- 542 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tehlikeli görev
…..Orman dairesinde görevli orman korucusu olan memurlar gittikleri görev yerinde yanlarına vardıkları köyün muhtarı almış, köyün kirli çamurlu sokaklardan geçerek, büyük bir evin borda kapısı önünde durdular.
…..Görevli orman memurlarının kendisinden isteği üzerine köy muhtar önünde durdukları kapıyı çaldı ve yukardaki ev hanesine seslendi. Şamil, Şamil hele biraz aşağıya gelir ‘misin dedi. Muhtarın sesini duyan evin üst katındaki Şamil koşar adımlarla, tahta merdivenlerden birer ikişer atlayarak indi ve çalınan borda kapısını açtı.
…..Tam bu sırada karşısındaki muhtarın yanında duran, evlerine kadar gelmiş olan bu iki silahlı orman memurunu gördü ve şaşırdı. Şaşırmış bir halde sordu.
…..Hayır ola muhtar. Bir olay mı var dedi.
…..Dedikten sonra da onları yukarıya evine davet etti. Muhtar başını çevirip bir memurlara baktı ve dönüp bir de ev sahibine baktı. Sonra ona şöyle dedi.
…..Bu memurlar senin eve görevli olarak gelmişler, senin evinde kaçak bir şeyler varmış diye birileri tarafından sen şikayet edilmişsin. Onun için bunlar burada arama yapacaklar der demez ev sahibi olan onları yukarıya eve davet eden bulunduğu Şamil bulunduğu kapının önünden hızla geri dönüp bir hışımla evin üst katına çıktı ve duvardaki tüfeğini mermiyle doldurarak, elinde tüfek balkona çıktı ve oradan karşıya doğru bağırmaya başladı.
…..Ulan dürzü Hasan, ulan dürzü Hasan mutlaka bu senin işindir beni sen ihbar etmişsindir diyerek bağırmaya başladı. Sonra arkasından şimdi ben sana yapacağımı bilirim diyerek, elinde bulunan silahtaki mermileri karşıdaki komşusunun penceresine doğru ateşlemeye başladı.
….Karşıdaki evin penceresinde camlar kalmamış hepsi kırılmıştı. Ve cam kırıkları oradan etrafa her parçası bir mermi gibi tuz buz olup saçılmıştı. Arkasından karşıdaki Hasan da kendi silahını kaptığı gibi, o da Şamil’den tarafa doğru mermi sıkmaya başladı. Sanki köyün içindeki iki düşman vardı cepheye yatmışlar birbirlerine ateş ediyorlardı.
…..Akşam olmakta olduğundan, köylüler çalışmaya gittikleri tarlalarından dönüyorlarken duydukları bu köyün içindeki silah seslerinin nedeni anlamaya çalışıyorlardı. Fakat akıllarına bir şey gelmediğinden bir anlam veremiyorlar merak edip bir an evvel köye varmaya çalışıyorlardı.
….Muhtar olanları orada görünce korktu. Şöyle dururken köyün içinde bir hiç uğruna kan dökülmesinden korkuyor ve istenmedik olayların meydana gelmesinden korkuyordu. yanındaki memurlara döndü.
…..Ne yapacağız beyim şimdi sizin yapacağınız görev yüzünden bu iki aile birbirine düşman oldu, Allah korusun bunlar şimdi birileri vurulabilir dedi korkarak.
…..Memurlar yanındaki diğer memurla beraber yine de olacakları düşünmeden açık kapıdan içeri girdiler ve evin her tarafını aramaya başladılar. Ellerindeki İhbar mektubunda yazılan kaçak malları sanki elleri ile koymuş gibi ahırdaki samanlıkların içinde bulmuşlardı..
…..Hemen onları oracıkta, muhtara acele yediemin edip bir de zabıt tuttular. Bu arada balkondan balkona hala silahla birbirlerini korkutmak için mermiler atılıyor ve durmadan karşılıklı küfürler ediliyordu.
…..İşini bitirmiş memurlardan biri hem de yaşlı biri, onlar gibi yani arama yapılan köy halkı gibi Kafkas kökenli idi. Her ne kadar bu çeçen asıllı olmasa’ da onların ahlakının huyunu suyunu çok iyi biliyordu ve bu yüzden araya girdi onlarla konuşmaya onları yatıştırmaya başladı. Ve sonunda da başardı. İhbar edenin karşı komşusu olmadığını anlatmış buna da onu inandırmıştı.
…..Biraz da, muhtarla birlik olup biraz çaba gösterdikten sonra, sonunda iş tatlıya bağlandı ve her iki taraftan da ölü yada hiçbir yaralanma olmadan oradaki görev bitirilmiş oldu.
….Fakat oraya giden bu memurlar tedirgin olmuştu o gece orada rahat kalamayacaklarını anlamışlardı. Oysa vakit çok geçti ve karanlık olmak üzereydi evleri dersen çok uzaklardaydı.
…..Hava tamamen karamış olmasına rağmen, onlar bulundukları bu yerden yola çıkarak bir başka yerde konaklamak üzere uzaklaştılar. Sonunda bir yayla yerinde hayvanlarını otlatan bir göçebe halkın bulunduğu yerde kalarak o gece kıl çadırlardan birine misafir olup sabahı oldular.
….Silahların patladığı Allah tan hiç kimsenin ölmediği ve yaralanmadığı bu görevi tamamlamış olarak ertesi gün geldikleri yere geri dönmüşlerdi.