- 1618 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SEYEHATNAME...
TAKSİM SANTANTUAN KİLİSESİ...
Hayatımda hiç kiliseye gitmemiştim. merak ettim ve taksimde ki Santantuan Kilisesine gitmeye karar verdim.
Kapısından avlusuna girince, yanlarda iki tane büyük hafif enlice binalar vardı. Merak ettim ve kapıdaki türk güvenlik görevlisine sordum, kime ait olduğunu bu binaların,kiracıların kaldığını ve gelirinin kiliseye ait olduğunu söyledi.
İçimden o ana bu kira gelirinin kiliseye gittiğini bildiği halde oturan türk var mı diye merak ettim.
Bu binalarda önceleri yada belkide hala oturanlar misyonerler miydi acaba diye düşünce peydah oldu.
Hani bizim Osmanlıda medrese personelinin oturduğu şimdiki adıyla lojmanlardı.
Kilisenin içindeydim;ilk dikkatimi çeken şey; hafif bir loşluk ve melodilerdi.
İstanbul u gezerken kiliseden camiye çevrilen bir caminin kitabesinde şunlar yazılıydı; ’’Bütün kiliselerdeki hantal ve kasvetli hava buradada dikkate çekiyor bunun için caminin içinde ek pencereler açılmıştır’’ diye yazıyordu.
Allah biliyor ya o camiye ilk girdiğimde sanki kiliseya benziyor diye içimden geçmişti, daha kitabey okumadan.Hani bir kaide vardır’’mekanın ferahlığı ruhun ferahlığı,ruhun ferahlığı huzura işarettr’’ diye.
kilisenin giriş kapısının her iki yanında yardım kutuları var.yine sağ tarafta boy boy mumlar var ve altında fiyatı yazılıydı,parasını verip mum alıyorsun başında görevli yok parayı kutuya atıyorsun. Az ileride duvarın içine doğru girmiş bir girinti var dikdörtgen şeklinde, mumları oraya dikiyorsun ve o mumlar orada kendi kendine yanıp eriyor sonunda o girintili yer mum yağı ile dolmuş bir vaziyet aliyor. Mumları dikerken birde duası var o dua; Tanrım bu diktiğim mumlar tek başına sana olan sevgimin ışığıdır ama sen bu ışığa güç verki sonsuza kadar yansın ve senin beni sevdiğini anlayayım.’’ o sevginin bir işareti olsa gerek mumlar bir saate kadar eriyip yok oluyor ve sanırım buda o mumu diken kişiye iletilen cevap oluyor.
Ne kadar suni ve sıradan bir eylem,kendini tatmin aşamasında sadece yalancı bir fısıltı işte. Tabi anlayan gönüllere işte.
Birde kitap satılan bir yer var; 2,3 tl ye çok ucuz. Hristiyanlığı ve onların İsa sını anlatan çizgi romandan farksız ince, bol resimli ,büyük yazılı kitaplar. tamda bizim türklerin sevdiği tarz.Bu iyi analiz edilmiş. Görsel yolla bilinç altına kazınmayı hedeflemişler belliki.
Kilise yüksek ve sıra sıra kolonlarla ayakta duruyor.Kubbesi işlemeli, işlemeli bir kemer ile kolonlara bağlantı yapılmış. Estetik bir görüntü verilmeye çalışılsada içerideki kasvetli ve boğucu hava hala hakim durumda.
Çalan müzik esünstrümantel olarak batı klasik müziği. Sözde huşu ile kasvetli hava örtülmeye çalışılıyor.
Binanın ön kısmı ve yan kısımlarda pencereler vitray süslemeli, bu vitraylardan içeri sızan ışık içerideki loşluğun ana sebebi.
Kolonlarda;0,20 ye 0,20cm bir kabartma üzerine sözde çarmıh olayı canlandırılmaya çalışılmış. ilk kolon ve kabartmada İsa nın yakalanışı, ikinci kolon ve kabartmada Kolundan tutulup götürülüşü ve son kolonda çarmıha gerilişi canlandırılmaya çalışılmış.
Kilisenin ön bölümünde ahşap bir dolabın içinde entarili bir isa heykeli ve ayaklarının altında siyasi bir mesaj olarak roma yazıyor.
Kilisenin ön orta kısmında şu filimlerdeki gibi kilise sıraları var koyu kestane renginde. yer yer üzeri çizilip verniklenmiş.
Bu sıralara oturdum ve içinde küçücük kaldım. benden yüksekti kısılıp kalmış gibi hissettim kendimi rahatsızlık verici.
Az sonra bir zenci geldi az ilerime oturdu ve ellerini birleştirerk alnına dayadı hafifde öne bükülerek dua etmeye başladı.Duası bitince kalktı ve o roma yazan dünya haritası üzerinde duran İsa ya haç yaparak çıktı gitti.
belkide bir günah işlemişti şimdi affedildiğini düşünerek rahat bir biçimde gitti bir dahaki günaha kadar nasılsa onlarda af çok kolay bir haç yap bitsin herşey. Aslında bunlarda çok ince düşünülmesi gerekenler var.
21 yy. da dünyanın var olusunu simgeleyen ’Big Bang’ yani Büyük patlamanın oluşunu deneysel olarak yapan beyinler, uzay mekiği ile uzayı fethe çıkan zekalar acaba bu tür bir basite indirgenmiş dini argümanı nasıl kabul edebilirler ki?
Dini hayatınla birleştirip onu hayatının bir parçası yapıp her alana entegre etmek ve her daim bizi yaratan Yaratıcı yı içinde hissedip güveni ve huzuru içinde son nefesine kadarsürdürmek yerine dini kendine uydurmak ne kadar insanın içindeki din ihtiyacını karşılayabilir ki?
Kendilerini dağları yaratmış edası veripüzerinede büyüklenip kendine toz kondurmayan zihinler kendilerinin yarısı bile etmeyecek olan maymunda üremeyi nasıl kabul ediyorlar ki?
Bir karakatürde görmüştüm. Darvin bir ağacın altında büyük aşkı maymunla sarmaş dolaş oturmaktadır. Maymun bu aşkın izahatını nasıl yapabileceklerini darvin e sorarken darvin rahat bir şekilde ’’merak etme’’ der ’’yakında öyle bir teori ortaya atacağım ki aşkımızı kimse yadırgayamayacak’’ der.
Bu açıklama ve teori ancak bu şekilde bir mizah ile akıllara kabul ettirilebilir.
YORUMLAR
Dini hayatınla birleştirip onu hayatının bir parçası yapıp her alana entegre etmek ve her daim bizi yaratan Yaratıcı yı içinde hissedip güveni ve huzuru içinde son nefesine kadarsürdürmek yerine dini kendine uydurmak ne kadar insanın içindeki din ihtiyacını karşılayabilir ki?
Çok çarpıcı bir tespit idi, Bu tespit etrafında bazı çalışmalar yaparak, daha derinlerine inmek lazım ...
Saygılar
Yağmur SANCAK
İNANÇ ÇOK FARKLI BİR DUYGU. NE YORUMA GELİR NE ELEŞTİRMEYE. SONUÇTA ALLAH BİRDİR. HER İNANAN ONA İNANIR. ONA GİDİŞ YOLLARI AYRILIR. BİZE GÖRE ELBETTE EN GÜZEL YOL İSLAMİYETTİR.
LİSE YILLARINDA ATEİST BİR ARKADAŞIM VARDI. BİZİMLE İNATLAŞIRDI. HAŞA ALLAH YOK DERDİ. SÖZLERİNE İNANMADIĞIMI SÖYLERDİM. HATTA YÜREĞİNDE İNANCININ OLDUĞUNU FAKAT DİLE GETİREMEDİĞİNİ SÖYLERDİM. NEYSE BİR GÜN FUTBOL OYNARKEN BACAĞINI YARALADI. O AN ÖYLE BİR FERYAT ETTİ Kİ ''ALLAH'' DİYE. DURURMUYUM HEMEN TAŞI GEDİĞİNE KOYDUM ''HANİ ALLAH YOKTU, YOK OLANIN ADINI SAYIKLIYORSUN BAK, YÜREĞİN ALLAHLA DOLU'' DEMİŞTİM. RABBİM HERKESE ZAMANI GEÇMEDEN DOĞRULARI GÖSTERSİN İNŞALLAH. SEVGİ VE SAYGIMLA DOST KALEM...