ŞaşırıYorum
Merhabalar,
İnsanoğlu dünyada geçen yılların çok iyi günlerini pek hatırlamasada gördüğü meşakkat ve eza’lardan kurtulamaz,bazen derin olanlarda ömür boyu sürer gider.
Düşündüğüm zaman dünya herşeyiyle mükemmel olsa herşeye sahip olanlarda yeni bir macera aramaktan kendini alamaz.Bazen insanlık değerini unutuverir:
Siyaseti en büyük terör etmiş gidiyor,
Etrafı deveyi paldımıyla yuduyor,
Yasaları kafasına göre ayarlıyor,
Millet ot yemedikçe et yiyemeyiz diyor.
Bazı öğretmenler dersi gırgırla geçiriyor,
Gelin de sizlere gurs vereyim diyor,
Bazı doktor yemini tavuk tövbesi diyor,
Yan tesirli ilaçla nasılsa geri gelecek diyor.
Bisiklet bulamayan uçaklara biniyor,
Vicdanı gözeye sokmuş ticarettir diyor,
O tarikat, bu tarikat milleti bölüyor,
Ben doğruyum diye boşa yemin ediyor.
Bilerek kum çukurunda debelenip batıyor,
Kurtuluş olmasa da omuzlara basıyor,
İcatları şeytan işidir diyor,
Dışarıdan kendi de payını alıp yiyor.
Dürüst darda olsa da yolundan çıkmıyor,
Kadın hakkı bu mu, namusunu satıyor?
Yeniliği kültürü değiştirmek sanıyor,
Geleceğin geçmişi kayıplara batıyor.
Biraz menfaat uğruna bombaları atıyor,
Bir ukalâ yüzünden kadın çocuk yakıyor,
Büyük güç süper cahili şımartıyor,
Kendi halkı bile buna isyan ediyor.
Zaten ozon tabakası açılmış gidiyor,
Mikroplar dahi çağ atlayıp birbirini gözlüyor,
Afetler heey insan biz de varız diyor,
Cahilliğin böylesi hâlâ devam ediyor.
Fitneci kış-kışlığını, puş puşluğunu yapar diyor
Cahilliğin böylesi kendini puşluğa zorluyor.
Düşmanlık baş almış nihayete gidiyor,
İnsan çağı kapanıp kâinatı terk ediyor.
Mustafa da yarası olan gocunsun diyor,
Süper cahil başkasına dendiğini sanıyor,
İllâ ki savaş, afet olması mı gerekiyor,
Menfaat hastalığını atmamız gerekiyor.
Dizileri aklıma geldi,iyiliğin hasadı olmadığını zannedenlere seslendim vede baş harflerde (j) bulunsun diye şiirlerimin arasına jön diye adlandırdığım şiiri ekledim:
Dünyaya jön diye misafir geldi,
Feryadı figanla isyan mı neydi?
Onbir yıl baharın ilk günleriydi,
Yaşamanın tadı çok şahaneydi.
Bir yel esti birkaç yaprak döküldü,
Cahil, sanki ciğerleri söküldü,
İki pınarından seller döküldü,
Daha baharın orta yeriydi.
Çiçekler açılıp esans saçıldı,
Yumurta çatlayıp yavrular çıktı,
Yetiremem diye sıkıntılıydı,
Lâkin yaz gününün ilk günleriydi.
İlk tohumu meyvesini verince,
Yere basmaz gark olunca sevince,
Ürün çoğalıp kanın emince,
Daha garibin ilk dertleriydi.
Dolu gelip birkaç dalın götürdü,
Seller gelip biraz kökün söküldü,
Fırtınada ocağını söndürdü,
Bunlar da tuzu ve biberiydi.
Değirmen taşları iyce köreldi,
Erozyon görünce tepeler keldi,
Güneşi görünce dallar eğrildi,
Doğanın kanunu güz günleriydi.
İnce karla düğünlüğü diktiler,
Kara buzla üzerini örttüler,
Yılan çıyan hasret ile öptüler,
Artık bizimkinin kış seferiydi.
Mustafa da ötesini bilemez,
Tamu, cennet başka yer kabul etmez,
Hasiyeti varsa dillerden düşmez,
Eğer yoksa kim biri miydi.
Eeeveeet eğer faydası,hatırı,haysiyeti yoksaa en fazla birkaç ay gittide kurtulduk denir ondan sonra torunlarıda tanımamazlıktan gelir.
Bunları bile bile haalâ kemliğe devam edenlere şaşırıYorum.
İyilikler,güzellikler,sevgiler sizlerin olsun saygı ve SELAMLARIMLA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.