- 572 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sana Geldim
´´Yorgunum; çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlam var...´´ Nihat Behram
Hayır bu şehir ne acı taşımalı önceki zamanlarından ne de mutluluk... Hayır bu şehir seni de taşımamalı içinde... İçimde sen olan beni de...
Hayır, küf kokusunu andıran yaşanmışlıklar değil söz ettiğim veyahut rüzgarın delice estiği gecelerdeki yorgan altında ettiğim dualar da değil...
Hayır, sen değilsin istediğim...
Kendi kaderini yazmalı ve yaşamalı bu şehir... Koca büyük bir boşluk gibi beni öğütecekse de... Bin bir türlü pişmanlıklara gebe bırakacaksa da... Veyahut mutluluktan ya da güneş batımındaki anılardan ibaret olmayacaksa... Olmayacaksa bütün anılarımdan ibaret...
Kendi kaderini yazmalı ve yaşamalı bu şehir...
Suskun zamanlar konuşmamalı şimdi. Bırakıp gittiğim limanlar çalmamalı kapımı. Eskilerde kalan dostlar hatırlamamalı şimdi beni... Zaten hiç benim olmayan adamlar anmamalı ismimi. Okumamalı şiirlerimi, kendilerini görmeye çalışmamalı... Bir iz aramamalı öncelerden. Benim olanlarsa hatırlayıp bırakmalı oracıkta. Tutmamalı akıllarının bir köşesinde. Ve sen zaman unutmalısın yaşattıklarını. Aniden çalan telefonlar, bir anda geliveren haberler... Geri dönmeli bana gelmeden. Eğer numarama bakıyorsan bir yerlerde orada durmasını öğretmelisin kendine.
Hayır bu şehir yalnızlıktan ibaret değil... Hissettiğim ve kabullendiğimden öte bir şeyler olsa da ve adı henüz belli olmasa da bu duygunun... Gerçek değil bu. Yalnızlık hiç değil. Durak durak duran otobüslerden, yanımda oturan bilmediğim insanlardan, anlamlı anlamlı gözlerime baktığını sanan ve aslında hiçbir şey anlatmayanlardan ibaret değil...
Benim dalıp giden gözlerimdense hiç ibaret değil...
Ve gelecek kışın aniden baş döndüren bir anlamı olmasından da fazla...
Şimdi öylece dolaşıyorum... Dalıp giden gözlerimi, üşüyen ellerimi teselli ediyorum. Adımlarıma emanet ettim kendimi... Kabirlerin arasındayım... İçimdeki karanlığa inat, bir ışık ararken güz basıyor gerdanımı... Ölüme mi yakınım, yoksa nefes almaya mı bilmiyorum...
Bildiğim soranlara ´´sonunda aşkıma karşılık verdi diyorum senin için...´´ Onlar da başın göğe erdi mi diye soruyorlar... Seni soruyorlar İstanbul...
Hayır bu şehir ne acı taşımalı önceki zamanlarından ne de mutluluk... Hayır bu şehir seni de taşımamalı içinde... İçimde sen olan beni de...
Hayır, küf kokusunu andıran yaşanmışlıklar değil söz ettiğim veyahut rüzgarın delice estiği gecelerdeki yorgan altında ettiğim dualar da değil...
Hayır, sen değilsin istediğim...
Yıllar içinde ne taşır?... Katran karası acı mı, yoksa bahar gibi mutluluk mu?... Bilmiyorum...
Bildiğim,
Kendi kaderini yazmalı ve kendi kaderini yaşatmalı bu şehir bana...
4 ekim 2009
yağmurlar yağıyor
kabirlerde yaşıyorum
istanbul
Çağla GÖKDENİZ