- 1677 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
SANAL DOSTLUKLAR GERÇEK OLDU…
Son zamanlarda pazarlardaki yoğun koşuşturmacadan dolayı;stresli olmamdan kaynaklanan vücut yorgunluğuyla yatağa çivilenmiştim.Belki geçer diye ateşler içerisinde bekledim.Yatakta kıvranıp durdum.Eşim,başımda pervane gibiydi.Sanki aşk doktorumdu.Gözlerini,gözlerimden ayırmıyor.Nane- limon kaynatıp çocuk gibi eliyle içiriyordu.Hastanelerin kokusunu oldum olası sevmem.Hastaneye gitmemekte direniyordum.Semt sağlık ocağından vücut kırgınlığına karşı ilaçlar yazdırıp yine evde tedavime devam ettim.Bu arada Pazar işlerinin aksamaması için de ortanca oğlum,annesiyle birlikte pazarlara devam ediyordu.Akşam eve döndüklerinde oğlumun yorgunluğu gözlerinden okunuyordu.Yemek yerken pazar sohbetlerine başlamıştı bile…
“-Baba,sen merak etme;dinlenmene bak.Nasıl olsa minibüsü kullanmasını biliyorum.Sen iyileşene kadar,annemle bu işi kotarırız” diyordu…Yaşamın zorluklarıyla mücadele etmesi hoşuma gitmişti doğrusu…Ayakları üzerine sağlıklı bir şekilde bastığını hissettim.Bu da bir baba için onur verici bir gelişmeydi…
Eşime;büyük oğlum, Almanya’ya İstanbul Sabiha Gökçe Havaalanından uçacağı için,
“-Hanım,böyle yatmakla olmaz.Mithat’ı(büyük oğlum) İstanbul’dan yolcu edeyim.Sonra da biraz piyasayı dolaşır, hesaplı mallar(pazarda satmak için)almaya çalışırım.Olmaz mı?”
Eğer konuşmamı mantıklı buluyorsa tasdik ederdi:
“-Haklısın canım.Doğrusu da bu.Araştırmana bak.Hem açılmış olursun..”
Oğlumu yolcu ettikten sonra,zamanım geniş olduğu için;Edebiyat Defterindeki arkadaşlarımdan bazılarını görmeyi,onları ziyaret etmeyi düşündüm.Yol güzergahımda kimler vardı,şöyle bir düşündüm.Tekirdağ’da Kardan adam(CelalÇalık),Çerkezköyde Havva Keskin,İstanbul Rami’de IRIZA,İstanbul dönüşü Kocaelinde Aynur Engindeniz.Bu arkadaşlarımı ziyaret edecektim.
Kardan adam’ a telefon ettim.
“-Alo,Celal abi.Ben Ayhan Sarıkaya.Nasılsınız?Yanına gelmek istiyorum.Müsait misiniz?”
“-Vay Ayhan’ cığım ne demek, ne demek.Bekliyorum…”
İki buçuk saat sonra daha önceden yapılan şiir etkinliğinde buluşulan Öğretmenler evinin bahçesinde buluştuk.Yanında emekli öğretmen misafir arkadaşı vardı.Biraz sonra ressam bir arkadaş daha geldi masamıza.Konuşulanlar,hep sanat üzerine olmuştu.(Sohbet sanat olunca,fizana bile giderim…)Emekli öğretmen,öyküler ve şiirler üzerine yorum getiriyordu.Öyküde ve şiirde sadeliğin öncelikli olması gerektiğini vurguluyordu.”Anlaşılamamak,bilgiçlik taslamak,aşağılık kompleksinden başka bir şey değil “diyordu…
Ressam arkadaş ise,kendi sanatının inceliklerinden dem vuruyordu.Ben,pazarcı olduğumu söyleyince şöyle bir düşündüler,beni süzdüler.Konuştuklarına ters düşmemek için;
“-Helal sana,sen onu yapıyorsun ya.Bizim elimizden o da gelmiyor.Sadece böyle oturup laf üretmekten başka.”
Ressam öğretmen,
“-Ya arkadaş,ben emekli olursam aç kalırım.Çünkü başka iş bilmem ki…”
Kardanadam’ın misafiriydim artık.İlerdeki bir çay bahçesinden geçerken,turizmde çalışan orta boylu bir bayan:
“-Celal abi(kardanadam) bana yardımcı ol.On beş gün sonra İngiliz grubu gelecek,nasıl bir etkinlik düzenlememiz gerek?Hem sonra onlarla sen konuşsan,senin İngilizcen benden iyidir…”
“-Olur,hele o gün bir gelsin de…”
Kardanadam,İngilizceyi,altı ayda kendi kendine öğrendiğini söylüyordu.Fransızcası ve Hollandacası aynı zamanda Arapçası da(imam hatip lisesi mezunu) varmış…
Celal abi’nin bilinmeyen yönlerini yavaş yavaş öğrenmeye başlamıştım.Zaten şiir etkinliğinde aktif bir insan olduğu hemen anlaşılıyordu.
O gece sabah üçe kadar sanat üzerine konuştuk.Uduyla şarkılar söyledi.Yazarların eserlerinden özetler aktardı.Şiir, öykü ve roman nasıl yazılmalı diye üstün fikirlerinden yararlandım.Altı yaşında,nenesi tarafından okuma yazma öğrendiğini ve bugüne kadar altı bine yakın kitap okuduğunu söylüyordu.
Sabah erkenden kardanadamın eşi,işine gitmişti.Tekstil fabrikasında çalışıyor,üç aydır da ücretlerini alamamışlar.İşten atılmasınlar diye de seslerini çıkarmıyorlarmış.Üstelik durdukları evde kira olunca gerçekten sıkıntıda oldukları belli oluyordu…
“-Ayhan,Belçika’da kaçak işçi olarak maden ocaklarında beş yıl çalıştım.Ağbeylerimin mali krizde olmaları nedeniyle; yurda dönüp, onlara son kuruşuma kadar yardım ettim.Şimdi gördüğün gibi ben acınacak duruma düştüm,iyi mi?...”
“-Üzülme abi ya,takma kafaya.Benim gibi sen de pazarcılık yapsana yengeyle…”
Kafasına yatmıştı önerim.
“-Haklısın,denemekte fayda var…”
Celal abiye,ikinci günü” Çorlu ve Çerkezköy organize sanayilerini dolaşacağımı ve Çerkezköy’de Havva Keskin’e uğrayacağımı ,akşam biraz gecikebileceğimi” söyledim.
Çorlu’yu ve sanayisini dolaştım.Oldukça şirin ve büyük bir şehir.Sanki yarım İstanbul gibi.Akşam beşe doğru Havva Keskin’e telefon ettim.O kadar sevindi ki.Bana hangi minibüslere bineceğim ve nerede ineceğim hakkında bilgi verdi.Oraya gittiğimde çalıştığı tekel büfesinin önünde karşıladı.Dayısının tekel büfesinde çalışıyor.Şiir etkinliğinden bahsettik.Yeni yazdığı şiirlerden okumaya başladı.Sanki resital veriyordu.Büfeye giren müşteriler,Havva hanımın okuduğu şiirlere benim gibi alkış tutuyordu.Çevresinde de çok sayılan ve sevilen bir insandı.Lokantaya götürüp Tekirdağ köftesi yedirmeden bırakmadı.Sanatsal dostluklar böyle işte.Aynı duyguları hissettiğinde kendinden geçiyor,o kadar mutlu oluyorsun ki…
İkinci günümde de kardanadamın misafiriydim.Otobüs terminalinden bana bir el sallayışı vardı ki yüreğim sızladı.
“-Çok geç kalmadan bir daha gelmenin yollarına bak,Ayhan..” diyordu…
Hayat,akıyor işte.Yüreğin derinliklerine yerleşmiş olan sanatsal dostlukları çıkarıp atmak hiç münkün olur mu?...
Komik yazıların kahramanı IRIZA’yı elimle koymuş gibi Rami’de ki Yeşim Emlak bürosunda buldum.Görür görmez şaşırdı.İlk kez oluyormuş,böyle bir karşılaşma.
“-Vay be pazarcı arkadaş Ayhan’ı görmekte varmış ha.”
“-Ne sandın ya.İşte tam karşındayım..Ha ha ha ha..”
Başladık gülüşmeye.Ben,onun yazılarını aklıma getirmeye başlamış,hala kahkaha atıyordum…Bürosonda bir saat kadar oturdum.Vay be bizim Irıza,meğersem ne kadar stresli bir yazarmış…Gelen müşterilere kafa patlatmaktan benim kafa da balon olmuştu doğrsu…Büro bir ara boşalınca birbirimize bakıp tekrar kahkaha atmaya başlamıştık.
Oh be ne güzel stres atıyorduk ha…
Kalmam için çok ısrar etti.İnşallah başka bir seferime dedim.
Zeytinburnu’nda hesaplı mallar alıp ambarla gönderdim,Ankara’ya.
Tamamen boşta kalmıştım.Kocaeline geçecek Aynur kardeş’i görecektim.Oradan da Ankara’ya dönüş.Sağ olsun,Aynur Engindeniz,Edebiyat Sitesinde ilk emeklediğim dönemlerimde elimden tutup bana yardım etmişti,yazın dünyamda.Aynı zamanda da çok güçlü bir kalem kendisi.Ama uzun zamandır da yazmıyordu.Hasta mıydı,doğrusu bilemiyordum.
Aynur kardeşi çalıştığı iş yerine erken giderek,masasının dibindeki sandalyeye oturup beklemeye başladım.Bu ara da diğer memur arkadaşlarla sohbet ediyorduk.
“-Sen de mi Trabzon’lusun?” diye soruyorlardı.Ne de olsa orta karadenizdeniz.Aynur,içeri girer girmez :
“-Aaa,Ayhan abim gelmiş” diye şaşırdı.Merak ettiğim,kendisini kardeş gibi sevip ,saydığım güçlü kalem, karşımda oturuyordu.Biraz yorgun ve bitkin hali vardı.Yüz mimikleri tek düze ,aynı ses tonunda konuşuyor,otuz yaşlarında gösteriyordu.Kızlarından ikizler diye bahsederdim.Öyle değilmiş.Masasının üzerindeki resimlerini uzattı:
“-Bak,büyük dokuz,küçük de yedi yaşında”
“-Sen işe gelince kim bakıyor çocuklara?..”
“-Kendi kendilerine bakıyorlar…”
Şimdi ben de yaralanmıştım işte.
“-Ama nasıl olur,zor olmuyor mu??
“-Onları ben yetiştirdim,zor olmaz!..”
Dostlarımı tekrar görmekle mutlu olmuş,ayrılırken de bir o kadar üzülmüştüm…
Sanatsal dostluklarımızın kıymetini bilip;kalplerimizi kırmadan ömür boyu sevip sayalım birbirimizi…
BİTTİ.
YORUMLAR
Dostluğun sanalı olacağına inanmayanlardanım. Yurdun dörtbir köşesinden yüzyüze görüşmek için gelenler sanal olabilir mi?
Benim de var sanalda tanışıp görüştüğüm, çok güzel anlar geçirdiğim dostlarım. Onlarla eski dostlardan daha samimi, daha içteniz.
Gerçekten dost olmasak bunca güzel cümleleri nasıl yazabiliriz?
Anınızı beğenerek okudum. Dostlarınız, dostluğunu daim olsun.
Saygılar.
İnsanın birbiriyle tanışmasından bir tanesidir sanal ortam ki sevgili Türkan'ın da dediği gibi EdebiyatDefteri bence de farklı bir ortam çünkü bizler buraya birileriyle tanışmak için gelmiyoruz ama uğraştığımız şeyler birbirimizle tanışma fırsatı doğuruyor ki bence bu güzel dostlukların gelişmesi açısından güzel bir ortam...
Umarım bir dahaki sefere sizinle tanışma fırstını ben de yakalarım sevgili Ayhan...
Sevgilerim çokça, dostluklar adına güzel bir yazıydı...
Ayhan bey burası sanal alem değil ve ben hep öyle gürüyorum. Burası gerçek bir yer. Olduğumuz gibi yer alıyor ve olduğumuz gibi anlatıyor yazıyoruz kendimizi. Ve gerçek kimliklerimizle buradayız her birimiz.
Ben iki yıl oluyopr emekli olalaı ve iki çoocuğumu büyüütm biri ünüversiteyi bitirdi bu yıl şimdi doktora yapmak için sınavlara hazırlanıyor. Biir ilkokul beşinci sınıfta. Aynur hanımın endişeli olmamasını anlayabiliyorum. Biz çalışna annelerin çcoukları doğdukları anda hayat ile mücadeleye başlıyorlar innaın. O nedenle dir onlara olan güvenimiz.
Dostlukların bir ömür sürmesi dileği ile kutluyorum bu güzel kalemi ve anlatımı. Saygılar yüreğinize
Keşke elimde imkan olsa da bütün sanal dostlarımı tek tek ziyaret edip 10 dakika sohbet edebilsem. Çaın teknolojisi milyonlarca insan içinden bize kafa dengi ve muhabbet edebileceğimiz dostları bilgisayar ekranına taşıyor.
İlk defa edebiyat toplantısında sanal dostlukların gerçeğe
nasıl bir coşku ve heyecanla taşındığına şahit olmuş ve o sevincin sarhoşluğunu aylarca yaşamıştım.
Şuna dikkat edin
Sanal bir edebiyat dostunuzla kucaklaştığınızda
kardeşiniz gibi hissettiğiniz biri ise veya büyüğünüz
o sarılmalar
aile içi ilişkilerinden bile daha coşkulu
daha hasretli
ve daha güzel
Sevgili Ayhan kardeşim sen de anladın uzun sohbetlerimizde
fikirler insanların arasını bozamaz. Yeterki karakterler kaya gibi sağlam ve sevgiler pamuk şekeri gibi yumuşak olsun
Çok sevgilerimle
Çok duygulandım
gözlerinden öper başarılar dilerim
Ayhan kardeş doğrusu size gıpta ettim.
Ta oralara gidip değerli arkadaşlarımızı ziyaret etmen çok ince bir davranış.
Seni arkadaşlığa ve dostluğa verdiğin önem için tebrik eder bütün dostluklarının ebediyete kadar sürmesini temenni ederim.
Yazında çok güzel olmuş.
Kutluyorum...