- 1406 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
GÜLÜŞÜ YARIM GÜNEŞ ÇİÇEĞİ
Anne olmak sanırım lütfedilen hazinenin görünen ilk parıltısı… Asıl hikâye anne ile çocuğu yaşam ile ölüm arasında yoğuran kargaşada saklı olsa gerek… Bir armağanın ilk an ki sevinci hiçbir zaman sona kadar kalamıyor zaman mutlaka tortularında kamçılıyor duyguları… Ve bundandır ki bebeğin ilk doğuşundaki huzuru hiçbir anne ve çocuk saklayamamıştır sona dek… Bu olguyu doğuran sebep yaşam mı insanlar mı yoksa zamanın ellerine teslim edilen duyguların savrukluğu mu bilinmez…
Çocukken saklambaç oyununu hiç oynayamazdım… Çünkü saklanamazdım sonrası meçhul olan gölgelere… Hem korkar hem de sobelendikçe içimde bir yerlerde bir dağın yandığını hissederdim… Yağan dağımın eteklerine biriktirirdim yanaklarıma ekemediğim gülüşlerimi… Belki de çocukluğunda hiç oyun oynayamayan anneciğime bir yansımaydı bu davranış şeklim…
Şimdi yavruma yanan dağımın zirvelerindeki kardelenleri büyütüyorum;
Kardelenin güneşe aşkı kadar yaşama güçlü ve inanan bir duruşu olsun diye…
Kendi zirvesinde atlasa da toprağa da bakabilecek kadar insan olabilsin diye…
Ve ruhundaki ırmağı özündeki besteyle sulayabilsin diye…
Yavrucuğum hiç bilmeyecek saklambaç oynarken korktuğumu… O, çocukluğunu oyunlarla, masallarla, gökkuşağının en güzel renkleriyle yaşayacak… Nasıl olsa büyüdüğünde renklerin dünyasını kendi yaşamına yansıtacak kadar özgüveni olacak… Nasılsa büyüdüğünde penceresinden kocaman dünyaya kocaman bakışlar atacak kadar donanımlı olacak…
Biz büyüdükçe içimizdeki çocuğun ruhumuzu tarayan elleri daha çok değer sessizliğimize… Ve keşkeler ülkesinde duraklar çoğaltırız yılların anlayamadığımız geçiş güzergâhında… Bu geçişler kestikçe düşlerimizi, ellerimizi, yüreğimizi ya erirken biteriz ya da eridikçe güneşe dokunacak kadar anlam oluruz ki bunu başarabilen zaten aldığı nefesin hakkını verebilendir ve şans kavramına sahip olabilendir…
Keşke anneciğimin kokusunu kundağımın cebinde saklama şansım olsaydı…
Keşke anneciğimin sütünde bulduğum sadakati, şefkati, sıcaklığı o tanımsız koruma zırhını büyürken avuçlarımda bulsaydım…
Keşke çocukken tanıdığım renkleri umudun fırçasıyla masalımın tablosunda kullanacak kadar cesur olsaydım…
Yoksa tüm bu keşkeleri doğuran duyguları beslemek yerine daha cesur daha bencil daha kindar ve daha mı?...
Şimdi düşünüyorum da asıl kayıp büyürken kaybettiklerimizde saklı… Düşlerimiz iç dünyamızdaki çocuk zırhımız kadar güçlü olabilseydi belki de gerçeklerimiz hiç bu kadar hasarlı ve silinmeye hazır olmazdı…
Mehtap ALTAN
29.09.2009
YORUMLAR
Belki de, korkuların aslında bir çok şekilde bizleri esir almasındandır saçlanbaç oynayamayışımız. Keşkeleri çıkarabilsek hayatımızdan belkide dediğin gibi dost yürek daha anlam bulacak evladımıza, annemize olan sevgimiz. Çok güzel bir konuydu yüreğine binlerce kez teşekkür ederim.
Sevgilerimle dost yüreğim....
çocukken ,korkmadan tutuyoruz taşı böceği..yalan bilmiyoruz.gizlilik bilmiyoruz..sıkıntılarımaz olmuyor..büyüdükçe kirletiyorlar bizi.bir şeye dokunmaya korkuyoruz.. küçücük bir çocuğu sevmek için uzanan ellerimizi sindiriyorlar...güzeldi beğenerek okudum..keşke hep çocuk yüreğiyle olsak..yada büyümesek..
BİR MAKALEYİ YA DA BİR YAZIYI İLLAKİ İKİ KERE OKUYACAĞIM..
Bende öyle yaptım iki üç kere okudum.Olmadı dört kere okurum..Bu durum okunan yazının edebiyat diline ve yazarın anlatımına bağlı.
ÇOCUKLAR VE BİZLER...YADA ÇOCUKLUĞ*UMUZ...
Keşke çocuk olsaydık....deriz hep...ama bir türlü olamıyız. Bizler çocukluğ*umuzu yaşayabildik mi ? Ben yüzde elli yaşadım diyorum..Durdurulması imkansız doru bir tay gibiydim. Toprak ve bizler..
Ya şimdiki çocuklar ? Büyür iken kaybediyorlar...Tıpkı sizin anlattığ*ınız gibi...Dünya mı değişiyor, çocuklar mı yoksa biz mi geride kaldık. Bilemiyorum...bilemiyorum...bilemiyorum...
Ah be Şehrim kokulum, gönlünde var olan ve kök salmış olan duyguların hiç bir zaman yok olmaz Çocukluk düşlerimiz ise uyuyan bir prensesin, bir öpücükle uyanması gibi yaşamımıza bir an kondurulabilecek kimi zaman bir sevgi harfi ile yeniden uyanıverir . Bizler hep çocuğuz.İçimizde var olan o çocuğu büyütmeden yaşatmayı başarabilirsek çocuklarımız da o harika ve tertemiz duygularla büyürler ve kendi özlerine sahip çıkmayı başarırlar. Seni seviyorum , çocuk gönüllü Mehtap yüzlüm.
Çocuk düşlerimiz ulaşılması imkansız gibi gelrken insana aslında imkanlı olduğunu geöirdiğimiz evrelerde anlıyoruz. Zman mi bizi korkak yapıyor düşlerimize ulaşmak için yoksa kendimiz mi çevresel etkenlere bağlı olarak mı geliyor korkularımız ya da elimizde var olan değerleri kaybetmemk uğruna mı büyütüyoruz korkularımızı ne dersiniz sevgli şairim.
Yine düşüncelere ittiniz bizleri.
Sevgiler yüreğinize