- 497 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
gerçek bir hikaye
Bavullarla bekliyordu otogarda. Sonunda yaz gelmiş finallerini vermişti evine gitmek için sabırsızlanıyordu. Otogar, yaz başı olduğu için genelde evine gitmek isteyen gençlerle doluydu. Otobüsünün gelmesine 15-20 dk vardı daha. Biran önce diyordu biran önce gelse de otobüs gitsem artık.
Okul, dersler, finaller çok bunaltmıştı bütün yıl onu, tatil yapmanın zamanı gelmişti artık. Kalabalık olduğu için bavullarla birlikte kıyıda ayakta bekliyordu. Etraftaki insanların gidecekleri yer için telaşlarını izlerken birden biri takıldı gözüne 5- 6 m uzağında ona doğru bakmakta olan biri. Birden içinde hiç hissetmediği bir kıpırtı hissetmeye başladı. Karşısındaki insanda aynı onun gibi bavullarıyla bekliyordu ve yüzünde onu çok yakışan bir tebessümle ona bakıyordu. Acaba ne zamandan beri onu izliyordu, neden ona? oda neden ondan gözünü ayıramıyordu. Garip çok garip bişi kendisini ona çekiyordu. Yürümüyordu, adım atmıyordu ama ona doğru doğru gidiyordu. Ne konuşma teşebbüsünde bulunmuşlar nede birbirlerine doğru adım atmışlardı sadece birbirlerine bakıyorlardı. İkisi de yüzlerinde nedenini bilmedikleri bir tebessümle birbirlerine bakıyorlardı.
Zaman git gide daralıyordu otobüsün gelmesine çok az bir zaman kalmıştı ve karşısındaki ilk görüşte aşık olduğu insanın adını bile öğrenemeden gidecekti. Nasıl bir şeydi bu kalbini ilk kez böyle nedensiz attıran birini orada bir daha görmemek üzere bırakıp gitmek. otobüs gelmesin diye içinden yalvarıyordu. Yada ilk onunki gelsin çünkü ben onu bırakıp gidemem. Neden sanki gelip bişi söylemiyordu, neden sanki gülümsemekten başka bişi yapmıyordu? Ne var bu çocukta böyle diye içinden geçirken otobüsü gelmişti. Hayır gidemezdi onu burada ismini bile öğrenmeden nasıl bırakacaktı. Neden sanki ilk onun otobüsü gelmişti ki. Hayır hiç bişi demeden tek kelime konuşmadan gitmeyecekti o gelene kadar bekleyecekti en azından ondan bir adım görse o gidecekti ona. Ama gelmiyor o sadece bakıyor yüzünde en ufak bir üzüntü belirtisi olmadan sadece bakıyordu.
Yapacak bişi yoktu yeterince bekletmişti otobüsü de yolcuları da ayakları istemeye istemeye onu otobüse çıkarıyordu gözünü bir saniye bile ayırmadan otobüse bindi ve ondan uzaklaşıp gidene kadar gözlerini ondan ayıramadı. Sonra yerine oturup düşünmeye başladı. Bu neydi böyle, nolmustu ona içi böylesine kıpır kıpır böylesine heyecanlıydı. Kimdi neydi o, neden böyle etkilemişti acaba onu. Pencereden dışarı bakıyordu ama bakışları dışarıdaki manzarada değildi orda yani otogarda kalmıştı aradan geçen bir saatten sonra kendini toparlamaya başladı. ‘aptal’ dedi kendi kendine ‘çocuk tek bir adım bile atmadı eğer senden birazcık olsun etkilenseydi gelirdi yanına bi adım atardı sana doğru demek ki onun umurunda bile değildin’ kafasını dağıtmak için bilgisayarını açıp film taktı her otobüs yolculuğunun en sevdiği kısımdı film izlemek bu ona iyi gelmeliydi. Filmin yarısına gelmesine rağmen fark etti ki aslında hiç bişi anlamamıştı hala aklında ismini bile bilmediği o kişi vardı
Koca yaz geçti iyice dinlemişti ailesiyle çok güzel vakit geçirmişti yaz boyunca ama işte her güzel şeyin bittiği gibi tatilde bitmişti okullar açılmasına bi hafta kalmıştı o bir hafta önceden gidip evini taşıması lazımdı çünkü ev arkadaşıyla araları açılmıştı. Yeni ev yeni ev arkadaşı bulmuştu. Okulunun olduğu şehre geldi, eski evindeki eşyalarını toplamak yeni evine taşımak iki gününü almıştı. Yeni evini yeni odasını çok sevmişti içine doğuyordu burası ona başlangıçlar yaptıracaktı. Ev geniş ve ferahtı mahalle ise sorunsuz ve sakin gibi görünüyordu. İki günlük yorgunluğu atmak için dışarı çıkıp turlamak istedi. Elleri cebinde yaklaşık bi saat gezdikten sonra evine dönmüştü. Alt kapıyı açmak için cebinden anahtarları çıkarırken karşı apartmanın kapısının açıldığını duydu dönüp baktığında ise çok büyük bir şaşkınlık yaşadı.
Üç ay tam üç ay önce otogarda bıraktığı ve hala aklının bir köşesinde olan kişiydi. bu nasıl oluyordu böyle? Rüya falan olmalıydı bu yada fazla düşündüğü için hayal gücü.
Ama buradaydı tam karşısında karşı apartmanın önündeydi onda da şaşkınlık vardı ama gene ona bakarak gülümsemeye başladı. Kimdi o? Neden böyle olmadık zamanlarda karşısına çıkıp kafası alak bulak ettiriyordu?
Uzun bir süre bakıştıktan sonra yanına geldi bu sefer gitmesine izin vermediği için mutluydu. O sımsıcak gülüşüyle
- artık tanışma vakti geldi sanırım dedi. O üzerindeki şaşkınlığı attıktan sonra cevap verdi
- evet haklısın artık tanışma vakti geldi, dedi
belki de kader denen şey vardı kaderimizde varsa o bir şekilde gerçekleşiyor ve buluyor seni onların kaderleri bir yazıldığı için kader onları aynı mahalleye kadar götürdü. Ve bence otogarda karşılaşmaları onların ilk karşılaşmaları değil. Belki bir kafe de, belki sinemada, belki bir alışveriş merkezinde ve belki de yolda yürürken geçiştiler. Bu her zaman yolda yürürken çarpışıp ellerindeki kitap yada herhangi bişiyi düşürüp aynı anda yere eğilip toplarken göz göze gelerek olmuyor onların hikayesi de böyle. Gerçek yaşanmış bir hikayeydi.