- 577 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Simitler üşümüştür / 3
Tam 23 yıl olmuştu,dile kolay...Leyla hanım seneler öncesine dönmüştü ve hep o unutmak istediği günü canlandırmıştı hayalinde.Gözlerinden yağmur gibi yaşlar akıyordu o güne inat...
O gün bir damla yaş akmamıştı gözlerinden.Adeta donup kalmıştı yüreği gibi gözleride...
Babasının bağıran sesi hala kulaklarını tırmalıyordu.
----Git defol!
---Bir daha da adımını atma buraya,eğer geri dönersen yemin olsun öldürürüm seni!
Zil zurna sarhoştu,ve her dayaktan sonra bu sözleri söylerdi ağzından salyaları akıtarak.Ağbisiyle aralarında iki yaş bile yoktu,ikiz gibi büyümüşlerdi.Babası istisnasız her akşam içerdi ve her sarhoş olduğunda hepsini sıra dayağından geçirirdi.
En çok ta ağbisini döğerdi.Çünki en çok O diklenrdi babasına...
Annesine bir tokat vurmaya kalksın,panter gibi atılırdı babasının üzerine.Babasının tekme tokadını annesinin yerine hep O yerdi...
Annesi duvar köşelerinde başını ellerinin arasına alır,sadece ağlardı...
Leyla hanım annesinin eteğinin bir ucu ellerinde sokulurdu annesine,gözlerini sımsıkı kapardı...Ama hiç ağlamazdı.Annesine de ağlamamamsı için sürekli kızardı ve yavaşça babasının duyamıyacağı bir ses tonuyla:
’Ağlama anne!ağlama diyorum sana...diye dişlerini sıkarak,annesine tepki gösterirdi...
Hiç dayanamazdı annesinin ağlamasına.Okadar zor ağlardı ki Leyla hanım,hep inatlaşmıştı kendi kendine ağlamamak için senelerce...
Ama şu simitçi çocuk ne zamandır kapattığı göz pınarlarının musluğunun vanalarını açıvermişti bir çırpıda işte...
Mehmet annesinin halini hiç beğenmiyordu.Korkmaya başlamıştı.
Annesini ağlarken hiç görmemişti.İçi parçalanıyordu,bir şeyler yapmalıydı,en iyisi gidip Aynur teyzesini çağırmaktı galiba.Bir keresinde annesi bayılmıştı da,Aynur teyzesi bir kamyon laf etmişti Mehmet’e
----Ben senin teyzen sayılırım,yani anne yarısı...Bana neden koşup gelmedin koçum benim.Eğer bi derdiniz olduğunda koşup bana gelmezsen bir daha bana teyze deme tamam mı?demişti...ve arkasından eklemişti
----Annene bile sorma böyle durumlarda,uç gel hemen yukarı,ben koşar gelirim hemen,emi koçum...
Aynur teyzesinin bir üst kattaki evinin,kapısının zil sesiyle kendine geldi küçük Mehmet.
Zilden parmağını hiç çekmeden sürekli basıyordu ve bir taraftan da:
’Aynur teyzee !diye bağırıyordu apartman dolusu...
Mehmet çok hassas içli bir çocuktu.Leyla hanım üzerine öyle titremişti ki,bir fiske vurmak şöyle dursun sesini bile asla yükseltmemişti onu büyütürken...
Anne oğul birbirlerine öyle düşkündülerdi ki,onları böyle gören komşuları arkadaşları bazen kızıyorlardı Leyla hanıma:
----’Erkek çocuğunu bu kadar narin alıştırma,ilerde O’da sen de zorlanırsınız.Bunun okulu var askerliği var,kendine de çocuğuna da yazık edersin...diyorlardı.
----Tamam yeter!çek elini şu zilden artık...
Mehmet elini çekmişti çekmesinede,hala ağlaması devam ediyordu.Aynur hanım telaşla ekledi arkasından
----Ne oldu Memet annene bi şeymi oldu yoksa?dedi sesi titreyerek.
Mehmet Aynur teyzesinin elinden tutarak çekiştiriyor bir taraftanda anlatıyordu:
----Aynur teyze annem çok ağlıyor galibe bayılacak yine...
Aynur kankasıydı Leyla hanımın,yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen cinsten işte...
Kuş oldu kanatlandı,can dostunun evinde buldu kendini...
Kollarının arasına aldı omuzunda yer açtı,ağlayan başına Leyla arkadaşının...