- 576 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DEVLETİN ONURU VE SORUMLU DEVLET ADAMLIĞI…
Devletlerde tıpkı insanlar gibi onur sahibidir. Bir farkla, insanın onuru sadece
Şahsını; en çokta ailesini ilgilendirdiği halde; devletin onuru bütün bir milleti ilgilendirir.
Devletlerin onuru kırıldığında bütün bir milletin onuru kırılmış aşağılanmış olur.
Cumhurbaşkanlarımızdan Rahmetli Özal, Rusya devlet başkanının kapısında 10 iki dakika beklediği için büyük tepki almıştı. Uzunca bir süre medyadan ve vatandaşlar tarafından eleştirilmişti, devletin onurunu zedelediği için, elbette yapılan yanlıştı, yanlışa tepki verilmesi gerekirdi, verilmediği için Rahmetli Özal eleştirildi.
Birleşmiş milletler toplantısına giden başbakanında ABD’de başına gelen bu onur kırıcı davranışta Rusya’nın Sayın Özal vasıtası ile bize yaptığının daha vahimi, daha acısı.
ABD kendini, kendi devlet adamlarını ulaşılmaz azizler gibi görüyor. Kendi vatandaşları dünyadaki bütün insanlardan daha kıymetli ve daha onurlu görüyor ve karşısındaki muhataplarının onurunu, kıymetini sıfırla çarpıyor, bilhassa Müslüman devlet adamlarını.
Bizim ise aklımız nisyanda, bize yapılanları çar-çabuk unutuyor ve geçmişe değil hep günümüz sorunları ile uğraşırken geçmişte olanları ve gelecekte karşılaşabileceklerimizi unutuyoruz. Hâlbuki geleceği geçmişle değerlendirmediğimiz içinde her seferinde saygısızlıkla, saldırı ile karşılaşıyor ve üzülüyoruz. Gerçekte, geçmişten ders alarak tedbirimizi alabilmiş olsak üzülmeyeceğiz ve onurumuzda kırılmayacak.
Düşünün! Bir başbakan ülkesini temsilen bir ülkeye gidiyor, bir yere konuşma yapmak üzere davet ediliyor. Davete iştirak etmek için gittiğinde, sıradan turistlere bile yapılmayacak bir halde gidilecek yere 100 metre gibi bir mesafede araçlardan indiriliyor. Başbakan ve heyeti100 metre yürüyerek davet olunduğu otele geliyor. Bu kez de o ülkenin başkanı orada olduğu için sizi tartaklayarak içeri almıyorlar. Korumalarınız tartaklanıyor. Sizin huzurunuzda nerede ise korumalarınız darp olunuyor ama o ülkenin sizi koruması için verdiği görevliler olaya müdahale etmiyorlar. Kös kös geri dönmek zorunda kalıyorsunuz.
Bütün bu olaylardan sonra sizden hiçbir şekilde özür dilenmediği gibi BM toplantısı sırasında Obama elinizi sıktı diye koltuklarınız kabarıyor. Bir kısım sorunlarını sizinle görüştüğü için medya havalara giriyor. Onurlanıyorsunuz, mutlu oluyorsunuz.
Böyle bir anlayış ancak müstemleke ülkelerine has bir anlayıştır. Sömürge ülkelerinin devlet adamları ve medyası ancak böyle bir olaydan mutlu olur, tatmin olur.
Türkiye Bir sömürge devleti değildir. En azından hukuken öyle değildir. O nedenle devletin ekonomik yönden en zayıf olduğu dönemlerde İsmet İnönü’nün bir İtalya seferi vardır ki gerçekten günümüz devlet adamlarına ders niteliğindedir.
İsmet İnönü, Başbakan olduğu sırada İtalya’yı ziyaret edecektir. Cumhurbaşkanı Atatürk:”Sende başvekilsin oda eşitsiniz.” Diye İnönü’yü ikaz eder. İnönü Roma’ya gidecektir. Musolini İsmet Paşa’yı istasyonda karşılamak istemez. Protokol kriz oluşur. İsmet Paşa görüşmenin yapılmasını iptal edeceğini ve Türkiye’ye geri döneceğini bildirir. Musolini apar topar İstasyona gelir ve İsmet Paşa’yı protokol elbiseleri ile İstasyonda karşılar ve sorun çözülür.
Devletin onurunu korumak ve Devlet adamı sorumluluğu budur. Her gittiği yerde şamar oğlanı haline gelmek ve milletin itibarını düşürmek ehliyetli devlet adamının yapılacağı iş değildir.
Kaldı ki; devlette politikaların devamlılığı esastır. Devlet adamı dün ak dediğine bu gün kara diyemez, dememelidir. Aksi halde devletin ve devlet adamının sözüne güvenilmez ve devlet her konuda itibar kaybeder.
Sayın Başbakan’ın ABD’ye varır varmaz Yahudi Lobisi ile görüşmesi, medyanın büyük bir iş yapılmış mantığı ile “One Minute bitti, İsrail’le iliştiler normale döndü.” haberleri ise gerçekten yüreklerimizi sıktı, rahatsızlık verdi.
Sayın Başbakan’ın BM konuşmasında ise Gazze saldırılarının trajedi diye nitelemesi Yahudi lobisiyle görüşmeden sonra türbinlere seslenmek olarak algılandı o kadar.
Devlet adamları, devletin onurunu korumak, devletimizi ve milletimizi muasır (ekonomik, siyasal ve hukuk açısından, kültürel olarak ) medeniyet seviyesine çıkarmak için her türlü çabayı göstermelidirler. Devleti idare etmek için samimiyet yetmez. Samimiyetin yanında liderlik formasyonu ve bilgide gerekir. Aksi halde ahmak dost seviyesine düşerler ki, bu milletimize ve devletimize zarar verdiği gibi bize güvenen dostlarımıza da zarar verir. Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin