Sevildiğini unutma...
İçimdeki çocuk anlatıyor bana sensizligi, sonra başlıyor ağlamaya! Yüreğimi ıslatıyor gözyaşları.
Canımı acıtıyor. Sus diyorum ağlama...
İnanmıyor bana, var olduğuna inanmıyor,
yokluğundaki varlığını kabullendiremiyorum bir türlü ona.
Başını yaslıyor göğsüme, sımsıkı sarılıyor bana, sımsıkı tutunuyor yüreğime ...
Sen diyor... Sen... hiç kendinle yalnız kaldın mı!
Kendini hiç gözyaşi denizine attın mı ve denizin kıyısında birinin sana elini uzatmasını beklerken yavaş yavaş kıyıdan uzaklaştın mı?
Kendi içinde kayboldun mu?
Yavaşça derinliklere gömüldün mü?
Sen kendini tanıdın mı ve tanıdığın kadarının öbür yarısını(birbaşkasında) buldun mu?
Söyle...
Anlat
sen hiç aşık oldun mu? ,
Anlat ki sende anlayasın...
Hiç kendini odanın karanlığında hasret ipine astın mı?
Özlemini kimseye söyleyemediğin oldu mu, özlediğine dahi!
Hüznünü koynunda sakladığın oldu mu...
etrafa yalancı gülücükler saçtığın?
Yalandan yaşıyormuş gibi yaptığın?
Karşında onun olduğunu düşünüpte koskoca bir boşluğa, yalnızlığa
konuştuğun oldu mu?
Yalnızlıkla dertleştiğin?
Yada odanın kapısının açılacağını ve onun gelip sana sürpriz yapacagını düşünüp kapıya diktiğin gözlerinin dolduğu oldu mu!
Gözlerini kapatıp onu bulmaya çalıştığın?
Hiç kollarının arasındaki boşluğu bir yastıkla doldurmak istedin mi?
Yastığa onun yerine sımsıkı sarıldığın oldu mu?
Sarılmak için özel bir yastık aldın mı kendine?
Yalnızlığı onun hayaliyle aldattığın oldu mu?
İçine her onsuz çektiğin nefesin hesabını tuttun mu?
Ve bunun hesabını sordun mu hiç hayata?
Neden onsuz olduğunu?
Neden yüreğinin onun hasretiyle parçalandığı kadar onun özlemiyle ayakta durduğunu anlayabildiğin oldu mu?
Dinlediğin her şarkı sözünde ondan bir parça, yaşadıklarınızdan, beraber yaptıklarınızdan bir parça bulup kendini odaya kapatıp bütün gün şarkı dinlediğin oldu mu?
Ve sonra eski günlere dalıp farkında olmadan düşündüğün şeylere gülümsediğin oldu mu?
Yada dudaklarında gözyaşının tuzunu hissedip ağladığının farkına vardığın oldu mu?
Kendine acı çektirdiğin?
Hergece baktığın yıldızları onunda gördüğünü bilerek heyecanlandığın oldu mu?
Ya aynı gökyüzünü ayrı diyarlardan paylaştığınızı düşünüp onun yanında
olmasını dileyebilmek için yıldızları yüreğine kaydırdın mı?
Geceyi kaleminle karaladın mı sen hiç?
Ve onsuz daldığın uykularda onu bulduğun için uyanmak istemediğin oldu mu?
Her sabah uyandığında güneşin yine onsuz doğduğunu anladığında güneşi suçlayıp niye doğduğunu hiç sordun mu?
Güneşi siyaha boyadığın oldu mu?
Söyle...hergün onsuzlugun (yalnızlığın) kafasına silah dayayıp tetiği bir
resimde çektiğin oldu mu?
Sonra hasretle yeniden doğdun mu?
Söyle...
özlemi onsuz vurabildiğin oldu mu?
...........................