- 1237 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Halkın içinde halk gibi olmak
Halkın içinde halk gibi olmakTürk toplumu ve Türk insanının kurtuluşu için neler yapmak ?kimseyi karalamakçamurlaştırmak için değil sadece ve sadece Türk insanının kurtuluşu nasıl olmalıdır?bu soru ilgilendirmelidir bizleri…Başka şeylerle uğraşacak vakit de kalmadı ayrıca.
Halkın gözüyle,halkın sözüyle halk gibi halk içinde konuşulmalıdır.Halkın ve gerçeğin çağrısı neler olmalıdır kendi kültür zenginliğimiz içerisinde şiirlerle, kitaplarla, tartışmalarla,şarkılarla,türkülerle,sohbetlerle,konuşmalarla,konferanslar
İle telkinlerle…Türkiye’mizin ve insan’ımızın halkımızın sorunlarını nasıl çözebiliriz endişemiz,sıkıntımız,tasamız bu olmalıdır.
İnsan değişir değişmelidir.tekamülün ilmin gerçeği de budur.değişmiyorsa kararında kalıyorsa orada sorun vardır.İnsan düşüncesinin temelleri kavramlarını değiştirin ,insan değişir.İnsan düşüncesini alçaltın insan alçalacaktır.İnsan düşüncesini yüceltin insan yücelecektir.
Bir değer ise insan ki öyledir.Başka bir ifade ile insan düşünen bir makine değildir.Düşüncenin değişimi demek insan şahsiyetinin inkişaf etmesi demektir.
Halkın çağrısı demokratik,özgürlükçü,hukuk normları içerisinde kardeşleşmek,kaynaşmak fedakarca,yiğitçe,korkusuzca bu çağrıyı beklemek
kayaların korkunç basıncına meydan okuyan berrak su damlaları nasıl pınarlaşırsa,imbik damıtması ateş,soğutma ve basınç gibi şartlar altında nasıl arı ürünler verirse halkın gerçek çocukları da halkın çağrısına kulak verirler.
Bunu kim mi başaracak?bu güç kimi mi olacak?Bu güç Türk halkı ve büyük ekseriyetinin gücüdür.Yani halkın gücü demokrasinin gücüdür.Peki paranın egemen güç olduğu bütün kutsal değerlerin ve insanın efendisi olduğu güç olarak algılanan bu güç karşısında evlenmeler-boşanmalar,yavuklular,ana-baba,çocuk-kardeş ilişkileri,öğrenci-öğretmen,yönetici-yönetilen ilişkileri maalesef hep paralaşmıştır.
Hepsin de prensip şu;sana bir şey verebilirim ama senden de alırım.Bu formül ilerledikçe sana kendimden bir şey verebilirim ama sen benim kölem olacaksına döner.Bu düşüncede feda oluş yani fedakarlık dediğimiz öz veri yoktur.kaba bir alış veriş vardır.
para emeğin satırı altında bir ölçü değil,insan alan satan köleleştiren bir tanrıdır(!)
Böylesine bir yapıda bu toplum inanmaz insanlar yoğurur,inancın en duru alanlarında dahi…Bu insan hiçbir şey vermeden veya bazı şeyler vererek özlemlerine kavuşmak ister.itimatsızdır.Kumara meyyaldir.Kendi kurtuluşunu kendi hazırlamak istemez.Bağlanmıştır önce toplumun bağlan dediklerine,yeterince bağlandıkları ise onu aldatmışlardır.
Bu itimatsızlık örselenmiş kalpler,gömülmüş arzular hayal kırıklıkları kopkoyu umutsuzlukla,çocukça umutlar arasında bocalamaya iter onu…İşte tam burada insan iç güdülerinin en basitini istismara çalışan siyasetçiler çıkarlar karşısına.Onlar bir iktidara gelsinler bir bir her şey düzeliverir.İnsan umutsuzluğunu acıklı sona uygun gelen bir çağrıdır bu…
İşte bu gerçek şudur.” Siz nasılsanız öylece idare edilirsiniz”Peki ne yapmalıyız?İnsanı kendi üzerinde düşünmeye sevk etmeliyiz.insan kendi kaderi ve toplumun geleceği için kurtuluş dilemelidir.bunu yapamazsa ne kendisi ne de başkaları için fedakarlığa ulaşamaz.Çünkü kurtuluş kurtuluş duasıyla başlar.
Sevgi,fedakarlık,kurtuluş,barış ve özgürlüğe demokratik hak ve kurallar eylemleşir ise kurtuluşunu başlatabilir Türk insanı,Türk halkı,Türk toplumu…
Nasıl olacak bu?İnsanlığın en basit duygularını kudurganca istismar eden vahşi kudurgan iç ve dış para çevrelerinin bu politika arenasında canavarlaşan kavgasına giremezsiniz…Başka şeyler hitap etmelisiniz.
Halkın içinde halkın arasında kendinizi ülkenize Türk toplumuna feda ederek,onların gerçek dostu olduğunuzu göstererek,sarsılmaz gönül dostlukları kurarak.Nasıl mı ulaşacağız?
Sosyal sevgiden,insan sevgisinden,insan’a insanca değer vererek tanrı sevgisine yükselerek ,tanrı sevgisinden ve korkusundan insan sevgisine vararak.
Her köyde bir yunus dirilterek,halkın içinde sazının telinde Veysel olarak,haksızlığa karşı dik duran Köroğlu olarak,Âkif’in penceresinden haykırıp Nazım Hikmet’in vatan özlemine ulaşmak.Kısaca halkla halkın içinde olmak…
Kurtuluş Türk halkının kendisindedir.Atatürk’ün yegane gücün damarlarımızda asil kanda mevcut olduğunu söylemesi bu gerçeği de doğrulamaktadır.
YORUMLAR
sadece ve sadece Türk insanının kurtuluşu nasıl olmalıdır?bu soru ilgilendirmelidir bizleri…Başka şeylerle uğraşacak vakit de kalmadı ayrıca.
Her köyde bir yunus dirilterek,halkın içinde sazının telinde Veysel olarak,haksızlığa karşı dik duran Köroğlu olarak,Âkif’in penceresinden haykırıp Nazım Hikmet’in vatan özlemine ulaşmak.Kısaca halkla halkın içinde olmak…
Kurtuluş Türk halkının kendisindedir.Atatürk’ün yegane gücün damarlarımızda asil kanda mevcut olduğunu söylemesi bu gerçeği de doğrulamaktadır.
GÜZEL TESBİT VE ÖNERİLERLE ÇOK ANLAMLI BİR FİNAL VE BAĞLAYIŞ..ENTEL KİŞİLİĞİN SENİ ANLAMYANLARIN SORUNU..SENBUSUN VE SENİ SEVEN VE TANIYANLAR ZATEN DERİNLİĞİNDEKİ BERRAKLIĞI FARKEDENLERDİR..
KUTLUYOR VE SENİN GİBİ BİR DOSTUM OLMASINDAN GURUR DUYUYORUM.
Halkın ve gerçeğin çağrısı neler olmalıdır kendi kültür zenginliğimiz içerisinde şiirlerle, kitaplarla, tartışmalarla,şarkılarla,türkülerle,sohbetlerle,konuşmalarla,konferanslar
İle telkinlerle…Türkiye’mizin ve insan’ımızın halkımızın sorunlarını nasıl çözebiliriz endişemiz,sıkıntımız,tasamız bu olmalıdır.
ben yaklaşık bir yılı aşkın evimde televizyon seyretmiyorum bir kaç program dışında.dikkat ettiniz mi hangi kanalda yapıcı,eğitici,öğretici,aydınlatıcı bir program var.varsa bile epey bir beklemek gerek.
açın kanalları teker teker nerede Türk toplumunu ve aile yapısını bozmaya yönelik,ahlaksızlığı normalleştiren ve beyinlere yavaş yavaş işleyen programlar varsa onlar revaçta.hocam sayfamda ki Nazım'ın şiirini biliyorsunuz.okumuştunuz.
koyun gibi olmadık mı? büyük ustanın dediği gibi affınıza sığınarak.
ve ne yazık ki çok büyük bir kısım olarak hipnoz edilmiş kuklalar gibiyiz artık.
tartışıp,konuşmayı bile beceremiyoruz artık.halk içinde halk gibi olmak nasıl bir şey acaba....
artık bize çok yabancılaştı gibi bu söz..ve aslında ne kadar tehlikeli bir sona gider gibiyiz..üzerimizdeki baskılardan arınmayınca,kendi sularımızdaki o tehlikeli gemileri batırmayıncazor gibi.erozyonun tam göbeğindeyken....
çok güzel ve anlam dolu bir yazıydı sayın hocam kaleminizden okuduğum..
kutlarım...
saygımla,,
İşte bu gerçek şudur.” Siz nasılsanız öylece idare edilirsiniz”Peki ne yapmalıyız?İnsanı kendi üzerinde düşünmeye sevk etmeliyiz.insan kendi kaderi ve toplumun geleceği için kurtuluş dilemelidir.bunu yapamazsa ne kendisi ne de başkaları için fedakarlığa ulaşamaz.Çünkü kurtuluş kurtuluş duasıyla başlar.
Boyle bir soz gerceklesti sanirim. Simdi bundan kurtulmaya sira geldi. Tek yurek, tek vucut olacagininiz gunler yakindir umarim. Yuregine ve kalemine Allah guc versin. selam ve saygilar