AKLININ LABİRENTLERİNDE
AKLININ LABİRENTLERİNDE
Aklının labiretlerinde dolaşıyorum bu gece..Hersey ne kadar karışık böle sevgilim,hiçbirşey yerli yerinde değil,ilerlerken tozlu raflarda birikmiş milyonlarca düşünceye rastlıyorum,birkaç tanesini elime alıp anlamaya çalışıyorum ama o kadar yorucuki daha fazla dayanamıyorum ve yoluma devam ediyorum,biraz yürüdükten sonra anneni görüyorum, senin için yemekler yapıyo,diyet listesi hazırlıyo, beni görünce özlemle sarılıyo ve öpüyo bende tabii,bu aksam senin için enginar hazırlıyormus ve tabiki salata benden sölemesi,sonra kolay gelsin diyorum,birkaç enginar soymak istiyorum annene yardım için o sıra laflıyoruz seni ne kadar önemsediğini ve sevdiğini anlatıyo bana, gözleri doluyo, benimde öle, seni annen gibi sevdiğim için bende aynı duygusallığa bürünüyorum.Ona yürümeye devam etmem gerektiğini,çok yolum olduğunu sölüyorum, beni gideceğim yere bırakmayı teklif ediyo ama ben yürümem gerektiğini sölüyorum ve başını sallıyo hafif bir gülümsemeyle,hoşça kal yelda diyor.Yürüyorum yürümesine ama kendimi bulamamaktan korkmaya başlıyorum,bir hata mı yapıyorum acaba diye kendime bu soruyu sormaktan alamıyorum.Derken,önümden hiç tanımadığım insanlar geçiyo,gözlerinde iyi şeyler göremiyorum bellikli bu insanlar geçmişinden sana acı veren insanlar,bana öylece bakıp bakıp geçiyorlar kendimi yalnız hissediyorum,bir an sevgilim nerdesin diye soruyorum kendime,etrafa bakınca aklının içinde dolaştığım geliyo aklıma sakinleşiyorum ve durduğum yerden yürümeye devam ediyorum.Uzun bir süre durmadan yürüyorum,birden birçok soru işareti düşüyo yukardan kafama,her birinin acısı ayrı yakıyo başımı,çünkü soru işaretleri o kadar büyük ve o kadar çözümsüzki;ben bile kendimi kaybetmiş gibi hissediyorum onlar etrafımda iken,tek tek dokunuyorum bakıyorum,aslında anlıyorum hepsi birer kuruntu,çok büyütüyosun sadece çözümlenemeyecek kadar büyütülecek bir yanı yok aslında,hepsi küçük fakat o kadar içlemişsin o kadar gereksiz düşünmüşsünki;bu hale gelmiş garipler,onları ellerimle tek tek silip tozlarını alıp küçültüyorum uzun bir süre ve o an nefes aldığını duyuyorum çünkü labirentlerden hızlı bir hava akımı geçiyo, gülümsüyorum, galiba işe yarıyorum,tekrar eski yerlerine bu sefer küçülmüş bir şekilde çözülmüş olarak asıyorum ve korkularımı yenmiş bir şekilde yoluma devam ederken,hayalkırıklıklarını görüyorum bir köşeye atılmış,öylece sahipsiz.. hemen koşup kucağıma alıyorum öle yalnız ve öylesine üşümüşlerki anlatamam.Gözlerimden yaşlar akıyo üzerlerine,sanki yıkıyorum onları,arınıyolar gibi.. sen sahiplenmemişsin onca yıl, atmışın bir köşeye,ama unutmuşun;onlar senin sevinçlerin,başarıların kadar önemli hatta dahada önemli,onları sarmak bağrına basmak yerine görmezden gelip labirentin en karanlık noktasına atmayı seçmişsin.Onları şevkatle kucakladıktan sonra yüreğinden bir şeyler hareket etmeye başlıyo duyuyorum,kalp atışların hızlanıyo ve beynine pompalanan kan,o karanlık labirentten geçip onları seline katıp kalbine,asıl olması gereken yere sürüklüyo ve böylece bir hafifleme bir rahatlama daha gerçekleşiyo vücudunda.Yüzündeki masumiyeti ve şeffaflığı görebiliyorum.Bu labirenttende başarıyla ayrılırken yeni ve bambaşka bir labirente geçiyorum neyle karşılaşacağımı bilmeden.Hiç son yok gibi burada aşkım sabırla yürüyorum fakat ara sıra elektrikler kesiliyo yolumu bulmakta zorlanıyorum.Ne olur bana yardım et ve biraz net olmaya çalış yoksa yolumu kaybedeceğim sana yardım edeyim derken.Şu anda çok inanılmaz bir labirente geçtim desem inanırmısın,kocaman kocaman binalar var burada,bir sürü bilgi akıyor gözlerimin önünden,kitaplar,maketler,mimarlar var heryeri istila etmişler gibi,bişeyler konuşuyorlar,tartışıyorlar aralarından geçiyorum beni fark etmiyolar bile,ellerinde içkiler,bende bir içki kapıyorum garsondan, bana gülümseyerek hosgeldiniz diyor,beni fark eden tek kişi o galiba:)tarihi yapılar,önemli merkezler,konutlar,bahçeler,yollar var burada, rüya gibi..ama burasıda öle karışıkki; anlamakta zorlanıyorum olup bitenleri.Aslında hiçte zor değil anlamak diyorum kendi kendime, bu deli çocuğun en sevdiği rüyası… ama burada bile bir düzen yok deyip sinirleniyorum ve kulağının olduğu tarafa doğru bir tekme indiriyorum,acıyla inlemeni duyuyorum ve ortam biraz düzeliyo insanlar,yapılar, kitaplar ayrılmaya başlıyo, hepsi yerlerine dogru ilerliyo ve labirentin kapalı ağzını açmış oluyorum böylece,çünkü başka birine geçmek normal şartlarda imkansız. Anlıyorsun sende , bu çok sevdiğin rüyanın düzelmeye ihtiyacı olduğunu…her şeyi birden yığmamak gerektiğini yavaş yavaş koymak yerleştirmek gerektiğini…yani zamanının hepsini almaması gerektiğini,önceliklerini unutmaman gerektiğini…Neyseki zor bela çıktığım bu labirentten sonra kendimle karşılaşmayı umut ederek yoluma devam ediyorum.Seni düşünüyorum belki komik gelecek ama evet senin beyninde dolaşırken başka bişey düşünme şansım zaten olamaz:)Her şey nasıl yoluna girer diye düşüyorum,özlemlerimi,ayrılıkları,uzaklığı düşünürken sagopa kajmerin konserinde buluyorum kendimi,yakın ve uzağı sölüyo bu gece sadece,herkese inat bize jest olarak.. çok mutlu oluyorum,seviğimiz şarkıları sölüyo yalnızca.. ilk defa çok eğlendiğimi hissediyorum bu kargaşanın içinde, sonra anlıyorumki;mutlu olmak için bir şarkı bile yetiyomuş hayatta,ne kadar benzediğimizi hissediyorum bir an,bunun sebebi beni mutlu eden müziğin yada şarkının senin beyninde bana bölesine haz vermesi mutluluk vermesi, benzerliğimizin kuşkusuz göstergesi.İşte sevdiğim başka bir labirent daha fotoğraf labirenti.İnanılmaz kareler,derinlikler,perspektifler,kadrajlar,renkler, ışıklar ve tabiki foto makinaları.Burası masal gibi sevgilim,ne kadar güzel,büyülü ne kadar temiz buralar hiç tozlamamış,hiç itip kakılmamış bir parçasındayım aklının, evet bebegim aferin sana..işte böyle olmalısın net,temiz,emin,aydınlık ve huzur verici…buradan çıkmak istemiyorum ama bir yandanda çıkmak istiyorum çünkü sona yaklaştım biliyorum.Sanırım bundan sonra gireceğim son labirent ve sonra ayrılacağım aklından seni sana bırakarak…İçim ferhalamış bir şekilde yoluma devam ediyorum,gözlerimde umut sözlerimde sen varsın dilimde bir şarkı kalbimi kırma birgün duracak nasılsa..(pamela’dan)Ve işte sondayım etrafa bakıyorum çok özellikli bir labirent gibi görünmüyo aslında.Pek bir numarası yok,hiçbişey yok ama bir ışık var ilerde gözlerim kamaşıyo bakamıyorum bile.Yürüyorum ışığa doğru,kafamda bir sürü düşünce ile ilerliyorum ve yerde tozlu bir sadık buluyorum.Üzerinde bazı tarihler yazıyo hep geçmişten beraber olmadığımız zamanların tarihleri bunlar,gözlerim akıyo ne acı diyorum kendime o tarihleri okudukça senle birlikte olamamanın verdiği üzüntüyle dalgınlaşıyorum.Sonra sandığı açmaya karar veriyorum.Açıyorum ve….Bu gerçekten muhteşem gerçekten,yutkunmak bile ses çıkartmaksa eğer diyorum ve ses bile çıkarmıyorum sandığın içinde huzurla uyuyan bizi uyandırmasın diye.Sevgilim inanılmaz bir sahne bu,bu daha önce gördüğüm hiçbir güzelliğe benzemiyo,yüzlerimizdeki huzur ve mutluluk görülmeye değer ve kıskanılacak kadar güzel…şimdi anlıyorum beni neden buraya koyduğunu çünkü kıskanılacak ve nazar değecek kadar güzel bir kare,arada uyanıyosun ve beni izliyorsun gülümseyerek boynuma kondurduğun o cennet busesiyle huzurla uyumaya devam ediyosun…Gördüğüm bu son labirentti ve belkide benim ilk ve son geleceğimdi… teşekkür ederim sevgilim aklının labirentlerinde gezmeme izin verdiğin ve kendimi bulmama yardım ettiğin için...
YORUMLAR
Mutlu Son :)
Ne mutlu sizeki, sevdiceğiniz... izin vermiş aklının labirentlerinde gezinmenize..
ve
Ne mutlu sevdiğinizeki, sizin gibi gezdiklerini ve gördüklerini özümseyebilen bir yüreği sevmiş..
sonuç; tatlı bir hediye...
Rabbim hayırlısından, hayırılısını versin..
Yüzünüz her daim gülsün böyle..
Selam ve Sevgilerimle
Meryem Zemerot