- 1179 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
BÖLÜCÜLÜĞÜN UZUN YOLU
Tarihi kayıtlara “Cyrtii” olarak M.ö 2. yüzyılda girdiler. Anadolu’nun doğu ve güneydoğu’sundan İran’a, Irak’ın kuzeyinden ve Suriye’ye kadar geniş bir alanda yer aldılar. Günümüzde de adlarına “Kürt” denilmekte.
Batılı tarihçilere göre Kürt deyimi muayyen bir etnik gruba verilen bir ad değil. Yukarıda belirttiğimiz coğrafi alanda yaşayan, muhtelif etnik kökenlerden gelen, fakat aynı sosyoekonomik koşulları paylaşan çoğu Hint Avrupa kökenli Nomadık (Göçebe olarak yaşayan) kabilelere verilen bir isimdir. Bu kabileler arasında Arap kökenliler ile Türkmenlerde vardır. Zaman içerisinde hepsi birbirleri ile karışarak birbirlerinin kimliklerini ve dillerini almışlardır...
19. yüzyılın sonlarına kadar Kürt kimliğinden ve Kürt şuurundan söz etmek mümkün değildir. Hatta 19.yüzyıl sonlarına doğru Kürt bağımsızlığından söz eden ve aynı zamanda ateşli bir Kürt savunucusu olan İngiliz Davit Mc Dowall, Bölge üzerindeki tüm Kürt topluluklarının Aynı soydan geldiklerini ve birlik teşkil ettiklerini iddia edemiyor. Dillerinin de karışık ve çeşitli olduğunu söylüyor…
Bugün Kürt sorunu dediğimiz olay, 19.yüzyılın sonlarında Bağımsız Kürdistan fikri ile ortaya atılmıştır. Bu fikri ortaya atanlar, o bölgedeki Türk gücünü bertaraf ederek kendi güdümlerinde kurulacak olan Kürdistan devletini kurdurmaktı. Buradaki asıl amaç, Orta Asya’dan başlayarak önce Hindistan yollarının güvencesi, sonraları da bölgedeki petrol kaynaklarını ellerine geçirebilmekti.
“Kürdistan” fikri bu kaynakların hâkimiyeti için İngiliz, Alman, Fransız ve Rus Ajanlarının mücadelesi ile oynanan büyük oyunun önemli parçasıdır. Soğuk savaş döneminde bunu ilk ortaya atan Moskova yönetimi olmuştur. Moskova yönetimi Türkiye’yi çökerterek, kendine uydu yapmak için Kürtçülük kartını oynamaya başladı. Fakat Sovyetlerin dağılması ile birlikte, elindeki kartı uzun vadeye koyarak tekrar kullanılmak üzere bir köşeye kaldırdı.
Sovyetlerin bir köşeye koyduğu bu kart şimdilerde ABD ve AB içindeki bazı Devletlerin kullanımına sunuldu. Hem ferdi olarak, hem de topyekûn birlikte hareket ederek…
Ne demiştik Kürtçülük adına oynanan oyun büyük bir oyundur…
Bakıyoruz ki oynanan bu oyunun içerisinde geçmişte Rusya vardı…
Bakıyoruz ki bu oyunun içerisinde batı Devletleri (Almanya, Fransa, İngiltere) var.
Bakıyoruz ki bu oyunun içerisinde ABD var. Büyük aktör olarak oyunu oynamaya devam ediyor.
Bu coğrafya, öyle bir coğrafya ki iştahlarını kabartan bir coğrafya Doğal ve yer altı zenginlikleri ile birlikte dinlerinde doğduğu yerler. Bu bölgede istikrar olmamalı, istikrar olursa emellerine ulaşamayacaklardır. İşte bu gün ki Irak devletinin durumu ortadadır. Bu oynanan oyunun büyük oyuncusu ABD Kendi çıkarlarını korumak için yeni bir düzen kurmak istiyor. ABD eskiden beri Batının yapmak istediğinin aksine Türkiye’yi yok saymak istemiyor. Avrupa özellikle İngiltere farklı bir görüş içerisin delerdi. İngiliz eski Başbakanlarından Gladstone bir konuşmasında; “Türkleri geldikleri yere, orta Asya’ya kovmak lazımdır” demiştir. Fakat ABD buradan Türklerin kovulamayacağını bildiği için, bölgedeki kendi çıkarlarını korumak, Türkleri de bu bölgenin bekçisi yapmak istiyor. Bunu da bir bütün olarak değil parçalanmış bir Türkiye olarak. Nasıl olacak bu ABD’nin üretmiş olduğu “BOP” (Büyük Ortadoğu Projesi) ile Kan bağlarına bakılarak yeniden çizilecek olan Ortadoğu haritasıyla olacak. Türkiye’yi Rusya’dan ayrılan Türk cumhuriyetlerinden koparmak için, yakınlaşmasını önlemek için Anadolu’yu bölme projesidir. Türk milletini Anadolu’nun belli bir yerine sıkıştırarak, Kendi güdümlerine alarak Ortadoğu’nun bekçiliğini bize yaptırmak. Açıkçası, Ben seni böldüm ve parçaladım ama bak ben seni aynı zamanda da ödüllendirdim. Bölgenin bekçiliğini sana veriyorum gibi…
İşte bu gün AKP ve DEP bu oluşuma Çanak tutanlardan, ABD’nin ve AB’nin her istediğine evet deniliyor…
1919 yılında İngiliz ajanlarının istihbarat raporlarına bakacak olursak; Hala bütün Türklerin birleşmesinden korktukları gibi, bu gün de dahil AB ülkeleri, Türkiye AB üyesi olursa binlerce Türk gencinin yaşlı Avrupa ya karşı her alanda hakim olacağından korkuyorlar.
1919 yılında bu bölgelerde görev yapmış bir İngiliz binbaşısı “Noel” Hükümetine vermiş olduğu bir raporda bakın neler söylüyor. “Kürtlerde milli hisler, milliyetçilik yok, ama biz biraz uğraşırsak bunu yaparız.”
Beyler görüyorsunuz adamlar boş durmuyor, 1900’lü yıllarda temelleri atılan Türk milletini ve Türkiye’yi yok etme planları yavaş yavaş işleyerek 100 yıla 10 yıl kala Ekilen nifak tohumları Kürt milliyetçilerini yetiştirdiği gibi Bazı Türk aydınlarının da beyinlerini yıkayarak ne hallere düştüklerini gözlerimizle görüyoruz.
Gerçekleri mi arıyorsun? işte gerçek bu…
Bizim için AB üyeliği “Büyük oyun içinde bir oyun”…
Kürtler ve Kürdistan, bunların arkasındaki de büyük Ermenistan hayalleri, Türklüğün gücünü kırmak için varlar…
“Ey Türk gençliği” titre ve kendine dön…
Kürt açılımına (Demokratik açılım) karşı Türk açılımı istiyoruz…
Kürt açılımı = Demokratik açılım
Kürt açılımı + Demokratik açılım = ABB istekleri
Türkiye deki tüm etnik kökenleri birleştirme unsuru olan öz deyiş,,,,
“Ne Mutlu Türküm Diyene”
ABD ve AB’yi bırak, kültürü bir, dili bir ve kanı bir olan yedi Türk Devletlerine bak…
En doğru olanı, Türk birleşik devletleri( Türk Bir Dev) adı altında Türk Ekonomi Birliğini kurmaktır…
Bu bir Mustafa Kemal Atatürk vasiyetidir…
(bir sonraki yazı Graham Fuller ve Henry Barkey)
YORUMLAR
Bir nokta da ben koymalıyım her ne kadar kürtlerin /kürt kökenli Türk kardeşlerimizin geliş-yerleşim ve ülke geçmişleri irdelenmiş ise de sonuçta elde var büyük bir sıkıntı.Sonuçta elde var pkk yanlısı/bölücü başı terörist savunucusu bir Öcalan.
-Bizler topraklarımızın bütünlüğünden yanayız/bizler kardeşin kardeşe kırdırılmasının artık bitirilmesinden yanayız.
-bizler M.Kemalimin ...
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN HALKA TÜRK DENİR..
deyimine şapka çıkarmakla mükellefiz.
Yazar bu makale de kürtçülük adına oynanan ve de ülkenin bölünmez bütünlüğüne zarar veren bir takım emperyalist güçlerden söz ederek hassas olmamız hususuna dikkat çekmektedir.
-Kalemine bin sağlıklar olsun sevgili Ziya dostum.
Sayın Necat Erdem bey,
Ben kürtleri bölücü ve yıkıcı hareketlerle örtüştürmüyorum.
Kürtlerin bu ülkede farlı bir gözle görüldüğünede inanmıyorum. soyu bozuk olan ermeni karışımı bazı sahsiyetler kendilerine Kürt demelerine kızıyorum.
Bu ülkede Kürtler ve Türkler etle tırnak gibidirler, kız alıp kız vermişlerdir...onlardan doğan ortak meyveler vardır..
ben bunları nasıl dışlayabilirim. birileri ne kadar Türk ise ben de Türk olmama rağmen o kadar Kürdüm.
Senin yukarıda verdiğin kürtlerin tarihcesi diye bir yazı var ben bu yazıyı defalarca okudum. Benim yazdıgım yazıda zaten bu tür kaynaklardan çıkarılmış bir yazıdır. batılı tarihcilerin yazdıklarına dayanarak Kürt halkının "Nomadık"
topluluklardan geldiği söyleniyor. Bunu ben demiyorum. bu bir. ikincisi dili hint avrupa dili icerisinde yer alı. Bu ana tema icerisinde dil acısından bakacak olursanız. bu dilin özelliklerini taşıyan ırkın rengi (ırkcılık yapmıyorum) yeşil gözlü ve beyaz tenlidir....
O zaman esmer olan herkez Türktür diyorum...
dahada ileriye giderek diyorum ki o zaman gelin bir DNA test bankası kuralım Türkiyenin DNA haritasını çıkaralım ırk yönünden...
bunuda bırakalım hakkari müzesindeki tarihi eserlere bakacak olursak türk izlerinin o yörelerde hangi tarihlere dayandığını ve kimlerin asimile olduklarını çok daha rahat görebiliriz.
Sakın Kürtleri kücük gördüğümü sanmayın aksine değer veriyorum. Benim ailemdede bize karışmış veya biz onlarla kaynaşmış durumda olan aileler vardır....
Bizler AB veya ABD çıkarlarının peşine takılmadan bu ülkede Beraberce yaşayalım diyorum...
saygılar sunuyorum.
KÜRT TARİHİNE DAİR (2)
Kürt tarihine dair zaman tünelinde dünden kalma yolculuğumuza devam edelim...ama öncelilkle şunu belirtmekte fayda görüyorum,yazmış olduğumuz makale ve yazılara gelen tepkisel ve seviysizce yorumlar doğrusu üzücü,söyleyecek sözü ve fikri olmayanların hep saldırganlaştığını,bağırdığını ve sağa sola salvolar yaptığını biliyoruz kuşkusuz,zaten ısıran köpek havlamaz sözü bu anlamda bize yeterli.
Neyse konumuza dönecek olursak;kuşkusuz tarihi veriler,dökümanlar her zaman tartışmaya açıktır,sosyal bilimler hiç bir zaman fen ve matematik bilmi gibi kesin sonuçlar doğurmaz,tarih tartışılabilir kuşkusuz ;ama gerçeğe en yakın olan veriler ve üzerinde kesine yakın sonuçlara ulaşılan delliler en inandırıcı olanıdır.
Devam ediyoruz,bazı tarihi kaynaklarda ulaşılan verilere göre kürtlerin;
Kürt isminin kaynağı tarihsel olarak çok eskilere dayanmaktadır. Bazı araştırmacılara göre Kürt teriminin temelinde KUR kelimesi yatmakta olup Sümer kökenlidir. Sümerce’de kur, dağ demektir.tieki aidiyeti ifade eder. Böylelikle KURTi kelimesi dağın halkı anlamına gelmektedir. Bu ismin geçmişi M.Ö. 3000 lere kadar dayanmaktadır. Kürdistan coğrafyası bilindiği gibi dağlık bir bölgedir. O çağlarda insanlara coğrafyalarıyla veya yaşam tarzlarıyla bağlantılı adlar verilirdi. Kürtlerinde işte bu dağlık coğrafyada binlerce yıldır yaşamasından dolayı bu adı almış oldukları ileri sürülmektedir. Sümercedeki KURTi adı, Greklerede 2200 yıl önce Kurdienne (Kürt memleketi) diye geçmiştir.
The Name Kurd And its Philological Connections adlı yazısında Driver, listesini yazıtlardan çıkardığı Kurti, Karda, Karduk, Gord, Kord, Cardakes, Cyrtii, vd gibi sonekleri farklı dillere göre değişse de hepsi ortak bir krd/krt öğesi içeren tüm bu adların aynı kökten geldikleri ve etnik olarak ilişkili oldukları sonucuna varmıştır.
Dr. Asad Khailany nin yaptığı araştırmalarda binlerce yıllık tarihi kaynaklar Kürtleri şöyle kaydetmiştir:
Dr. Asad Khailany s researches based on thousands of historical resources.
Sümerler (Sumerians) - Karda, Kurti ve Guti,
Babiller (Babylonians) - Garda ve Karda,
Asuriler (Assyrians) - Qurti ve Guti,
Grekler (Greks) - Kardukh ve Gordukh,
Ermeniler (Armenians) - Kortukh ve Gortai-kh,
Persler (Persians) - Gurd veya Kurd,
Süryaniler - (Syrians) Kardu ve Kurdaye,
ibraniler ve Keldaniler (Hebrews and Chaldeans)- Kurdaye,
Aramaik ve Nesturiler (Armamic and Nestorians)- Kadu,
Erken islamik dönemlerin Arap yazarları (Arabs) - Kurd (çoğul Akrad),
Avrupalılar ise M.S. 7. yüzyıldan itibaren (Europeans) - Kurd demişlerdir.
Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya da tarih sahnesine çıkmış birçok kavimlerin Kürt asıllı olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subaru, Kurti, Guti, Lulu, Kusi, Kassit, Mitanni, Med, Mannai, Urartu, Karduk, Cyrtii, Gord, Kord, Kardakes v.s. gibi kavimlerin çoğunun Kürd olması çok yüksek olasılıktır. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği anlaşılmaktadır.
coğrafya
Kürtler, aslen Türkiye, iran, Irak, Suriye, Ermenistan devletlerinin sınırları içinde ve tarihsel olarakda Kürdistan diye adlandırılan coğrafyada yaşayan, Aryan kökenli etnik gruba mensup kişilerdir. Kürt halkı nın kesin olarak nüfusu belli değildir; bu sayı, kaynağa göre 20 milyon ile 50 milyon arasında değişmektedir. Kürtlerin çoğunluğu Sünni Müslümandır. iran’da yaşayan Kürtlerinin çoğunluğu Sünni, diğerleri Ahli-Hak ve Şii dir. Ayrıca Alevi, Yezidi, Yahudi, Zerdüşt ve Hıristiyan Kürtlerde vardır. Avrupada ise 1.5 milyondan fazla Kürt yaşamaktadır.
dil
Kürt dili Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer almaktadır. Bu ailede yer alan iran dil grubu, Kürtçeyi de içermektedir. Daha açıkcası Kürtçe irani diller ailesinin kuzeybatı grubu içindedir ve Farsça dan bağımsızdır.
Kürtçe, bugün Türkiye, iran, Irak, Suriye, Ermenistan diye bilinen değişik devletlerin sınırları içinde yaşamakta olan ve tarih boyunca Kürdistan olarak bilinen coğrafyada konuşulur. Dünyada tahminen 20-25 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. Kürtçe, Irak ve Kürdistan Özerk Bölgesinde resmi dil olarak tanınmışdır.
Filolog (Dilbilimci) abdülmelik fırat a göre Kürtçede 100 binin üzerinde kelime vardır.
Kürt edebiyatı, halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılır. Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatının tarihi binlerce yıl öncesine kadar dayanıyor. Yazılı edebiyat ise bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Hemadani Baba Tahir (935-1010), Kürt edebiyatının ilk yazılı örneğini, bin 100 yıl önce iran da Arap alfabesiyle Kürtçe yazmıştır.
Kürtçe nin eski ve güçlü edebi ürünlere sahip diğer bir lehçesi de Kurmanci lehçesidir. Kurmanci lehçesiyle bu güne kadar ulaşmıştır şiirler yazan Kürt şairleri arasında ilk akla gelenler Elîyê Herîrî (1425-1495), Feqîyê Teyran (1590-1660), Melayê Cizîrî (1570-1640) ve Ehmedê Xanî (1650-1707)’dir. Ehmedê Xanî nin Mem û Zîn adlı ünlü eseri ilk kez 1730’da çevrilip yayınlanmıştır.
tarih
Kürtlerin Anadolunun en eski halklarından biri olduğu yapılan genetik, etnografik, linguistik, etimolojik ve arkeolojik araştırmalarla gün ışına çıkmaktadır. Dünyanın her köşesinde halklar yaşadı. Ama Mezopotamya nın, Zagros’un ayrıcalığı var. Yazının keşfedildiği yer burası. Atın ilk ehlileştirildiği, ilk tekerleğin döndüğü, ilk aritmetik, tıp, ilk teleskopun yapıldığı, ilk destanın söylendiği, ilk şiirin yazıldığı, ticaret, dış ilişkiler, diplomasi, barış antlaşmaları, ilk türküler, ilk yontular, ilk tapınak, ilk mutfak, ilk şarabın keşfi ve ilk tiyatronun yaratıldığı insanlığa kucağını açmış bir yöre. işte bunların hepsinde Kürt halkının alın teri vardır. Mezopotamya bölgesini Mezopotamya yapan Dicle ve Fırat nehir isimleride Kürtlerden kaynaklanmaktadır.
1 antik çağda kürtler
Medeniyetin beşiği olan Mezopotamya yöresinin antik halklarından biri olan Kürtler hakkında bir çok eski tarihçi ve coğrafyacı binlerce yıl evvel yazdıkları kitaplarda bahsetmektedir. Bu kitaplarda ve eserlerde Kürtlerin antik çağlardan bu yana yer aldığı, kurduğu birçok beylik, krallık ve devletlerden bahsedilmektedir. Özellikle Yunanlı ve Romalı tarihçiler Kürt tarihinin aydınlanmasına ışık tutmaktadır. Anadolu, Mezopotamya ve iran kaynakları Kürtlerden bahsetmektedir.
mezopotamya ve kürtler
subaru krallığı
Subarular ın yazılı tarihi hakkında ilk bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna göre yörenin ilk sakinleri Mitanni adında bir devler kuran Hurriler olmuştur. M.Ö. 3000 ve 4000 yıllarında bölgede Subarular ın yaşadıkları ve Fırat isminin bu halk tarafından verildiği ileri sürülmüştür. Subarular ın Hurriler le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler. M.Ö. 17. yüzyıl içindede Subarular Mitanni Krallığı nı kurdu.
Subaruların Kürt olduğuna dair tezler vardır. Subar ların diğer adı Suvar dır. Subaru kelimesi Kürtçedeki Şivan kelimesinin bozulmuş hali olduğu iddia edilmektedir. Kürtçede Şivan Çoban demektir. Kürtlerin önemli bir bölümü bugünde çoban hayatı sürdürmektedir. Erbil de Subaruların bir bölümünün yaşadığı yerde tarihi Kürt aşiret konfederasyonu olan Zubari konfederasyonu Subari-Subaru adını halen taşımaktadır. Irak da dışişleri bakanlığı yapmış Hoşyar Zebari adında bir Kürt bakan dahi vardır.
guti krallığı
Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler veya Kutiler, M.Ö. 2700 yıllarında bağımsız bir devlet kurar, Gutiler - Kutiler Mezopotamyanın en eski halklarındandı. Gutilerin bilinen 21 tane kralı olmuştur. Guti-kuti iktidarı 2 asıra kadar sürmüştür. Guti hanedanlığı daha sonra ise Ur hanedanlığı tarafından sona erdirilmiştir.
Gutiler, Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler.
Akadlar döneminde Zagrosda yaşayan Gutiler Akad kralı Naram-Sin in ölümünden sonra kral adayları arasında yaşanan kavgadan faydalanarak Akadları süpüren Gutiler, demoralize olmuş Akad ordusunu yendi. Fırat nehri kenarında bulunan Agade şehrini alarak imparatorluğuda ele geçirdiler.
Kürtler ortadoğunun en eski tarihlerinden birini oluşturmaktadır. Tarih, antropoloji, etnografi, ve linguistik gibi değişik bilim dallarında uzman olan araştırmacıların büyük çoğunluğu Gutileri Kürtlerin ataları olarak saymaktadır.
Eric Jensen kitabında: Ortadoğunun Kürtleri Kürdistanda modern tarih daha muhafaza edilmemişken Kürdistanda yaşıyorlardı diye yazmaktadır. Mezopotamya tarihi uzmanı Pennsylvania Üniversitesi Doğu bilimleri Başkanı Prof. Ephraim Avigdor Speiser göre tarihte ilk Kürt halkından bahsedilmesi M.Ö 3000 yıllarında Gutium adı altında gerçekleşmiştir. Gutiumlular (Kürdistan) Hint-Avrupa dili konuşmaktaydılar (Morris). Gutium Kürdistanın ta kendisi olması bir tarafa etimologlara göre Guti kelimesi dahi Kürt kelimesin değişime uğramış şeklidir. Prof. Howorth a göre Kurdistan adı Gutium kelimesinden türemiştir. Ve Babilonyaların kullandığı Khuradi veya Quradu kelimesini Guti adıyla bağdaştırmaktadır. Guti ülkesi modern Kürdistanın adıdır.
Sayce ye göre Kürt adı Babiloncadaki quradu kelimesinden gelmektedir ve savaşçı anlamını taşımaktadır ve bu kelime Van cıvarındaki halkın adından kaynaklanmaktadır.
Ortadoğu uzmanı eğitimci Dr. Honigman a göre Guti kelimesi Kürt kelimesiyle aynıdır. Guti, Kurti adının iranize şekliyle telaffuz edilişidir. G>K dönüşümü olmuş. Örneğin: Kardeş kelimesinin Gardaş kelimesine dönüşü gibi. Etimolojik olarak R harfinin zamanla yutulmuş olması ise etimolojide doğal bir olgudur, dolayısıyla, ortaya Guti çıkmış: Guti-Gurti-Kurti. Gutilerin yaşadığı Güney Kürdistan yöresinde halen Judikan adlı Kürt aşireti mevcuttur.
Araştırmacı Rawlinson a göre ise Gut ilkel Keldani dilinde sığır anlamına gelmektedir Başka bir iddiaya göre ise Guti kelimesi Sümer kökenlidir ve yine (Gud=öküz, sığır) bugünkü Kürtçe de yer alan öküz, sığır sahibi olan halk anlamına gelmektedir. Gutiler bugünkü Soran Kürtlerin yakın durmaktadır.
2 Guti kralları
inkişuş
Zarlagab
Şulme
Silulumeş
Inimabakeş
Igeşauş
Yarl-agab
ibate
Yarl-angab
Kurum
Apil-kin
La-erabum
irarum
ibranum
Hablum
Puzur-Suen
Yarlaganda
Tirigan
En son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede -Ok-, Tirigan ise -Okçu- demektir.
M.Ö. 2000, Kürtlerin Ataları: Churriter (Hurri), Guti ve Subarular
mitanni imparatorluğu
Mitannilerin, Habur çayının (Şırnak) doğduğu yerde Vaşşuganni (Vaşukani) adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. California Üniversitesi Arkeologu Prof. Yoteshilani, Mitannili Kürtlerin Habur yakınlarında yaşamış olduğunu, imparatorluklarının adının ise Şenak olduğunu yaptığı kazılarda keşfetmiştir. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürüp; M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır. Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde meşhurdur. Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını yaşamıştır. Mitanni kralı Sauşşatar, Assur üzerine yürür ve kenti ele geçirir. Assur prensliğinde Assurrabi ve II. Assurnirarinin bulunduğu bu zamanda Assur, Kas krallarının etkisinden kurtulur, ancak bu kez de Mitannilere tabi olmak zorunda kalır. Sauşşatar, feth ettiği Assur kentinden birçok kıymetli eşyalarla birlikte bir altın kapıyı da ganimet olarak Şırnakdaki başkenti Vaşşukanniye götürür. Sauşşatarın bu başarılı faaliyetinden sonra, Mitannilerin doğu sınırları Zağros Dağlarına kadar genişler. Kuzey Suriyedeki eski denetim alanları olan Halep ve Kadeş bölgeleri de tekrar Mitanni hâkimiyetine girer. Mitanniler, Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kürdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur imparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.
Mitannilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Bu ismin araştırmacılar tarafından Kürtçeden kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Kürtçede başikani veya hoşkani güzel pınar demektir. V-B-H harfleri etimolojik olarak en kolay dönüşümü olan harflerdir. Zamanla fonetik değişime uğramış olması yüksek olasılıktır.
mitannilerin Aryan (Arı) kökenli, (özelliklede Mitani kralları) oldukları biliniyor. Büyük olasılıkla Mitanniler Kürdlerin atalarıdır.
Tarihçi Speiser göre Mitaniler Arı ırkına mensup ve Kürtlerin ecdatlarından, Zagros topluluğunun bir bölümünü teşkil eden Subaruların bir koludur.
Mitannilerin yaşadığı aynı coğrafik bölgelerde yaşayan Kürt aşiretleri halen Mitanni adını Mattini, Motikan-Moti gibi şekillerde yaşatmaktadır.
mitani kralları
Kirta (M.Ö. 1500 - 1490)
Şuttarna I (M.Ö. 1490 - 1470)
Baratarna (M.Ö. 1470 - 1450)
Parşatatar (M.Ö. 1450 - 1440)
Sauşşattar (M.Ö. 1440 - 1410)
Artatama I (M.Ö. 1410 - 1400)
Şuttarna II (M.Ö. 1400 - 1385)
Artaşumara (M.Ö. 1385 - 1380)
Tuşratta (M.Ö. 1380 - 1350)
Şuttarna III (M.Ö. 1350)
Mattivaza (M.Ö. 1350 - 1320)
Sattuara I (M.Ö. 1320 - 1300)
Vasaşatta (M.Ö. 1300 - 1280)
Şattuara II (M.Ö. 1280 - 1270)
Birçok Mitanni Krallarının adlarında Şat kelimesi bulunmaktadır. Şatır eski Kürtçede site yada şehir yöneticisi anlamına gelmektedir. Şehir anlamına gelen Şat sözcüğünden türetilmiştir. Şat sözcüğünün iranî dillerde Şar , Şahar , Şehr gibi versiyonları da vardır. Şat şeklinde söyleneni en eskisidir. Şah (Kral) sıfatı dahi bu Şat kelimesinden türetilmiştir. Dolayısıyla Mitanni Krallarının adlarında Şat kelimesinin bulunması kralllıklarıyla ve şehir yöneticilikleriyle ilgilidir.
Arta sözcüğü ise hem Kürtçe hem de eski iranî dillerde soylu, doğru, adil, hak, yasa anlamlarına gelmektedir
3 Komagene krallığı
Kommagene (Komajen) krallığı M.Ö. 162 M.S. 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında büyük Zilan aşiretine mensup Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkenti, idi. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki Nemir veya Nemird kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve ÖLÜMSÜZ demektir. Komagenes, Helen kökenli bir adlandırmadır. Nemrut Dağına, öteki adıyla Kürt Dağı diyorlar. Kom sözcüğü Kürtçede topluluk anlamına geliyor. Gene ise soy, kabile, aşiret anlamına gelmektedir. Komagene yan yana geldiğinde herkesin evi anlamını ortaya çıkarıyor veya göçebe aşiretler diyarı anlamına gelmektedir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtlerin tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçenin derinliklerinde gizlidir. Kürtlerin ataları olan Kommageneler döneminde bölgede barış ve huzur hüküm sürmüştür. Yazılı belgelerde M.Ö. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde Kummu veya Kummuhu olarak geçer. Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır.
Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı; Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar, diyerek suçlar. Kral Sargon un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya nın güneyine (bugün Irak) sürdüm. Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.
Yunanlı tarihçi ve coğrafyacı Strabo, M.S. 7-18 yılları arasında yazdığı Coğrafya (Geographika) adlı ünlü eserinde Komagene den bahseder. Komagene nin küçük bir ülke olduğunu, Samosata (Samsat) adındaki, doğayla kaplanmış başkentte kraliyet ailesinin ikamet ettiğini, ama şimdi Roma eyaleti olduğunu anlatmış. Şehrin fazlasıyla bereketli topraklarla kaplı ve Fırat nehrinin kenarında olduğunu yazmış.
Kommagene Valileri, M.Ö. 290-163
Sames I (M.Ö. 290-260)
Arsames I (M.Ö. 260-228)
Xerxes (M.Ö. 228-201)
ptolemaeus (M.Ö. 201-163)
Komagene Kralları, M.Ö. 163-M.S. 72
Ptolemaeus (M.Ö. 163-130)
Sames II Theosebes Dikaios (M.Ö. 130-109)
Mithridates I Callinicos (M.Ö. 109-86)
Antiochus I Theos Dikaios Epiphanes Philorhomaios Philhellen (M.Ö. 86-38)
Mithridates II Philhellen (M.Ö. 38-20)
Antiochus II (M.Ö. 29)
Mithridates III (M.Ö. 20 -12)
Antiochus III (M.Ö. 12 - M.S 17)
Roma imparatorluğuna geçti (M.S. 17-38)
Antiochus IV Epiphanes (M.S. 38-72)
Komagenenin Tarihi Eserleri
Adıyaman şehrinde bulunan Nemrud 2150 metre yüksekliğinde ve bütün bölgeye hükmedercesine durmaktadır. Toros sıradağlarına aittir. Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene (Komajen) Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan kutsal alanlar inşa ettirmiştir. Kral 1.Antiokhos un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğindedir.
Doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder.
korduene krallığı
Ünlü Atinalı filozof ve tarihçi ksenefon(M.Ö.430-355), Anabasis (sefer) adlı eserinde Kardukhi dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı. Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu. Korduene krallığı Kürt kralları ve prensleri tarafından yönetiliyordu. Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler. M.Ö. 1. yüzyılda ise Ermeni olduğu ileri sürülen Kral II Tigranes tarafından Korduene (Kürdistan) feth edilmiştir. Kral Tigranes, Korduene kralı Zarbienus u da suikast düzenleterek öldürtmüştür.
Yunanlı tarihçi Plutarch M.S. 1. yüzyılda, Kürdistan kralı Zarbienus un Ermenistan kralı Tigranes in baskısına karşı ittifak için Roma konsolosu Appius Claudius yoluyla Roma generali Lucullusla gizlice irtibata geçtiğini aktarmış. Fakat bu durumdan haberdar olan Tigranes, Kürt Kral Zarbienusu, karısını ve çocuklarını Romalılar Ermenistana girmeden önce suikast düzenleterek öldürtmüş.
M.Ö. 74 de Roma generalliği ve konsolosluğu yapan Lucullus düşüncesiz olmadığı için Kürdistana girdiğinde Zarbienus onuruna cenaze törenleri düzenletmiş. Zarbienus için düzenlenen töreninde kralın cenazesi altın, kraliyet elbiseleri ve Tigranes den alınan kalıntılarla süslenmiş. Lucullus kendi elleriyle süslenmiş cenazeyi kralın akrabalarıda yanındayken ateşe vermiş. Arkadaşlarına katılarak Zarbienus un adına içerek; Zarbienusu arkadaş; ve Romalıların iyi bir müttefiki olarak anlatır. Lucullus, Kürt Kral Zarbienus anısına da masraflı büyük bir anıt yapılmasını emreder. Kürt Kral Zarbienus un sarayında çok fazla altın, gümüş ve üç milyon ölçek mısırdan oluşan büyük hazine bulunmuş. Böylece Romalı askerlere bolca mısır temin edilmişti. Lucullus kamu hazinesinden tek kuruş almadığı için de takdir edilmişti. Böylece savaşın masrafı kendiliğden de karşılanmıştı. (Plutarch/Hayatlar/Lucullus, Bölüm 36)
ingilizce metni - Chapter 36: Zarbienus, the king of the Gordyeni, as has been said, secretly stipulated with Lucullus, through Appius, for an alliance, being oppressed by the tyranny of Tigranes. He was informed against, however, and put to death, and his wife and children perished with him, before the Romans entered Armenia. Lucullus was not unmindful of all this, but on entering the country of the Gordyeni, appointed funeral rites in honour of Zarbienus, and after adorning a pyre with royal raiment and gold and with the spoils taken from Tigranes, set fire to it with his own hand, and joined the friends and kindred of the man in pouring libations upon it, calling him a comrade of his and an ally of the Romans. He also ordered that a monument be erected to his memory at great cost; for many treasures were found in the palace of Zarbienus, including gold and silver, and three million bushels of grain were stored up there, so that the soldiers were plentifully supplied, and Lucullus was admired for not taking a single drachma from the public treasury, but making the war pay for itself.
m ö 200 yıllarında anadolu ve kürt krallıkları
Sophene, Gordyene, Mardia, Cortea, Komagene
Ermenistan kralı Tigranes yeni kurduğu Tigranocerta (Diyarbakır, Silvan) adındaki şehre Adiabene, Asur, Gordyeni ve Kapadokyalıları yerleştirmiş. Bu şehirde Grekler ve Kilikyadan getirilip yerleştirilmişlerde varmış. Tigranes bu insanların yerleşim yerlerini darmadağan ederek sakinlerini zorla Tigranocertada yaşamaya mecbur etmiş.
ingilizce metni - Chapter 36: Thus successful in his campaign, Lucullus struck camp and proceeded to Tigranocerta, which city he invested and began to besiege. There were in the city many Greeks who had been transplanted, like others, from Cilicia, and many Barbarians who had suffered the same fate as the Greeks Adiabeni, Assyrians, Gordyeni and Cappadocians, whose native cities Tigranes had demolished, and brought their inhabitants to dwell there under compulsion.
Modern Ermeni tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve Cyril Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963) un görüşlerini de kısaca not etmek gerek. Toumanoff, lokal Kardukhi hanedanlıklarından, bir Gordyene Krallığından ve Korduene prenslerinden, 298 yılından sonra onbeş kalesi bulunan Korduene prensliğinde devletinde Roma kontrolünden sözeder (a.g.e., s. 181-182).
Adontz, Tigranes ın ordusundaki etnik gruplar arasında Gordyen leri de sayar (s. 318), modern Kürtler in atalarının Kurti ler olduğunu söyler. Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır. Bunlar Mezopotamya, Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır. Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermenistan Kralı imparatorluğunu genişletebilmiştir. Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair iddialarda vardır. Daha sonra ise Korduene Krallığı M.Ö. 55 yılında Roma imparatorluğunun bir eyaleti oldu ve 384 yılına kadar 4. asır Roma hakimiyetinde kaldı...
« Önceki Yazı Sonraki Yazı »
KÜRT TARİHİNE DAİR (1)
Dünya coğrafyasında üzerinde kafa yorulan,spekülasyonlar yapılan ve sahiplenilen ve tarışma konusu yapılan bir kültür ve tarih hangisidir diye sorulacak olursa bunun cevbı kuşkusuz "kürtler ve kürt tarihi" olacaktır.
Bu soruna milliyetçi,ırkçı ve kasıtlı yaklaşımlarla birşeyler karalamak,yalan yalnış bilgi ve belgelerden hareketle hüküm sahibi olmak,insanları yönlendirmeye çalışmak tarihe,bilme ve insanlığa ihanettir.
Bilindiği üzere kürtler türkiye,iran,suriye,ırak ve rusya(ermenistan) coğrafyasına yayılmış ve bu geniş coğrafyada yaşayan bir halktır; bu ahval üzerine bilindiği gibi yaşadıkları ülke sınırları içerisinde dillerine,tarih ve kültürlerine karşı yapılan hertürlü baskı,asimilasyon ve yok sayma politikalarına karşı hala dillerini,kültürlerini ve tarihlerine bağlılıklarını yitirmemişlerdir.
Bir kısım milliyetçilerin Kürtleri bir türk boyu saymaları ,iranlıların fars ırkının bir kolu saymaları ve diğerlerininde benzer yaklaşımlarda bulunmalarının iki nedeni olabilir.
1.inkar ve red siyaseti ile bu kültürü ve halkı yok sayabileceklerine inanmış olma ihtimalleri 2.zengin bir tarih ve kültüre sahip bu halkın mirasına çökmek ve bu mirası kendi milliyetlerinin tarihlerine katma çabaları.
Bugün dünya coğrafyasında yaşayan ve 50 milyona yaklaşan nüfusu ile hangi kürde"sen türksün,arapsın veya farisisin derseniz" yüzünüze alaylıca gülümser.
Tarihte kürtlere dair eğer objektif ve ciddi bir araştırma yapılacak olursa kürtlerin şuana kadar bulunan ve bilinen en eski tarihi bulgulardan yola çıkacak olursak" m.ö 10 bin yıl önce iskandinavyadan büyük bir göç esnasında güneye doğru rusayanın güney eteklerine,bugünkü ermenistan ve ağrı (ararat) dağının civarına dağıldıkları kürti ve guti adı ile iki büyük kabileye ayrıldıkları ve bu kabilelerin zamanla hazar denizi kıyılarına ve ta hindistana kadar geniş bir coğrafyaa yayıldıklarını tarihi bulgular bize göstermektedir.
M.Ö.302 yılında rum imparatoru mithiradetes kürt hükümdarlığına karşı büyük bir savaş vermiş ve savaş kürt coğrafyasının talan ve işgali ile sonuçlanmıştır.
Kürt tarihine dair bilinen diğer bir bulgu ilse tarihte bilinen en eski kürt hükümdarın adı tosa veya diğer adı ile diyakos ’tur(m.ö 1808)
M.Ö 9.y.y’da Keykubat tüm kürtleri bir araya getirip Med imparatorluğu kurmuştur...örnekleri çoğaltmak mümkün ama şimdilik bunlar yeterli.
Son olarak...Kuşkusuz amatörce bir yaklaşımla çok yalnış yapılabilir,ama bilinen ve açık olan bilgi ve belgeler üzerinde de şüphe etmemek lazım.
Yangına benzinle gitmemek gerekir. Bakmayın siz ortalığı toz-dumana katıp kitleleri kendilerine bağlıyacaklarına. Kürt dediğimiz kardeşlerimizin yüzde doksanbeşi ayrılıkçı hareketin içinde değillerdir. Bundan eminim.
Emeğinizi kutlarım
Sagılarımla...
Bizim bir çalışmamz vardı; Birleşik Türk Devletleri. Sanırım yazınızda belirttiğiniz bu çalışmamıza benzer bir çalışma. Başarılar diliyorum size Ziya Bekar bey.
direnis tarafından 10/1/2009 4:20:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
birincisi, "Tarihi kayıtlara “Cyrtii” olarak M.ö 2. yüzyılda girdiler. Anadolu’nun doğu ve güneydoğu’sundan İran’a, Irak’ın kuzeyinden ve Suriye’ye kadar geniş bir alanda yer aldılar. Günümüzde de adlarına “Kürt” denilmekte." demişsiniz ama Cyrtii olarak geçen halkın tarihin kaynaklarına dayanarak Kürtlerle bir bağını kurmak mümkün değildir.
cyrtiilerle ilgili ilk kayıt,Yunanlı tarihçi Polybius taraından tutulmuştır. M.Ö. 220 yılında Selefkoslar kralı 3. Antiyakos’a karşı savaşan Medya valisinin birliklerinde usta sapan atıcıları olarak bahseder ve valinin en çok onlara güvendiğini söyler.
bu bilgi haricinde bunlardan başka bir şey günümüze kalmamıştır.
Kürtçülüğün destekçilerinden David McDowall’e göre, “Cyrtii sözcüğü muhtemelen etnik bir guruba işaret etmiyordu. (…) etnik olmaktan çok sosyo-ekonomik bir anlam taşıyordu.”
Prof. Reşit Yasemi, “Mecelle-i İran” daki (9. sayı) “Dillerin Dirilişi” başlıklı makalesinde Cyrtiilerin Sakalardan geldiğini söyler.
bu bağı kuran bu Minorsky’dir ve onunda ifade ettiği gibi bu kavmin Kürtlerin atası olduğu sadece bir “faraziye”dir.
ikincisi, yazınızın başlığından ve girişinden bölücülüğü bütün kürtlere teşmil ettiğiniz anlaşılabilir. ifadelerinizin yanlış anlaşılmalara yer vermeyecek şelilde olması iyi olur.
selamlar