ŞİMDİ GİT!
Şimdi Git !
Şimdi git!
Arkana bile bakma. Ne demiştin ki çoktan unuttum bile. Üzülme! Üzülürüm de zannetme. Muhtaç mıyım sanıyorsun aşka? Şimdiye kadar var mıydı/n? Gökkuşağı yalanmış, fırtınadan sonra bir an renklerini yeryüzüne bırakır sonra saklarmış. Tekrar görmek için yeni bir fırtınayı mı beklerim sanıyorsun? Kapadım gözlerimi açmak yok bundan sonra…
Biliyor musun?
Sevmeyi öğrettin, acıttı. Ayrılığı öğrendim, tükendim. Bir kez dokundum yüreğine savruldum. Artık bundan sonra papatyalar değil, gül yapraklarından fal tutacağım. Beyaz bir gülü tek bir kuru dal olarak kalana kadar yolacağım. Her deminde ömrümün çaresizliğime yanıp pişmanlığıma ağlayacağım. “Gel!” dediğinde gelemediğime “Kal!” dediğinde kalamadığıma yanacağım. Biliyor musun? Çok acıyor…
Var mıdır?
Aşka ulaşıp ona değebilen, doyasıya sevebilen. Hani bahar aşk mevsimiydi? Rüyalarımda seninle değil sensizlikle danstaymışım. Dinlediğim şarkıları şimdi anlıyorum, her dizesinde yalnızlık varmış. O güfteleri aşk değil ayrılık acısı yazdırmış. Aldanmışım ya da kendimi kandırmışım. Yıldızlar gibi gecemi aydınlatıp bana onlar kadar uzak kaldığını, hülyalara dalıp görememişim gerçeği.
Uç güzel martım!
Çok uzaklara kaç benden. Dikenlerim seni de acıtmasın. Dönme! Düşünme yaramı, mecburen kanayacak ve bir gün kabuk bağlayacak. Unutma o kabuğa ne zaman dokunsan kanayacak…