- 602 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YAZLIK SİNEMALAR
Sevgiliye yazılan kaçamak mektupların ürkek okumaları sote yerlerde,Fransız mü-
rebbiyelerden öğrenilen adab-ı muaşeret kurallarının taklitli oyunları çocuklar arasında,
45’liklerin eşlik ettiği danslar ya da avuttuğu duygular...60’lı yıllar...özlediğimiz yıllar...
Günümüzdeki gibi içe dönük ve kendiliğinde hapsolmuş bireyler yerine,tanışık ve paylaşık
ilişkilerin sosyalleşme güdümünü karşılayan yazlık sinemalar...Sokak aralarında akşam han-
gi filmin oynatılacağını duyuran nidalarve işlerini o vakite dek bitirmeye çalışan insanların
telaşl ortak bir koşuşturmacası mahallede...Çekirdek ikramları ve meyveli gazozlar genç
yaşllı herkesin elinde akşam olup da film başlamazdan önce...Sınıf ayrılıklarının dip dibe du-
ran tahta iskemleler arasında yaşanılan samimi sohbetlerden kaynaklı yer bulamayıp ayak-
ta kaldığındaki yokoluşu...Belki de sevdiği kızı görmeyi uman delikanlının o an geldiğinde
heyecanla gazozu üzerine dökmesi ve kalabalık arasında yaşanılan gülüşmeler...İşte 60
’lı yıllar deyince benim gözümün önüne gelen fotoğraf kareleri bunlar ve bunlar içersin-
en gülümseyen perspektif de yazlık sinemalar benim için.
Hergün değişen dünyanın karşısında yabancılaşmayı seçmiş bireyin her şeyi bi-
rey olarak algıladığı,toplumsal paylaşım ve duyarlılık yoksunluğunun gün be gün arttığı
2000’lerin insan profili,karanlık hapsedilmişliğini kapalı sinema salonlarına olan rağbeti
ile haykırıyor adeta.Oysa yazlık sinemalar,yalnız film başlamazdan önceki kaynaştırma
atmosferiyle değil, film sonunda yaşanılan sağaltımla da otrak bir paydada buluşturmak-
tadır yöre insanlarını eve dönüş yollarında yapılan ayaküstü sohbetlerde.Hatta kim bi-
lir nice dostluklara vesile olmuştur bir yandan da ya da nice güzel aşklara.
Müthiş bir duyarlılık ve yüksek bir algıyla çalışılmış,milyonları ekran başında top-
layan Çemberimde Gül Oya ve Hatırla Sevgili adlı dizilerin bu kadar rağbet görmesini bel-
ki de en iyi anlatan cümledir ’iyiye ve güzele olan özlem.’Öyleyse dünde güzel olan her
şey taşınmalı bugüne.
Pınar Büyüköz