- 774 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YOLDA -IV-
Sonunda ilerde bir kasaba gördüm ve Flush’ın tasmasını elime alıp kasabaya doğru yola koyuldum onu yanımda götürdüm çünkü beni bir sınıf daha yüksek gösterebilecek derecede asil bir hayvandı; eğer bir gün yolum düşerse onu Wimpole sokağına götüreceğim orda kendine daha iyi sahipler bulacaktır.
Kasabaya girmeme az kalmıştı önüm sıra iki adam hararetli bir tartışma içerisindelerdi
Adının Max olduğunu duyduğum adam gerçekten sabırlı bir insandı çünkü çirkin ve yüzünden umutsuzluk akan adam elindeki paketi ona uzatıp birşeyler diyordu yol boyunca bunu en az on kere görmüşümdür bu ısrarcı adamın konuşması ve giyinişinden bir Yahudi olduğu belli oluyordu eğer onun arkadaşının yerinde ben olsaydım eski bir gazete kağıdına sarılmış o paketi çoktan paramparça etmiştim. Max yahudi olan adama “ neden sen yapmıyorsun bunu, sence bunu bana vermen çok saçma değil mi ?” dedi, çirkinliği ve umutsuzluğu git gide artan adam “ Yılanın aracılığı gerekli” diye cevap verdi.
Bu adamın gerçekten büyük problemleri olmalı eğer o benim bir arkadaşım olsaydı ve üzerime bu kadar gelseydi onu bir hamam böceği gibi ezerdim.
Max kısık bir ses tonu ile “o kadın ne oldu” dedi , “adı milena mıydı ? kurtul artık şundan ve kendine güzel bir hayat kur” diye devam etti. Yahudi buna kızmış olcak ki hızlı adımlarla hiçbir şey demeden yanından uzaklaştı.
Max de peşinden hızla "tamam paketi yok edeceğim kızma hemen" diyerek gitti o sırada paketin içinde bir dosya düştü , dosyayı yerden alıp daha sonra incelemek üzere ceketimin iç cebine koydum.
Eğer arkadaşın sana bir kadından kurtulmanı söylüyorsa o kadından kurtul.bu beti benzi atmış adamın her halinden belliydi olmaması gereken bir ilişki içerisinde olduğu ,ancak kurtulamayacak kadar batağın içine batmıştı artık onun için çok geçti . bu adam tıpkı domuzlu kulübedeki adam gibi saçma cümleler kuruyordu yürürken bir ara geriye doğru dönüp benim onları dinleyip dinlemediğimi kontrol etti ve geri dönüp arkadaşına “kendini insanlığa bakarak sına, şüphe edeni şüpheye , inananı inanca götürür bu “ dedi.
Aslında bana bakarsanız kendisi bile ne dediğin farkında değildi sanırım milena denilen şu kadın bu adamın aklını tamamen başından almıştı.
İnsan bir kadına kendini bu kadar kaptırmamalı , bir sohbetten öğrendiğim en önemli şeydir bu – her sabah bu gün de yanımda ki bu güzel kadından ayrılmaya hazırım diye güne başlamalısın-
Sanırım bu detayı ben de milenası için hayatını altüst eden bu Yahudi gibi atlamıştım.
Artık açlık iyice bastırmıştı dışardan pek de temiz durmayan bir lokantaya flush’ı kapının önüne bağlayıp girdim. Cam kenarına flushı takip edebileceğim bir yere oturdum ve yiyecek bir şeyler ile birlikte bir kahve istedim, kahvem geldiği sırada ceketimin cebinden yahudinin yok etmesi için Max’a verdiği paketten düşen dosyayı çıkardım.
Üzerinde “araştırmalar”yazıyordu diğerlerini de karıştırdım çeşitli yazılar ve karalamalar vardı bu sıkıcı yazılara daha fazla katlanamadım ve masanın hemen yanındaki çöpe attım.