- 681 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (8)
Deyip evin kapısından kendini dışarı atmış, adam onu yakalayamamıştı. Yolda hızlı hızlı yürüyor ve gözlerinden akan yaşları dindiremiyordu.. Sabahın erken saatleri olduğu için yollar kalabalıktı ve o bu kalabalık içinde gözlerindeki yaşların görünmesini istemiyordu. Kendini yol üstündeki parkta buldu ve bir bankın üstüne oturmuştu. Kimse yoktu etrafta ve Ayşe hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Adamın sözleri kulaklarında çınlıyor ve kadının neden eve güzel bir temizlikçi kadın almak istemediğini anlıyordu. Birde aklı hiç almamıştı. Evde o kadar gürültü, bağırtı, çağırtı olmasına rağmen eşi nasıl duymamış ve nasıl müdahale etmemişti olanlara? Bu bir oyun muydu yoksa bir şaka mı yapmışlardı ona? Neden bunlar onun başına geliyordu veya başkalarının başına da böyle şeyler geliyor muydu?
Bankta ne kadar oturduğunu hatırlamıyordu. Bir zaman sonra kendine geldi. Eve gitmeliydi ama kime ne söyleyecekti. Herkes onun işe gittiğini düşünüyordu. Başına gelen olayı anlatabilecek miydi? Bir defasında mahalleden genç bir kadının bir olayı anlattığını duymuş ve onun arkasından “ ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diye kadını yerden yere vurmuşlardı. Şimdi aynı şeyi kendisi için de söyleyebilirlerdi.
Birde madalyonun başka bir yüzü vardı. Mahallede çok kadın evlere temizliğe gidiyordu. Ayşe böyle bir olayı anlatırsa bütün kadınlar zan altında kalacak, belki de aileleri yıkılma derecesine varacaktı.
Ya o adam yalan söyler ve kendisini rezil etmek için her yolu dener ve karısına türlü yalanlar anlatırsa ne olacaktı. Ayşe yanlış tanınacak ve o mahallede oturması da zora girecekti. Şimdi oturup düşünme zamanıydı. O adamı şikayet etmezse, onun yaptığı bu çirkinliğe onay vermiş olacaktı.
Çaresizdi Ayşe. Eve gitmeden bir şeyler düşünmeli ve düzgün karar vermeliydi. Birden birkaç gün önce mahalledeki konuşmalarda dul kadına nasıl bakıldığı konuşulmuş. Orta yaşlarda bir teyze “ adamlar öyle çirkef ki kızım. “Kedi uzanamadığı ete pis mundar “ der ya. Bazı adamlar da ulaşamadıkları kadınlar için kuyruk sallamla olayını söylerler. Ha birde dulsan bittin demektir. Hemen akıllarına “ dul kadına sürülmeye gidiyorum” sözü geliverir. Aman sen sen ol dikkat et kızım. Kimsenin ağzına laf verme sakın. Kimseye çok güvenme.” Demişti.
Ayşe iki tarafı pislenmiş bir değneği tutuyordu elinde. Verdiği kararın sonucuna katlanabilecek gücü kendinde bulmadan hiç kimseyle konuşmamaya karar vermişti.
Ayşe, yerinden kalkıp evine doğru yürüdü. Yolda onu gören “ Bu gün iş yok mu Ayşe” diye soruyor, Ayşe de “ Gittiğim evin hanımı bu gün tatile çıkacakmış. Onun için geri geldim” diyordu.
Çocuklar yeni gitmişlerdi okula ve küçük oğlu Hayriye hanımlardaydı. Önce Muhtarın evine uğrayıp oğlunu almak istedi. Hayriye hanım Ayşe’yi kapıda görünce şaşırmıştı.
“Hayırdır Ayşe kızım. Ne oldu. Erken geldin. Bir sorun yok değil mi?
“Yok Hayriye abla, Evin hanımı tatile çıkacakmış. Aniden karar vermişler. Bende onun için hemen geri döndüm.”
“Sen yalan söylüyorsun. Gözlerin şişmiş. Neden ağladın. Gel bakalım içeri anlat neler oldu”
“Bir şey yok Hayriye abla. Ne olsun. Ağlamadım sabah soğuğu gözlerimi sulandırdı”
“Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun. Muhtar yok evde. Çocuklar da işe ve okula gittiler. Ben yalnızım. Gel, ne oldu detaylı olarak anlat. Hiç mi güvenmiyorsun bana”
Ayşe bir anda boşalıvermişti ve yine gözlerinden yağmur gibi yaşlar akıyordu. Olayı hatırladıkça bütün vücudunun acıdığını hissediyordu.
“Anlatacağım Hayriye abla. Bu gün gittiğim evdeki adam saldırmak istedi. Zor kurtardım kendimi”
“Namusuz, şerefsiz. Böylelerini yaşatmayacaksın asalında. Ama adamın parası var ve para ile istediği kamusuzluğu yapmayı hak görüyor kendine. Eşi nerdeydi. Hiç mi müdahale etmedi. Bağırsaydın”
“Bağırmaz mıyım abla. Bende anlamadım. Bir insan bu kadar sese nasıl uyanmaz. Kadın hiç kalkmadı. Hiçbir şeye müdahale etmedi. Eğer elinden kurtulup kendimi dışarı atmasaydım vaydı halime “
“Nasıl olur ya. Bir kadın nasıl bu rezilliğe ses çıkartmadan durur”
“Abla, adam birde beni tehdit etti. Hiçbir yerde çalıştırmam seni. Herkese beni ayarttığını anlatırım. Aç kalırsın. Sus ve gir içeri dedi. Bana sürtük dedi. Kaç kadın para için susuyormuş, ben kim oluyor muşum diye bağırıyordu”
“Pis, şerefsiz. Çalıştırmasın bakalım. Gücü yetecek mi. Adresi ver bakalım bana. O eve gidip o şerefsizin canına okumayı bilirim ben”
“Olmaz. Seni gönderemem oraya. Adamın gözü dönmüş. Sana da bir şey yapar”
“Yapamaz. İlk önce o kadına iki çift sözüm olacak. Ver adresi”
“Olmaz abla, olmaz” diye bağırdı Ayşe ve adresi vermedi Hayriye hanıma. Ayşe, iyece boşaldıktan sonra sakinleşebilmişti. Hayriye Hanım çay demledi ve Ayşe ile birlikte çaylarını içip, Ayşe kendi evine gitmek için izin istedi.
“Tamam, kızım git evine. Bu olaydan kimseye söz etme. Sen olması gerektiği gibi davranmışsın. Orası olmazsa başka yer olur. Bak seni temizliğe almak için sırada bekleyenler var zaten”
“Eder miyim abla,. Burada çok kadın temizliğe gidiyor. Onları zan altında bırakamam”
“Ben diyorum hep, senin ne kadar akıllı bir kadın olduğunu. Evet, düşüncende haklısın canım. Haydi, şimdi geç evine”
Devam Edecek
YORUMLAR
Günümüzde kadın eziliyor. Onuru kırılıyor. Tacize ve tecavüze uğruyor. Bir çoğu Ayşe kadar güçlü değil, adım çıkar, ispat edemem düşüncesiyle sineye çekiyor. Birileri dur demeli...
Yazınız roman olma yolunda hızla gidiyor sevgili kardeşim.
Seçtiğiniz konu itibariyle kadınlara ışık tuttuğunuz için sizi ayrıca kutlarım...
Sevgilerimle...
hatice ablama tamamen katılıyorum..maalesef tacize ,tecavüze uğrayan ve kendini savunamayan,savunsa bile horlanıp,dışlanan pek çok yaralı yürek var.
nasıl paylaşırım, nasıl izah ederim diye düşünmüş sevgili Ayşe yaşadığı tacizi.kendince haklı ama susmamalı insan..sustukça böylesi ahlaksız,midesiz insanlar çoğalıyor ve kendilerine yakışan karekterleriyle toplumda birde yer alıyorlar...kahrolsun böylesi insanlar.
Ayşe çok güçlü bir karekter ve herşeyin üstesinden geleceğine yürekten inanıyorum...kendine güvenmeyi yitirmesin yeterki...
seviyorum Ayşeyi..acı dolu hikayesini bizlerle paylaşacak kadar cesur bir yürek o.keşke tüm mağdur kadınlarımız Ayşe kadar cesur olabilse ve hayatın tam gözününün içine bakabilse,boynunu bükmek ve kabul etmek yerine....
kutlarım Türkan hanım...çok akıcı ve güzeldi yazı her ne kadar Ayşenin yaşadıkları çirkinde olsa....
saygım ve sevgimle,,
işte bizim ülkemizdeki en derin yaralardan biride bu arkadaşım.tecavüz veya taciz adı her ne olursa olsun kadın hep susmak zorunda kalıyor.Deşifre etmesi en zor gerçek.
kadın herşeyi ama herşeyi paylaşabiliyor bir başkası ile ama tacizi asla paylaşamıyor.Bu hem kültürümüzden hemde kırılan onurun bu çirkinliği kabulenememesinden kaynaklanıyor.İleride benimde bu konu üzerine paylaşağım bir gerçek hikeyem var.Ve ben o kadının yüreğine ve akan göz yaşlarına şahit oldum onun için Ayşe yide çok iyi hissettim.izliyoruz arkadaşım.