Yitirdiklerimiz Üzerine
Tüm felaketlerin üst üste yaşandığı ülkemizde her birimizin derdi bir başka.
Demokratik açılım paketi... seller... depremler... önü ardı kesilmeyen şehit haberleri... Mahzun bir sesle 45 saniye kahraman ilan edilen şehitlerimiz... sellerde yitirilen canlar ve kayıplarda öyle.Hemen arkasından magazin haberleri.Mahzun prens ve prenseslerin yüzlerinde bu sefer gülücükler.pür neşe.Mutlu belkide putlu azınlığın özendirici yaşamlarından örnekler.Alay edercesine gibi.Nedir bu vurdum duymazlık.Bu kadar mı değiştik biz.Yakışıyormu bunlar bize.Gülerken ağlamak,ağlarken gülmek... Riyanın ta kendisi... Timsah gözyaşları...Tokun açtan haberinin olmadığı, sırtı pekin çıplaktan bihaber olduğu... Yazılı ve görsel basın yürekler acısı... Öyle öğretmişlerdi bize okul çağlarımızda."Basın toplumun ortamını aksettiren bir aynadır"demişlerdi.Şimdi daha iyi anlıyorum aynayı.
Vatan bölünmez,bölünemez diyoruz.En suskun yürek,en suskun bedenler bile buna müsaade etmezler.Kimsenin de gücü yetmez buna.İyi de aslında gözlerimizin önünde tüm çıplaklığı ile topraklarımızı kaybediyoruz.Düşmanın yapamadığını kendimiz yapıyoruz.Kim farkında?Bu topraklara sahip olmak,korumak,kollamak için ne yapıyoruz? Toprakla birlikte yitirdiklerimiz...Yoksa halen daha dans,vals,horon ve kolbastılarla mı avunuyoruz.Yeniden üretilmesi mümkün olmayan topraklarımızın kaybedilmesine tüm ülkece neden seyirciyiz.? Düşmanın yapamayacağını kendi ihmallerimiz nedeniyle bizler yapıyoruz.Topraklarımızı kaybediyoruz. Bir daha geri alamamacasına.Seyirciyiz ve farkında bile değiliz çoğumuz.İnsanlarımız,siyasiler,sivil toplum örgütleri hep seyirciyiz. Açlığa, kıtlığa mahkumuz oysa.Doyacağımız kadar yiyecek,barınacak kadar mekan olsa ne olur ki.Bu hudutsuz tüketim neden?
Tüketim... en kolay yaptığımız şey.sadece maddi mi... değil.Manevi değerlerimiz de tüketiyoruz. Sıradan ilişkilerimizin adına bile aşk dediğimiz, sevgi dediğimiz değerleri de kaybediyoruz.Bir merhabanın ardından aşkım,sevgilim dediğimiz ve öyle bildiğimiz ve hatta lanse ettiğimiz aşkı da sevgiyi de yerle bir ediyoruz.Bu kadar mı kolay her değeri yok etmek.
Kendimize gelsek ve haddimizi bilsek diyorum
YORUMLAR
çok zor ve içinden çıkılmaz bir konuyu ele almışsın öncelikle
insanlık adına duyarlılığınızdan dolayı tebrik etmek istiyorum...
yazınızın her cümlesi için sayfalarca yorum yazılabilir, yazdıkça kanarız ,
kanadıkça isyan ederiz bilirim bu yüzden kısa ve bir çok konuya değinmenizi
bir düşünce patlaması , vicdan rahatsızlığı olarak hissediyorum...
bu olaylar olmasaydı ve bizler böyle yazılara yüreğimiz burkularak güzeldi demeseydik.
sevgi ve saygılarımla
can.er
Değiştirmek için mücadele etmek ve değiştirme yönünde mücadele yollarını öğrenmek ve uygulamak gerek...
Yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Eskilerden bir yazı seçtim.
Tespitler duygulara yenik düşmüş. İsnat çok delil yok.
Denemeyse eğer çok kısa yetersiz olmuş.
Heyecan basmış sanki.
Çok emin olduklarımızda yanılırız genelde.
Yazar aceleci olmamalı.
Kendi içinde tutarlı. Akıcı. Güçlü bir kalem ama çok aceleci. Zannımca. Yazar yanılabilir. Yanılıyor da olabilirim.
Sevgi ve selamlar.
can.er
Tekrar tşkkr ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Maalesef artık maddeye önem veren bir ülke olduk , manevi değerlere önem veren kalmadı.
Bu değerleri çocuklarımıza aşılamak için çaba vermeliyiz.
Ayakta kalmak çok zor ve çok çabalayarak ancak elde edebiliriz.
Haber dinlemek , gazeze okumak artık bir kabus oldu.
Ama iyimser olmak zorundayız ve çok çalışmak ...çalışmak
neyse ...
sevgilerimle...
Düşünce ve duyarlılığınıza bir kez daha teşekkür etmeyi borç biliyorum.Ve de düşüncelerinize tüm içtenliğimle katılıyorum.Tüm etkili ve yetkililerin seller nedeniyle kaybettiğimiz topraklara ve onunla beraber yitirilenlere seyirci duyarsız kalmalarına üzüldüğümden yazmıştım.yılda 1 milyar 200 ton toprak kaybedildiği ülkemizde bu duyarsızlık içime işlemişti.Bir taraftan peşkeş çekilenler diğer taraftan farkında bile olmadan yitirdiklerimiz. Sizler gibi yürekler var oldukça böyle gitmeyecektir.Gitmezde.Tekerlek tümsekte ilelebet kalmayacaktır.Ancak biz bunlarıda haketmedik.Her ne kadar kendilerinden gelmedilerse de...Saygılarımla.
Ne güzel diyorsunuz.
Maneviyatı olmayanın maddiyatı olsa da belası olur.
Maddiyatımız da yok, ama belamız çok!
Ülkemizde yönetime gelenlerin hırsızlığı ayyuka, devlet adına çalışanların cebi dolarken, devlet kasası boşalıyor! Fakir ülkeler arasında en alt sırada yer alıyoruz,oysa doğal kaynaklarımız dünyada hiç bir ülkenin sahip olmadığı zenginlikte! Ve bu kaynaklarımız da sömürgecilerin imzası ile kapalı tutulmakta.
Türkiye dünyanın parlayan yıldızı iken, sönen yıldızı durumuna düşürüldü.
Yazık!
Bu milletin evlatlarına şırınga edilen doyumsuzluğa, duyumsuzluğa...
Atalarımızın inancı vardı.Bütünlüğü birliği vardı.Aralarında ayrık fikirleri olan yaban tohumlu nifaklar da olsa, bunun üstesinden gelecek İman bütünlüğü vardı.
Şimdi bakıyoruz da, bütünlük anlayışı bireysellik anlayışına yenik düşmüş.
Ben memnunum, senden bana ne? diyoruz.
Sen öyle diyorsun ben böyle diyorum.
Benim doğrum bana deyip, kardeşimizi kenara itip onun yok oluşuna seyirci kalıyoruz.
Hem devlet anlayışımız seyirci '' al ananı git'' kime oy verdinse o bulsun iş!
Hem millet anlayışımız seyirci '' kendi düşen ağlamaz'' cezanı çek!
Önceden böyle miydi.''Düşene bir tekme de sen at!'' Vah ki vah!
Vah halimize!
Vah Atalarımızın sızlayan kemiklerine!
Vah imanımıza!
Vah İnsanlığımıza!
Maddiyatımız yok,
Maneviyatımız hiç yok!
Belalar yağıyor ve yağacak insafı ele almadıkça.
Paylaşım için teşekkürler.
Kutladım.