Rehin Hayatlar_22
****Bir kaşık su da boğulmak***
Oğuz’un okuduğu dörtlüğün attığı çığlık benim çığlığımı bastırmaya yetmiyordu.
_"Ne diyorsun sen ya!...Yalan söylüyorsun! Hemde kuyruklusundan!..."
_"Bir değil iki değil,hangisi yalan?İçimde yeni bir umut yeşermeye başlamıştı.Seni tekrar takip etmeye başladım.Ne zaman kütüphaneye gitsen ya da bizim bölümde bir işin olup geldiğinde ilk olarak kitaplarımın arasına bakıyordum ve her seferinde de yeni bir not buluyordum.Sırf sana cevap yazabilmek için şiir kitapları karıştırmaya başladım.Yazdığım küçük şiirleri Başak ile senin defterlerinin arasına koydurtmaya başladım."
_"O şiirleri koyan sen miydin?..."
_"Evet bendim.Nasıl olsa kimden geldiğini anlarsın diye ve başkalarının eline geçerse zorda kalmaman için adımı yazmıyordum."
Tam tekrar söze girecektim ki,Neriman eliyle işaret yaparak engelledi ve Oğuz’a devam etmesini söyledi.
_"Yazdığım her nottan sonra Nergis’i görmeye gidiyordum ama hiç bir olumlu tepki alamıyordum.Taş olsa dile gelirdi.Bazen normal bir insan olmadığını bile düşünmeye başlamıştım.Biraz uzak durayım, tesadüfen bir yerde denk gelirsek görüşürüz. Bir de bu şekilde deneyeyim dedim ve dediğim gibi de bunun faydası oldu.Beni gördüğü zaman bir bahane bulup kalkıp gitmiyordu ama tıp’ta okuduğum için beni hep ukelalık ve kendini beğenmişlikle suçluyordu.Bana yazdığı notları ezberleyip kendisine okuduğum zaman da,’Aaa! çok güzel yazmışsın,Edebiyatla aran iyi herhalde,yanlış meslek seçmişsin sen ’ diyordu.Eğitimde okuyan biri olarak sen sevmezmisin dediğimde,kitap okumasını severim ama şiir çok farklı bir dal,keşke bende yazabilsem dediğinde;Bunları yazan sen değilmisin diye yüzüne fırlatasım geliyordu.Bazen de öyle inandırıcı konuşuyordu ki,kendimden şüphe etmeye başladım ama tanıdığım başka da bir Nergis yoktu ki...
Bana şiir yazıp defterlerimin arasına koyan kişinin Nergis’in adını kullanıyor olabilir diye de düşündüm ama yazan her kimse, Ayşe olmuş,Fatma olmuş önemli değildi.Benim gözüm Nergis’den başkasını görmüyordu. Sık sık İrem’i görme bahanesiyle okula gidip çıkışta bekler oldum ve bütün cesaretimi toplayarak Nergisi yemeğe davet ettiğimde,"Tamam"dediğinde o gece sabaha kadar gözüme uyku girmedi ve çarşamba öğleden sonra,(en boş zamanı o gün olduğundan genelde çarşambaları seçiyordum) sözleştiğimiz yere geldiğinde yanında Nevin ile Burcu da vardı.Evlenme teklif etmeye karar verdiğim için onları yanında görünce bütün umutlarım suya düştü derken,telaşla yanımıza siparişlerimizi almaya geldiğini sandığım garson Nevin ile Burcu’nun kulağına birşeyler fısıldayınca ikisi birden hiç bir açıklama yapmadan ,’Acil gitmemiz lazım,sonra anlatırız ’deyip gittiler.İçimden derin bir oh çektim ama yitirdiğim cesaretimi tekrar toparlayıp teklifimi yapamadım ve havadan sudan konuşmaya başlayınca Nergis’in daha rahat ettiğini fark ettim.Konu kitaplara geldiğinde susmak bilmiyordu,bende hiç sevmediğim halde seviyormuş gibi dinledikce konuşuyorda konuşuyordu.Sırf onu konuşturabilmek için kitaplara(Roman) ilgi duymaya başladım.Kitapcıları dolaşıp yeni çıkan romanların isimlerini ve yazarlarını not ediyor,ilk fırsatta Nergis’e söylüyor ve bu sayede daha sık görüşüyorduk.O gün yemekteki rahatlığıyla beni kendine bir kez daha hayran bırakmayı başardı.
Yemekten kalkıp eve doğru yürürken ilk gördüğümüz kitapcıya girip en son çıkan kitaplardan birini seçerek aynısından hem kendime hem ona bir kitap almak istediğimde;’Farklı kitaplar alalım ve okuyunca birbirimize anlatır bu sayede daha çok kitap okumuş oluruz’ dedi.Bu sayede daha sık görüşme imkanı yakaladığım için işime gelmişti ama bana verdiği kitapların bazılarını sıkıcı bulduğumdan bende okudukları zaman bana anlatmaları şartıyla arkadaşlarıma hediye ediyordum.
Bir,iki ay önce verdiği bir kitabı ne okumuş nede okuyup anlatmaları için arkadaşlara hediye etmiştim.Yine birgün,birlikte okul çıkışı eve doğru yürürken"Sana verdiğim o kitabı okuyamamıştım.Okuduysan bana anlatırmısın’ dediğinde nasıl olsa okumamış,ben anlatınca doğru mu? yanlış mı ?diye kontrol etmeyeceğine göre diyerek ,Kitabın adından yola çıkarak ona, ta orta okuladan aklımda kalan bir hikaye uydurdum ve inandı.
Sınavlarımın yoğun olmasından dolayı epeydir Nergis’i görmeye gidemiyordum. Satajda olduğum bir gün süpriz yapayım diye Nergis’i görmeye gitmiştim kantinde olduğunu söylediler.Kantine gittiğimde Nergis’in sırtı bana dönük Yusuf la oturuyorlardı ve Yusuf’a elimle sus işareti yaparak usulca yanlarına gittiğimde;Yusuf’un önünde Nergis’in bana anlatmamı istediği kitapın aynısı duruyordu ve Yusuf’a;"Çok harika bir kitap.Geçen sene nöbete giderken almıştım ve öyle akıcı ki bir gecede bitirdim" deyince başımdan aşağıya kaynar sular döküldü sandım ve geldiğim gibi usulca geri döndüm.Yalanımı yüzüme vurmasa da ben utancımdan bir müddet Nergis’in yanına bile gidememiştim.Evlenme teklifi düşüncemin arefesinde bir çuval inciri berbat etmiştim.
Sabrımın taşıpta,"Yeter!..."diye bağırmayı düşündüğüm bir anda imdadıma Cevriye abla yetişti.
_"Oğuz!..." diye bağırarak yanımıza gelip ,"Ya siz,gündüz uçamayan gece ayrana düşermiş dedikleri gibi gece gece nereye kayboldunuz?Nevin uyandı habire seni soruyor.Sizinde semaverin altı sönmüş,gerçi çay çaylıktan çıktı ya neyse...Oğuz bizi bıraksın gelsin bida demlersiniz,sohbetiniz pek bitmiş gibi görünmüyor."
Benim konuşacak halim yoktu zaten,Yüz ifadelerine bakılırsa Oğuz ve Ekrem’inde öyle görünüyordu ve Neriman söze girdi.
_"Gel Cevriye hanım gel...Bizde tam geliyorduk zaten." dediğinde hepimizde oturduğumuz yere doğru yürümeye başlamıştık bile.Oğuz Neriman’ın kulağına bir şeyler fısıldayıp Cevriye ablanın koluna girerek bizden önde yürümeye başladılar.
Oturduğumuz yere geldiğimizde,"Saat daha erken ,ben çayı tazeleyeyim" diyerek Ekrem demlikteki çayı biraz ilerideki ağacın yanına döküp gelerek semaveri yakmak için etraftan çalı/ çırpı toplamaya başladı.Saat her ne kadar erken sayılsa da etrafımızda pek kimse de kalmadığından ben kilimin üzerine uzandım ve;
_"Bu adam geri gelirse canına susamış demektir.Yine abuk/sabuk konuşmaya başlarsa eğer canını seven beni tutmasın...Sonra demedin demeyin..."
Neriman sırtı bana dönük oturuyordu,yerinden kalkıp yanıma gelip,"Ekrem kusura bakma,ayaklarım şişti ,azcık bende uzanacağım sen görmemiş ol" dediğinde Ekrem’in,"Lütfen,rahatına bak" demesiyle o da yanıma uzanıp;
_"Dereyi görmeden paçayı sıvama.Önce konuşmasının bitmesini bekle,sonra de ne diyeceksen"
_"Ne deresi ya!...Siz insanı bir kaşık su da bile boğarsınız! "
(devamı var)
nerimanK
YORUMLAR
Devamını merakla bekler olduk
Akıcı ve sürükleyici bir yazı ..