İnsan yaşamı eylemlilik üzerine kuruludur.Eylemi anlamlı kılansa

ulaşacağı hedeftir.Yani düşünce...En önemli işlevi insana,insanı ve

dünyayı algılama yetisi kazandırmak olan felsefe,bazen varoluşçulukla

kimi zaman eleştiricilikle,çoğu zamansa diyalektikle karşımıza çıkmakta

ve geçmişten günümüze aydınlanmanın beşiği olmakta ve en önemlisi dün-

yayı daha iyi anlamaya yarayan bilim ve sanata ışık tutmaktadır.Çünkü

bilim en doğruya sanat ise en güzele ulaşmak yolunda yorulmaksızın dai-

ma sorgulayan ve sorgulatan farkındalığını felsefe ile kazanmış,birbirine

uzak gibi görünen oysa aynı kaynaktan beslenen ve ürünlerini bu bakış

açısıyla ortaya koyan iki ayrı olgudur

Felsefenin insan yaşamına olan katkısı birey ve toplum arasında kur-

duğu köprüyle de karşımıza çıkmaktadır.İnkar edilemez bir gerçektir ki;

birey olmadan topluma karışan insanlar hem sosyolojik hem psikolojik açıdan

yaşadıkları topluma zarar vermekten öteye gidemezler.Ancak,varlığının ya-

şam deviniminde nerede olması gerektiğini sorgulayabilen bilinç düzeyine

erişmiş bireyler,içinde bulundukları toplumun ve yaşadıkları dünyanın ger-

çeklerini gözardı etmeyerek,kendi gerçekliklerini toplumsal ve hatta ev-

rensel boyutta düşünüp,bir önceki paragrafın başında da belirttiğim gibi

daima bir eylemlilik içinde olacaklardır.

Son olarak konuya uygun olacağını düşündüğüm bir Doğu Felsefesi

düşünürünün bir dörtlüğüyle yazıma son verirken,bugüne dek yapmadıysa-

nız bile,bugünden sonra önce kendi varlığınızdan başlamak üzere sorgu-

layın ve elbette bunun için felsefesiz kalmayın.

’ Sen nesin,varlık nedir nereden bileceksin?

Dünyan esen yel üstüne kurulmuş senin

İki yokluk arasında bir varlık seninki;

Hiçlik ne varsa çevrende sen de bir hiçsin.’

ÖMER HAYYAM