- 513 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
175 - ŞIMARIKLIK
Onur BİLGE
Babam, gezici başöğretmenlik yaparken dolaştığı yerlerde tam yirmi dört tane ilkokul yaptırmış. Yapısını, çatısını; masasını, sırasını, kapısını, penceresini; eğitmenlerle beraber çalışarak... Lise yaptırma ve yaşatma derneği başkanıydı. Çağlayan Lisesini, Antalya Lisesi’nin ek binalarını, Antalya’nın en büyük Camisi olan iki katlı Çağlayan Camisi’ni yaptırmış, saymakla bitmez hayır kurumu, okul ve camiye, çeşitli kaynaklardan finansman sağlamıştı. Ulusal gazetelere yazılar yaza yaza, ‘kendi okulunu kendin yap’ sloganını ortaya atmış, tüm gücüyle yaygınlaşmasına çalışmıştı. Okuduğum lise de onun eseriydi ve ben ilk öğrencilerinden, ilk mezunlarındandım. Finansmanını da o sağlıyordu.
Hayatı locadan seyrettim hep. Benim dışımda yaşandı, hayat. Sadece okula gidip geldim ben. Annemle babamla gezdim. Hayat bu muydu? Reşit olamamak ne kadar büyük bir sorundu!
Hayatımın, çocukluğumdan reşit oluncaya kadarki
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 7
TIRNAK - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Bir müzik öğretmenimiz vardı. Felsefe derslerimize de giriyordu. Çok kısa boylu... Bir elli yoktu. Yaşlı, kel kafalı, esmer, tıknaz... Bir gün sınıfa gireceğiz... En önde o, arkada biz... Kapıyı açmaya çalışıyor... Arkasından yaklaştım, ensesine üfledim.
_ “Kim yaptı onu?”
_ “Ben...”
_ “Neden yaptın?”
_ “Birisi, birisinin ensesine üflerse; o, ona âşık olurmuş da...”
Anında kahkahalar yükseldi!
yükselmezmi hic ben bile güldüm böyle bir seyi göz önünde canlandirinca.
Domates” adını taktığım bir erkek çocuk vardı.
cok komik.
biz ananelerine sımsıkı bağlı bir toplumduk. Büyüklerimize, ne olursa olsun, saygılı olmalıydık.
evet.
güzeldi her bir yazi yüregine saglik.sevgiler.
Hoş bir tebessümle okudum anınızı.herkes gibi benide lise yıllarıma aldı götürdü.Ben burdur endüstri meslek lisesi ilk kız mezunlarındanım.350 erkek öğrencinin içinde 5 kız öğrenci olarak bir hayli şımarıktık hocalarımız bizi korumak için adeta harem ağalığı yapıyorlardı.
Çok güzel ve çok komik anılarla dolu geçen 3 yıl.Hani deriz ya iyiki yaşamışım öylesine yaşanan güzel yıllar iyiki yaşamışım.
Güzel bir paylaşımdı teşekkürler.
Lise birinci sınıfta benim yüzümden on beş gün okuldan uzaklaştırılan arkadaşlarım geldi aklıma sevgili Onur bilge.
Saygı duruşundaydık ve çok sesszidik. Ardından İstiklal marşı söylenecekti. Okulumuz yeni yapılmış ve şehir dışındaydı. Ortam o kadar sesszi ki bir anda o sessziliği bir inek möölemesi ile bozoldu. Ben kıs kıs gülmeye başladım. Benim kıkırdadığımı gören arkadaşlar da gümeye başladılar ve bu gülüş dalga dalaga yayıldı. O an sıranın başında oan ögretmenler önce kimin güldüğünü tebit edip idareye bildirdi. Okuldan on iki arkadaş bunların beşi bizim sınıfımızdan okuldan uzaklaştırılam cezası aldı. Ben idareye gidip onların suçu olmadığını önce benim güldüğümü ve cezanın benim almam gerektiğini söyledim ama öğretmenim inanmadı bana. " Ben seni görmedm onları gördüm. onları kurtarmak için yalan söylüyorsun" diyordu. Evet onları kurtarmak istiyordum ama suçlu olan da bendim.
Arkadaşlarım cezalarını tamamlayıp döndüklerinde bana hiç kızmadılar çünkü onları kurtarmak için suçu yüklendiğimi biliyorlardı ama kabul edilmeişti ve benim yapacağım bir şey kalmamıştı.
Her yazınız anılarımı bir bir çıkartıyor ortaya.
Sevgiler yüreğinize
En önce o, arkada biz...
En önde o,arkada biz (olması lazım) En önce o sonrada biz .önceden sonra arkada uymamış.
“Yapacak mısın, kızım; tahtadaki soruyu?” diye alay etti.
Sınıfta sakız çiğnediğim, yün ördüğüm, kızların bacaklarına baktığım doğruydu
Kahramanımızın kız olduğu anlaşılıyor.Halbuki kızlar değil genelde erkekler kızların bacaklarına bakar.
Yanılıyor muyum?