ben
Bir küçük ağaç geçmişim. Gece o gözlerde adı: sis. Köyün en aciz taşlı yollarını yıldızlarla paylaşarak ilerler yaşım. On üç yıllık sisli ve sağnakta ağıtım.
Haber verdi hatırlatmam beynimdeki olgunluğu. Solgun ve nefessiz kalmıştı ağaç. Eğik bedeninin hatırası sakladığım nefes nefese dökülen son yaprak. Onun mezarı soba ve son öğüdü kitap. Feryatlı dalgınlığım düşler vakti üzgün. Varlığını bildiğim yıllar aklımda dolu dolu varken suyu yakarak ısınmak istedim. Özledikçe kurumuş gövdeyi elimdeki son yaprağı okşadım. Bahsi ona denk gelince toprakla sohbet ettim. O vermezdi kökünü zaten gövdesinden ayırdılar… ve ardından sabrın anılışıyla dağa bana mektuplar yollamış ve toprağa yazarak.
Toprak suyu özedikçe istesin kanımla beslerim. Yetmezse bir ömrün sonunda kendimi veririm. Adımlarımda ürkek gölgeler güneşten duvara sığınmış. Duvara ait hayallerdir gölgeler.
Suya bir damla gölge eklercesine damlar güneş. Işıkların son nefesi için erir soğukluk. Öylesine soğuk ki hayaller yansıyacak bir parça duvar yok. Suyun gölgesi de ağaçları özler sığınabilmek için.
Bir darbe vurdu taşlarla bu tahtadan mancınık kalbe. Yok etmek için sevgiyi sanki düşürmek ister toprağa. İyiliği dahi cehennem de yakmak ister. Çünkü tahta ve ona yanmak zor gelir
yzar.tr.gg
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.