddi rating oranları toplamıştır. Tabii ki bu programların dışında da niteliksiz bazı yarışma programları televizyonlarda yer almış olsa da burada içlerinden en önemlileri seçilip, eleştiri konusu edilmiştir. Aslında en önemli soru şudur, Türk halkı nasıl oluyor da bu kadar seviyesiz yarışma programlarını izleyebiliyor? bu sorunun cevabı aslında çok basit. Belli başlı bilinen, büyük televizyon kanallarında prime time denilen insanların en çok televizyon izlediği zaman diliminde yayınlanan tüm tv programları seviyesiz hatta vasat bile denemeyecek kadar kötü olduğu için doğal olarak izleyicilerde bu kötü programlar arasından seçim yapmak durumunda kalmaktadırlar. Yani izleyici o an bu kötü yarışmalardan birisini izlemese dahi belki başka bir büyük! tv kanalında kalitesiz bir diziyi veya seviyesiz bir magazin programını izleyecektir. O yüzden bu programları izliyorlar diye izleyiciyi suçlamaya hakkımız bulunmamaktadır. Burada asıl suçlanması gereken gözleri rating hırsı bürümüş televizyon yöneticileri ve bu programları yeterli düzeyde denetlemeyen RTÜK’tür.