- 942 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BAHAR KOKULU BİR KADIN(DEVAM 3)
Açmazlarımın kuruttuğumu sandığım bataklığına saldın beni öyle bir çullandın ki yüreğime.Bir çift masmavi gözün deliverdi taş sandığım yüreğimi hain bir ok gibi bir bakışta vurdun gittin benden ötelere,ve ben yeniden yangınlarına salındım ateş kuyularının derin diplerine baş aşağı sallanmalardayım,yüzümü alevler yalamakla meşgulken sana bakmamaya direnen gözlerim gözlerinin esaretinde her emrine itaat ediyor.
Sonra yeniden dalıyorum sensizliğinin buz gibi sularına içim içimde yanarken masmavi gözlerinin derinliğinde buz gibi sularında boğuluyorum.
Yüreğinin sesini duyuyorum karşı kıyılardan ruhumun ürkek çılgın koşuşturmacalarının salak çarpıntıları eşlik ediyor kalbime.
Bir nefes kadar yakınımdasın ama yıldızlar kadarda uzaktasın işte böyle bir haldeyim canım.
Bilemiyorum birkaç günlük öylesine bir şeymi senin için bu kahroluşlarım ve sen akşamları evine dönerken sönecek mi iç yangınların,yürek ağrıların yalvarışların seni seni istiyorum diyen? bilemiyorum ama ben bu güne kadar hiç yanmadığım kadar yanacağım her gidişinin ardından beklide yalnızlığımda ağlayacağım sen sen diye sen belki de sıkıldığında oyun bitti diyerek kendi yollarına vururken seni bellimi olur belki bir kalemde silip atıp unutacaksın beni, ben kurtulamayacağımı düşünmeye başlamışken senin esaretinden,hep bir adım sonrasındaki yaşamımı nasıl kucaklayacağım? Diye düşünce krizleri üretirken budala beynim beklediğim buralara geldiğinde ne yapacağını bilemez bir halde olduğum gün ya sen ne yapacaksın? kaçacak mısın benden? usul usul sen ayrı ben ayrı iklimlerde yanacak mıyız içten içe gizlice>>…
Artık tüm soğuk kanlılığımı yitirmek üzereydim ağlamak istiyordum ama nedenini bilmediğim bir şekilde ağlayamıyordum içim tanımlayamadığım duygularla boğuşurken kendi kendime.
<<Rusell mutlaka bu sözleri bir kitaptan beğendiği için almıştır o böyle şeyler yazamaz edebiyatı her zaman kötüydü onun,
..evet tabi ya bana hiçbir zaman böyle şeyler söylememişti ki>> diyerek kendimi inandırmaya çalıştığım bu hikayeye rağmen içimi bir kurt kemirmeye devam ediyordu.Ya yokluğumda bir başkasıyla büyük bir aşka yelken açtıysa?kızım sen salağın tekisin adam seni bal gibi başka biri ile aldatmış diyen iç seslerimi duymamaya çaba gösteriyordum…..
Günlüğü öfkeyle masanın üzerine fırlatıp kendimi kanepeye koyuverdim gözlerimi tavana dikmiş az önce okuduklarımı yorumlamaya çalışırken dışarıdan gelen belli belirsiz konuşma sesleri duydum ve ardından kapının zili çalmaya başladı.
Yerimden kalkıp kalkmama konusunda tereddüt ediyordum zil yeniden susmamacasına çaldığından kapıya doğru hışımla ilerledim tam ısrarla zile basanı paylamaya hazırlanmıştım ki gelenin satıcı olmadığını anladım kapıda kol kola girmiş üç kadın durmaktaydı.
İçlerinden aşağı yukarı benim yaşında olanı hemen tanıdım ve gülümsedim.İlk geldiğim gün elinde keklerle dolu bir çanakla masmavi gözlerinden gülücükler saçarak << hoş geldiniz ben yan komşunuz Jenifer… size yardım etmeye geldim …buralarda adet böyledir bayan >> demişti
<<evet sizi tanıdım geldiğim gün arabadan inerken pencerenizden baktığınızı da görmüştüm>> Bayan Jenifer di değil mi >>demiş yardımdan memnun olacağımı belirtmiştim.
Jenifer gün boyu bana her işimde yardımcı olmuştu.şimdi üç gün sonra yanında başka insanlarla çıkıp gelmişti.Rusell in aşkı buydu galiba değilse bu kadar ilgi ne için olabilirdi.Düşünceli halimi gören Jenifer.
<<Karen! bu bayan kruger tam karşımızda ki apartmanda oturuyor bu da bayan Norma, Hep birlikte sana kasabamıza ve mahallemize hoş geldin demek istedik>> dediğinde. Bu kadar rahat tavırlar sergileyen ve evimin her köşesini adeta ezbere bilen bu kadını oracıkta boğmak isteğimi bastırarak Rusell’in masmavi gözlü bahar kokulu aşkım dediği kadının bu kadın olup olmadığını öğrenebilmek uğruna çat kapı ziyaretlerden pek hoşlanmadığım halde yüzüme suni bir gülücük kondurarak onları içeri buyur ettim.
Kadınca duygularım teşhisi koymuştu aslında ama yinede bundan emin olmak istiyordum.
Ben mutfakta ikram edeceğim çay ve kurabiyeleri hazırlarken Jenifer salonun bir köşesinde duvara yeni astığım fotoğraflara bakmaktaymış birden <<Aaaa ben bu adamı tanıyorum aman Allahım olamaz bu adam benim ilk okul öğretmenim Bay Karl Valovski ama bu resmin burada ne işi olabilir>>diye çığlıksı bir sesle haykırdığını duydum ve Arkasından
<< inanmıyorum aman tanrım sen Karen Valovski sin buna inanamıyorum hayır bu rüya olmalı>> diye hepimizi şaşkına çeviren ikinci bir çığlık daha attı.
Jenifer in çığlık çığlığa söylediklerine önce bir anlam veremedim kısa bir şok hali yaşadım ardından şaşkınlıkla.
<<Babamın okulundaki bay Cristofer Hanley in kızı Jenifer Hanley mi?<<hadi canım sende yanlış duymuş olmalısın Bayan Karen çok yoruldun bu aralar kafanda bir hayli karışık>> dedim kendi kendime
<<yok canım daha bunayacak yaşta değilim ki kadının neler söylediğini gayet net bir şekilde duydum>>…
<<ne yani bütün çocukluğumun en önemli kişisi arkadaşım Jenifer burada mı? bu kadın omu ? o masmavi gülen gözler Aman tanrım tabiiki o>> salondan mutfağa doğru kulağına tanıdık bir çocuk şarkısının mırıltıları gelmeye başladı.
<<Bebek bakacağım.. altını üstünü…yıkayacağım…mamasını…. Yedirip…. yatıracağım>>
Kafamı çevirdiğimde Jenifer ağzı neredeyse kulaklarına varmış bir halde bana doğru usulca yaklaşmaktaydı.
<<Gelin olacağım .. bebek alacağım..>>diye Jenifer’e karşılık verdim.Boğazım düğümlenmiş gözlerim sulanmıştı.Birbirimize çığlık çığlığa sarılıp onca yılın hasretine rağmen tıpkı çocukluk günlerimizde olduğu gibi hoplayıp zıplamaya başladık.
Bu kadına karşı İçimde yeşeren kuşku bir anda yok olmuştu Jenifer böyle biri olamazdı.Evet evet Bahar kokulu kadın Jenifer değildi tabi ya mutlaka başka biri başka bir kadındı.
Bayan Kruger ve Bayan Norma bu sıra dışı olayı anlamaya çalışır gibiydiler her ikisi de mutfağın önüne gelmiş bize garip garip bakmaktaydı…
Bartminsk’te günler hızla geçiyordu içim kor gibi yansa da Rusell’e günlüğünde okuduklarım ile ilgili hiçbir şey sormamış şüphelerimi belli etmemiştim.
Jenifer ise beynimde aklanmıştı nede olsa o çocukluk arkadaşımdı.böyle şeyler yapmazdı. Peki Kimdi o masmavi gözlü bahar kokulu kadın…
Bartminsk e geleli birkaç ay olmuştu. Soğuk kış günlerinden biriydi Birden bire kasabanın bütün elektrikleri kesildi. Her yer bir anda karanlıklara gömüldü. Yılın kış aylarına özgü Olduğunu Rusell den öğrendiğim bu kesinti durumları sıklıkla yaşandığı için insanların alıştığı sıradan bir şeymiş ama bende ürküntü yaratan bir şeydi karanlıkta kalmak
Bir ambulansın karanlığı yırtarcasına acı acı siren sesleri ortalığı çınlatmaya başladığı sıralarda acı içinde sıçrayarak uykumdan uyandım<<Aman Allahım Rusell.>>bu aralar içim öyle çok sıkılıyordu ki her an Rusell e bir şeyler olacağı korkusu ile yaşamaya başlamıştım burada her gün yeni bir olay meydana geliyordu.
Rüyalarımda hep Rusell in hasta hanede kanlar içinde görüyordum ve sıçrayarak uyanıyordum bu gece kasabanın tüm elektriklerinin kesik olması ve Rusell in gece nöbetinde oluşu hepsi bir araya gelmiş ve erkenden uyumayı tercih etmiştim