- 2212 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yörük Gelini
Yattığı yerden başını kaldırdı, artık doğa yeşillerini giymeye başlamıştı, daha üç gün öncesi doktorun söylediği sözler kulaklarında çınlıyordu:_ Bahara kadar bu işi bitirelim ki, bahar yeni umutlar getirsin, diyordu. Bir gün öncesi; büyük bir operasyon geçirmişti, çektiği ağrıları hiçe sayıp, doğrulmaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Hastabakıcıdan yardım istedi, yavaşça doğruldu. Şimdi artık bahara daha umutlu girebilirdi.Ne yapılması gerektiğini soracak, doktoru ile görüşecek ve baharı doyasıya yaşayacaktı. Doktorun sesi onu bu düşüncelerden ayırdı:_ Merhaba Bahar Hanım nasılsınız ,diye sordu. Bahar gözlerini ona çevirdi ve:_ Sağolun daha iyiceyim, ama neler yapmamız gerekiyor bana anlatırsanız çok sevinirim, dedi.Doktor yatağın ucuna oturdu yavaş, yavaş anlatmaya başladı:_ Bir süre kemoterapi, ışın tedavisi göreceksiniz sonra her şey düzene girecek, tabii siz isterseniz, dedi. Bahar Hanım şaşırdı:_ Nasıl ben istersem, dedi. Doktor:_ Bu oyunu kazanmak istersen, hayattan vazgeçme, dedi.Her şeye boşvereceksin, bir tek dünyada sen varmışsın gibi yaşa, bencil ol, dedi. Bahar Hanım bu sözlere gülüp, geçti:_ Bu mümkün olsaydı, şimdi burada olur muydum? Birden gözüne bahçedeki çiçekler ilişti.Hepsi tomurcuklanmaya başlamıştı. Yatağına uzanıp televizyonu açtı, karşısına dağda operasyonda olan beyazlar içinde bir mehmetçik çıktı. Anasına selam gönderiyor ve baharda Yörük Gelini açar, açmaz ordayım anam ,diyordu.Birden aklına onların durumu geldi.Şimdi onca soğuğun, karın altında bu vatan için hainlerle çarpışıyorlardı, gelecek olan bir kör kurşun herşeyi bitirirdi, oysa o sıcak yatağında mızmızlanıyordu. Onlar hayatlarının baharında idiler,oysa kendisi epey hayat yolu yürümüştü. Sonra birden uyumak istedi. Ve uyudu, uyandığında ortalık çoktan kararmıştı. Böyle birkaç gün geçti, gözü hep çiçeklerdeydi.Acaba Yörük Gelini açmışmıydı.Biraz kendini toparlayıp, sabahlığını giydi ve bahçeye çıkmak istedi. Tam çıkarken doktorla karşılaştı. Doktor:_ Bahar Hanım bakıyorum ayaklanmışsınız, dedi. Ona bahçeye çıkacağını, çiçekleri görmek istediğini söyledi ve çıktı. Biraz gezdi, yavaş, yavaş yürüdü çiçekleri kontrol etti. Yörük Gelini tomurcuğunu patlatmaya başlamıştı. Ne kadar güzel ve narindi.Yeşil dal üstünde, yeşil yapraklar arasında pembp, kırmızı narin bir çiçek. Hemen aklına mehmetçik geldi, anasına söz vermişti Yörük Gelini açınca gelicem diyordu, birden içi ürperdi.Bir gazete alıp yavaş,yavaş döndü. Yatağına uzandı, gazeteye göz gezdirmeye başladı, bir yandanda televizyonu açtı.Birden:_ Yörük Gelini açınca gelicem anam diyen o sesi duydu. Kafasını kaldırıp baktı o genç ile sanki gözgöze geldi,onunla ilgili haberi izledi,gözpınarlarından yaşlar süzülmeye başladı.Kör kurşun hedefini bulmuştu. Kendisi biraz önce bahçedeYörük Gelinini görmüştü,ya mehmetçik göremedi, anasına verdiği sözü tutamadı.Haberi takip etti mehmetçiğin memleketini öğrendi.Ayağa kalkar kalkmaz oraya gidecekti, anasının acısına ortak olacaktı. Onbeş gün sonra taburcu oldu. Doktoruna teşekkür etti,tedavileri için geleceğine söz verip vedalaştı.Evine gidince ilk işi mehmetçiğin ailesini arayıp, bulmak oldu. Oraya vardığında gözlerine inanamadı,yeşilliklerve mavilikler içinde şirin bir köydü.Ailesinin evini sordu,öğrenip oraya gitti. Bahçeli, kocaman bir avlusu olan tahta kapılı bir evdi. Bahçede ilk göze ilişenYörük Gelinleri oldu, öyle güzel açmışlardı ki; sanki her taraf yeşil bir deniz ortasında pembe,kırmızı yelkenliler vardı. Onu mehmetçiğin anası ve babası karşıladı.Anasının gözünün yaşı hala kurumamıştı.Bahar Hanımı buyur etti, eve girmeden önce:_ Bana, ana Yörük Gelini açınca gelicem, dedi ama o hala gelmedi. Bahar Hanım söyleyecek söz bulamıyordu. Şimdi bunca yıldan sonra Bahar Hanım hala yaşıyor,her bahar gelişinde o köye gidip mehmetçiğin anası ileYörük Gelinlerine bakıp onu anıyorlar, yaşanan zor günler için gözyaşı döküyorlar ama gidenlerin geri gelmeyeceğini biliyorlar.