Kızsal muhabbetler(15).............
Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu’nun denize bakan yüzünde hafif entel görünümlü, pek bir tanımlama getirilemeyen bir giyime sahip bir kız ;uzun boylu ,esmer, kara gözlü gencin alt dudağını nerdeyse emme boyutunda öpmekte.Çevreden dört tepki gelmede.
1.Tepkisizlik.Bu çitfi görmeyen gözler ,öyle yanlarından gelip geçenler.’’Tepkisizlik de tepkidir’’e mukabil.
2.Ne edebsiz bu insanlar, sanki porno film çekiyolar, gidin evinizde yiyin ne halt yiyecekseniz.Bir de kız olacak tuuuuuuuuuu(u daha da uzatılabilir söyleyenin tutuculuğuna bağlı).
3.Ulan bizim hatun da beni böyle öpse, bak nasılda emiyo ya ulan nasıl canım çekti offfffffff offfffffff!
4.Hekes özgür canım banane onların ahlakı kendine.
Alt dudağı emen kız ,Leyla’nın yanındaki şu Şebnem denen kız.Yanındaki Devrim.
-Sevgilim dün mektubun geldi, bugün de sen.Çok mutluyum.
-Sevgilin böyle bir adam işte ,süpriz diye ben buna derim.Nasıl da şaşırttım seni.
Leyla?Ya o napıyor?
Leyla erkenden kalkmış, şuan pür dikkat bir resme bakıyor, bir yandan da yazı yazıyor.İkisini aynı anda yapması imkansız ama yapıyor.Resim Salvador Dali’nin ünlü ’’Guernica’’sı.
-Vay canına İspanya iç savaşını mı anlatıyormuş.Ne kadar da karışık bir resim ,tıpkı hayatın kendisi.
Leyla ayağı kalktı pencereyi açacakken kendisine yönelen bir çift göz.Öylesine bakıyo sandı ama yoooook yok düpedüz kendisini gözlüyor.Leyla’nın içsel konuşmaları:
-Dur bakalım kim bu ya haaaaaa durakta gördüm ben bunu.Malağa bak ya hala bakıyo,utanıp gözlerimi kaçıracağımı sanıyosan yanılıyosun
Leyla gözlerini bile kırpmadan bakıyor,yüzündeki ifade her an saldırıya hazır dişi bir aslan ifadesi.
-Ne gülüyo lan bu salak,öküz.Dur bakalım nereye kadar? Pes edeceksin en nihayetinde.
Dur bakalım nolucak sözü Leylaya Aziz Nesinin bir hikayesini hatırlattı.Leyla tıpkı Einstein’ın o ünlü dil çıkarttığı resmi gibi gence dilini çıkardı ve perdeyi çekti.Perdenin arkasından esmer gencin gülmekten karnını tutuğunu görüyo şimdi.
Leylanın aklına gelen hikaye :Hani bir zamanlar araplar istanbulu neredeyse zapt etmişlerdi ya en güzel koruları tepeleri alıyolardı ya,(hoş hala aynı terane devam ediyoya neyse konu dışı unsur olmasın) işte o vakitlerden birinde bir arap adı Ebul-Fatık El-Mışki.İşte bu zat İstanbulun en güzel yerlerinden birini alır,gelmişken bir de hatun alayım der.Bu araba kimseyi beğendiremezler.Çünkü sadece güzel olsun istemez aynı zamanda gayette saf olsun ister.Neyse sonunda saftan aşağıda, gerizekalıdan azıcık yukarıda bir kız bulunur.Kızın, ablasına zıt cin mi cin bir kardeşi var.Bizim Fatıkın adını güya söyleyemez ona Fıtık der durur.Fıtık amca aşağı, fıtık amca yukarı.Neyse uzatmayalım arap ,kızla evlenir.Bu saf kızın adı Necmiye.Arap çok kıskanç olduğundan kızı dışarı çıkarmaz ancak kızcağız ne yapsın canı çok sıkılır .Sonunda uzağa gitmemek koşuluyla dışarı çıkmasına izin verir.Kız sinemaya gidip gidemeyeceğini sorar Arap düşünür taşınır
-Hazreti Ömerin Adaleti adlı filme gidebilirsin der.
O günü zor bitirir arap,genç karısını merak eder erkenden eve gider bakar Necmiyesi evde,sorar:
-Necmiyaa!
-Efendim
- Ne yaptın ben yokken?
Necmiye yana yakıla anlatmaya girişiyor!
- Ah, sorma......nasıl sormasın, meraktan çatlıyor.
- Ne oldu Nacmiya?
- Öyle bişey geldi ki başıma, şaştım şaştım kaldım.
- Ne geldi başında?
Necmiye saf saf anlatıyor!
- Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım.
- Şok güzel.
- Çıktım sokağa.
- Avet?
- Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma?
- Bir herif?
- Evet... ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor. ben gidiyorum, o da gidiyor. dur bakalım, ne olacak, diye merak ettim.
Fıtık Amca çok bozulur ama, karısına belli etmemeye çalışarak o da çok şaşmış görünür!
- Allah allah... ban da şok merak ettim. du bakali n’olecak?
- Ben gidiyorum, o gidiyor... bööyle yanımda. dibimden ayrılmıyor. dur bakalım, n’olacak diyorum içimden...
- Fa suphanellah... du bakalî n’olecak?
- Bilet alıyorum o senin dediğin sinemaya... aaa, adam da bilet alıyor. ben sinemaya girdim, adam da girmez mi?
Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu:
-Ve minelgaraip... Du bakali n’olecak? sonra?
- Sonra, ben bir koltuğa oturdum. o da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı?
- Hayret! Du bakali n’olecak?
- Işıklar söndü, film başladı.
- Eeee? anlat Nacmiyaa?
- O herif elini bacağıma atmaz mı?
- Ne diyorsun, velacaip...
- Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? Aaa! şaştım kaldım...
- Ne yapacak?
- Bilmem. Ben de onu merak ediyorum ya... dur bakalım, n’olacak diye bekliyorum.
- Vallahi ban da berak ettim yahu... du bakali n’olecak?
- Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı. Doğrusu çok merak ettim. Sen olsan merak etmez misin?
Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama, karısı o denli saf ki, kızsa, hiç yakışık almayacağı için o da kansına uyup soruyor!
- Nacmiya, du bakalî n’olecak?
- Sonra "Hazreti Ömer’in Adaleti" bitti. lambalar yandı. Ben kalktım, o da kalkmaz mı?
- O harif da?
- Evet...
- Velacaip ve minelgaraip... du bakali n’olecak?
- Çıktım sinemadan, o da çıktı. ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor.
- Aman Nacmiya, vallahi şok marak ettim. du bakali n’olecak?
- Ben de merak ediyorum. ben köşeyi saptım.
- Harif da saptı mıı? - Saptı.
- Anlat sabuk nacmiya, şok maraklı.
- Bizim apartımanın kapısından girdim, herif de girdi. dur bakalım, n’olacak diye merak içindeyim.
Fıtık Amca ter içinde...
- Sonra?
- Bizim kata çıktım, herif de çıktı.
- Vay herif vay!...
- Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi?
- Harif da yallah içeri...
- Evet...
- Du bakali n’olecak... aman anlat sabuk Nacmiya...
- Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı?
- Ne diyorsun Nacmiya... du bakali n’olecak?
- Soyununca yatağa girdim. Olur şey değil, o da benimle yatağa girmez mi?
Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır:
- Ayvaaah! Du bakali n’olecak?
- Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
- Aman Nacmiya, vallahi meraktan şatlayacak ban... söyle sabuk, ne oldu Nacmiya?
- Hiç canım... bişey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim.
Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca.
- Yok yahu.. Peki, ne oldu Nacmiya? Ne yaptı?
- Aynen senin her gece yaptığını..
Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bişey geldiğinden bile haberi yok ki... Bağırıp çağırsa olmaz. Döğse olmaz. Kovsa olmaz.Erkekliğe toz kondurmamak, yiğitliğe krem sürmemek için Fıtık Amca şöyle der:
- Amaaan Nacmiyaa, ban da mühim bişey zannettim. du bakalî n’olecak, du bakalî n’olecak diye boşuna merak etmişim. velakin hiç mühim değil.
Leyla hikayeyi baştan sona düşündü işte böyle sonra güldü epeyce.Gitti pencereye baktı ama perdeyi açmadı.Bizim esmer genç elinde bir kitap kaşlar çatılı,balkonda hem çay içiyo hem kitap okuyo.
-Haaaaaaa ben de yedim. Bay ilim beni görmek için yaptığını anlamıyorum sanki.Leyla bunları söylüyo ama bir yandan da içinden garip sıcak bişeyler akıyo,karnından baloncuklar çıkıyo sanki
-Gıcık, bekle boşuna o pencereyi hiç açmayacağım.
Sedayı unuttuk!
Seda tasavvufa dair bir kitap okuyor işte beğendiği yazı:
SİMURG ,BİR MASAL KUŞUDUR.
UZUN BOYNUNDA BEYAZ BİR HALKA BULUNAN,SAFRAN TÜYLÜ,GÜZEL SESLİ İNSANA BENZER KOCAMAN BİR KUŞ.....
KUŞLARIN SULTANIDIR.
KAF DAĞININ ARDINDA YAŞAR.
EFSANEYE GÖRE,KUŞLAR,SULTANLARINI BULMAK ÜZERE TOPLANIP YOLA ÇIKARLAR BİR GÜN...YOL UZUN YOLCULUK ZORLUDUR.
’’AŞK DENİZİ’’NDEN GEÇERLER ÖNCE...
’’AYRILIK VADİSİ’’NDEN UÇARLAR...
’’HIRS OVASI’’NI AŞIP ’’KISKANÇLIK GÖLÜ’’NE SAPARLAR...
KUŞLARIN KİMİ AŞK DENİZİNE DALAR,KİMİ KİMİ AYRILIK VADİSİNDE KOPAR SÜRÜDEN....
KİMİ HIRSLANIP DÜŞER OVAYA,KİMİ KISKANIP BATAR GÖLE.....
YOLCULUK BİTTİĞİNDE,KAF DAĞI’NIN ARDINA SADECE 30 KUŞ VARABİLMİŞTİR.
SULTANLARI SİMURG’U BULAMAZLAR ORADA...SONUNDA SIRRI SÖZCÜKLER ÇÖZER:
FARSÇA ’’Sİ’’ ’’OTUZ’’ DEMEKTİR.
................’’MURG’’ İSE ’’KUŞ’’
’’30 KUŞ’’,ANLAR Kİ ARADIKLARI SULTAN KENDİLERİDİR.VE GERÇEK YOLCULUK,KENDİNE YAPILAN YOLCULUKTUR.
Leylaya dönelim
Rimel sürüyor şimdi ruj sevmez ama bugün onu bile sürüyor dışarı çıkacak müzik açtı en sevdiği şarkılardan biri Ezginin Günlüğü LEYLA harika bir şarkı:
Ezginin Günlüğü - Leyla
Bir sabah çıksam kaybolsam
Dönmesem kalsam anılarda
Belki bir sevda türküsünde vurulurdum
Gel künyemi al dağlardan
Aşk nedir söyle, kayboldum
Belki bir düşte unutulmak
Her sabah bir dev masalında uyanınca
Hep çocuk kalmak kurtulmak
Kar yağıyor bu gece
Öyle beyaz ki şehir
Anlamak bir ömür sürer
Hayat niye kirlenir
Karlı bir gece sen buldun
Kaldırımlarda kalbimi
Al götür rüzgarlara savur, hadi durma
Ver benim eski yarimi
Ben kimim söyle kayboldum
Dönmedim kaldım anılarda
Her sabah bir çöl masalında uyanırdım
Belki de yanlış bir Leyla
Leyla şarkıya eşlik ediyor, aklı karşı balkondaki esmerde, kendine yalan söyledi onu görmek istemediğini söyledi.
-Aman banane ya daha neler ne o öyle yeni yetmeler gibi camdan cama.
Seda’ya ya da Şebnem’e dönmez bu yazı hep Leyla’da kalmak ister Kays ibni Mülevvah da Leyla da kalmamış mıydı ondan sebeb Mecnun diye nam salmamış mıydı dünyaya?
YORUMLAR
?:))))))))
bugün yazıyı kaçkez okudum..ama pc de sorun vardı hemen yazamadım..
ama şunu bil ki tutamadım kahkahalarımı okurken...öyle güzel yakalayıp,yazmışsın ki mükemmeldi....
bayıldımm ya..
nefisti nefistiiii harikaydı......
candan kutlarım...du bakalî n’olecak? arkası..
plesenk oldu dilimde:)))
çok yaşa sen güzel dost...