- 6103 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
IRK; BAYRAK MİLLET: VE UĞRUNA CAN SUNULAN VATAN...
"Yeterli insan sükut eder, yetersiz olan ispata çalışır"demişler.
Nede güzel söylemişler öğle değilmi.? Yeterli insan kalmadığından olsa gerek ki, herkes hep bir şeyler söyleyip,hepimiz bir şekilde, kendi haklılığımızı ispata çalışıyoruz amansızca. Bunun akabindeyse, yönetici sıfat adı altındaki liderler, sözü geçmez birer piyon halini alıp, özünden soyutlanmış bir tablo çiziyor günümüz dünyasında. Sağcı solcu-alevi sünni-laz çerkez-Türk-kürt vs vs. Dön dolaş geldiğin nokta yine, aynı viraj. Bu gün bu konuyu biraz daha farklı ele alamya çalışacağım inşaAllah.
Bindörtyüz yıllık bir vahiy saltanatı var önümüzde. Tarih demek, Allah"ın yasalarını yazmak demektir. Buna, herkes kendi açısından, farklı anlamlarda yükleyebilir tabiiki aynı zamanda.
Birisi için tarih Aşktır. Bir başkası için savaştır. Bir diğer başkası için kandır. Ama en büyük tarih ve gerçek, haklı davasını sadakatle savunup,var olduğu bu güne taşıyanlarındır elbet.
Geçmiş yakın tarihimizde 3 kıtada 623 yıl boyunca dünyaya hükmetmiş bir hanedanlığın evlatları olan bu millet, tıpkı bir tuz gibi öğünüp, bir avuç öfkenin içinde eriyip, tükenecek kadar nasılda bölünüp parçalanmış böyle.
Oysa kıtalara hükmeden bir tuz dağı değilmiydi bizim o şanlı tarihimiz...Sevgi dolu,berrak,rengarenk sert ve düşmana karşı öylede yakıcı. Tıpkı gökleri ve yerleri aydınlatan bir güneş gibi.
"Güneş ülkeleri aydınlatır,sözler milletleri". diyor Cemil meriç.
Milleti aydınlatacak tek bir sözümüz dahi kalmadımı bizim yer yüzünde bu kine karşı. Yada, sözcükler çokta,onu idrak edebilecek neferlerin hitab yoksulluğunumu çekiyoruz bu gün ne dersiniz. Evet bence bu . Sorun çok fakat,çözüm için insan yok. Bunun için çalışan bir kaç insan olsada,biraz yükselince en dibe indirmek için el birliği yapmışcasına hain bir kumpasa itilip,sinsi bir kaosa sürüklenir siyaset. Belkide samimiyetten aşırı derecede yoksun olmamız yüzündendir bunun asıl sebebi.
Derki bilge Yunus; Söz ol kese savaşı,söz ola kestire başı,söz ola ağulu aşı,yağ ile bal ede bir söz.
Olaylara yaklaşımımız öylesine "ben" esaretine bağlanmışki,bu egolarımız yüzünden hiç bir olaya objektif bakamıyoruz bir türlü. Ve bundan dolayıda, içimizde sürekli kan kaybediyoruz toplum ve millet olarak. Yaralarımız var derin ve hep açık. Kabuk tutmadan kanatıyoruz onları. Yeniden ve yeniden. Ölen bir asker de olsa bizim ve bunun adı acı,ölen minicik günahsız bir çocukta olsa bizim, ve bunun adı yine gözyaşı ve acı.
Şayet işlenmiş olan bir suç varsa ortada, buna karşılık onlar-belki yüzlercede suçlu vardır aynı zamanda. Ancak; insanın bunu bir sebep olarak gösterip, yaşadığı vatanını hedef alabilmesi, önce insanın kendine karşı yapmış olduğu bir ihanet,sonrada dinine ve milletine karşı uyguladığı despot bir saygısızlıktır. Buna başka bir ad koymanında imkanı yoktur.
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır." Diyordu Kurtuluş Savaşında şair Mithat Cemal Kuntay. Toplanıp kurtulmak için savaşmak lazım,bölünüp dağılmak için değil.
Asrı saadete uzanıyorum bu gün. Mekke tarihinde buluyorum kendimi birden. Bu gün çocuklar ölüyor diyen dillerimiz, birazcıkta olsun sukuna ersin diye belkide. Yetim bir çocuğun gözlerinden düşüyorum çöl yurduna. Yalnız,savunmasız ve ayakları çıplak bir çocuk o topraklarda. Vakar var duruşunda. Derin ve korkusuz. Erdem abidesi ve inandığı dava dışında hiç bir gaye taşımıyor çocukluğunda bile.
Onda liderlik, onda sultanlık, onda baş kumandanlık,onda her şeyden önce insanlık vasıfları var. İşte bu eşsiz şahsiyet, nice zorluklarla büyüyüp, İslam dininin hatibi oluyor bir zaman sonra.
"Her kişi bir çobandır ve herkes kendi sürüsünden mesuldur. Müslümanlar bir bedenin azaları gibidirler, nasıl ki o azalardan birine zarar gelse , diğeri de etkilenir." diye buyuruyor güzeller güzeli Peygamberimiz. Şu an bulunduğu yurdunda, bu ümmet için neler düşünüyor diye aklımzdan geçirdikmi hiç bir an da olsa?
Onun "Ümmetî! Ümmetî!" diye seslenişini iştmek için çaba sarfettikmi azda olsa? Eğer insan bir müslümansa, inanmalı buna. Değilse, saygı duyup huzur bozmamalı bu ülke topraklarında.
Sevgili peygamberimiz (sav) çok sevdiği ana yurdu olan Mekke’den zorunlu olarak çıkarıldıkları vakit, ağlayark gözyaşlarına boğulmuş ve "gitmek zorundayım ey yurdum,beni zorunlu olarak koparıyorlar senden, terketmeliyim seni" diye nasılda hicrana düşmüştü bunu bilmiyormuyuz bizler. Vatan sevgisi! Millet sevgisi! Asker sevgisi! Hissetmek ve yaşamak bunu.
Görmek gerek. Hz.Muhammed Mustafa (sav) mükemmel bir örnekti.
"Konstantiniye elbet bir gün fethedilecektir. O’nu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, o’nu fetheden asker ne güzel bir askerdir." Emrini asırlar ötesinden bu millet için müjdeleyen ve yine, ashabı olan "Ebu Eyyub el ensar" hazretelerinin,sırf bu emri tasdiklemek için, seksen yaşında olmasına rağmen, düşüp yollara bu yurda gelmesi rastlantı olabilirmi sizce.? Türkiye’li olmak.! Osmanlı ve İslam dininin bir ferdi olma yüceliğini kazanmak. Ne büyük bir şereftir ya Rab.!
Asrı saadet dönemi. Ebuzer’ gıfar (ra) hz. Bilal ile yaşadığı ibretlik bir Irk münakaşası..
Gıfar beldesi çapulculuğu ile meşhur,kan kokan bir kabileydi. Ebuzer"i Gıfar’da bu kabilenin haşin bir ferdi idi. Şehirler arası yollarda kervan yolu kesip, eşkıyalık yapıyordu o zamanlar.Taki İslam ile şerefleninceye kadar. Bu kutlu sahabe öylesine yükselip yücelmiştiki, Peygamber (sav) onun için şöyle buyuruyordu.
"Sinesi dolup taşacak kadar ilim öğrenen kişi. Ne mavi gökyüzü ne de kara toprak Ebuzer’den daha doğru sözlü birini görmemiştir". "Ebuzer’in hayâsı ve zühtü Meryem oğlu İsa gibidir". "Ebuzer gökyüzünde yeryüzünde olduğundan daha meşhurdur!"
"Ebuzer bu yeryüzünde ve toplumda yalnız yol alır, yalnız ölür ve Kıyamet günü kabirler açılıp içindekiler grup grup haşrolunurken Ebuzer yalnız sahneye çıkar!"
Bir gün hz. Bilal (ra) ile bir konu üzerinde anlaşmazlığa düşerler bu iki yiğit sahabe. Bir anlık öfke ile sesini yükseltir Ebuzer ve dönüp Bilal’e"siayah kadının oğlu "diye sert bir ifade ile çıkışır. Ağzından söz çıktığı gibi, Bilal’in bakışları Ebuzer’in yüreğini tıpkı bir alev topu gibi delipte geçer öylece. Can dostuna cevap dahi vermeden, oradan ayrılıp Rasulullah (sav) huzuruna çıkar hz. Bilal. Peygamber dönüp ona "Neyin var ya Bilal?" diye sorduğunda Hz Bilal derki; Ebuzer bana "Siyah kadının oğlu" dedi ya Resullallah. Üzülür Nebi ve hiç bir şey söylemez bu durum karşısında.
Biraz sonra Bilal gitmiş Ebuzer gelmiştir huzura. Onu görünce her daim tebessümle kucaklayan Nebi, Ebuzer’e başını kaldırıp bakmaz bile o an. Anlamıştır Ebuzer. "Ben"! der. Ben bir anlık öfke ile Bilal’e öyle söyledim ey Allah Rasulü. Üzgünüm.! "Rabbim beni bağışlayıp affetsin" diye ağlamaya başlar. Hiddetlidir Nebi (sav) döner ve Ebuzer’e derki;
"Sen cehaletten kurtulamamışsın ey Ebuzer.Onun kırıntılarınımı taşıyorsun hala yüreğinde . Azad et kendini kurtul Ebuzer.! Ve başını kaldır da yukarıya bak. Şunu da unutma ki iyi işlerde kızıl veya kara derili insanlardan üstün olamazsın sen."
Büyük bir utanç duymuş ve hızla mescidi terkedip ıssız bir yere çekilmişti Ebuzer. Gecenin ilerleyen saatleriydi.Ebuzer tıpkı bir deli gibi dolaşıp durdu öylece.
Bilal’di derdi! Bilalin yüreği diye diye onun kapısında bulmuştu bir anda kendini.
Hz. Bilal sabah ezanı için uyanmış ve mescide gitmek için kapıya yönelmişti. Adımını atar atmaz, ayağının altında yumuşak bir şeye bastı birden. Bir an tereddütle geri çekildi.
Sonra baktı ki, eşiğine başını koymuş olan Gıfarlı Ebuzer’di.
Hemen eğildi ve dostunun elinden tutup"senmisin ya Ebuzer? dedi. "Bu saatte ne işin var burada? Ne arıyorsun sen?" diye soruyordu.
Ebuzer şöyle diyordu ona; "Vallahi sen benim yüzümü ayağınla çiğnemediğin sürece, ben başımı asla kaldırmayacağım ya Bilal! Ayağınla çiğne benim yüzümü." Yoksa korkarım ki cennetin kapıları bana ebediyyen açılmaz olur."
Gülümsüyordu dost Bilal. Duygulanıp kucakladı sonra dostunu. Kalk Ebuzer,kalk artık! "Sen benim dünya ve ahiret kardeşimsin. Ben sana dargın kalabilirmiyim hiç" diyerek bağışlıyordu dost Ebuzer’ini.
Peygamber ahlakı ile şekillenmek.! Asrı asadette var olmak.! Yada, o tarihi bu güne taşıyıp "halen" yaşamasakta "kavlen" yaşatmak...!
Peygamber ordusuna mensup bütün üst bürokratlar,adil yönetim şeklinden asla taviz vermedikleri için, şehadet şerbeti içip,sonrada ayrıldılar bu dünyadan. Tümüne yakınının ölüm nedeni,muhalif güçlerin devlet iradesine sahiplenme arzuları yüzündendi. İşte o kör zihniyet ve yobaz cehalet, bu gün bile hala, kıtalar dolaşıp, kan kokan bir öfkenin imbiği olarak hüküm sürmekte yazık ki.
Terörün yuvası olmuş olan şu komşu belde Irak. Gaibi Allah bilir ancak,biraz düşününce sanki, ebediyyen sukuna ermeyecekmiş diye hatırıma geliyor zaman zaman üzülerek. Nedenmi?
Kerbelada hz.Hüseyin (ra) canına katledip, koskoca fırat nehrinden bir yudum su içirmediler Peygamber’in nazlı yavrusu hz.Hüseyine.
Kerbela ateşi; asırlardır yandı ve yanack belki asırlar boyu. Yıllar varki Irak, zalim bir zulüm altında,hain esaret süreci içinde çırpınıyor. Allah kulunu yanına almış olsada,ahını bırakmaz asla yezid soyuna.
Onlar bu davanın ilk temel taşları, liderleri ve şehitleri olmuşlardı.
Hz.Ömer.Hz.Osman.Hz.Ali.Hz Hüseyin ve diğerleri. Onlar gökteki yıldızlar gibiydi ve her bir ümmet kendine bir yıldız seçmeliydi. Ve o ışığı yol bilmeliydi.
"Tarihini bilmeyenlerin projesini,tarihsiz şahıslar çizer" diye düşünüyorum. İslam dünyası Türkiye öncülüğünde siyasi bir güç bekliyor bu gün. Dünya’ya yön verip adalet dağıtacak bir yön. Olmaz demeyelim. Tarih ve İslam şahittir ki, Allah (cc) muttaki kullarının ordularını kendi adaleti ile kurmuştur. Yeterki bizler, onun adını savunan liderlerin ardında duralım. Ve Akifin dediği gibi çalışalım.
Bir yerlerde ceylanlar ölürken, unutmayalım ki başka yerlerde ölen sümeyyeler de var. Her ferd ,kendi üzerine düşen görevi hakkı ile yapmalıdır. Zavallı bir sapkınlık yüzünden, insan ve bebekler ölmemeliler.
"Hain bir el, yeşil bir fidana keserle vurunca, ağaç, ne yapabilirim ki sapın benim elimde."demiş?
Rabbim; senin yolunda yürüyen adil hükümdarları ve askerlerini, yine senin adil hükmünle muzaffer eyle.Amin.
Yiğitler tanıdık Ömer,Osman,Ali’ler gibi. Yezitler tanıdık Kerbela’yı kana bulayan caniler gibi..
saygı ve selamlarımla... Mehtap Hümeyragül DAllı...
YORUMLAR
Allah insanları kavim kavim yarattı. İslam birliği de olsa soy ve kültürel farklılıklar yüzünden kavimler de olacaktır. Mühim olan kavimlerin kardeşliği ve İslama hizmetidir. Göktürkmen kardeşime yüklenmeye hiç gerek yok. Millet olarak İslama nice büyük hizmetleri olan atalarımız Türklüğünden utanmamıştır ki. Birzamanlar Müslümanlara yüklenilen ülkemizde şu anda Türküm diyenlere yüklenme var. Göktürkmen kardeşim de buna tepki gösteriyor. Bu yüzden sert ifadelerinden dolayı sıkça sataşmaya uğruyor. Katılmadığım bazı fikirleri olmakla kendisini anlıyorum. Cesur yüreğinden dolayı da kutluyorum. İki soru sormuş: 1. Emperyalizme herkes karşıdır ve olmak zorundadır.
2. Önce Müslümanım. Sonra Türküm. Osmanlılıkla da Türklüklede şeref duyarım.
Kabirde sorulacak sorular arasında "Hangi ırktansınız" diye bir soru olmayacağına göre. Yolumuzu bilmeliyiz.
Son zamanlarda okuduğum en kalite yazılardan biriydi. Bu kaleme saygı duyuyorum. Bizim yorumlarımız yazıya ne değer katar ne değerini eksiltir. Sadece birbirimizin fikrini açar. Lakin faklı fikirlere de anlayışlı yaklaşırsak. Hepinize saygılarımı sunar bayramınızı kutlarım.
Geçmiş yakın tarihimizde 3 kıtada 623 yıl boyunca dünyaya hükmetmiş bir hanedanlığın evlatları olan bu millet, tıpkı bir tuz gibi öğünüp, bir avuç öfkenin içinde eriyip, tükenecek kadar nasılda bölünüp parçalanmış böyle.
Oysa kıtalara hükmeden bir tuz dağı değilmiydi bizim o şanlı tarihimiz...Sevgi dolu,berrak,rengarenk sert ve düşmana karşı öylede yakıcı. Tıpkı gökleri ve yerleri aydınlatan bir güneş gibi.
Güzel bir yazıydı...Selam ve dua ile...
:)
Bir TÜRK olarak, GÖKTÜRKMEN'in cümlelerini okuduğumda TÜRKLÜKTEN İSTİFA EDESİM GELDİ !...
Kutsal olan, muhteşem olan, TÜRKLÜK değildir, ASLOLAN islamdır !!!!
Keşke bu ülkenin adı ANADOLU İSLAM BİRLİĞİ olsa idi...
Keşke bu ülkenin adı DÜNYA İSLAM BİRLİĞİ olsa idi..
Allah cc. için BİTENGRİ adını kullanmak dahi ALLAHI AŞŞAĞILAMAYA çalışmaktır, bilginize !...
valla bilemiyorum Göktürkmen bey...çok gergin ve öfkelisiniz. ama olsun ben çok sakinim ve bu saldırınıza cevap vermek zorundayım...
cemaatleşmekmiş...ya bu soru nden bu kadar çok sorulur hiç anlamam...bu sorunuzu diğer yazılardan hatırladım sanırım...
bu sayfa ile alakası omamış olsada, cevap vermeye çalışayım.
Ehli sünnet velcemaat diyebilirim ancak...gayrısını varın siz düşünün...
yani ermeni cemaati var,süryani cemaati var,alevi cemaati var,İsmail ağa cemaati var,Nur cemaati var varda var...unutmadan partilileri hiç katmayalımzaten...
hangi birini anlatalım ki size veya kendimize...hatta şunuda eklemeden geçemeyeceğim.
sorsan herkes Müslümandır kendince. İslama ve Ülkeye hizmet için canla başla uğraşır dururlar...
aynı zamnda, bir yerde ırkından dışlanırsın,bir yerde başörtünden,bir yerde namazından, bir diğer yerde inancından...komedi yani..
öncelikle şunu bilmek lazım.Türkiyenin ve dünya genelinde İslama mensup tüm insanların önce hakiki Müslümanlara ihtiyacı var...yetermi..?
diğer soruya gelince...İslam için Türk, Kürt, Arap, çerkez, laz,bunların hiç biri , hiç hiç hiç bir şey ifade etmez...eğerki Müslüman değilse tabi....
ama, gayri müslim dahi olsa,insan ona saygı duymak ve ihtiyacını gidermek zorundadır..yani buna ne siz ve nede biz karar verme hakkına sahip değiliz...Rabbimiz ve Peygamberimiz bu hükmü veriyor....
asla yazmayacağım demişsiniz...demekki haksızlığınızı kabu ediyorsunuz efendim...
ve son olarak,tuhafki yazıyla hiç alakası olmayan bir düşünceye yönlenmişsiniz..
ya bir insan ima ile asla kafirliğe yol almaz Göktürkmen bey. yok böyle bir şey...
Kafirlik demek Allahı inkar demektir haşa. Rabbim cümlemizi muhafaza eylesin bundan.. bunu yazarak siz tehlikeye düşüyorsunuz Allah korusun...
Deve kuşu çokça meşhur bir söylemdir.zaten ondan dolayı not düştüm...
yoksa hakikate baktığımızda,zekamızı beynimizin yanına koyunca,her büyüğün üstünde bir büyük olduğunu idrak edebiliriz rahatça öğle değilmi...tıpkı her bilenin üstünde bir bilen olduğu gibi..
biz konuşmuyoruz Ahmet bey...Kur"an konuşuyor...yoksa siz kimsiniz biz kimiz...
yok olmaz yani, siz öyle yaparmışsınız, böyle yaparmışsınız söylemleri...biz bildiğimizi yazmaktan çekinmniyoruz...
ama siz "tamam pes" diyerek kabul ediyorsanız o ayrı....
selam ve duaile......Fe eyne tezhebun............
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 10/5/2009 1:28:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yok, tevazunun da, saygının da bir had ve hududu var tabi ki, böyle bir tecrübiliğimiz var. Sonra; siz kadar överek hakaret edenlerden oluşan bir toplumsal yapı da tanımıyorum ben...
Size ve yazdıklarınıza topu topu iki soru sordum;
Bir, bu cemaatsal yapı, emperyalizme karşı mıdır, değil midir?
İki ,Türkiyeli ve Osmanlı olununca şerefli olunuyor da, Türk olunca olunamıyor mu diye, siz tuttunuz evirdiniz, çevirdiniz, ektiniz, yaydınız filan...
Bunun dışında fazlaca bir şey yazmadım ben, dedim ya takvadan bahsedersiniz, sanki siz onu belirleme makamısınız.
Saygıdan, tevazudan bahsedersiniz ama överek küfretmek ve imalarla kafirlikten, tehdide kadar gidersiniz, kafasını kuma gömen kendine iyi baksın diyebiliyorum; ülkeyi sömürgeleştirenlere yar ve yardımcı olan sahtedir.
Birtengri zalim emperyalistleri ve yardımcıları olan böylelerini mutlak ki rezil-i rüsva eyler, böyle benzetebileceğim bir mantıkla insanları da aşağılarsınız sonuçta...
Sebeb-i hikmetini bana yazdırmayın efendim. Artık size tek kelime yazmayacağım. Sorduğum soruları işinize geldiği gibi, evirip çeviren ve komik teviller ve mugalata, tevatür arası şeylerle geçiştirenlerden umudumu kestim ben.
Birtengri size aklınız ve tahkikinizi kullanma cüz-i iradesi versin, ülkenin satılması, sömürgeleştirilmesi ve bölünmesi şerefsizliği tehdidinde, mazlum mu yoksa zalimden mi yana durduğunu farkedenlerde olmak feraseti versin..
Allah Allah (Amin)
Göktürkmen tarafından 10/5/2009 8:41:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
''Arabın arab olmayana üstünlüğü takvadandır''
Türk'üm bende ama birbaşka millettende olabilirdim? Mutlak kader elimizde mi? Bir memleketten olmak, başka memleketten olmaya üstün kılsın bizi! Akla ve mantığa aykırı bir durum.
''Söz kıssa olmalı vesselam''
Fıtrat üzere doğmuştur her insan, fıtrat üzere ölmeyi nasib etsin Mevlâm.
bilmek tavezu gerektirir Göktürkmen bey...
bu kadar çok öfkelenmenize gerek yok yani..
biliyorsanız ne mutlu size ...
zaten hepimiz herkes birşeyler bilir mutlaka...karıncalar bile.
biz daha öğrenmeye talbiz emin olun.
böylesi kızgın bir ifade uslubu kullanmanız gerçekten çok garip çünkü, ennnihayet fikir pay ediyoruz burada.ama nedense kişisel bir saldırı hissi uyandı içimde.
çünkü yazdıklarınızın yazı ile hiç bir alakası görünmüyor.
çözüm için istişare edlir,düğüm için değil..
ayrıca havale etmenize de gerek yok çünkü,Allah cc sizide çok iyi görüp biliyor bizide.
şikayet etmedende işitir ve görür O...
şöyle bir not düşeyim..bir haberde devekuşunun beyninin gözleri kadar olduğu söylenmişti...
ondanmıdır ki acaba, kafasını kuma gömüp,gövdesini hedef tahtası haline getiriyor...
selam ve dua ile...tevazu insanı yükseltir...
Ben yakın tarihi de, uzak tarihi de, dini de, imanı da, itikadı da en azından sizden fazla biliyorum efendim.
Hele hele din , iman konusunda kimse bana akıl veremez, böyle de bir hakkı yok, ben Birtengri ile arama zamaneden kimseleri sokmam.
Birtengri bana akıl vermiş...Fikir vermiş, O'ndan başka birilerine kul ol, o tipolojinin içinde sürüye dahil ol dememiş...
Böyle bir şey de yok, mecburiyette !
Hele o sürübaşlarına baktığım zaman, beni böyle mümin olmaktan emin eylesin,görklü Birtengri'm.
Kısaca, siz de bendeniz gibisiniz, takva makamı olan ne hocaefendiler, ne zamanın harikalarıdır. Sadece Birtengri'dir...
Sizi ve sürübaşları gibileri, O'na havale ettim. Neylerse güzel eylesin...
Esenlikle kalın...
Göktürkmen tarafından 10/4/2009 11:28:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yeterli insan sükut eder, yetersiz olan ispata çalışır...
bu söz üzerine sayfalar yazılabilir..
Üstünlük elbet takvadadır..ayinemizi öbür alemde göreceğiz..kendimizi o kadar çok anlatma gayreti içndeyiz ki ,karşımızdaki bizi göremez oluyor..maalesef ,söz herzaman halin önüne geçiyor..oysa hal dili sözden daha etkili olmuştur hep...
Rabbim hidayet üzre eylesin bizleri ,gerisi laf- güzah..
.................Selam ve dualarımla...
Tarihinizi bilmiyorsunuz Göktürkmen bey...
Bilmiyorsunuz işte...
yakın tarihi bilmek yetmez efendim.yakını var eden tarihi öğrenin ve öyle gelin....
zamanları, Namazla şereflendirmiş zamanın tarihini öğreninde öyle gelin...
yani bu öfkenizin sebebini anlamakta.....? ama..........sız olmaz.............
selamile......
"...Ben bir Türküm...ama " dedikten sonra yazdıklarınızla, bir önceki halin durum ve konum bakımından artık önemi kalmamıştır. Genellikle böyledir !
Birtengri kimseyi Türklükten çıkarmasın, bu kimlikten çıktınız mı etnikçi faşoluğa kayabilirsiniz, mezhepçi moronluklarınız olabilir mesela, cemaatçi ve dinsel söylemlerle Birtengri'yi Arap, Fars ve emperyal güçlere kullukla da karıştırabilme riskini olacaktır.
Türkiyeli olmak ise başlı başına efsanededir... En son olarak ise; aklını bir başka, kendi gibi insan olan iradaye devretmekle Tanrı'nın birilerine yetki verdiğini sanarak,onun kulluğuna indirgenirken, Tanrı'ya kulluk ediyorum yanılgılarnın güruh ve sürülüğüne dahil olabilirsiniz örneğin...
Tek soru sordum; Osmanlı ve Türkiyeli olununca "şerefli" olunuyorda, neden Türk olunca olunamıyor diye, cevabımı almış bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
Göktürkmen tarafından 10/4/2009 5:36:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sayın göktürkmen bey;yazımda ana unsur olarak özellikle objektif olmak gerektiğini vurguladım çünkü,İslamda
şucu bucu yok..!
öncelikle Müslüman olmak var...
sahabeden örnekle bunu bildirdim çünkü ,bizler enaniyet duygularıyla hareket edip,İslami bakış açımızı gölgeliyoruz ne yazıkki...
Bu yazıyı hazırlarken ve göründüğü gibi asla ve asla,bir Türk, veya bir Kürt, veya alevi, veya laz, çerkez olan hiç bir din kardeşimi hedef almadım...
almamda mümkün değil çünkü, İslam tarihi öyle aydın bir ışıkki,en azılı katili dahi bağışlayıp cennet yurdunda bizimle beraber yaşam hakkı sunuyor...buna ne siz, nede biz,ve nede diğerleri engel olma hakkına sahip değiliz...
şöyle ifade edelim,Allah çok nefret ettiğiniz bir katili cennete size komşu eylese ne yapabilirsiniz.. karşı gelme hakkına sahipmisiniz...hayır...
hz.Hamzanın şehadetini bilmeyenimiz varmı...bir vahşi dahi tövbe edip dönebiliyorsa, bu kural tüm insanlık için geçerlidir...Ben bir Türküm...ama ben her şeyden önce bir Müslümanım elhamdülillah...ama bir kürtte olabilirdim, lazda, Arapta....
Takdir bunu gerktirmiş...herkes kendi ameli ile hesaba çakilecektir mutlaka o hesap gününde...Gönül arzu ederki, Müslüman kimliği taşıyan hiç bir ferd, o gün, o ateşte yanmasın...
dışlamak,hakir görüp tahkir etmek hiç bir mümin kula yakışmayan bir sıfattır...Topluma çözümde getirmez böyle davranmak.
Çokca büyük etnik çatışmalar var ve bu üyük bir sorun olarak yaşanıyor ülkemizde...Pkk,Ergenekon gibi. sebep her ne olursa olsun...çözüme gitmek lazım.
o bölgede çok kısa bir süre kaldığım için bunu çok iyi biliyorum..diliyorum ki Güneydoğumuz da güneş gibi bir doğru ve aydınlık bir kural işleme koyulsun...
bunuda el birliği ile çalışıp, yanlış olanı doğruya sevketmekle başarabiliriz ancak...
Müslüman olmanın adı işte budur...
Türkiye güçlü bir devlettir ve onur ve gururdur. Müslüman osmanlı Türk ,Kürt olan Müslüaman Türk ve diğer etnik kimlikler ayrılmaz ve bölünmez bir bütündürler...Her Kürt bir pkk lı olamaz,her Türkte bir Ergenekoncu...yanlışmı..?
Bu ülke hz.Muhammed Mustafanın (sav) nazar ettiği bir ana yurttur...yıkmak öyle kolaymı...
Selam ve duaile....
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 10/4/2009 4:33:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
yazı ne kadar iyi niyetle
"...Türkiye’li olmak.! Osmanlı ve İslam dininin bir ferdi olma yüceliğini kazanmak. Ne büyük bir şereftir ya Rab.! "
Peki ya Türk olmak?"
ama ne yazık ki her sayfada kışkırtıcı ırkçı söylemlerine yer veren "Göktürkmen" bu temiz sayfayı da et zihniyetiyle başka amaçlara bürümüştür............her şeyden önce insan olun.......
"İNSANLARA
Keşke herkes ülkemiz üzerinde oynanan oyunların farkına varsa...
Sanırım kıyılarımız bitti, sıra doğudaki derelerimizi satmaya gelmiş. Köyümün deresi İsraillilere satılmış, içim acıyor!
Senaryoları yazılan su savaşları başlamış bile...! Gönüllü teslim oluyoruz.
Kutluyorum kaleminizi.